TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
DERVİŞ ÇETİN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/27775)
Karar Tarihi: 8/6/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Eren Can BENAKAY
Başvurucu
Derviş ÇETİN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, işe iade davasının davalı sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfında fesih sırasında çalışan işçi sayısının otuzun altında olduğu gerekçesiyle reddedilmesi ve söz konusu işçi sayısının tespiti konusunda Yargıtay daireleri arasında süregelen görüş ayrılığının giderilmemesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvurucu, nihai hükmü 26/8/2018 tarihinde öğrendikten sonra 3/9/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
2. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Nuran Erdoğan (B. No: 2018/36613, 17/11/2021) ve Kenan Kalkan ([GK], B. No: 2018/36174, 15/2/2023) kararlarında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararlarda, yüksek mahkemelerin yargı sistemine olan güveni sağlamak amacıyla aynı yargı koluna dâhil mahkemeler arasındaki derin ve süregelen içtihat farklılıklarını ortadan kaldırabilecek nitelikteki mekanizmaları çalıştırarak içtihat farklılıklarını ortadan kaldırması gerektiği belirtilmiştir. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalışan işçilerin sayısının nasıl belirleneceği konusunun Yargıtay kararlarına konu olduğu, 9. Hukuk Dairesinin tüm ülkedeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalışan işçilerin sayısı dikkate alınarak bu vakıflarda çalışan işçilerin iş güvencesinden yararlanması gerektiği görüşünde iken 22. Hukuk Dairesinin ise her bir vakfın özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olması nedeniyle her bir vakıftaki işçilerin sayısının ayrı ayrı tespit edilmesi gerektiği görüşünde olduğu ifade edilmiştir. Daireler arasındaki farklılığın Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 9/6/2017 tarihli kararıyla işçi sayısı tespit edilirken her vakıf yönünden sadece kendi işçi sayısı dikkate alınması gerektiği yönünde birleştirildiği bilgisine yer verildikten sonra 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu'nun 7. maddesinde 25/5/2018 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde değişiklik yapıldığı ve Dairelerin anılan değişiklikle birlikte ülkenin tümündeki sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında çalışan işçi sayısını dikkate aldığı söylenmiştir.
3. Bununla birlikte Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin İBK kararından önce yapılan fesihlerde -söz konusu yargılama İBK kararından sonra olsa dahi- işçi sayısının belirlenmesinde tüm sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının gözönünde bulundurduğu, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin ise 7144 sayılı Kanun'la yapılan değişikliğin geriye yürütülemeyeceğine dikkat çekerek anılan yasal değişiklikten önce yapılan fesihlerde -yargılama anılan yasal değişiklikten sonra olsa dahi- işçi sayısının tespitinde her bir vakıf çalışanını tek tek dikkate aldığı aktarılmıştır. Buradan hareketle Anayasa Mahkemesi tarafından işçi sayısının nasıl belirleneceği hususunda başvurucunun iş akdinin feshi sırasında var olan içtihat farklılığının ilgili hukuki mekanizma olan içtihadı birleştirme yoluyla ancak başvurucunun aleyhine olan yorumun benimsenmesi suretiyle giderildiği belirtilerek daha sonra yapılan yasal değişiklik ile işçiler açısından lehe düzenleme yapılmakla birlikte iş akdinin fesih tarihi dikkate alınarak başvurucunun bu düzenlemeden yararlandırılmadığı ancak yürürlüğe ilişkin aleyhe yorumun bariz takdir hatası veya keyfîlik içermediği ifade edilmiştir. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 1/10/2020 tarihi itibarıyla kapatılmış ve görevleri büyük oranda Yargıtay 9. Hukuk Dairesine devredilmiş olduğu gözönünde bulundurularak Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin kapatılmasının ardından içtihat farklılığının sürdüğünün ortaya konulamaması nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin zedelenmediği sonucuna varılmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Basri BAĞCI ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamıştır.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, Basri BAĞCI ve Kenan YAŞAR'ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/6/2023 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
2018/36174 Bireysel Başvuru Numaralı dosyada yer alan karşı oyda belirtilen gerekçeler çerçevesinde çoğunluğun ihlal yönündeki görüşüne iştirak edilmemiştir.
Üye