TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET EMİN SİRÇA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/28411)
Karar Tarihi: 23/2/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Raportör
Hikmet Murat AKKAYA
Başvurucu
Mehmet Emin SİRÇA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, mektubun sakıncalı bulunarak alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/9/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
5. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
7. Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışma suçu kapsamında Eskişehir H tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak tutulan başvurucu tarafından başka bir ceza infaz kurumunda bulunan bir hükümlüye bir mektup yollanmak istenmiştir. Mektubun içeriğine bakıldığında; (46) yaprak hâlinde (92) sayfalık A5 boyutlu kâğıda çekilmiş bilgisayar çıktısı olan, Kürtçe olarak, düzyazı ve şiir biçiminde kaleme alınan bir metnin yer aldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca aynı mektubun yanında (1) yaprak hâlinde (2) sayfalık, mektubun muhatabı olan kişinin sağlık durumunun merak edildiği, kendisinin ceza infaz kurumunda nasıl vakit geçirdiğine dair el yazısıyla Türkçe olarak yazılmış bir yazının daha bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda aynı mektupta Kürtçe olarak yazılmış yazıdan da başvurucu tarafından "kitap" olarak bahsedildiği görülmüştür.
8. Ceza İnfaz Kurumu 25/4/2018 tarihinde Kürtçe metnin Türkçeye çevrilmesini Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından talep etmiştir. 22/5/2018 tarihli bilirkişi raporunda, evrakın anlaşılamadığından tercüme edilemeyeceği belirtilmiştir. Bunun üzerine içeriği anlaşılamayan yazılar nedeniyle Ceza İnfaz Kurumu, mektubun tamamının alıkonulmasına karar vermiştir.
9. Eskişehir 1. İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği), Ceza İnfaz Kurumu tarafından yeniden inceleme yapılması gerektiğini belirterek 20/6/2018 tarihli kararı ile Ceza İnfaz Kurumu kararının iptaline karar verilmiştir. Bu kapsamda ceza infaz kurumunun güvenlik ve asayişini tehlikeye düşüren hususların belirtilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
10. Yeniden inceleme sonucu Ceza İnfaz Kurumu, Kürtçe yazıların tercüme edilememesi nedeniyle içeriğinin şifreli haberleşmeye konu olabileceğini belirtmiştir. Bu kapsamda (1) yaprak halinde (2) sayfalık Türkçe yazı da dahil olmak üzere tüm mektubun kurumda muhafazasına dair 12/7/2018 tarihinde karar verilmiştir.
11. Başvurucunun şikayeti üzerine yapılan incelemede bu sefer İnfaz Hâkimliği bilirkişi raporu alınmasına karar vermiştir. Gelen bilirkişi raporunda; başvurucunun akademik anlamda Kürtçe kullandığı, yazılan şiirlerde bulunan kelimelerin teknik terimler olduğu, bu nedenle kişiye göre farklı anlamlar taşıyabileceği ifade edilmiştir. Ayrıca her ne kadar okunan şiir ve düz yazılarda kelimeler anlaşılıyor olsa da cümle içerisinde değerlendirme yapıldığında birçok farklı anlam taşıması nedeniyle mektubun sakıncalı olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılamadığı, bu nedenle tercüme işleminin gerçekleşemediği ifade edilmiştir.
12. Bilirkişi raporundaki söz konusu görüş ile Ceza İnfaz Kurumunun gerekçesi dikkate alınarak başvurucunun şikayeti İnfaz Hâkimliği tarafından 10/8/2018 tarihinde reddedilmiştir. Söz konusu karara yapılan itiraz, Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiş ve hüküm 3/9/2018 tarihinde kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. İlgili hukuk için bkz. Ahmet Temiz B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20; Tayfur Tunç, B. No: 2017/36327, 10/3/2020, §§ 15-28; Rıdvan Türan, B. No: 2017/20669, 10/3/2020, §§ 15-28.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Anayasa Mahkemesinin 23/2/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
15. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).
B. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
16. Başvurucu, mektubun mevzuat tekrarı yapılarak ve soyut gerekçelerle alıkonulduğunu, haberleşme ve ifade hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Bakanlık görüşünde, başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu cevap dilekçesinde önceki beyanlarını yinelemiştir.
2. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiş ve başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmiştir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ahmet Temiz, § 23; Özkan Kart (2), B. No: 2013/1201, 20/5/2015, § 22).
19. Mahpusların mektuplarının denetlenmesi ve alıkonulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalelerin kanuniliği, meşru amacı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkeler Anayasa Mahkemesince birçok kararda ayrıntılı olarak açıklanmıştır (bkz. Ahmet Temiz, §§ 37-68; Muhittin Pirinççioğlu (3), B. No: 2017/34566, 10/3/2020, §§ 44-57; Cihat Ayik ve Hacı Ali Baştürk, B. No: 2017/31506, 10/3/2020, §§ 44-57).
20. Somut olayda mektubun alıkonulması nedeniyle başvurucunun haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunduğu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır (ayrıntılı açıklama için bkz. Ahmet Temiz, §§ 46, 55; Muhittin Pirinççioğlu (3), §§ 45, 47).
21. Öncelikle vurgulanmalıdır ki ceza infaz kurumunda tutulan kişilerin yazışmalarının öngörülen meşru amaçlar doğrultusunda denetim altında tutulması olağandır. Öte yandan söz konusu mektupların denetlenmeye uygun şekilde ve yöntemde kaleme alınması, haberleşme amacından farklı bir amaç gütmemesi gerekir. Başka bir deyişle mektubun içeriği ve bütünlüğü itibarıyla denetime imkân verecek şekilde yazılması gerekir. Kullanılan dil de bu bakımından önemlidir. İlgili kişinin yabancı uyruklu biri olması ve Türkçe bilmemesi gibi haklı bir gerekçeye dayanan istisnai durumlar olmadığı müddetçe ceza infaz kurumuna gelen ya da kurumdan gönderilen mektupların ceza infaz kurumu yetkililerinin anlayabileceği ve mevzuat çerçevesinde denetimini yapabilecekleri dilde yazılması gerekir. Aksi durumda her türlü dilde yazılmış ya da herhangi bir anlam bütünlüğü sağlamaya uygun olmayan mektupların kaleme alınması, ceza infaz kurumu idareleri üzerinde -kurum düzeni ve güvenliği ile suç işlenmesinin önlenmesi görevlerini layıkıyla yerine getirmelerine engel olacak derecede- külfet oluşmasına yol açabilir (Ertuğrul Akın, B. No: 2017/38027, 9/7/2020, § 37).
22. Somut olayda Ceza İnfaz Kurumu, Kürtçe olarak yazılan mektubun içeriğini denetleyemediğinden şifreli haberleşme şüphesi olabileceği düşüncesiyle hareket etmiştir. Başvuruya konu olayda ilgili kamu görevlilerinin Kürtçe olarak yazılan metni, Türkçeye çevirtmek istemeleri anlaşılabilir bir durumdur. Bu konudaki çabalara rağmen mektubun Türkçeye çevrilemediği, bu konuda tercümenin neden yapılamadığı da ayrıntılı olarak açıklanmıştır (bkz. §8, §§10-11). Bunun yanında mektupların denetime tabi tutulmasındaki meşru amaç, gerek Ceza İnfaz Kurumundan dışarıya ve gerekse de dışarıdan Ceza İnfaz Kurumuna gönderilen mektup sayılarının yüksekliği, gerçekleştirilen denetim işlemlerinin yoğunluğu, başvurucu ile mektubun alıcısının ceza infaz kurumundan daha önceden arkadaş olması ve Türkçe bildikleri hususları bir bütün olarak dikkate alındığında mektubun Kürtçe olarak yazılan kısmına yönelik gerçekleştirilen uygulamanın ve alınan kararların demokratik bir toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenebilecektir.
23. Buna karşın mektubun Türkçe olarak yazılan kısımlarında disiplin kurulu ve derece mahkemelerinin kararlarında alıkonulmaya dair ilişkili, somut bilgilere dayalı yeterli bir gerekçenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Türkçe olarak yazılan mektupta sakıncalı görülen kısımlarının çizilerek gönderilmesinin mümkün olup olmadığı yönünden bir tartışmanın da yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin ölçülü olmadığı kanaatine varılmıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. Giderim Yönünden
25. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.
26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
27. Öte yandan başvurucunun 45.000 TL tazminat talep ettiği ve ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya 2.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin haberleşme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Eskişehir 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2018/1750, K.2018/1932) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 2.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesine (2018/2024 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/2/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.