logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Murat Yüksel [2.B.], B. No: 2018/27871, 8/6/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MURAT YÜKSEL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/27871)

 

Karar Tarihi: 8/6/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Murat AZAKLI

Başvurucu

:

Murat YÜKSEL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılması yaptırımlarına karşı yaptığı itirazların infaz hâkimliğince reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ve sürekli disiplin cezaları verilmesi nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Ceza infaz kurumunda idarece verilen yemeği topluca almadıkları gerekçesiyle başvurucunun 2 ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz üzerine Silivri 1. İnfaz Hâkimliği 30/3/2018 tarihli ve E.2018/1473, K.2018/2540 sayılı kararıyla, başvurucunun açlık grevi yaptığı ancak başvurucu hakkında açlık grevi eylemine uyan disiplin cezası verilmediği gerekçesiyle itirazın kabulüne karar vermiştir. Başvurucu; İnfaz Hâkimliğinde yaptığı savunmasında, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile ifade vermek istemediğini, mahkeme huzurunda ifade vermek istediğini beyan etmiştir. Başvurucu, itirazın İnfaz Hâkimliğince kabul edilmesi nedeniyle ağır ceza mahkemesine itiraz başvurusunda bulunmamıştır.

3. Ceza infaz kurumunda sayım yapılmasını engellediği ve görevli memura direndiği gerekçesiyle başvurucunun iki ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz üzerine Silivri 1. İnfaz Hâkimliği 27/4/2018 tarihli ve E.2018/1376, K.2018/3141 sayılı kararıyla itirazın reddine karar vermiştir. Başvurucu; İnfaz Hakimliğinde yaptığı savunmasında, SEGBİS ile ifade vermek istemediğini, mahkeme huzurunda ifade vermek istediğini beyan etmiştir. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına "..karara itirazımdır, Söz konusu olay günü eylem yaptığım doğrudur ama bunları ciddi hak gaspları yaşandığı için yapıyoruz. Silivri hapis idaresi durmadan cezalar veriyor. Bu şekilde verilen bütün cezalar onaylanıyor sadece benim şuan 3-5 sene haberleşme bir o kadar da ziyaret, 35 gün hücre cezası var. Artık bizler ne diyelim ki yorum bütünüyle sizin, hakkımda istenen cezanın kaldırılmasını istiyorum." şeklinde yazdığı dilekçe ile itiraz etmiştir. Silivri Ağır Ceza Mahkemesince 7/6/2018 tarihinde itirazın reddine karar verilmiştir.

4. Ceza infaz kurumunda toplu hâlde slogan attığı gerekçesiyle başvurucunun 2 ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz üzerine Silivri 2. İnfaz Hâkimliği 10/5/2018 tarihli ve E.2018/960, K.2018/3002 sayılı kararıyla itirazın reddine karar vermiştir. Başvurucu, İnfaz Hakimliğinde yaptığı savunmasında, SEGBİS ile ifade vermek istemediğini, mahkeme huzurunda ifade vermek istediğini beyan etmiş; Mahkemece talebin reddine karar verilmiştir. Başvurucu, İnfaz Hakimliği kararına "cezaya itirazımdır, yaptığımız eylemler meşrudur, her yerde yapıyoruz, bu şekilde onayladığınız her ceza hapishane idaresine güvencedir. Dayak yiyen, küfür yiyen biz, ama ceza da bize veriliyor. Vermeye devam edin, ki zaten biz de yapmaya devam ediyoruz." şeklinde yazdığı dilekçeyle itiraz etmiştir. Silivri Ağır Ceza Mahkemesince 28/6/2018 tarihinde itirazın reddine karar verilmiştir.

5. Başvurucunun yine ceza infaz kurumunda toplu hâlde slogan attığı gerekçesiyle iki ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz üzerine Silivri 2. İnfaz Hâkimliği 10/5/2018 tarihli ve E.2018/966, K.2018/3003 sayılı kararıyla itirazın reddine karar vermiştir. Başvurucu, İnfaz Hakimliğinde yaptığı savunmasında, SEGBİS ile ifade vermek istemediğini, mahkeme huzurunda ifade vermek istediğini beyan etmiş; Mahkemece talebin reddine karar verilmiştir. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına "cezaya itirazımdır, Söz konusu olay günü eylemleri yaptım doğrudur bunda disiplin cezasını gerektirecek hiçbir şey yoktur ama keyfi olarak veriliyor bunu çok iyi biliyoruz. Biz bu eylemleri yapacağız. Haklarımızı alana kadar da vazgeçmeyeceğiz" şeklinde yazdığı dilekçe ile itiraz etmiştir. Silivri Ağır Ceza Mahkemesince 28/6/2018 tarihinde itirazın reddine karar verilmiştir.

6. Başvurucunun yine ceza infaz kurumunda toplu hâlde sloganattığı gerekçesiyle iki ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz üzerine Silivri 2. İnfaz Hâkimliği 10/5/2018 tarihli ve E.2018/952, K.2018/3000 sayılı kararıyla itirazın reddine karar vermiştir. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinde yaptığı savunmasında, SEGBİS ile ifade vermek istemediğini, mahkeme huzurunda ifade vermek istediğini beyan etmiş; Mahkemece talebin reddine karar verilmiştir. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına "cezaya itirazımdır, Söz konusu olay günü eylemleri yaptığım doğrudur bu tür eylemleri yapıyoruz hakkımızda siz ceza vermeye devam edin bizde eylemlerimizi yapmaya devam edeceğiz. Bu hayatta herkes kendine yakışanı yapar, sorun değil, verilen cezanın kaldırılmasını istemiyorum." şeklinde yazdığı dilekçe ile itiraz etmiştir. Silivri Ağır Ceza Mahkemesince 28/6/2018 tarihinde itirazın reddine karar verilmiştir.

7. Başvurucunun yine ceza infaz kurumunda toplu hâlde slogan attığı gerekçesiyle iki ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz üzerine Silivri 2. İnfaz Hâkimliği 10/5/2018 tarihli ve E.2018/958, K.2018/3001 sayılı kararıyla itirazın reddine karar vermiştir. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinde yaptığı savunmasında SEGBİS ile ifade vermek istemediğini, mahkeme huzurunda ifade vermek istediğini beyan etmiş, Hâkimlik tarafından talebin reddine karar verilmiştir. Başvurucu, İnfaz Hâkimliği kararına "cezaya itirazımdır, olay günkü denilen herşey yapıldı, haklarımızı verin biz de yapmayalım." şeklinde yazdığı dilekçe ile itiraz etmiştir. Silivri Ağır Ceza Mahkemesince 28/6/2018 tarihinde itirazın reddine karar verilmiştir.

8. Başvurucu 17/8/2018 tarihinde bireysel başvuru yapmıştır.

9. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

10. Başvurucu, adli yardım talebinde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirttiği ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

11. Başvurucu; hakkında sürekli disiplin cezaları verildiğini, ceza infaz kurumu şartları ve uygulamalarının dikkate alınmadığını, hak kayıplarına karşı demokratik haklarını kullandığı için disiplin cezası verildiğini belirterek hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

b. Değerlendirme

12. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).

13. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).

14. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai hâllerde aslında yargılamanın sonucuna dair olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149).

15. Somut olayda, cezaevinde toplu halde bazı eylemlerin gerçekleştirildiği not edilmelidir. Toplu hâlde eylem yaparak disiplini bozacak şekilde birlikte hareket eden mahpusların bu fillerinin cezaevi güvenliğini tehdit etmesi ihtimali gözden uzak tutulmamalıdır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Şükrü Yıldız, B. No: 2015/18720, 9/5/2018, § 27).

16. Başvuru konusu olayda başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların yargılama mercilerince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu, başvurucunun iddialarını ve itirazlarını ileri sürme imkânından yoksun bırakılmadığı, mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu kanaatine varılmıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Diğer İhlal İddiaları (Duruşmada Hazır Bulunma, Müdafi Yardımından Yararlanma ve Tanık Sorgulama Hakları Yönünden)

a. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu; İnfaz Hâkimliğinde SEGBİS ile ifadesinin alınmak istendiğini, duruşmaya bizzat giderek ifade vermek istediğini, SEGBİS ile ifadesinin alınmasının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca İnfaz Hakimliğinde avukat yardımından yararlanma talebinde bulunduğu hâlde avukat davet edilmediğini belirterek müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu son olarak İnfaz Hâkimliğindeki duruşmada tanıklara soru sormasının engellendiğini belirterek tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

19. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bireysel başvuruda bulunulmadan önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması, kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılar (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §§ 19, 20; Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 26).

20. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

21. Somut olayda başvurucu, İnfaz Hâkimliğindeki taleplerinin ve itirazlarının reddi üzerine Ağır Ceza Mahkemesine itirazlarda bulunmuştur. İnfaz Hakimliği kararına karşı ağır ceza mahkemesine yapılan itiraz olağan ve tüketilmesi gereken bir başvuru yoludur. Başvurucunun Ağır Ceza Mahkemesine yaptığı başvuruda, verilen cezaya ve İnfaz Hâkimliği kararlarının sonucuna itiraz ettiği, duruşmada hazır bulunma hakkına, müdafi yardımından yararlanma hakkına ve tanık sorgulama hakkına yönelik hiçbir iddia ve itiraz ileri sürmediği anlaşılmıştır.

22. Dolayısıyla anılan ihlal iddialarına ilişkin olarak başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili hukuk yolunu tüketmeden yaptığı bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

24. Başvurucu, hakkında sürekli disiplin cezaları verilerek ceza infaz kurumundaki haklarını kullanmaktan mahrum bırakıldığını, bu disiplin cezalarının kötü muamele boyutuna ulaştığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

25. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmıştır. Üçüncü fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 80).

26. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 81).

27. Bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında olabilmesi için ise asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olması gerekir. Bu asgari eşik, göreceli olup her olayın somut koşulları dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu kapsamda muamelenin süresi, bedensel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşır. Ayrıca muamelenin ardındaki saik ve amaç dikkate alınmalıdır. Muamelenin heyecanın yükseldiği ve duygu yoğunluğunun olduğu bir anda meydana gelip gelmediği de gözönünde bulundurulmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 83).

28. Başvurucu, hakkında sürekli disiplin cezaları verilerek ceza infaz kurumundaki hakları kullanmaktan mahrum bırakıldığını, bu disiplin cezalarının kötü muamele boyutuna ulaştığını iddia etmiştir.

29. Başvurucu hakkında verilen ve İnfaz Hâkimliklerince incelenen cezaların hücre cezası olmadığı, başvurucunun tutulma koşullarına ilişkin bir şikâyetinin de bulunmadığı, yalnızca hakkında sürekli disiplin cezası verilmesinin kötü muamele teşkil ettiği iddiasında bulunduğu dikkate alındığında kötü muamele yasağının ihlali için aranan asgari ağırlık derecesini aşan bir muamele olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 8/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Murat Yüksel [2.B.], B. No: 2018/27871, 8/6/2023, § …)
   
Başvuru Adı MURAT YÜKSEL
Başvuru No 2018/27871
Başvuru Tarihi 17/8/2018
Karar Tarihi 8/6/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılması yaptırımlarına karşı yaptığı itirazların infaz hâkimliğince reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ve sürekli disiplin cezaları verilmesi nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Aleni yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kötü muamele yasağı İnfaz kurumunda güç kullanımı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi