TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
A.R.D. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/25568)
Karar Tarihi: 10/2/2021
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Zehra GAYRETLİ
Başvurucu
A.R.D.
Vekili
Av. Sabahattin DEMİR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza davasında delillerin değerlendirilmesinde ve hukuk kurallarının uygulanmasında hata yapılarak adil olmayan karar verilmesi ve uzun yargılama nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/8/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. 1974 doğumlu olan başvurucu, bireysel başvuruya konu olayların geçtiği tarihlerde Hakkâri'de ikamet etmektedir.
9. Başvurucunun Beytüşşebap ilçesinin Mezra Belediyesi bünyesinde görev yapmakta iken Hakkâri Üniversitesine naklen atanma işlemini temin etmek amacıyla 11/6/2009 ve 22/6/2009 tarihli sahte belgeler düzenlediği; anılan Üniversiteye geçiş yaptığı 2009 yılının Temmuz ayından itibaren sahte belgelere dayalı olarak aynı anda farklı iki kurumdan çift maaş aldığı ve hakkında tesis edilen bir disiplin cezasının sonuçlarını ortadan kaldırmak amacıyla 17/6/2010 tarihli sahte bir belge düzenlediği iddialarına ilişkin olarak soruşturma başlatılmıştır.
10. Soruşturma kapsamında başvurucu 31/1/2012 tarihinde Hakkâri Cumhuriyet Başsavcılığında (Başsavcılık) ifade vermiştir.
11. Soruşturmanın tamamlanmasının ardından Başsavcılığın 4/5/2012, 29/11/2012 ve 31/1/2014 tarihli iddianameleri ile başvurucu hakkında çeşitli tarihlerde işlendiği iddia edilen resmî belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından kamu davası açılmıştır.
12. Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılama sonucunda Mahkemenin 3/7/2017 tarihli kararı ile başvurucu hakkında 17/6/2010 tarihli eylem nedeniyle resmî belgede sahtecilik suçundan 3 yıl hapis,nitelikli dolandırıcılık suçundan 4 yıl hapis ve 30.000 TL adli para cezası; 22/6/2009 tarihli eylem nedeniyle resmî belgede sahtecilik suçundan 4 yıl hapis; 2009 yılı Temmuz ayında gerçekleştirilen eylem nedeniyle de nitelikli dolandırıcılık suçundan 4 yıl hapis ve 10.000 TL adli para cezasına hükmedilmiştir.
13. Başvurucunun istinaf talebi, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin (Daire) 10/5/2018 tarihli kararı ile kısmen kabul kısmen reddedilmiştir. Daire anılan kararında başvurucu hakkında nitelikli dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlere karşı istinaf talebinin esastan reddine, resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümlerin ise kaldırılarak bu suç yönünden yeniden hüküm kurulmasına karar vermiştir.
14. Daire, başvurucu hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan yaptığı yargılama sonucunda başvurucunun atılı suçtan 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına 10/5/2018 tarihinde karar vermiştir.
15. Başvurucu 11/7/2018 tarihinde nihai kararı öğrendiğini beyan ederek 9/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 10/2/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
19. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 34).
20. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (B.E., § 29).
21. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında başvurucuya suç isnadının bildirildiği 31/1/2012 tarihi ile nihai kararın verildiği 10/5/2018 tarihi arasındaki 6 yıl 4 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
23. Başvurucu; hukuk kurallarının geniş yorumlanması sonucu mahkûmiyetine hükmedildiğini, eksik inceleme ve araştırma yapıldığını, maddi olayın yeterince aydınlatılmadığını, soruşturma aşamasında görev alan kolluk görevlilerinin ve yargılamada görev alan bazı hâkim ve savcıların Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyeliği suçundan yürütülen soruşturmalar kapsamında görevlerinden ihraç edildiklerini, dolayısıyla bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yargılanmadığını belirterek suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının bir bütün olarak Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
25. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
26. Başvurucunun anılan iddialarının esas itibarıyla derece mahkemelerince verilen kararlarda delillerin değerlendirilmesinde isabet bulunmadığına ve dolayısıyla kararın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada, derece mahkemelerince verilen kararlarda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum tespit edilmemiştir.
27. Öte yandan başvurucu, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında mesleklerinden ihraç edilen bazı hâkimlerin yargılamada görev almış olmaları nedeniyle yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığına zarar verildiğini ileri sürmüştür. Somut olayda bu iddianın başvuruya konu yargılamayı yapan mahkemenin bağımsızlığını ve tarafsızlığını ihlal eden hususlara ya da başvurucuya isnat edilen ve derece mahkemesince sabit görülen fiillere dayanılarak yapılan işlemlerin sıhhatini etkilediğine ilişkin somut ve hukuken kabul edilebilir herhangi bir açıklama başvurucu tarafından yapılmamıştır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
30. Başvurucu, ihlalin tespiti ve maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
31. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
32. Başvurucu manevi tazminat talebi bulunmamıştır. Diğer yandan Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvuruya konu olayda böyle bir illiyet bağı bulunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
33. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
D. Maddi tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Hakkâri 1. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2012/493, K.2017/1) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/2/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.