TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ANDREW CRAIG BRUNSON BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/28400)
|
|
Karar Tarihi: 18/11/2020
|
R.G. Tarih ve Sayı: 7/1/2021-31357
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Muzaffer KORKMAZ
|
Başvurucu
|
:
|
Andrew Craig BRUNSON
|
Vekili
|
:
|
Av. İsmail Cem HALAVURT
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın ve konutu terk etmeme şeklindeki
adli kontrol tedbirinin hukuki olmaması ile tutukluluğun makul süreyi aşması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 2/10/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke
genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl süresi 19/7/2018
tarihinde son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere
dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine
devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel
Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu
değerlendirmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169,
20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde
darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa
bile FETÖ/PDY ile bağlantılı olan çok sayıda kişi hakkında Cumhuriyet
başsavcılıkları tarafından soruşturma başlatılmıştır (Aydın Yavuz ve
diğerleri, §§ 51, 350).
10. İzmir'de bulunan Diriliş Kilisesi'nde pastör
(yönetimindeki belirli bir bölgede veya kilisede rahiplik yapan kimse)
sıfatıyla faaliyette bulunan ve Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olan
başvurucu hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından
FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapılanmasında yer aldığı iddiasıyla soruşturma
başlatılmıştır.
11. Başvurucu, Başsavcılık tarafından 9/12/2016 tarihinde
gözaltına alınmıştır.
12. Başsavcılık, başvurucuyu 9/12/2016 tarihinde, silahlı
terör örgütü üyesi olma suçundan tutuklanması istemiyle İzmir 5. Sulh Ceza
Hâkimliğine sevk etmiştir. Hâkimlik aynı tarihte başvurucunun isnat edilen
suçtan tutuklanmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...Şüpheli ANDREW CRAIG BRUNSON'a
isnat edilen Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçunun vasıf ve mahiyeti, mevcut
delil durumu, delillerin henüz toplanamamış olması, dolayısıyla yasada
belirtilen bir tutuklama nedeninin var olması, atılı suç için belirlenen ceza
miktarı dikkate alındığında şüphelinin kaçma şüphesinin bulunduğu, tüm bu hususlar
birlikte değerlendirildiğinde tutuklamanın ölçülü olduğu ve tutuklamadan
beklenen gayenin adli kontrol değerlendirildiğinde tutuklamanın ölçülü olduğu
ve tutuklamadan beklenen gayenin adli kontrol hükümleri ile sağlanamayacak
olması dikkate alınarak şüphelinin CMK 100 ve müteakip maddeleri uyarınca
TUTUKLANMASINA... [karar
verildi.]"
13. Soruşturma ilerledikçe başvurucu hakkındaki suçlama
genişletilmiş ve Başsavcılık, devletin gizli kalması gereken bilgilerini
siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme, Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs
etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM) ortadan kaldırmaya veya görevini
yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya
teşebbüs etme suçlarından tutuklanması istemiyle başvurucuyu 24/8/2017
tarihinde İzmir 2. Sulh Ceza Hâkimliğine (yeniden) sevk etmiştir. Hâkimlik aynı
tarihte başvurucunun isnat edilen suçlardan tutuklanmasına karar vermiştir.
Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...Dosyada mevcut bilgi alma
tutanakları, İl Emniyet Müdürlüğü raporu, emniyet araştırma raporu, arama el
koyma tutanakları, inceleme tutanakları, gizli tanık beyanları ve diğer
deliller birlikte değerlendirildiğinde şüpheli ANDREW CRAIG BRUNSON'ın devletin
gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin
etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını
engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya
veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Anayasal Düzeni Ortadan
kaldırmaya teşebbüs etme suçlarını işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin
varlığını gösteren somut delillerin olduğu, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut
delil durumu, soruşturmanın genişliği ve kapsamı itibariyle delillerin toplanma
aşamasında olduğu, şüpheliye isnat edilen suçun alt ve üst hadleri, atılı suçun
CMK'nın 100 maddesinde sayılan katalog suçlardan olduğu, atılı suça nazaran
tutuklama tedbirinin ölçülü bulunması ve adli kontrol tedbirinin yetersiz
kalacağı dikkate alındığında CMK'nın 100 ve devamı maddeleri gereğince
TUTUKLANMASINA...[karar
verildi.]"
14. Başvurucu, soruşturma sürecinde farklı tarihlerde
verdiği ifadelerinde özetle kendisinin Amerika Birleşik Devletleri'nde rahip
olduğunu, bağlı bulunduğu kilisenin gönüllülük esasına göre Türkiye'de görev
yapacak din adamına ihtiyaç olduğunu bildirilmesi üzerine 1993 yılında eşiyle
önce İstanbul'a daha sonra da İzmir'e geldiğini, burada Diriliş Kilisesi'ni
faaliyete geçirdiğini, amacının belirli bir mezhebe hitap etmekten ziyade
kutsal kitap olan İncil'i herkese anlatmak olduğunu, kilise dışında herhangi
bir faaliyetinin olmadığını beyan etmiştir. Başvurucu ayrıca -iddiaların
aksine- belli bir etnik yapıya özel amaçla vaaz vermediğini, Önderler
Toplantısı diye bir toplantı hatırlamadığını ancak bir kısım konferansa
katıldığını, bu toplantılarda veya başka bir konferansta FETÖ/PDY yapılanması
ile ilgili olarak diyalog kurulmasının faydalı olabileceği şeklinde bir konuşma
yapmadığını dile getirmiştir. Başvurucu bunların yanı sıra FETÖ/PDY üyesi olan
herhangi bir kişiyle görüşmediğini, böyle bir kişiyle irtibatı görülmüşse de bu
kişinin anılan terör örgütü ile bağlantısından haberinin olmadığını, işi gereği
bazı avukatlarla görüştüğünü fakat bunların FETÖ/PDY üyesi olduğunu
bilemeyeceğini, bu görüşmelerin bir kısmının eşinin özel hukuka ilişkin
sorunları nedeniyle olduğunu ifade etmiştir. Başvurucu son olarak askerî darbe
girişiminden haberi olmadığını, askerî darbe girişiminin başarısız olması
nedeniyle üzülmediğini, bu yönde arkadaşına çektiği mesajın yanlış
anlaşıldığını, mesajın yalnızca toplumun yaşadığı kaos sonucu dine yönelmesi
ile ilgili bir beklentiyi konu edindiğini, ayrıca Suruç ve Kobani
bölgelerindeki tüm etnik gruplara yardım ettiklerini, bu faaliyetlerin yalnızca
insani amaçlarla yürütüldüğünü ve terörle ilişkilendirilemeyeceğini beyan
etmiştir.
15. Başsavcılık 5/3/2018 tarihli iddianame ile
başvurucunun örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme ve devletin
gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin
etme suçlarından cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde
kamu davası açmıştır. Bununla birlikte başvurucu hakkında Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs
etme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve TBMM'yi ortadan
kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçlarından
kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmiştir.
16. İddianamede başvurucuya yöneltilen suçlamalara
ilişkin dayanılan olgular şöyle özetlenebilir:
i. Başvurucunun İzmir'deki Protestan Kilisesi
önderlerinin katılımıyla 9/10/2013 tarihinde gerçekleştirilen Önderler
Toplantısı'nda FETÖ/PDY ile diyalog kurulmasının faydalı olacağını söylediği
ifade edilmiştir.
ii. İddianamede Dua kod adlı gizli tanığın
beyanlarına yer verilmiştir. İzmir'de bulunan bazı kiliselerde ülke güvenliği
aleyhine faaliyette bulunulduğu ve FETÖ/PDY ile PKK silahlı terör örgütleriyle
bağlantılı çalışmalar yapıldığı iddiasıyla bu kişinin daha önceden de kolluk
birimlerine müracaat ettiği belirtilmiştir. Gizli tanık Dua'nın
iddianamede yer alan beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...2003-2004 yıllarında
PKK'lıların ve ayrımcı Kürtlerin kiliseler vasıtasıyla kendilerini akladıkları
ve bu yolla yurt dışına iltica ettiklerine dair yaygın bir inanış vardı.
Özellikle cezaevinden çıkan PKK'lılar, takipten kurtulmak amacıyla kiliselere
başvurup 'biz Hristiyan olduk' diyerek kilisenin sağladığı örtüyle yurt dışına
iltica ediyorlardı. Andrew Craig Brunson [başvurucu] da bu faaliyetlerin içindeydi. Lozan
Antlaşmasına göre Türkiye'de kilise açılması yasaktır. Bu nedenle daha sonradan
FETÖ/PDY örgüt üyesi olduğunu öğrendiğim, fotoğraflarını görürsem teşhis
edebileceğim Ramazan isimli bir avukat bunlarla toplantı yaptı ve onlara bu
yasağı aşmanın yolunun dernekleşmek olduğunu söyledi. Bunlar da çözümün
FETÖ'nün elemanları tarafından sağlanacağını düşünerek, kendi aralarında 'bizim
işimizi bunlar çözer' şeklinde konuşuyorlardı. Bu tarihten sonra Türkiye'nin
dört bir tarafında çeşitli kiliseler açılmaya başladı. Bu kiliseyi F.B. satın
aldı ve adı İzmir Protestan Kilisesi oldu. Bir müddet sonra o da Andrew Craig
Brunson'a satarak devretti. Andrew Craig Brunson kilisesinde ve evlerde yapılan
özel toplantılarda Kürtlere yönelik özel ayinler düzenlemektedir ... Diriliş
Kilisesinin Güneydoğuda Kürtlere yönelik ayrı bir cemaati vardır. Andrew
yönetici olduğu için kendisi kontrol eder. Kürtlerin özellikle bu şekilde Hıristiyanlık
dinine yönlendirilmesindeki amaç Kürdistan'ın kurulmak üzere olduğu inancıyla
Kürtleri Hıristiyanlaştırarak ayrıştırmaktır ...
...
Ayrıca ben Andrew'in FETÖ terör örgütü
ile birleşmek lazım şeklinde bir konuşma yaptığına dair bir şey duymadım. Ancak
zaten bu yapı, yukarıda izah ettiğim gibi FETÖ/PDY yapılanmasıyla yakın
ilişkidedir. Dinler arası diyalog adı altında her türlü karşılaştıkları
problemi cemaat vasıtasıyla çözüyorlardı ..."
iii. Ayrıca 9/12/2016 tarihinde yapılan fotoğraf teşhisi
sonucunda gizli tanık Dua'nın Ramazan ismiyle tanımış olduğu B.B.
isimli kişiyi teşhis ettiği, adı geçen bu kişinin ise FETÖ/PDY'nin geçmişte Ege
Bölgesi imamı olduğu, ülke genelinde yürütülen birçok soruşturma kapsamında
firari (kaçak) olarak arandığı, il imamları haricinde hiçbir örgüt
üyesinin kendisiyle görüşemediği ve örgüt lideri Fethullah Gülen'le doğrudan
görüşebilen beş kişiden biri olduğu ifade edilmiştir.
iv. Başvurucunun mobil telefonu ve bu telefona takılı SIM
kart üzerinde yapılan inceleme sonucunda tespit edilen bazı mesajlara
değinilmiştir. Söz konusu mesajların içerikleri -İngilizce'den tercüme edildiği
şekliyle- şöyledir:
- Dan S. Adlı Kişiyle Yapılan Yazışmaların
İçeriği:
22/4/2015 tarihinde [başvurucu]: Merhaba Dan.
Sanıyorum ki bir merasim veya uzlaşma toplantısı sebebiyle orada olacak. Ermeni
soykırımının 100. Yıldönümü. Bugün Suriyeli Kürt işini bitirdik. 15 erkek ve
kadın var. Ihop’ta sana hürmetler. Andrew.
22/4/2015 tarihinde [Dan S.]: Çok iyi.
22/4/2015 tarihinde [başvurucu]: Whatsapp’a
bak. Bir fotoğraf gönderdim.
23/4/2015 tarihinde [Dan S.]: İnanılmaz. Bunu
basabilir miyiz?
26/6/2015 tarihinde [Dan S.]: Selam Andrew.
Kobani’deki son saldırıda bağlantılarımız ne durumda?
26/6/2015 tarihinde [başvurucu]: Öldürülenlerden en az
beş tanesi yeni inananların yakınlarıydı. Diğer yakınlar ya yaralı ya da kayıp.
26/6/2015 tarihinde [Dan S.]: Tanrım, onlara
yardım et. Bana haber vermeye devam et.
16/9/2015 tarihinde [Dan S.]: Hassan’dan bir
mesaj aldım. Bu hafta ABD’den bir çok kişi gelecekmiş. Karşılaşma ve çatışma
olacağını söylüyor.
16/9/2015 tarihinde [başvurucu]: Hat çok çekmeyen bir
yerdesin sanırım. Ghassan ile görüştün mü? Acaba bu onunla anlaştığımızdan
sonra mı oldu. Bu iptal edeceğimiz anlamına mı geliyor?
28/1/2016 tarihinde [başvurucu]: General Dan.
Neredesin? Seni birkaç dakika yakalayabilir miyim? Seni bir saat içinde ararım.
Türkiye’de misin yoksa ABD’de mi?
28/1/2016 tarihinde [başvurucu]: Türkiye
28/1/2016 tarihinde [Dan S.]: Tamam
28/1/2016 tarihinde [Dan S.]: Kasım 1-4 arası benim
için uygun. Senin için de uygun olduğunu görüyorum. 1 saate kadar arayacağım.
17/3/2016 tarihinde [başvurucu]: Merhaba Albay Dan.
Neredesin? Factime’ı gördüm ve geri aradım ancak ulaşamadım.
16/7/2016/ tarihinde saat 00.06'da [Dan S.]: Çocuklar
iyi misiniz? Evet. Bu durumda kim kazandı bellki değil. Sizin ziyaretiniz için
hazırlanıyoruz.
16/7/2016/ tarihinde saat 00.09'da [Dan S.] Sizi
düşünüyorum çocuklar. Güvende kalın.
21/7/2016 tarihinde [Dan S.]: Size ulaşmaya
çalışıyorum. İyi misiniz?
21/7/2016 tarihinde [başvurucu]: Merhaba Dan.
Teşekkürler. Evet. Ben iyiyim. Sana cevap veremediğim için üzgünüm. Dün
Norine’le [başvurucunun eşi] buluşmak için Amerika’ya uçuyordum. Üç
haftalığına çocuklarla olmak için Amerika’ya gelmeyi aylar önce programladık ve
Türkiye için ilginç bir zamanda bu oldu. Türkleri sallayacak bazı olayları
bekliyorduk-İsa’ya dönmek için gerekli koşullar oluştu. Darbe teşebbüsü bir
şoktu. Birçok Türk geçmişte de olduğu gibi askeriyeye güvendi ancak bu sefer
çok geçti. Ve darbe teşebbüsünden sonra bu başka bir sallama. Sanırım olaylar
daha da kötüye gidecek. Sonunda biz kazanacağız. Seninle yakında iletişime
geçmek üzere. Merhaba Dan. Kanada’da mısın? Ne zaman konuşabiliriz.
- Mau Adlı Kişiyle Yapılan Yazışmaların İçeriği:
21/7/2015 tarihinde [Mau]: Dün Suruç’ta olanları yeni
öğrendim. Herkese dua ediyorum.
22/7/2015 tarihinde [Mau]: Nasılsınız ?
23/7/2015 tarihinde [başvurucu]: Merhaba Mau. İyiyiz.
Dairemiz saldırının olduğu binanın birkaç bina ötesinde. O dönemde kilise
kampımızı yapıyorduk. Soru sonuçlar ne olacak. Doğuda yüksek tansiyon var. Tabi
ki dünyanın bu kısmında her zaman zorun var. Bazıları Kürtleri şiddet için
provake ediyor, yani burada bir müdahale olabilir. Kim bilir? Umarım seninle
ilgili herşey yolundadır. Tarihler kesinleştiğinde haber ver. Esenlikler.
Andrew.
v. İddianamede bu görüşmeler ve bunların yapıldığı sırada
başvurucunun kullandığı cep telefonunun sinyal bilgisi gözönüne alınarak şu
değerlendirmelere yer verilmiştir:
- Başvurucunun darbe girişiminin ardından Dan S.
adlı kişiyle yaptığı yazışmalar yönünden "... şüphelinin askeri darbe
girişiminin başarısız olmasından üzüntü duyduğunu, 'sonunda biz kazanacağız'
ibaresiyle, ileride ülke içinde çıkması muhtemel iç karışıklıktan, bağlı bulunduğu
illegal yapılanmanın stratejisi kapsamında faydalanmayı düşündüğünü umduğu ve
bunu belirttiği şeklinde değerlendirilmiştir."
- Başvurucunun yazışmalarının yanı sıra telefon sinyal
bilgileri yönünden "... Şüphelinin soruşturma aşamasında ele geçirilen
ve üzerinde taşıdığı 0532 2... Numaralı telefon hattından alınan HTS dökümünde;
2014-2017 yılları arasında 1306 kez Urfa ilinin Suruç ilçesinde, 192 kez Urfa
ilinin başka ilçelerinde, 2 kez Diyarbakır ilinde olduğu anlaşılmaktadır...
23.07.2015 günü Andrew BRUNSON’un Suruç’ta bulunmakla birlikte, Kobani’deki
şiddet olaylarının ve Diyarbakır ili Sur ilçesindeki hendek operasyonlarının
olduğu zaman diliminde de, kendisinin İzmir ilinde görevli bulunmasına rağmen,
bu bölgeden çok uzaklarda yer alan, kendi görevi ile hiçbir bağlantısı olmayan
Sur ilçesinde bulunduğu, yine bölgede PKK terör örgütünün oluşturmaya çalıştığı
kaotik ve şiddet ortamına rağmen bu bölgede bulunmakta ısrar etmesi karşısında
iddianamenin genelinde irdelenen, şüphelinin bağlı olduğu illegal yapılanmanın
hedef ve stratejisi kapsamında görev yaptığı anlaşılmıştır."
vi. İddianamede başvurucuya yöneltilen suçlamayla ilgili
olarak çok sayıda tanığın beyanlarına yer verilmiştir. Bu beyanların ilgili
kısmı şöyledir:
- Tanık M.C.nin Beyanı:
"...Ben bundan yaklaşık 13 yıl önce
İzmir ilinde bulunan Yeni Doğuş Kilisesinde Hıristiyan oldum. O tarihten bugüne
kadar düzenli olarak kiliseye gitmekteyim ve ibadetimi yapmaktayım. Ben
Alsancak semtinde bulunan Diriliş Kilisesinde 2007 yılında Andrew Craig Brunson
ve Erik W. ile tanıştım. Bu şahıslardan Andrew’in 23 yıldır Türkiye’de papazlık
yaptığını, Erik W’nin ise sürekli yurt dışına gidip geldiğini biliyorum.
Türkiye’ye geldiğinde ibadet dışında kilisede Kürt Kilisesi oluşturup, Kürtlere
ibadet yaptırıp, Kürt şahısları Hristiyan yapıyordu. Bu şahısların Kürt Halkına
yönelik çok ciddi planlarının olduğunu gitmiş olduğum ibadetlerde açıkça
görüyordum. Kürt Halkıyla çok ilgileniyorlardı. Ayrıca Erik W. ileri derecede
Kürtçe ve Osmanlıca bilmektedir. Hatta ben Erik W’nin özel yetiştirilip
Türkiye’ye gönderildiğini düşünüyorum, çünkü çok donanımlı ve bilgili bir kişi.
Bu şahsın Andrew’den de yetkili olduğunu düşünüyorum. Erik W. Türkiye’ye
geldiğinde özellikle Güneydoğu illerinde faaliyet yürütmektedir. Bunu da bu
şahsın Türkiye’de görüştüğü ve kendisinin de Hıristiyan olduğu, ayrıca Deniz
Kuvvetlerinde subay veya uzman olarak hatırladığım M.T.den duydum ... Ben
yukarıda isimlerini vermiş olduğum Andrew Craig BRUNSON ve Erik W. isimli
şahısların Amerikan İstihbarat birimlerine çalıştığını düşünüyorum. Bu şahıslar
Türkiye’de bulunan Kürtlere her zaman destek oluyor ve Güney Kürdistan’ın
kurulacağını söylüyorlardı..."
- Tanık L.K.nın Beyanı:
"...İlk olarak yerini kendim
öğrendiğim Basmane semti yakınlarında bulunan Yenidoğuş Kilisesine gitmiştim.
Buraya beni herhangi bir kimse davet etmedi. Burada ayinler ve tapınmalara
katılmaya başladım. Yaklaşık olarak 3-4 sene bu kiliseye gitmeye devam ettim.
Bu kilisede Pastör olan kişi ilk gittiğimde Andrew Brunson isimli şahıstı. Bu
şahsın 3 vatandaşlığı bulunmaktaydı. Bunlar İspanya, Amerikan ve Alman
vatandaşlıklarıydı. Macaristan asıllı bir bayan ile evliydi ve ismi Norin
idi... Bu topluluk içerisinde benim gibi Türk kökenli kişiler olduğu gibi Kürt
kökenli ve her ulustan insanlar da bulunuyordu. Kürt kökenli olan kişiler
arasında yaşadığımız ülkeyi seven insanlarolduğu gibi bölücü görüşe sahip,
terör sempatizanı olan 8-10 kişilik bir grup da bulunuyordu. Bu grupta yer alan
şahısların isimleri: B.K., Salih isimli soy ismini bilmediğim şahıs, M.D.
isimli şahıs, H.M. ve D.Ö. isimli bayanlar, soyadını bilmediğim Agit isimli
şahıs ile yabancı uyruklu B.M. isimli şahıs ile yine yabancı uyruklu Elizabeth
isimli bayandır. Kilise pastörü olan Andrew Brunson’un bu bölücü görüşe sahip
kişilere özel bir ilgisi vardı. Hatta bir suç işleseler bile bu kişilere sahip
çıkmaya, kiliseden uzaklaştırmamaya çalışıyordu... Andrew 2008-2009 yıllarında
Yenidoğuş Kilisesinden teröre destek olduğu için kovuldu. Çünkü Yenidoğuş
prespiteryan bir kiliseydi ve teröre destek verilmesini istemiyordu...Andrew
Brunson buradan kovulduktan sonra yaklaşık olarak 1-1.5 ay yurtdışında
kaldı...Andrew Türkiye’ye geldikten sonra 1 hafta içerisinde Alsancak’ta
bulunan Bornova sokağında yeni bir kilise açtı. Andrew açtığı bu kiliseye
Diriliş adını verdi. Ben bu adamın ne amaçta olduğunu öğrenmek, ne yapmak
istediğinin boyutlarını görmek için bu kiliseye gitmeye başladım. Bölücü görüşe
sahip grupta aynı şekilde Diriliş kilisesine gelmeye başladı. Hatta Yenidoğuş
Kilisesine giden grubun yüzde 80 gibi bir oranı Diriliş kilisesine gelmeye
başladı. Bu kiliseye yeni gelmeye başlayan bizlere Agit ve Mehmet olarak
tanıtılan ancak gerçek isimlerinin bunlar olmadığını bilmediğim şahıslar ve
bizimle Yenidoğuştan beri birlikte olan B. isimli 3 şahıs vardı. Bunlardan ilk
ikisi Suriyeli şahıslardı ve bunların Suriye’de terör örgütüne üye olduğunu
öğrendik. Hatta Agit’in Bomba eğitimi almış bir terörist olduğunu da duymuştuk.
Yine bu şahıslardan Agit, Mehmet, Salih Abi diye bilinen bir şahıs ve Andrew
ile eşi Norin dönem dönem gündemdeki olaylara göre Kobane, Suruç gibi yerlere
gidiyorlardı. Bu şahıslar çekinmeden Facebook hesaplarından bu geziler ve örgüt
ile ilgili paylaşım yapıyorlardı. Bu resimlerde Mehmet, Agit ve tanımadığım terör
örgütü üyeleri Leşker diye tabir ettiğiniz terörist kıyafetlerini giymiş,
'Kürdistan' bayrakları açmış, zafer işaretleri yapıyorlardı. Andrew de
aralarında poz vermiş olarak duruyordu. Ben bu paylaşımları Facebook isimli
siteden indirerek aldım. Şu an yanımda olan bu fotoğraf ve görüntüleri sizlere
kendi rızam ile teslim ediyorum.
...
Ben bu kiliselerde kaldığım süre
içerisinde Andrew in temel görevinin bölücü kesimi toplamak, korumak ve
beslemek olduğunu anladım. Kilisenin alt katında ayin yapılırdı, üst katta ise
iki oda bulunmaktaydı. Bu odalara cemaatin girmesi kesinlikle yasak olduğu
halde Kürt olan cemaate bu odalarda toplantılar düzenlenirdi. Ben bu
toplantılara katılamadığımdan toplantıya katılanları takip etmeye başladım. Bir
gün yine Agit, B.K., Bedros, Mehmet, K.T. ile isimlerini bilmediğim birkaç
kişinin kilise üst katında yapılacak toplantıya katılacaklarını ayinden önce
öğrenince, ayin bitiminde dışarı çıktım. Üst kattaki odanın ışığı haricinde
kilisenin bütün ışıkları söndürüldü, yaklaşık 4 saat kadar bu toplantı sürdü,
çıkışta isimlerini verdiğim şahıslar tek tek kiliseden ayrılmaları üzerine
benim toplantının yapıldığı bu odaya karşı ilgim artı. İlerleyen süreçte yasak
olan bu odaya girmek için fırsat aradım. İlk fırsatta kilise üst katında
tuvaletin karşısında bulunan bu odaya girdiğimde, sağ tarafta kitapların
bulunduğu raflar olduğunu, masa ve sandalyelerin bulunduğunu, masa üzerinde
katlanmış Türkiye haritalarının olduğunu, bu haritaların bazılarının
üzerlerinde elle çizim ve işaretlerin yapılmış olduğunu, sınırların
değiştirilmiş olduğunu gördüm. Masanın ilerisinde oda içerisinde yerde
kolilerin olduğunu gördüm. Merak ederek ağzı kapalı olan kolilerden bir
tanesini açtığımda, içerisinde PKK’ya ait yasadışı broşürlerin bulunduğunu gördüm.
Bu broşürlerden masa üzerinde de vardı. Ben aşağıdan ayak seslerinin geldiğini
duyunca hemen odadan telefonla görüşüyormuş gibi çıktığımda Norin’e yakalandım.
Sonradan Norin’e özel telefonda görüşme yaptığımı bu odaya ondan girdiğimi
anlattım. Bu odaya girenlere ceza verildiği halde bana bu söylemimden dolayı
ceza vermedi. Ancak bana bu olayda Norin çok kızdı. İlk ayinde bununla ilgili
olarak cemaatte bulunan herkese o odaya bir daha girilmeyeceğini söylediler.
...
Bu kiliseye ait Konak ilçesinde Diş
Hastanesinden yukarıya doğru, varyant olarak bilinen yere çıkarken eski bir
konak vardı. Burayı Koreli bir iş adamının alarak kilisenin kullanımına verdiği
söylendi. Burada yurtdışı veya şehir dışından gelen misafirler konaklardı. Ben
bunları oranın görevlisi olan A.R.Ç. isimli şahıstan öğrendim. A.R.Ç. bir
keresinde konuşma sırasında istemeden burada toplantı düzenlendiğini ağzından
kaçırdı. Bende bu durumdan şüphelendiğim için bu eve ilgi göstermeye başladım.
Burada düzenleneceği söylenen kutsal kitap seminerine neler olup bittiğini
anlamak için gönüllü olarak yazıldım ve burada yaklaşık 4.5 ay kadar kaldım. Bu
süre zarfında eğitim verildiği gibi yine PKK lehine olabilecek çalışmalar
düzenleniyordu. Bu toplantılarda Andrew konuşmacı olarak Kürt halkının Türkiye’de
ezilen halk olduğunu, Kürt halkından ziyade PKK’nın özgürlük mücadelesi
verdiğini ve buna destek verilmesi gerektiğini söylüyordu. Ben daha yakından
faaliyetlerini görebilmek için Suruç ve Kobane’ye de gelmek istediğimi
söylediğimde örgüt ile bağlantılarını açık olarak göreceğimizi, belki görüntü
alabileceğimizi bildikleri için bana gelmemin mümkün olmadığını söylediler...
2015 yılında bu kiliseden ayrılmış olsam da 2016 yılında yaşanan darbe
girişiminden sonra firari olan FETÖ üyelerinin bu kilise yöneticileri olan
Andrew’in ekibi tarafından konakta yani size yerini tarif ettiğim evde bir
dönem saklandığını, evin çok yakınında oturan Tuncay isimli 24-25 yaşlarındaki
arkadaşımdan duymuştum. Bu şahsın soyadını bilmiyorum ancak konu ile ilgili
olarak kendisini sizlere bilgi vermesi adına temin edebilirim.
...
Özetlemem gerekirse Kilisenin Pastörü
olan Andrew BRUNSON, bu şahsın eşi olan Norin, Pastör yardımcısı K.T., Suriyeli
M.B. ve Agit olarak tanıtılan kişiler, B.K. isimli şahıs, D.Ö. isimli şahıs,
Salih isimli soy ismini bilmediğim şahıs, B.M. ve H.M., Elizabeth isimli
yabancı uyruklu şahıs, Abdullah isimli soy ismini bilmediğim şahıs, Creise ve
Per isimli yabancı uyruklu şahısların bu kiliseyi paravan olarak kullanmak
suretiyle PKK adına faaliyet yürütüp, örgüte yardım ve yataklık ettiklerine
şahit oldum. Benim burada bulunduğum süre içerisinde defalarca örgütün
propagandasını yaptıklarına ve örgütsel seyahatler yaptıklarına şahit oldum.
Ancak örgütün hangi eyleminde nasıl görev aldıkları hakkında bir bilgiye sahip
değilim."
- Tanık G.D.nin Beyanı (İddianamede Aktarıldığı
Şekliyle):
"...Kendisinin 2005 yılında
Bayraklı’da bulunan St. Antuan Kilisesinde Yardımcı Papaz olarak görev yapmaya
başladığını, bu kilisede 2011 yılına kadar görev yaptığını, bu süreçte diğer
kiliselerle ve önderleri ile ilişki içerisinde bulunduğunu, İzmir
merkezindefaaliyet yürüten Diriliş Kilisesinde Papaz olan Andrew Craig Brunson
isimli şahıs ile de bu sebepten 2006 yılından 2011 yılına kadar bir
arkadaşlığının söz konusu olduğunu, şüpheli ile Diriliş Kilisesinde ve farklı
başka yerlerde bir çok kez karşılaşarak sohbet etme fırsatı bulduğunu, esasında
birbirlerini pek sevmediklerini, bunun sebebinin şüphelinin bir defasında
Diriliş Kilisesindeki sohbet esnasında Diyarbakır’dan Kürdistan diye söz etmesi
üzerine kendisinin bu cümleye tepki göstermesi ve orası Türkiye Cumhuriyet
toprağıdır demesi üzerine, şüphelinin kendisine 'Asimile ettiğiniz için öyle'
demesi olduğunu, bu nedenle sadece mesleki saygı nedeni ile görüştüklerini,
kendisinin tarihini tam hatırlamamakla beraber 2009 veya 2010 yıllarında
Tunceli’den ... bir grubu İzmir’de misafir ettiğini ve bu şahısları Vaftiz
ederek Hıristiyanlığı girişlerini sağladığını, bunutüm Hristiyan cemaatinin
bildiğini, hatta bu 25 kişiden 5 veya 6 tanesinin daha sonra İltica yoluyla
Kanada ve Amerika’ya gittiğini bildiğini, bu şahısların isimlerini bilmediğini
ancak araştırılması durumunda her kilisenin vaftiz ettiği şahısların isimlerini
tuttuğu bir Vaftiz Kayıt Defteri olduğunu bu isimlere oradan ulaşılabileceğini,
şüphelinin Doğu kökenli vatandaşlara yönelmek için PKK terör örgütünü
benimseyerek bu şahıslara daha kolay ulaştığını, çünkü kendisinin ayin yaptığı
Diriliş Kilisesinde bu ayinler PKK terör örgütünün sembolü olan sözde bayrakları
ve flamalarını giyen, bu sözde bayraklarının ve renklerinin bulunduğu
tişörtlerle ayinlere gelen birçok cemaat üyesinin mevcut olduğunu, ayinlerinde
birkaç defa bu konulara şahit olduğunu, ayinler harici kilisede ara ara
konserler verildiğini, bu konserlerde yine PKK sempatizanı şahısların örgüt
lehine konuşmalarda ve sloganlarda bulunarak katılımları olduğunu belirtmiştir.
Şüpheli Andrew Craig BRUNSON ile ilgili dikkatini çeken diğer bir hususun ise,
şüpheliyi bir çok kez Kilisede, Alsancak’ta ismini şu anda hatırlamadığı farklı
kafelerde ve birkaç defa da sahilde kendisi kilise cemaati olmayan ama şekil,
görünüm itibari ile Fetöcü olarak nitelenen kimselerin dış görünümlerine
benzeyen şahıslar ile gezdiğini veya oturduğuna şahit olduğunu belirttiği, bir
seferinde merakı nedeniyle kendisine bu arkadaşlar kim diye sorduğunda
Hıristiyanlığı merak eden arkadaşlar dediğini, ancak kendisinin bu şahısların
FETÖ/PDY terör örgütünden olabileceklerine kanaat getirdiğini ... [ifade etmiştir.]"
- Gizli Tanık Göktaşı'nın Beyanı (İddianamede
Aktarıldığı Şekliyle):
"Şüpheli Andrew’in Başpastörlüğünü
yaptığı Diriliş Kilisesine Suriye Devleti vatandaşları ile Kürt şahısların
dikkat çekici bir yoğunlukla geldiğini, bu şahısların liderliğini açık
kimliğini bilmediği Suriyeli Mehmet olarak bilinen bir şahıs ile B.Y. isimli
birkişinin yaptığını, ilerleyen zamanda bu iki şahsın PKK sempatizanı olduğunu,
dağdan indiklerini öğrendiğini, bu şahısların aleni olarak her konuşmalarında
PKK’lı olduklarını beyan ettiklerini, bu şahısların haftanın hemen hemen her
günü kiliseye geldiklerini, hatta bazılarının (özellikle Suriye uyruklu, Türk
vatandaşlığı alamayan şahısların) kilisede kaldıklarını, bu şahısların niçin bu
kiliseye geldiklerine ilk başta bir anlam veremediğini, sürekli PKK yanlısı,
Kürt yanlısı konuşmalar yaptığını, bu şahısları koruduğu ve PKK’ya ilgi
duyduğunu anladığını, Kilisede sürekli PKK yanlısı şahısların gelerek siyasi
konuşmalar yaptıklarını, Türk Devleti, askerimiz ve polisimiz hakkında olumsuz
konuşmaların kendisinin ve kiliseye gelen bazı arkadaşların hoşuna gitmediğini,
bu durumdan çok rahatsız olduğunu...kilisede aralıklarla tarihi önceden belli
olmadan Liderler toplantısı yapıldığını, bu toplantıya asla cemaatten kimsenin
giremediğini, bu toplantıların bazen Andrew’in evinde de yapıldığını duyduğunu,
toplanma amacını bilmediklerini, bu toplantıya Andrew, eşi Norin, Kürt
liderleri olan B.Y., Suriyeli Mehmet, Agit ile görse tanıyabileceği Kürt
liderlerin ve kilisenin yaşlılar heyetinin katıldığını ... [ifade etmiştir.]"
vii. İddianamede; tanık G.D.nin yukarıda yer verilen
ifadesinde geçen başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatı olduğunu düşündüğü
kişilerle görüştüğü yönündeki açıklaması üzerine tanığa FETÖ/PDY kapsamında
soruşturulan bir kısım şüphelinin fotoğrafının gösterildiği, tanığın
FETÖ/PDY'nin Ege Bölgesi imamı olan B.B.nin yardımcısı konumundaki
firari M.S. adlı kişiyi -başvurucuyla yakın temasta birisi olduğunu belirterek-
teşhis ettiği ifade edilmiştir.
viii. İddianamede ayrıca başvurucunun yabancı uyruklu
K.C.A. ile yakın irtibatının bulunduğu, bu kişinin mobil telefonuyla
başvurucunun mobil telefonundan farklı yerlerde aynı saat aralıklarında ortak
sinyal alındığı belirtilmiştir. Başvurucunun adı geçen kişiyle irtibatının
devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk
amacıyla temin etme amacına müteallik olduğu ifade edilmiştir. Bu suçlama
iddianamede şöyle yer almıştır:
"...Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demir Yollarında çalışan 700-800 görevlinin kimlik bilgileri ve şuan nerede
görev yaptıkları gibi, ancak ülkenin bir şekilde işgal edilmesi durumunda,
lojistik bir ulaşım ağı olarak demir yollarının kullanılması ve direniş
gösterebilecek çalışanlar tarafından demir yollarının sabote edilmesinin önüne
geçmek amacıyla ihtiyaç duyulacak mahiyette bilgilerin tespitini yapan, buna
ilişkin liste hazırlayan, 15/07/2016 günü gerçekleştirilmeye çalışılan askeri
darbe girişiminden haberdar olduğu anlaşılan ve Dua kod adlı gizli tanığın
beyanına göre, bir Türk Vatandaşına gerçekleşmesi beklenilen askeri darbe
girişiminden zelzele tanımlaması ile bahsederek, sözde zelzelenin oluşturacağı
yıkım ve sonrası doğacak olumsuzluklara karşı hayatta kalması amacıyla, bir
takım özel askeri hayati idame malzemelerini bir Türk vatandaşı şahsa veren dosyası
tefrik edilen şüpheli K.C.A. ile yakın irtibat halinde olduğu, K.C.A. ile
birlikte faaliyet icra ettikleri yönünde kuvvetli deliller bulunduğu,
...
Şüpheli Andrew Craig BRUNSON’un
kullandığı, inceleme işlemi bitirilen 0532 2... nolu GSM hattının HTS dökümlerinin
kontrolünde, hakkında soruşturma yürütülen K.C.A. ile soruşturma kapsamında
anlam yüklenecek şekilde, düzenli periyotlarla 3 kez aynı yerde bulunduğunun
anlaşıldığı, Dua kod isimli gizli tanığın ifadesi kapsamında ve teslim ettiği
soruşturması tefrik edilen şüphelilerin bilgisayarlarından elde edilen
bilgilerden oluşan flash belleğin içinde yine şüpheli K.C.A.ya ait
bilgisayardan elde edildiği anlaşılan 'irtibat kurulacak askerler' şeklinde bir
listenin çıkması, şüphelinin K.C.A. ile yoğun irtibat halinde bulunması,
listedekilerin askeri şahıs olması ve askeri okullarda öğretmen olmaları göz
önüne alındığında, şüphelinin casusluk faaliyeti olarak nitelendirilebilecek ve
din adamlığı ile hiçbir şekilde bağdaşmayacak faaliyetler içinde bulunduğunun
anlaşıldığı..."
ix. İddianamenin değerlendirme kısmında ise misyonerlik
adı altında illegal faaliyette bulunan oluşumların ve FETÖ/PDY'nin kuruluş,
amaç, işleyiş ve hiyerarşik yapılanma bakımından benzerlik gösterdiğine dikkat
çekilmiş; bu bağlamda örgütün dinler arası diyalog yaklaşımına vurgu
yapılmıştır. Ardından başvurucunun Diriliş Kilisesi ve Türkiye'nin doğu
bölgesindeki faaliyetlerinin PKK terör örgütüyle koordineli bir şekilde
yürütüldüğü ve bu faaliyetlerin Kürt kökenli vatandaşların ayrışmasını sağlama
amacını taşıdığı ileri sürülmüştür. Buna göre başvurucu, belirtilen amaca
ulaşma yolunda dinler arası diyalog söylemine dayanmış ve misyonerlik görünümü
altında esasen FETÖ/PDY ve PKK silahlı terör örgütleri ile eş güdümlü hareket
etmiştir.
17. İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi 15/3/2018 tarihinde
iddianamenin kabulüne karar vermiş ve başvurucu hakkındaki yargılama,
Mahkemenin E.2018/172 sayılı dosyası üzerinden sürdürülmüştür.
18. Mahkeme 16/4/2018 tarihinde yaptığı duruşmada
başvurucunun savunmasını almıştır. Başvurucunun savunmasının ilgili kısmı
şöyledir:
"...İlk önce bu FETÖ/PDY ve PKK
örgütüne üye olmamakla beraber örgütlerin amacı çerçevesinde faaliyet
gösterdiği iddiası, ilk önce FETÖ'ye bakmak istedim, ilk önce bu benim inancıma
bir hakaret, ben Hristiyan'ım, ben bir din adamıyım ve ben İslami bir harekete
katılmazdım, onların amaçları benim amaçlarımdan tamamen farklı, ben İsa'ya
öğrenci yetiştirmek istiyorum, onlar bunu yapmak istemiyor, onlarla birlikte
hiç iş birliği yapmazdım, beni görevlendiren Evangelical Presbyterian Church
mezhebi bunu da kabul etmezdi asla, o zaman bu benim inancıma aykırı, daha önce
de tüm savunmalarımda belirttiğim gibi herhangi bir FETÖ örgütü üyesiyle
tanışıklığım yoktur.
...
İkinci şey Dan S. isimli arkadaşım ile
yaptığım görüşmeyle alakalı olarak, arkadaşım Dan ile yapılan mesajlaşma,
öncelikle mesajlaşmanın Türkçe çevirisini kabul etmiyorum, yanlış çevrildi ve
en azından iki cümle düşürüldü orjinalden, soruşturma aşamasında savcı ifade
alırken metnin İngilizce orjinalini görme şansım olmadı ancak mesajlaştığımı
kabul ettim ve ediyorum, orjinal çevirisini mahkemenize sunuyorum, bu sunuldu
mu, tamam, burada daha önce de belirttiğim üzere yapılan yazışma sosyal politik
bir durum değerlendirmesidir, şimdi onu okuyacağım size. Türkçesini okuyorum,
merhaba Dan, teşekkürler, evet ben iyiyim, daha önce yanıt veremediğim için
üzgünüm, dün Norin ile buluşmak için Amerika'ya seyahat ediyordum, aylar önce
çocuklarımız ile üç hafta birlikte olmak için Amerika'da olmayı planlamıştık ve
Türkiye'deki bu enteresan zamana denk geldi, Türkleri sarsacak bir şeylerin
olacağını bekliyorduk, İsa'ya kalabalık bir iman bir dönmek için gerekli
durumların oluşması, bu darbe girişimi bir şoktu, birçok Türk gerekirse kendi
demokrasi versiyonunu korumak için bir noktada askeriyenin geçmişte yaptığı
gibi araya girmesine güvendiler, ama bu kez çok geç ve çok az, ve darbe sonrası
temizliği ve tek adam yönetiminin ivme kazanması, bu da ayrı bir sarsılma,
işlerin daha karanlığa gireceğini düşünüyorum ve aynı zamanda yücelik ve
mucizelerin belirdiğini de göreceğiz, sonuçta kazanan bizleriz, yakında seninle
irtibat kurmayı umuyorum ve bunu anlatmak istiyorum.
...
Bunun dışında gizli tanık beyanlarıyla
B.B. ve M.S. ile görüştüğüm iddiası, ben bu isimleri tanımam bilmem, bu isimde
hiç kimseyi tanımadım ve onlarla görüşmedim, dosyadan anladığım kadarıyla bu
insanlar kod ismi kullanıyor olabilirler, daha önce de belirttim ben herhangi
bir FETÖ örgütü mensubu tanımıyorum.
Dua kod adlı gizli tanığın ifadeleri
asılsızdır ve uydurmadır, ben Ramazan isimli bir avukat tanımıyorum, Ramazan
isimli bir avukat ile bir toplantıya katılmış değilim, böyle bir toplantı
olmadığı gibi toplantıda bizim işimizi FETÖ'cüler çözer şeklinde bir ifade de
hiçbir yerde hiçbir zaman duymadım, B.B. isimli şahısı tanıdığım ve onunla
irtibat kurduğum şeklindeki beyan tamamen asılsızdır, tanığın beyanları tamamen
mantıksızdır, Türk hukuk sistemini veya mevzuatı bilmem mümkün değildir,
dolayısıyla bizim işimizi bunlar çözer şeklinde bir beyanda bulunmam mümkün
değildir.
...
M.S. ile ilgili görüştüğüm iddiası da
asılsızdır, bunu söyleyen tanık G.D. ve sonra onun ifadesine cevap vermek
istiyorum, ama şimdi diyeyim G.D. isimli tanığı tanımıyorum, 2006-2011 yılları
arasında benimle Diriliş kilisesinde herhangi bir görüşmesi olmadı, yaptığı
teşhiste M.S.yi teşhis etmiş ancak ben M.S. ile aynı ortamda hiç bulunmadım,
zaten verdiği ifade tamamen yalanlar üzerine kurulu olduğu için itibar
edilmemesi gerekir... G.D. inanılmaz senaryo anlatıyor ona göre PKK bayrakları
birçok kişiyi PKK destekleyen tişörtleri cemaat üyesi giymiş, birçok zaman
böyle bir şey olduğunu PKK destekleyen konuşmalar yapıldığı PKK'yı destekleyen
konserlerde slogan atılıyor vs, öyle bir şey anlatıyor, birincisi bu adam Diriliş
Kilisesine katılmadı, bir de Diriliş Kilisesinde konser hiç yapılmadı, hayır
konserler yapıldı ve böyle şeylere tanık oldum, Diriliş Kilisesinde hiç konser
yapılmadı ve o bizim kilisemize benim orada olduğum hiçbir toplantı da G.D.
katılmadı. İkinci hem Yeni Doğuş Kilisesi ve Diriliş Kilisesine katılanların
çoğu Kürt değil, ben hatırlamaya çalıştım ha bunlar hep değişen rakamlar çünkü
gelen giden var her zaman ama Diriliş Kilisesinde ben 5 ya da 7 tane Kürt
kökenli vatandaş hatırlıyorum o kadar, yani çoğu gelen Türk kökenli çoğu gelen
Türk kökenli ise öyle her zaman böyle şeyler varsa PKK sloganı konuşmalar
varsa, kimse bir şey şikayet etmez miydi, bir fotoğraf çekip onu emniyete
götürsünler bunu şikayet etmeleri gerekiyordu ama öyle bir şey olmadı... Biz bu
koruma istiyoruz polisin orada olduğunu biliyoruz, bize baktıklarını biliyoruz
ve biz onlardan istedik ve bu şeyleri PKK'yı destekleyen böyle onun anlattığı
çılgın şeyleri yapmak yani herkesin önünde birçok kişinin tişörtü var PKK'yı
destekleyen sloganlar yapılıyor, konuşmalar yapılıyor, bayraklar var, hani açık
bir kilisede açık toplantılarda polisin koruduğu toplantılarda böyle bir şeyin
olması mümkün mü, yani bana göre mümkün değil ve böyle polis korumasını isteyen
bir kilise PKK'lı destekleyen kilise bunu yapmazdı, aslında bunu gizlemeye
çalışırdı, G.D.nin anlattığı şeyleri yapan kilise sürekli polis korumasını
istemezdi, yaptıklarımız gizli değildi, her şey açıktı, o yüzden diyorum yani
evet böyle iddialar va ama bunu destekleyen madem birçok sefer geldi ve bunu
gördü neden bir fotoğraf çekmedi.
...
İddianamede belirtilen 09/10/2013
tarihli önderler toplantısına katıldığım ve FETÖ ile diyalog kurulmasının
faydalı olacağını belirttiğim iddiası, ben bu toplantıya katıldım aslında ev
sahipliği yaptık, çünkü bizim kiliseler toplandı 10-12 kişi, ben toplantıyı
yönetmedim, bu toplantılar ayda bir yapılan bir rutin bir toplantıdır, İzmir'in
Protestan kiliseleri önderleri geliyor, isteyen gelir, toplantıları amacı
kiliselerin din konularındaki paylaşımlarıdır, paylaşımlarıydı, bu
toplantılarda bu tarz bir konunun konuşulma ihtimali yoktur, o toplantıda böyle
bir konuşma veya cümle geçmedi, zaten bizim siyasi olaylardan uzak durma gibi
bir yaklaşımımız vardır, diğer önderlerin de olduğu bir toplantıda bunları
söylemem mümkün değildir.
...
Deniyor ki Kürtlere her zaman destek
oluyor ve Güney Kürdistan'ın kurulacağını söylüyorlardı ben bunu hiç
söylemedim, böyle bir şey duymadım ve bir şey vurgulamak istiyorum bu insanlar
ifadelerde söylüyor, her PKK'yı destekleyen her Kürtleri destekleyen bölücülük
hiç bir kayıt yok, yani bu bazı tanıklara göre yıllarca süren bir şey oldu, ha
Yeni Doğuş kilisesinin kurulduğundan beri böyle bir şey yapıyorduk onlara göre,
her zaman sloganlar her zaman PKK'ya destekleyen konuşmalar hiç kimse bir kayıt
sunmuyor, çünkü öyle şeyler olmadı ama ben onun tersini sunabilirim, çünkü
kilisemize bunun tersi anlatıldı biz PKK'yı hiç desteklemedik, bölücüleri
istemedik kilisemizde.
...
[Gizli tanık] Göktaşı, kilisemize
hizmette hiç bulunmadı. O diyor B.Y. yönetiyordu, konuşma yapıyordu, vaaz
veriyordu, kilise onun elinde kaldı ve ama B.Y.ye hiçbir zaman kilisede bir
görev verilmedi, sorumluluk verilmedi. O zaman bu bir yalan adam gençliğinden
beri boyacı olarak çalışıyor, bir kaç çocuğun babası ve hemen hemen sağır biri.
O Göktaşı diyor onlar dağdan indikleri diyor, öyle bir şey duymadım ben...
Kilisemize siyasi konuşmaları engellemeye, önlemeye çalıştım ben. Kiliseye
siyaset girmesin hep dedik ve kesinlikle PKK'yı destekleyen konuşmaları ben
kabul etmem ve bunu bir çok vaazda da tamamen farklı bir şey anlattım burada
kardeşlik olsun ve sevgi olsun.
...
Şimdi tanık L.K.nin ifadesine geçmek
istiyorum. L.K. Yeni Doğuş Kilise'sine katıldı düzenli olarak yani katıldı ama
ara veriyordu. Kiliseden birkaç defa ayrıldı. Sonra dönüp de devam etmek için
izin isterdi ve af dilerdi... L.K.ya göre bölücü görüşe sahip tüm şahıslar
ibadet esnasında kürsüye çıkıp örgüt propagandası yapabiliyordu. Yani
kilisemize herkes kürsüye çıkamıyordu ve dediğim gibi özellikle bir konuşma
yapmak için bu sayı çok kısıtlıydı. Başkalarının istedikleri zaman öne çıkıp
konuşmalarına kesinlikle izin verilmiyor bizim kilisemizde. Kürsüye çok az kişi
çıktı ve sadece izinle. Örgüt propagandası hiç yapılmadı, mümkün değil. Her toplantı
da birçok ziyaretçi var. Sokaktan gelen dediğim gibi kapılar açık, meraktan
girer giren kişi var. Örgüt propagandası yapıldıysa kimse bunu kaydederdi...
L.K. yasak oda dediği odaya girmiş ona göre ve orada haritalar görmüş, PKK
broşürleri görmüş diyor. Ama bu odaya giren çok kişi vardı. Başkaları da bu
şeyleri görürdü olsaydı. L.K. neden haritalardan bir tanesi almadı, çünkü bu
çok provokatif bir şey. Yoksa PKK'lı broşür neden almadı, alsaydı bir tane.
Hemen emniyete delil olarak sunabilirdi. Ama almadı çünkü yoktu. L.K.ya göre
ayak sesi duydu ve çıktı ama gelen kişi kandırmak için aklı çalışıyor diyor
sanki telefonda bir görüşme yaptı o yüzden girdi aklı o kadar çalışıyor. Ama
bir PKK'lı broşürü alacak kadar aklı çalışmıyor. Bu inandırıcı bir şey değil.
Bu odaya girenleri ceza verildiği söyledi, veriliyordu. O odaya giren kimseye
ceza verilmedi, hiç olmadı. Diyor sonra o girdikten sonra bir anons yapıldı
artık o odaya girilmeyecek, böyle bir anons hiç yapılmadı.
...
L.K. dua evini anlatıyor ama sanki
gizliymiş sanki A.R.Ç.den gizli tutulması gereken bir şey öğrenmiş. A.R.Ç.
kaçırdığı bir şey ağzından ve bu toplantı yapılıyor demiş. Aslında bütün
kilisemiz dua evi biliyordu. Dernek altında açıldı. Dua toplantılar hep
yapılıyordu ve İzmir'deki diğer kiliselerde biliyordu çünkü herkesi açılışa
davet ettik. Bu yani orada toplantıya isteyen gelebilirdi kilisemizden gelmek
isteyen herkes gelebilirdi açıktı ve orada yaptığımız dört yürek adlı derse
gelince L.K. sanki gizli yapılan şeylerin takip etmek için katılmış aslında ben
L.K.yi davet ettim ve ben onun masraflarını karşıladım, kendisi oradayken.
Derslerde hep PKK'yı destekleyen konuşmalar yapılmış diyor L.K.. Dersler
videoya çekildi, kaydedildi. L.K.nın anlattığı siyasi konuşmalar hiç
yapılmadı...
...
Yine K.C.A. isimli şahısı tanımam.
Özellikle K.C.A. burada vurgulanıyor ama ikisi için bunu söylüyorum. Bu şahsın
yaptığı faaliyetleri bilmem, kendisiyle hiç karşılaşmadım ve görüşmedim. Benim
telefonumla K.C.A.nın telefon sinyallerinin üç kez birer yıl arayla çakışması
hiçbir şekilde hukuka ayrı faaliyet içinde olduğumu göstermez. Benim evim 2011
yılından beri Alsancak'ta. Alsancak'ta baz istasyonu kapsamında olan bir
yerdedir. Bağlı olduğum Diriliş Kilisesi Alsancak'ta aynı baz istasyonu
kapsamındadır. Evin ve kilisenin bulunduğu yer merkezi olup birçok insan baz
istasyonundan sinyal alınabileceği bir yerdir ..."
19. Mahkeme 16/4/2018, 7/5/2018 ve 25/7/2018 tarihli
duruşmalarda, soruşturma aşamasında dinlenen tanıkların yanı sıra bazı yeni
tanıkları dinlemiştir. Soruşturma aşamasında dinlenen tanıklar, kovuşturma
aşamasında da aynı yönde ifade vermiştir. İlk kez dinlenen tanıklardan
bazılarının beyanlarının ilgili kısmı şöyledir:
- Tanık A.D.nin Beyanı (Duruşma Tutanağının Çözümünde Yer
Aldığı Şekliyle):
" ...O.T. diye Kargiyat Genel
Sekreteri var. Karabağlar'da merkezi bulunan. Bu arkadaşımız Ege bölgede
B.B.den sonra gelen çok önemli bir kişilik. Direkt Fethullah Gülen ile beraber
irtibatı olan, genelde bizim doğu mahallelerinde özellikle siyasal anlamda PKK
yanlısı mahallelerde etkisi olan bir arkadaşımız O.T. Ben onun yanında
bulunuyordum. FETÖ ile olan veya cemaatle her neyse onunla iltisakım O.T.
üzerinden ben onun yanında onunla beraber bazı para trafiklerinde para götür
getirmelerinde sürekli onun yanındaydım. Andrew Craig Brunson'u da Şanlıurfa'da
Türkiye'nin büyük mülteci çadırı yapılıyordu. Suruç'ta. Suruç'ta o dönem biz
Suriye tarafına sürekli geçip geliyorduk. Zaten Urfa Suruç Suriye bir tel
örgüdür. Orada iki tarafın da birbirinin akrabası olduğu için bir müddet orada
bulundum ben. Çadır kentin yapım aşamasında, yapımından sonra sürekli orada
ticaret yapıyorduk. O esnada bir defa görmüşlüğüm var. O.T. ile bir defa oraya
gelmişti. O.T. genelde bizim sürekli sürekli görüştüğü irtibat halinde olduğu
Enver Müslüm var.
…
[Mahkeme Başkanı]: O.T. ile dosyamız
sanığı Andrew Craig Brunson'un kesiştiği yer neresi?
[Tanık]: Sonuçta O.T. etkili bir
adam kendi de aile itibari ile Kürt olmasından dolayı, oradan gelen kişilerin
buraya getiriliyor, O.T. burada finansman ayağında buna yardım mı deriz hibe mi
deriz buradan para yardımını sağlayan kişiydi… O.T. ve B.B. her hafta
görüşüyordu O.T. ile her hafta rutin bir yemek şeyi oluyordu birkaç kişi daha
var söz hakkı olanlar, Kürt çocuklarını tam böyle tabiriyle söyleyeyim
Suriye'den gelen mülteci olmuş eğitime elverişli Kürt çocukların yurt dışına
gidebilmesi için maddi desteği O.T. sağlıyordu.
[Mahkeme Başkanı]: Andrew Craig
Brunson'la beraber gördün mü onları hiç birbirlerini tanıyorlar mıydı?
[Tanık]: Gördüm ama para verirken
görmedim.
[Mahkeme Başkanı]: Peki ne de gördün
toplantı mı yoksa?
[Tanık]: Sohbet halinde Alsancak'ta.
[Mahkeme Başkanı]: Yemek mi yediler
ayak üstü mü gördün, bir yerde mi buluştular?
[Tanık]: Yok yok oturuyorlardı ben
genelde zaten çok nadir hallerde beni birinin yanında oturtmazdı, yani İzmir'de
çok önemli adamların bile mesela adını bile tanımadığım adamların ofisine
götürürdü beni, otururdum ofisinde ama belli bir kaç kişi vardı görüştüğü ya
çok nadir halde bana der ki sen dur ben geliyorum arabada dur ya da şurada dur,
[Mahkeme Başkanı]: Sen şoförlüğünü
mü yapıyordun?
[Tanık]: Yok ben araba sürmüyorum
yanında oturuyordum.
[Mahkeme Başkanı]: Yanında
oturuyordun kendisine refakat ediyordun, Andrew Craig BRUNSON'la yaptığı
görüşmede de senin orada olmanı istemedi öyle mi?
[Tanık]: Evet.
[Mahkeme Başkanı]: Ama görüşmelerine
tanıksın,
[Tanık]: Tabi
[Mahkeme Başkanı]: Kaç defa
görüştüler?
[Tanık]: Benim bildiğim bir defa.
[Mahkeme Başkanı]: Sen bir keresini
gördün
[Tanık]: Evet.
[Mahkeme Başkanı]: Andrew ile
ilişkisi böyle kardeşim diye mi tanıttığı biri miydi?
[Tanık]: Hayır görüşmesi gereken
kişi.
[Mahkeme Başkanı]: ... Andrew Craig
Brunson'u Ö.K. ile de gördüğünü söyledin, Ö.K. demişsin FETÖ-PDY terör örgütünün
önde gelen liderlerinden birisidir,
[Tanık]: Ayakkabıcılarda çünkü bölüm
bölüm ya ayakkabıcılarda ilk 3-4 kişiden 5 kişiden biridir, önemli bir adam
yani kaçırdılar mesela onu buradan, ailesiyle falan karısını çocuğunu hepsini
götürdüler, hatta en son beni aradığında...
[Mahkeme Başkanı]: Darbe sonrasında
mı kaçtılar bunlar?
[Tanık]: Tabi
[Mahkeme Başkanı]: Andrew Craig
Brunson'la görüşmesinin konusunu biliyor musun?
[Tanık]: Bilmiyorum
[Mahkeme Başkanı]: Sadece yine tanık
mı oldun yani geliş gidişine mi tanık oldun,
[Tanık]: Sadece orada görüşmelerine
tanık oldum sonra sorduğumda ya çok iyi bir adamdır, herkese faydası var,
insanın dinine bakmamak lazım diye konuyu geçiştirdi.
[Mahkeme Başkanı]: Bunu geçiştiren
Ö.K. öyle mi?
[Tanık]: Senin ne işin var hani diye
söylediğimde o da dedi ki tanıdığımı anladığı için dedi ki ya boşver iyi bir
adam, çok da şey hani üstelemeden konuyu iyilik, insanlık, merhamet, hoşgörü
babında yapıştırıp geçti.
[Mahkeme Başkanı]: Andrew Craig
Brunson'a yapılan yardımlardan bahsettin, Suruçtan buraya gelen Kürt çocukları
ile ilgili olarak onun da yürüttüğü faaliyetler nedeniyle yardım yapıldığını
söylüyorsun, doğru mu anladım?
[Tanık]: Doğrudur.
[Mahkeme Başkanı]: Yani para mı
ayırıyor Andrew Craig Brunson'a?
[Tanık]: Ha bu buranın yardım işleri
nasıl ki bize kardeşim Güney Afrika da zenci ailelerine para veriyor bir milyon
lira okul yaptırıyoruz mesela öyle tipler vardır anlatırdık sekreter de
hatırlardı, falan Hristiyan o kadar insancıl ki biz burada okul yaptırıyoruz
bir milyon lira veriyor, biz de veriyoruz yani ne var ki Allah rızası için illa
aynı dinde olmamız gerekmiyor o da müslümanlara da faydası var o adamın diye,
para giderdi,
[Mahkeme Başkanı]: Böyle mi denirdi
?
[Tanık]: Tabi ama bir defa gittiğini
biliyorum görsel olarak bu da paralıydı diğerinde de oraya verdim diye söyledi.
[Mahkeme Başkanı]: O.T. söyledi?
[Tanık]: O.T. ama M.S.'den aldık,
çünkü parayı dağıtır izni onda.
[Mahkeme Başkanı]: Bu konuda
eminsin?
[Tanık]: Tabi Tabi.
[Mahkeme Başkanı]: Bu Suruç 'ta 18
-35 arası mı söyledin 17-35 yaş arası,
[Tanık]: Genelde gördüğüm insanlar
oluyor, çünkü birkaç gün kalıyordum,
[Mahkeme Başkanı]: Kişilerin
seçilmesini söyledin, özellikle Ezidi kökenli bunlar Andrew Craig
Brunson'la mı irtibatlandırılırdı yani onun kilisesine mi gönderilirdi?
[Tanık]: Kilisesini bilmem de
kendisine gönderilir İzmir'de çok nadir bize oradan birkaç kişi geliyordu
sebebi de şu; Etüt merkezi kurulmuştu Kürt Mahallerinde daha çok PKK meyilli
olanlarda, hani orada değişim, dönüşüm olsun dile Hoca buradaki ailelerin
çocuğu değil de orada sahipsiz çocukları yetiştirmek yani boş kavanozu
doldurmak daha kolaydır mantığıyla benim olduğum süreçte en azından en fazla 30
kişi gelmiştir, 3 evde istihdam edilmiştir, İşçievlerinde, Karabağlar sitenin
Unlu mamüllerin üstündeki 2 kat bizimdi, bir de Gediz de bu üç yerde istihdam
eder, genç böyle dinamik hareketli çocuklar, kız hiç yoktu içinde bu
gördüklerimde, hep erkekti, diğerlerini de şey bu tarafa giderdi yani Andrew
Craig BRUNSON'un tarafına."
- Tanık E.Ç.nin Beyanı (Duruşma Tutanağı'nın Çözümünde
Yer Aldığı Şekliyle):
"... Andrew Brunson'un desteklediği
bazı misyoner grupların PKK sempatizanı olduğunu biliyorum, yani bunu kendileri
de zaten açıkta alenen ifade ediyorlar, söylüyorlar. Yani bu kişilerin
desteklenip lider konuma getirilip, onlar için özel dernekler, özel kiliseler
kurulup onları görevlendirmenin tabi ki terör örgütüne ve yandaşlarına büyük
katkı sağladığını düşünüyorum, yani Kürt kökenlik PKK sempatizanlarına.
[Mahkeme Başkanı]: Andrew Craig, bu
söylemlerden, bu ifadelerden haberdar mıydı? Yani onun yanında rahatlıkla bu
PKK sempatizanı ifadeleri kullanabiliyorlar mıydı?
[Tanık]: Zaten desteklediği kişiler
ifademde belirttiğim isimler var, onlar zaten çekinmeden söylüyorlar, gelen
misyonerlere de açıkça yani PKK'nın bir terör örgütü olmadığını, yani onların
desteklenmesi gerektiğini falan ben bazı kişilerden duydum yani böyle söylüyor
diye, ya kendi azından da defalarca kez duydum. Hatta bu nedenlerle kiliseler içerisinde
çatışmalar başladı, Kürt ve Türk yani PKK sempatizanları ve Türk milliyetçisi
insanlar tarafından çatışmalar başlamıştı zaten, Andrew Brunson'la ben daha
önce de konuştum, iki kere üç kere falan beraber oturduk, bu konuların yanlış
olduğunu, yani bu yapılmaması gerektiğini hani bölücülüğe yol açtığını
defalarca kez konuştuk.
[Mahkeme Başkanı]: Neydi onun
görüşü, ne ifade ediyordu, bundan rahatsız değil miydi?
[Tanık]: Bence rahatsız değildi
sadece etnik bir grubun oluşturabileceği yani özgür bir şeklide yani ifade
özgürlüğü taşıyabileceğini, yani onların bu şekilde bir kilise kurabileceğini,
bunları ifade ediyordu, yani onları destekliyordu ve bizi aslında rahatsız
ediyordu çünkü bu gerçekten bölünmelere yol açıyordu. Yani hem kiliselerde hem de
kiliselerin içerisindeki bayraklar, renkler bu dışarıdaki insanlar tarafından
tamamıyla bir provoke sembolleri taşıyordu ..."
20. Mahkeme 25/7/2018 tarihli duruşma sonunda
başvurucunun tutukluluğunun devamına karar vermiştir. Bu karara karşı başvurucu
tarafından yapılan itiraz üzerine Mahkeme 25/7/2018 tarihinde yurt dışına çıkış
yasağı ve konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirleri uygulanmak
suretiyle başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı
şöyledir:
"...Her ne kadar 18/07/2018 tarihli
oturumda sanık ve müdafii tarafından yapılan tahliye talebi red edilmiş ise de
CMK 104 ve 105. maddeleri uyarınca mahkememizce dosya üzerinde yapılan yeniden
değerlendirme neticesinde sanığın savunmasının alınmış oluşu, sanığa isnat
olunan suçlar yönünden delillerin büyük oranda toplanmış oluşu, sanık ve
müdafii tarafından iletilen sağlık mazereti, sanık her ne kadar yabancı ülke
vatandaşı ise de tutukluluktan elde edilecek faydanın etkin adli kontrol
hükümleri ile sağlanabilecek oluşu hususları nazara alınarak aşağıda yazılı
olduğu koşullarda tahliyesine karar verilmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Tutuklu sanık Andrew Craig Brunson'un
sanığın savunmasının alınmış oluşu, sanığa isnat olunan suçlar yönünden
delillerin büyük oranda toplanmış oluşu, sanık ve müdafii tarafından iletilen
sağlık mazereti, sanık her ne kadar yabancı ülke vatandaşı ise de tutukluluktan
elde edilecek faydanın etkin adli kontrol hükümleri ile sağlanabilecek oluşu
gözönüne alınarak TUTUKLU BULUNDUĞU SUÇLAR YÖNÜNDEN TAHLİYESİNE,
-Başka suçtan tutuklu ya da hükümlü
bulunmadığı takdirde derhal tahliyesi yolunda tutuklu bulunduğu cezaevi
idaresine müzekkere yazılmasına,
2-Tahliye edilen sanık Andrew Craıg
Brunson hakkında kovuşturma konusu ve iddia içeriğine göre, mevcut delil
durumuna nazaran CMK'nın 109-110 maddeleri uyarınca ADLİ KONTROL ALTINA
ALINMASINA,
Adli kontrol süresince;
A)CMK'nun 109/3-j maddesi uyarınca sanık
Andrew Craıg Brunson'un koğuşturma aşamasında ikametgahı olarak bildirmiş
olduğu ... adresinde kaim KONUTUNU TERK ETMEKTEN YASAKLANMASINA,
-Sanık hakkında konulan bu yoldaki adli
kontrol tedbirinin elektronik kelepçe veya bu kontrole imkan sağlayan teknik
cihaz ve donanımlarla sağlanmasına,
-Adli kontrol talebine konu konut
adresine ilişkin değişiklik talebinin ancak talep üzerine mahkememizce uygun
görüldüğü takdirde uygulanacağının bildirilmesine,
B)Sanık Andrew Craıg Brunson hakkında
CMK’nın 109/3-a fıkrası hükümlerine tevfikan YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI
KONULMASINA... [karar
verildi.]"
21. Başvurucu, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu
30/7/2018 tarihli dilekçe ile hakkında verilen adli kontrol kararının
kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkeme, talebi reddederek itiraz yönünden
incelenmesi için dosyanın İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar
vermiştir.
22. İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi 31/7/2018 tarihli
kararıyla itirazı reddetmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin
tensipten bu yana devam eden celselerinde tanıkların dinlendiği, sanığın savunmasının
alındığı, delillerin toplanmaya devam ettiği anlaşılmakla tanık beyanları,
dosyadaki mevcut delil durumu, sanığa atılı suçların niteliği, ön görülen ceza
miktarı ve sanığın tutuklulukta geçirdiği süre nazara alınarak sanık hakkında
verilen tahliye kararı ile adli kontrol tedbirlerinin atılı suçlar ve öngörülen
cezalarla orantılı olduğu, bu tedbirlerin değiştirilmesini gerektirecek her
hangi bir delilin de dosyaya ibraz edilmediği nazara alındığında sanık
müdafisinin tüm adli kontrol kararlarının kaldırılmasına ilişkin talebi yerinde
görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir ..."
23. Başvurucu, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu
14/8/2018 tarihli dilekçe ile hakkında verilen adli kontrol kararının
kaldırılmasını ikinci kez talep etmiştir. Mahkeme, talebi reddederek itiraz
yönünden incelenmesi için dosyanın aynı şekilde İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesine
gönderilmesine karar vermiştir.
24. İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi 17/8/2018 tarihli
kararıyla itirazı reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde
devam eden yargılamada dinlenen tanık beyanları, 'Dua kod adlı' gizli tanığın
hazırlık aşamasında sunduğu dijital veriler, bu tanığın, sanığın FETÖ/PDY
silahlı terör örgütünün Ege Bölgesi eski imamı olan B.B. ile görüştüğü ve
ilişkisi olduğuna ilişkin beyanları ve fotoğraf teşhisi, sanığın PKK mensupları
ile görüştüğüne ilişkin beyanlar, bu konuda dosyaya giren resim, dosyada
bulunan HTS kayıtları, belirtilen tanık dışında dinlenen gizli tanık ve tanık beyanları,
15 Temmuz darbe girişiminden sonra sanığın değişik kişilerle yaptığı ve
iddianamede belirtilen mesajlaşmalar, halen delillerin toplanmakta oluşu ve
ilgili makamlara yazılan yazı cevaplarının beklenmesi de nazara alındığında
sanık hakkında atılı suçlara yönelik kuvvetli suç şüphesi ve sanığın yabancı
uyruklu olması nedeniyle kaçma şüphesinin bulunduğu, sanık hakkında daha önce
mahkemesince verilen tahliye kararı ile adli kontrol tedbirlerinin atılı suçlar
ve öngörülen cezalar yönünden mevcut delil durumu nazara alındığında orantılı
olduğu, önceki incelemeden bu yana sanık hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin
kaldırılmasını gerektirir yeni bir delilin de dosyaya ibraz edilmediği,
tanıkların doğru söyleyip söylemediğinin mahkemece denetlendiği, kaldı ki
TCK'da yalancı tanıklık yapmanın suç olduğunun düzenlendiği ve müeyyidesinin
gösterildiği nazara alındığında sanık müdafisinin tüm adli kontrol tedbir
kararlarının kaldırılmasına ilişkin talebi yerinde görülmediğinden reddine
karar vermek gerekmiştir."
25. Anılan karar başvurucuya 3/9/2018 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
26. Başvurucu 2/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
27. Yapılan yargılama sonunda Mahkemenin 12/10/2018
tarihli kararıyla başvurucunun örgüt üyesi olmamakla birlikte terör örgütüne
bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına
mahkûm edilmesine ve yurt dışına çıkış yasağı ile konutu terk etmeme şeklindeki
adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına karar verilmiştir. Kararın
gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Sanığın [başvurucunun] daha sonra
pastörlüğünü yürüteceği Diriliş Kilisesi'nin kuruluşu aşamasında
karşılaşılabilecek problemleri aşabilmenin yolu olarak bir dönem dini bir
cemaat kisvesine bürünmüş bulunan FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünü işaret ederek
çevresine 'bizim işimizi ancak bunlar çözer' dediği, Türkiye de kilise açılması
yasak olmamakla beraber İmar mevzuatında yer alan bir takım hükümlerden
kaynaklanan yerel yönetim ve mülki idare amirliklerinin uygulamaya yönelik
tasarrufları nedeniyle bazı bürokratik zorlukların yaşanabildiği, ancak ...
[yapılan yasal bir düzenleme] sebebiyle dernekleşmeye giderek yeni
kiliselerin ve temsilciliklerin kurulmasının önünün açıldığı, sanığın bu
süreçte FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün sıkça vurgu yaptığı dinler arası
diyalog retoriğinin getirdiği toplumsal hoşgörü altında, karşılaştıkları her
türlü problemi FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü vasıtasıyla çözme eğiliminde
olduğu ve FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Ege Bölge imamı firari şüphelisi B.B.
adlı avukattan bu konuda görüş ve destek aldığı Dua kod adlı gizli tanığın
ifadeleri ile anlaşılmıştır.
...
Öte yandan sanık FETÖ/PDY Silahlı Terör
Örgütü firari şüphelisi B.B. adlı şahıs ile tanışmadığını ve görüşmediğini
savunmuş olmasına karşın Dua kod adlı gizli tanığın ifadesi bunun aksini ortaya
koyması açısından da kıymetlidir, üstelik sanığın bu kişi ile irtibatını ifade
eden tek tanık Dua kod adlı gizli tanık değildir. Tanık A.D. ve Tanık G.D. de
mezkur biçimdeki ifadelerinde sanığın B B. adlı şahıs ile tanışıklıklarını
ortaya koyan beyanlarda bulunmuşlardır. Bu itibarla sanığın inkara yönelik
savunmasına itibar olunmamıştır. Sanığın FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Ege
Bölge imamı firari şüphelisi B.B. adlı avukat ile irtibatını ortaya koyan
mezkur tanık ifadeleri sanığın inkara yönelik savunmasını çürütmek[tedir] ... Tanık G.D. sanığın
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu olduğu anlaşılan şahıslar ile gezdiği
veya oturduğu, çevresine bu kişileri Hristiyanlığı merak eden arkadaşlar olarak
tanıttığına dair tanıklıkta bulunmuştur. Tanık G.D. mahkememiz huzurundaki
ifadelerinde sanığın birlikte oturup kalktığı bu kişileri kriminolojik dış
görünümleri ile betimlemekle beraber sanığın yanında gördüğü kişilerden
ikisinin FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü firari şüphelileri M.S. ve B.B. olduğunu
dile getirmiş ve de M.S.yı İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğünde kendisine gösterilen fotoğraftan ayrıca teşhis etmiştir. Ege
Bölgesi Sorumlusu olan B.B.nin yardımcısı konumunda olduğu ileri sürülen ve hakkında
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığın[da] ... soruşturma dosyaları bulunan
firari şüpheli M.S. ile sanığın irtibatlı olduğuna dair bir diğer önemli ifade
Tanık A.D.ye aittir. Tanık A.D. ifadesinde sanığın M.S. ile olan ilişkisine
dair çok önemli bir ayrıntıya yer vermiştir. Tanık FETÖ/PDY Silahlı Terör
Örgütü elebaşısı Fetullah Gülen ile doğrudan temas kurabilen sayılı kişilerden
biri olduğunu ve Ege Bölge Sorumlusu B.B.nin de üstünde bir konumunu
bulunduğunu dile getirdiği KAGİAD Genel Sekreteri O.T. ile M.S.nın Suruç’ta ki
mülteci kampından özel olarak seçilerek İzmir’e gönderilip bir kısmı sanığın
pastörü olduğu kiliseye gönderilen Kürt kökenli ezidi gençlerin masraflarını
karşılamak üzere sanığa yüklü miktarda para yardımı yaptıklarını ifade
etmiştir. Tanık A.D. bu para alış verişinin birine bizzat tanıklık ettiğini de
aktarmıştır. Tanığın ifadelerinde isimleri geçen KAGİAD Genel Sekreteri O.T.
ile M.S.nın etkin konumlarına ilişkin anlatımları bu kişilerin FETÖ/PDY Silahlı
Terör Örgütü içindeki yerlerinin ve onlarla bu düzeyde irtibat kurabilen
sanığın da bu örgüt için ehemmiyetini ortaya koymaktadır. Burada dikkat çekici
bir diğer nokta ise FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünün Suriye’den göç eden ve
çeşitli kamplara yerleştirilen Kürt kökenli gençlerin içinde eğitime uygun
görülenlerinin özel olarak seçilerek İzmir’e gönderilmeleri sonrası bunların
bir kısmının kendi eğitimlerine alınmaları ve diğerlerinin Diriliş Kilisesine
gönderilmeleridir ...
...
Sanık tüm safahatta dinlenen tanıkların
bazısı için kendileri ile iyi geçinemedikleri veya bir dönem katıldıkları
kilise ile sorunlu olarak yollarını ayırdıkları bu nedenle yanlı beyanda
bulundukları savunmasını getirmiştir. Sanığın bu şekildeki tezi dinlenen bir
kısım tanık tarafından ve bazı vakıalara hasren kabul edilmiş ise de tanıklar
sanık ve pastörü olduğu Diriliş Kilisesi ile yollarını ayırmış olmalarının
temel gerekçesinin sanığın kilise içinde Türk Devletinin aleyhine olabilecek
konuşmalara ve faaliyetlere izin vermiş olması ve Kürt kökenli kişilere tanınan
ayrıcalık olduğu antitezini ileri sürmüşlerdir. Bu durumda sanığın tanıklar ile
husumetli olduğu nedenle tanık beyanlarının yanlı olduğunun kabul edilmesi
yolundaki savunması haklı bir zemine oturmadığından mahkememizce de kabul
görmemiştir. Kaldı ki sanık hakkında mezkur ifadeleri ileri süren tanıkların
çoğunluğu Hristiyanlığı seçmiş ve sanığın kilisesine katılarak ders almış,
kimisi rahiplik sıfatını kazanmış kimselerdir.
...
İddianame de sanığa yöneltilen
suçlamalar ve tanık beyanlarında geçen terör örgütü irtibatına ilişkin iddialar
yalnızca FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne hasredilmemiş olup yapılan yargılama
neticesinde Sanığın söz konusu terör örgütleri ile girdiği bu iletişim ve
etkileşimin sonucu PKK/YPG Silahlı Terör Örgütü ile ilgili olarak;
...
Tanıklar E.Ç., G.D. ve L.K.’ın da
ifadelerinde Diriliş Kilisesi içinde Kürt Kilisesi kurulduğunu, Kürt Kökenli
vatandaşlara belirli günlerde özel ayinler düzenlediğini ve hatta tanıklar E.Ç.
ve L.K.’ın ifadelerinde ayrıca Kürt Kilisesi adına kartvizit ve broşür
hazırlandığını, Kürtçe İncil bastırılarak dağıtıldığını dile getirmiş olmaları
karşısında Diriliş Kilisesi içerisinde bir Kürt Kilisesi’nin varlığı kesinlik
kazanan bir vakıa haline gelmiştir. Söz konusu ayinlerin 2014 yılından itibaren
Suriyeli mültecilere yönelik olarak başladığını dile getiren sanığın bu yollu
savunması vakıanın tevil yollu ikrarından öteye bir değer taşımamaktadır. Zira
kilise içinde özel olarak düzenlenen bir ayine katılanların uyruklukları
sorgulama konusu değildir. Esasen adına Kürt Kilisesi veya ne ad verilirse
verilsin ya da belli bir zümreye ne amaç ile özel ibadet düzenlenirse
düzenlensin bunun tek başına etnisiteye dayalı bir ayrımcılığı desteklemek
anlamına gelmeyeceği herkes gibi mahkememizce de yadsınamaz bir gerçek olarak
kabul edilmekle beraber tanıkların başkaca anlatımlarında geçen diğer hususlar
da eklendiğinde Kürt Kilisesinin varlığının ifade ettikleri anlam kazanmış ve
sanığın bu etnisiteye dayalı ayrımcılığı besleyerek PKK/YPG gibi örgütlere
yardım sayılabilecek faaliyet içerisinde bulunduğunu kabul etmek gerekmiştir.
Mahkememizi bu kabule götüren diğer tanık anlatımları şunlardır;
Diriliş Kilisesinde ki ayinlere PKK
Terör örgütünün sembolü olan sözde bayrakları ve flamalarını giyen, bu sözde
bayraklarının ve renklerinin bulunduğu tişörtlerle gelen birçok cemaat üyesinin
katıldığı, PKK Terör örgütü lehine konuşmalar yapıldığı ve sloganlar atıldığı
hususları da yine Tanık G.D.nin aktardığı konulardır.
Tanık E.Ç. da ifadesinde sanığın Diriliş
Kilisesinde Kürt kökenli cemaatin lideri konumuna getirdiği Suriyeli Mehmet
lakaplı M.A. adlı kişinin ayinlerde Türkiye’yi katil devlet olarak
tanımladığını, PKK’nın YPG’nin terör örgütü olmadıklarını desteklenmeleri
gerektiğini ifade ettiğini, sanığın bundan haberdar olduğunu, kendisinin bu
durumu defalarca sanık ile konuştuğunu, sanığın bunları ifade özgürlüğü olarak
değerlendirdiğini ayrıca bütün milletlerin kurulma özgürlüğü bulunduğunu
söylediğini belirtmiştir.
Tanık L.K. ise ifadesinde Diriliş
Kilisesi üst katında bulunan herkesin giremeyeceği bir odada Türkiye
haritalarının ve PKK’ya ait yasa dışı broşürlerin bulunduğunu, bu haritaların
bazılarının üzerilerinde elle çizim ve işaretlemelerin yapılmış olduğunu ve
sınırların değiştirilmiş olduğunu, Kiliseye bağlı Dua Evi’nde düzenlenen
seminere konuşmacı olarak katılan Andrew Craig Brunson’un Kürt halkının
Türkiye’de ezilen halk olduğunu, Kürt halkından ziyade PKK nın özgürlük
mücadelesi verdiğini ve buna destek verilmesi gerektiğine dair konuşmalar
yaptığını, sanığın bölücü görüşe sahip kişilerin kilisedeki ibadetler esnasında
kürsüye çıkıp örgüt propagandası yapmalarına göz yumduğunu, sanık ve eşinin
Kobane ve Suruç gibi yerlere birlikte gidip geldikleri Suriyeli Mehmet (M.A.)
ve AGİT (S.A.) adlı PKK’lı kişiler ile sözde Kürt bayrakları altında çekilmiş
zafer işaretleri yapan fotoğraflarını paylaştıklarını belirtmiştir. Dua kod
adlı gizli tanık ifadelerinde 2003-2004 yıllarında PKK'lıların ve ayrımcı
Kürtlerin kiliseler vasıtasıyla kendilerini akladıklarını, özellikle cezaevinden
çıkan PKK'lıların, takipten kurtulmak amacıyla kiliselere başvurup 'biz
Hristiyan olduk' diyerek kilisenin sağladığı örtüyle yurt dışına iltica
ettiklerini. sanık Andrew Craig Brunson da bu faaliyetlerin içinde olduğunu
dile getirmiştir. Göktaşı kod adlı gizli tanık da ifadesinde Andrew Craig
Brunson ve eşi[nin] ...
kiliseye gelen ve PKK’lı olduklarını her ortamda söyleyen şahısları Türk
vatandaşı ya da diğer ülke vatandaşı cemaat üyeleri ile evlendirerek şahısların
ülkemizde kalmalarını sağladıklarını, Dağdan indiğini, PKK’lı olduğunu söyleyen
bir takım kişilerin kiliseye sürekli olarak gelip gittiklerini, yatacak yerleri
olmayanların kilisede ya da dua evi olarak bilinen Konak semtinde diş hastanesi
yakınında bulunan evde barındırıldıklarını, Sanık Andrew Craig Brunson’un
evinde zaman zaman Liderler Toplantılarının yapıldığını, bu toplantılara
yalnızca B.Y., Suriyeli Mehmet (M.A.) ve AGİT (S.A.) ve diğer bazı Kürt
liderler ile kilisenin yaşlılar heyetinin katıldığını belirtmiştir. Tanık A.D.
daha önce de değinilen ifadelerinde sanığın Suruç’ta bulunduğu süreç içinde
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensupları ile birlikte Suriye’nin Ayn El Arap
kentinde Kobani adı ile anılan yerde ilan edilen sözde Kürt özerk yönetiminin
lideri E.M. adlı kişi ile görüştüğünü aktarmıştır. Tüm bu anlatılanlar ile
birlikte değerlendirildiğinde sanığın öncülüğünde kurulan Kürt Kilisesinin
Suriyeli mültecilerin dil bilmezlik sorununu aşmak için oluşturulmuş bir
pratikten daha fazla anlam taşıdığı, PKK/YPG terör örgütlerinin özgürlük
savaşçıları olarak tanıtıldığı, Türkiye’nin milli misak ile belirlenen
sınırları içerisinde kalan topraklarının en azından bir kısmını Kürdistan
olarak kabul eden bir anlayışın kilise katılanlarına empoze edildiği, halkların
kendi kaderlerini tayin etme haklarını bulunduğu şeklindeki evrensel
söylemlerin popülist çekiciliğini kullanarak açık açık bu örgütlerin
desteklenmesi gerektiğinin dillendirildiği, sanığın bunu düşünce açıklamasından
öteye taşıyarak dile getirdiği bu düşüncesini hayata geçirmek için terör
sorunun yoğunlaştığı bir bölgede adeta siyasi bir aktör gibi Kürt yöneticilerle
temas kurduğu, bölgeden kilisesine sevk edilen bir etnik kitleyi misyonerlik
adı altında eğitime aldığı ... geldikleri yerde bu örgütün zulmüne uğramış bazı
Suriyeli mültecilerin dahi kilisede PKK terör örgütüne verilen destekten
rahatsızlık duyarak kilisedeki toplantılara katılmaktan vazgeçtikleri
anlaşılmıştır. Böyle bir siyasi mülahazanın egemen olduğu kilisede sanığın ve
destek verdiği kişilerin din öğreticiliğini aşan gayelerinin olduğu, tıpkı
yukarıda FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü ile olduğu gibi sanığın ... PKK terör
örgütü ve uzantıları ile girdiği iletişim ve etkileşim içinde bu örgütlere
yardım ettiğikabul edilmiştir ..."
28. Başvurucu ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığı, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
29. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 9/1/2020
tarihli kararıyla istinaf başvurusunu reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili
kısmı şöyledir:
"...mahkemenin kararında usule veya
esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde veya
işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin
yerinde olduğu, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine
uyduğu, cezaların kanuni bağlamda uygulandığı anlaşıldığından, istinaf
başvurusunda bulunan Cumhuriyet Savcısı ve sanık müdafinin ileri sürdükleri
nedenler yerinde görülmemiş[tir.]
30. Başvurucu ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığı, istinaf başvurusunun reddi kararına karşı temyiz kanun yoluna
başvurmuştur.
31. Başvurucu hakkındaki dava, bireysel başvurunun
incelendiği tarih itibarıyla temyiz aşamasında derdesttir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
32. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun "Tutuklama kararı" kenar başlıklı 101. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Soruşturma evresinde şüphelinin
tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi
tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının
istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka
gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten
hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir."
33. 5271 sayılı Kanun'un "Adli kontrol"
kenar başlıklı 109. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Bir suç sebebiyle yürütülen
soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı
halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar
verilebilir.
...
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda
gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere,
belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
...
j) Konutunu terk etmemek.
..."
34. 5271 sayılı Kanun'un "Adlî kontrol kararı ve
hükmedecek merciler" kenar başlıklı 110. maddesi şöyledir:
"(1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının
istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında
adlî kontrol altına alınabilir.
(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının
istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni
yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri
bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan
bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) 109 uncu madde ile bu madde
hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri
tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır."
35. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun
"Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" kenar başlıklı 220.
maddesinin (7) numaralı fıkrası şöyledir:
"Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya
dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt
üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan
yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir."
36. 5237 sayılı Kanun'un "Silâhlı örgüt"
kenar başlıklı 314. maddesi şöyledir:
"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci
bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya
yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte
üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma
suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır."
37. Ayrıca konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol
tedbiriyle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yaklaşımına dair
kararlar için bkz. Esra Özkan Özakça [GK], B. No: 2017/32052, 8/10/2020,
§§ 44-52.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
38. Mahkemenin 18/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Tutuklamanın
Hukuki Olmadığına ve Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
39. Başvurucu, suç şüphesi ve bunu haklı kılan deliller
olmamasına rağmen hakkında tutuklama kararı verildiğini ve makul olmayan bir
süre boyunca tutuklu kaldığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
40. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası
gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu
öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
yapılması gerekir.
41. Başvurunun süresinde yapılmış olması, her aşamada
dikkate alınması gereken usule ilişkin ön şartlardan birisidir (Yasin Yaman,
B. No: 2012/1075, 12/2/2013, § 18).
42. Suç isnadına bağlı özgürlükten yoksun bırakılma
hâllerinde, derece mahkemesince hüküm verilmeden önce tutukluluk hâli sona eren
bir kişinin en geç tahliye edildiği tarihten itibaren otuz günlük yasal süresi
içinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak tutuklulukla ilgili
şikâyetlerini ileri sürmesi gerekmektedir (Cüneyt Kartal, B. No:
2013/6572, 20/3/2014, § 22).
43. Somut olayda başvurucunun yargılandığı davada Mahkeme
25/7/2018 tarihinde başvurucunun -adli kontrol hükümleri uygulanmak suretiyle-
tahliyesine karar vermiş, başvurucu anılan karar uyarınca aynı gün ceza infaz
kurumundan tahliye edilmiştir. Bu durumda başvurucunun tutuklama tedbiriyle
ilgili şikâyetler bakımından tutukluluğunun sona erdirildiği 25/7/2018
tarihinden itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunması gerekmektedir.
Bu itibarla 2/10/2018 tarihinde yapılan başvuruda tutuklamayla ilgili iddialar
yönünden süre aşımı bulunduğu sonucuna varılmıştır.
44. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre
aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Konutu Terk
Etmeme Şeklindeki Adli Kontrol Tedbirinin Hukuki Olmadığına İlişkin
İddia
1. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
45. Başvurucu; suç işlediğine dair deliller mevcut
olmadığı ve ayrıca kaçma şüphesi bulunmadığı hâlde hakkında konutu terk etmeme
şeklindeki adli kontrol tedbirinin uygulandığını, ölçüsüz olan bu tedbir
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
46. Bakanlık görüşünde; başvurucu hakkında uygulanan adli
kontrol tedbirinin süresi ve uygulanış biçimi gözetildiğinde bu tedbirin
özgürlükten yoksun kalma sonucunu doğurmadığı, bu nedenle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı yönünden konu bakımından yetkisizlik kararı verilmesinin uygun
olacağı belirtilmiştir. Bakanlık ayrıca adli kontrol tedbirlerinin tutuklamaya
göre kişi özgürlüğünü daha az kısıtladığına dikkat çekmiş, başvurucu hakkındaki
deliller ve isnat edilen suçun kanunlarda öngörülen cezasının ağırlığı dikkate
alındığında uygulanan adli kontrol tedbirinin hukuki olduğu yönünde görüş
bildirmiştir.
2. Değerlendirme
47. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin
sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
48. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve
güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü
fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve
güvenliğine sahiptir.
...
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti
bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya
değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan
ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."
49. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013 §
16). Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki iddiasının Anayasa'nın 19. maddesinin
üçüncü fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında
incelenmesi gerekir.
a. Genel
İlkeler
50. Anayasa Mahkemesi konutu terk etmeme şeklindeki adli
kontrol tedbirinin Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale teşkil edip etmediğini Esra Özkan
Özakça kararında incelemiştir. Bu bağlamda ilk olarak kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkına yönelik bir müdahale için kişinin rızası olmaksızın en
azından rahatsızlık verecek uzunlukta bir süre boyunca belirli bir yerde fiziki
olarak tutulması gerektiği belirtilmiş, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
bireylerin fiziksel özgürlüğünü güvence altına aldığı yönündeki içtihada (Galip
Öğüt [GK], B. No: 2014/5863, 1/3/2017, §§ 34, 35) vurgu yapılmıştır.
51. Anayasa Mahkemesi ikinci olarak kişilerin hareket
serbestisi üzerindeki kısıtlamanın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale
teşkil edip etmediğinin tespitinde temel ölçütün tedbirin derece ve yoğunluğu
olduğu yönündeki içtihada değinmiştir. Buna göre kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkı bağlamında hareket serbestisine yönelik kısıtlama, seyahat hürriyetine
yönelik bir müdahaleye göre çok daha ileri derecede ve yoğun olmalıdır.
Sınırlamalardaki derece ya da yoğunluğun değerlendirilmesinde ise söz konusu
tedbirin çeşidi, süresi, etkileri ve uygulanma tarzı gibi çeşitli faktörler ile
bireyin gündelik hayatının devlet tarafından ne ölçüde denetim altında
tutulduğunun dikkate alınması gerekir (Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051,
20/2/2014, § 44).
52. Anayasa Mahkemesi sonrasında konutu terk etmeme
şeklindeki adli kontrol tedbirinin niteliğine ilişkin belirlemelerde
bulunmuştur. Buna göre konutu terk etmemenin tutuklamaya alternatif bir tedbir
olduğunun altı çizilmiş, bu tedbirin şüpheli veya sanığın mahkeme tarafından
belirlenen konutunu mazereti olmaksızın veya izin almaksızın terk etmemesi
olarak tanımlandığına dikkat çekilmiştir. Şüpheli veya sanık hakkında konutu
terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbiri uygulandığında bu kişilerin
konutlarının dışına çıkmaları -mazeretli olmaları veya öncesinde izin almaları
dışında- tedbir süreci boyunca mümkün olmamaktadır. Bu durumda kişiler,
haklarındaki tedbir sona erinceye kadar yaşamlarını sürekli olarak konutlarında
sürdürmek zorundadır (Esra Özkan Özakça, § 75).
53. Bu bağlamda yapılan değerlendirmede; konutu terk
etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin kişilerin fiziksel özgürlük alanını
yalnızca ikamet ettiği konutun içiyle sınırlandırması, elektronik kelepçe
takılmak suretiyle infazının söz konusu olması, gün boyunca kesintisiz olarak
devam etmesi ve tedbir şartlarının ihlali hâlinde kişi hakkında tutuklama
tedbirinin uygulanmasına karar verilebilmesi nedeniyle anılan tedbirin
-niteliği, uygulanış şekli ve özellikleri itibarıyla- hareket serbestisi üzerindeki
sınırlayıcı etkisinin derece ve yoğunluk olarak seyahat hürriyetine nazaran
oldukça ileri bir boyutta olduğu ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına
müdahale teşkil ettiği sonucuna ulaşılmıştır (Esra Özkan Özakça, § 76).
54. Konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin
hukukiliğine ilişkin yapılacak incelemeye esas tutulacak ölçütler de Anayasa
Mahkemesince belirlenmiştir. Anılan tedbirin tutuklamaya alternatif bir adli
kontrol tedbiri olması dikkate alındığında -tıpkı tutuklama tedbirinde olduğu
gibi- kanun tarafından öngörülme, kuvvetli suç belirtisinin bulunması,
Anayasa'da öngörülen sınırlama sebeplerinin mevcut olması ve ölçülülük ilkesine
uygunluk kriterleri yönünden incelemeye tabi tutulacağı ifade edilmiştir.
Sayılan kriterlerin takdiri öncelikle konutu terk etmeme şeklindeki adli
kontrol tedbirini uygulayan yargı mercilerine aittir. Zira bu konuda taraflarla
ve delillerle doğrudan temas hâlinde olan yargı mercileri Anayasa Mahkemesine
kıyasla daha iyi konumdadır. Bununla birlikte yargı mercilerinin belirtilen
hususlardaki takdir aralığını aşıp aşmadığı Anayasa Mahkemesinin denetimine
tabi olacaktır. Anayasa Mahkemesinin bu kapsamdaki denetimi, somut olayın
koşulları dikkate alınarak özellikle tedbirin uygulanmasına ilişkin süreç ve bu
husustaki yargı mercii kararının gerekçeleri üzerinden yapılacaktır (Esra
Özkan Özakça, §§ 78-84).
b. İlkelerin
Olaya Uygulanması
55. Başvurucu, örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına
suç işleme suçu ile devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya
askerî casusluk amacıyla temin etme suçlarından yürütülen kovuşturma kapsamında
Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararla 5271 sayılı Kanun'un 109.
maddesi uyarınca konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirine tabi
tutulmuştur. Dolayısıyla başvurucu hakkında bir adli kontrol yükümlülüğü olarak
uygulanan konutu terk etmeme tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
56. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan adli kontrol
tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce ön
koşul olarak suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup
bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
57. İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun
savunmasının alındığını, delillerin büyük ölçüde toplandığını ve tutukluluktan
elde edilecek faydanın adli kontrol tedbirleri ile sağlanabilecek olduğunu
belirterek -başvurucunun tahliyesiyle birlikte- konutu terk etmeme suretiyle
adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir (bkz. § 20).
58. Başvurucunun adli kontrol kararının kaldırılmasına
ilişkin başlattığı hukuki süreç sonunda verilen ve inceleme konusu şikâyet
açısından nihai karar niteliğinde olan İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin
17/8/2018 tarihli kararında ise özellikle gizli tanık Dua'nın
başvurucunun FETÖ/PDY'nin Ege Bölgesi imamı olan B.B. ile görüştüğüne
ilişkin ifadesi ile bu kişiyi fotoğrafı üzerinden teşhis etmesinin, ayrıca
başvurucunun darbe girişiminin ardından Dan S. adlı kişiyle yaptığı
yazışma içeriğinin dikkate alındığı görülmüştür. Anılan kararda delillerin
toplanma aşamasının devam ettiği, ilgili makamlara gönderilen yazıların
cevaplarının beklendiği belirtilmiş; ardından başvurucu hakkında atılı suçlar
yönünden kuvvetli suç şüphesi ile yabancı uyruklu olmasına binaen kaçma
şüphesinin bulunduğu, adli kontrol tedbirlerinin mevcut delil durumu dikkate
alındığında orantılı olduğu ve adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını
gerektirir nitelikte yeni bir delilin mevcudiyetinden bahsedilemeyeceği ifade
edilerek başvurucunun itirazı reddedilmiştir (bkz. § 24).
59. Somut olayda başvurucu hakkında konutu terk etmeme
şeklindeki adli kontrol tedbirine esas suçlamaya ilişkin olarak yargı
mercilerinin dayandıkları olgular arasından özellikle tanık beyanlarının
dikkate alınması gerektiği değerlendirilmektedir. Bu kapsamda;
i. FETÖ/PDY ile ilgili olarak;
- Başvurucunun pastörlük görevini üstlendiği Diriliş
Kilisesi'nin kuruluşu aşamasında ve sonraki süreçlerde karşılaştığı her türlü
problemi FETÖ/PDY vasıtasıyla çözme eğiliminde olduğu, bu kapsamda örgütün Ege
Bölgesi imamı olan (firari) B.B. adlı avukattan görüş ve destek aldığı
belirtilmiştir (gizli tanık Dua'nın beyanına atfen).
- Başvurucunun FETÖ/PDY mensubu olduğu düşünülen
kişilerle görüştüğü yönünde tanık G.D.nin anlatımları bulunmaktadır. Tanık,
FETÖ/PDY'nin Ege Bölgesi imamı olan B.B.nin yardımcısı konumundaki
firari M.S. adlı kişiyi soruşturma aşamasında teşhis etmiştir.
- Başvurucunun FETÖ/PDY üyeleriyle görüştüğüne dair başka
bir tanık beyanı da vardır. Tanık A.D. örgütün İzmir'deki en üst yöneticisi
konumunda bulunduğunu belirttiği O.T. adlı kişinin başvurucuyla iki kez
görüştüğüne şahit olduğunu, bu görüşmelerden ilkinin Suruç'ta bulunan mülteci
kampında, ikincisinin İzmir'de gerçekleştiğini belirtmiştir. Tanık A.D.
Suruç'taki mülteci kampında yaşayan gençlerin seçilerek İzmir'e gönderildiğini,
bu kişilerden özellikle Ezidi kökenli olanlarının ise başvurucunun kilisesine
yönlendirildiğini ve süreçte oluşan masrafları karşılamak üzere başvurucuya
O.T. tarafından para yardımı yapıldığını ifade etmiştir. Tanık A.D. başvurucunun
FETÖ/PDY kapsamında hakkında soruşturma yürütülen ve kaçak olan Ö.K. adlı
kişiyle de görüştüğünü ancak görüşmenin içeriğini bilmediğini söylemiştir.
ii. PKK ile ilgili olarak;
- Diriliş Kilisesi'ndeki bir grubun sürekli PKK
propagandası yaptığı ve başvurucunun bu kişileri tepkilere rağmen himaye ettiği
(gizli tanık Göktaşı'nın ve tanıklar E.Ç., G.D. ve L.K.nın beyanlarına
atfen), ayrıca başvurucunun bir konuşmasında PKK'nın özgürlük mücadelesi
verdiği ve bu mücadeleye destek verilmesi gerektiğine dair ifadeler kullandığı
belirtilmiştir (tanık L.K.nın ifadesine atfen).
- Gizli tanık Göktaşı, başvurucunun himaye ettiği
ileri sürülen gruba Suriyeli Mehmet [Mohammad Ahmad] ile
B.Y. adlı kişilerin liderlik ettiğini, bu kişilerin örgütün dağ kadrosundan
geldiğini ve yaptıkları her konuşmada PKK'lı olduklarını aleni olarak beyan
ettiklerini ifade etmiştir. Tanık; kilisede aralıklarla toplantı yapıldığını,
bu toplantılara başvurucu ve eşinin yanı sıra Suriyeli Mehmet ve B.Y. ile Agit
isimli kişinin de katıldığını, kendisinin ve kilise cemaatinden çoğu kişinin
toplantılara dâhil edilmediğini belirtmiştir.
- Tanık L.K.; gizli tanık Göktaşı'nın beyanına
benzer şekilde Diriliş Kilisesi'ndeki bazı odalarda aralıklarla özel
toplantılar düzenlendiğini, kendisinin katılamadığı bu toplantılara örgütün
Suriye'deki yapılanması içinde patlayıcı eğitimi aldığını duyduğu Agit adlı
kişi ile örgüt propagandası yapan diğer kişilerin katıldığını, bu odalardan
birine gizli olarak girdiğini ve odada görüp açtığı koli içinde PKK'ya ait
broşürleri bulduğunu ifade etmiştir. Tanık L.K., başvurucu ve Agit adlı kişinin
içinde bulunduğu bir grubun zaman zaman Kobani ve Suruç gibi yerlere seyahat
ettiğini de vurgulamıştır.
- Tanık G.D. Diriliş Kilisesi'nde düzenlenen bazı
ayinlere katılan birçok cemaat üyesinin PKK terör örgütünün sembollerini
taşıdığını veya bu sembolleri içeren elbiseler giydiğini belirterek ayinlerde
örgüt lehine konuşmalar yapıldığını ve sloganlar atıldığını dile getirmiştir.
60. Buna göre başvurucunun FETÖ/PDY ve PKK terör
örgütleriyle örgütsel bir iş birliği içinde bulunduğuna yönelik (kimliği açık)
tanıklar A.D., E.Ç., L.K., G.D. ile gizli tanıklar Dua ve Göktaşı'nın
birbirlerini teyit eden beyanlarının olduğu görülmektedir. Başvurucu da genel
olarak -ifadelerini kabul etmemekle birlikte- bu kişileri tanıdığını
belirtmiştir. Tanık beyanlarında yer alan açıklamalar soyut bir şekilde kanaat
ve değerlendirmelerin dile getirilmesi niteliğinde değil aksine belirli
olaylarla ilgili gözlem ve bilgilerin aktarılması mahiyetindedir. Bu bağlamda
tanık ifadelerinde değinilen olayların yer, zaman ve eylem bilgisi ihtiva
ettiği gözardı edilmemelidir. Gizli tanık Dua'nın başvurucunun
FETÖ/PDY’nin Ege Bölgesi imamı B.B. ile görüştüğüne dair ifadesine
istinaden bu kişiyi fotoğrafı üzerinden teşhis etmesi, aynı şekilde tanık
G.D.nin soruşturma makamlarınca B.B.nin yardımcısı konumunda olduğu belirtilen
firari M.S. adlı kişiyi fotoğrafı üzerinden teşhis etmesi de gözetildiğinde
belirtilen hususların tedbirin uygulanmasında suçun işlendiğine dair kuvvetli
belirti olarak kabulünün temelsiz ve keyfî olduğu söylenemeyecektir.
61. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan adli
kontrol tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi
gerekir.
62. Somut olayda başvurucuya isnat edilen örgüte üye
olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçu ile devletin gizli kalması
gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçlarının
niteliğine ve mevcut delil durumuna bağlı olarak İzmir 2. Ağır Mahkemesince
konutu terk etmeme suretiyle adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar
verildiği, inceleme konusu şikâyet açısından nihai karar niteliğinde olan İzmir
3. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/8/2018 tarihli kararında ise başvurucunun yabancı
uyruklu olmasına binaen kaçma şüphesinin bulunduğunun ifade edildiği
görülmektedir.
63. Terörle bağlantılı suçlara ilişkin soruşturma ve
kovuşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi ve özellikle kişilerin
kaçmalarının engellenmesinde tutuklama tedbiri ile konutu terk etmeme şeklindeki
adli kontrol tedbiri dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalabileceği
akılda tutulmalıdır. Başvurucunun iş birliği yaptığı ileri sürülen terör
örgütlerinden FETÖ/PDY yüz elliyi aşkın ülkede faaliyet gösteren ve ciddi
seviyede uluslararası ittifaklar kurabilen bir yapılanmadır. PKK'nın da başta
Türkiye'ye komşu bazı ülkeler olmak üzere çok sayıda ülkede örgütlenmiş bir
terör örgütü olduğu bilinmektedir. Bu durumda anılan örgütlerle bağlantılı bir
suç işlediği ileri sürülen kişilerin yurt dışına kaçmasının ve yurt dışında
barınmasının diğer kişilere göre daha kolay olduğu gözönüne alınmalıdır (benzer
yöndeki değerlendirmeler için bkz. Yıldırım Ataş, B. No: 2014/4459,
26/10/2016, § 60; Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 271, 272; Selçuk
Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, §§ 78, 79).
64. Öte yandan başvurucunun konutu terk etmeme suretiyle
adli kontrol altına alınmasına karar verilen örgüte üye olmamakla birlikte
örgüt adına suç işleme suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar
öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda
öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir
(benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Devran Duran [GK], B. No:
2014/10405, 25/5/2017, § 66).
65. Dolayısıyla somut olayın yukarıda belirtilen özel
koşulları ile Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından verilen kararların içeriği
birlikte gözetildiğinde başka bir ülkenin vatandaşı olan ve FETÖ/PDY ile PKK
terör örgütleriyle bağlantılı suçtan hakkında kovuşturma yürütülen başvurucu
açısından özellikle kaçma şüphesine yönelik olarak adli kontrol tedbiri
nedenlerinin olgusal temelleri olduğu sonucuna varılmıştır.
66. Başvurucu hakkındaki adli kontrol tedbirinin ölçülü
olup olmadığının da tespiti gerekir. Bu tedbirin Anayasa'nın 13. ve 19.
maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri
dikkate alınmalıdır.
67. Terör suçlarının soruşturulması/kovuşturulması kamu
makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle
organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde
mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde
yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman
Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran
Duran, § 64). Bu itibarla somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri
dikkate alındığında İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin başvurucu hakkında
uyguladığı adli kontrol tedbirinin ölçülü olmadığı söylenemez.
68. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması ve tutukluluğun makul
süreyi aşması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddiaların süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin
hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 18/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.