logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Selçuk Karakaya [1.B.], B. No: 2018/29245, 22/2/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SELÇUK KARAKAYA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/29245)

 

Karar Tarihi: 22/2/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Çağlar ÖNCEL

Başvurucu

:

Selçuk KARAKAYA

Vekili

:

Av. Ertan TAŞKIN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yurda giriş yasağı kararı verilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 14/8/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

6. Türk vatandaşı olan başvurucu, Polonya asıllı Almanya vatandaşı eşi ve dört çocuğu ile Almanya'da yaşamaktadır. Başvurucunun vatandaşlıktan çıkmak için İçişleri Bakanlığına (İdare) yönelik talebi kabul edilerek 18/7/2003 tarihinde Türk vatandaşlığından çıkmasına karar verilmiştir.

7. Bu kararın ardından Alman vatandaşlığına geçen başvurucu 22/8/2015 tarihine kadar ailesi ile birlikte Almanya'da yaşamıştır. Anılan tarihte Almanya'daki işyerinden ücretsiz izin alan başvurucu, ailesi ile birlikte Türkiye'ye yerleşmiştir. 31/8/2015 tarihinde başvurucu ve ailesinin mavi kart verilmesi talepleri uygun görülmüş ve bu kişilere mavi kart verilmesine karar verilmiştir. Başvurucu tarafından İstanbul Valiliğinden (Valilik) ikamet izni verilmesi talep edilmiştir. Valiliğin 3/11/2016 tarihli kararı ile başvurucu ve ailesine 6/11/2016-1/11/2017 tarihlerini kapsayacak şekilde kısa dönem ikamet izni verilmiştir.

8. Türkiye'de iş bulamadığını beyan eden başvurucu, ailesini Türkiye'de bırakarak 1/9/2016 tarihinde yeniden Almanya'daki işinde çalışmaya başlamıştır. 24/2/2017 tarihinde Almanya'dan Türkiye'ye geldiği sırada yapılan pasaport kontrolünde ülkeye girişine izin verilmeyen başvurucu hakkında kabul edilemez yolcu belgesi düzenlenmiş ve başvurucu Almanya'ya geri gönderilmiştir.

9. Başvurucu 2/3/2017 tarihinde Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne (Göç İdaresi) dilekçe vererek ülkeye giriş yasağının nedeninin bildirilmesi ve yasağın kaldırılması talebinde bulunmuştur. Göç İdaresinin 22/3/2017 tarihli cevabında, başvurucu hakkında 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 9. maddesi kapsamında Türkiye'ye giriş yasağı tesis edildiği bildirilmiştir.

10. Başvurucu 29/5/2017 tarihinde ülkeye giriş yasağının iptali istemiyle Ankara 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) İdare aleyhine iptal davası açmıştır. Dava dilekçesinde; çocuklarını millî değerlere bağlı yetiştirmek için Türkiye'ye dönmeye karar verdiğini ancak iş bulamadığından Almanya'daki işine dönmek zorunda kaldığını belirtmiştir. Ayda bir kez ailesini görmek için Türkiye'ye geldiğini ifade eden başvurucu 24/2/2017 tarihinde Türkiye'ye giriş izni verilmemesi nedeniyle dört aydır ailesini göremediğini oysa giriş yasağına ilişkin kararın sebebi hakkında hiçbir bilgisi olmadığını beyan etmiştir.

11. İdarenin cevap dilekçesinde; başvurucu hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığının (İstihbarat) 30/12/2015 tarihli yazısı uyarınca genel güvenlik gerekçesiyle G-87 tahdit kodu veri girişi yapıldığı bildirilmiştir. Dilekçede ayrıca, 6458 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca Emniyet Genel Müdürlüğüne bu konuda yetki verildiği, nitekim Danıştay kararlarında da anılan uygulamanın devletin hükümranlık yetkisi içerisinde olduğunun vurgulanması nazara alınarak davanın reddinin gerektiği belirtilmiştir.

12. Mahkeme 17/1/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçede, başvurucu hakkındaki yurda giriş yasağının istihbarat raporuna dayandığı belirtilmiştir. Ayrıca devletin hükümranlık yetkisi dâhilinde bu şekilde karar alabileceği ifade edilerek davaya konu idari işlemin hukuka uygun olduğu belirtilmiştir.

13. Başvurucu, istinaf talebinde bulunmuştur. Dilekçede; ülkeye giriş yasağına dair işlemin istihbari nitelikte olması nedeniyle hukuki delil niteliği taşımadığı, dosya içeriğinde Almanya Kriminal Dairesi tarafından İstihbarata gönderilen bir belge bulunduğu ifade edilmiştir. Bu belgede kendisinin Türkiye'de terörist faaliyetlere iştirak edebileceğinden sınır dışı edilmesinin talep edildiğini belirtilen başvurucu, İstihbaratın anılan belge nedeniyle Göç İdaresine bilgi verdiğine dikkat çekmiştir. Anılan bilgi dâhilinde İstihbarat tarafından Göç İdaresinden başvurucunun çatışma bölgelerine seyahatinin engellenmesi için uygun görülen tedbirlerin alınmasının istendiğini, buna karşın ailesi için kiraladığı evin İstanbul'da olması itibarıyla çatışma bölgeleri ile ilgisinin bulunmadığını bildirerek davanın kabulünü talep etmiştir.

14. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi (Daire) 27/6/2018 tarihinde istinaf istemini reddederek usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle kararı onamıştır.

15. Nihai karar, başvurucu vekiline 23/7/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucu vekili 10/7/2019 tarihinde Anayasa Mahkemesine ek beyan dilekçesi sunmuştur. Dilekçede, başvurucunun Alman makamları ile iletişime geçerek hakkındaki istihbari bilgi kaydının silinmesini talep ettiğini ve bu talebin kabulü sonucunda ülkeye giriş yasağına dayanak teşkil eden kayıtların silindiğini beyan etmiştir. Vekil, anılan kayıtların silindiğini gösterir belgenin dilekçenin ekinde yer aldığını belirterek bireysel başvurunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

17. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır dışı etme kararı alınacaklar" kenar başlıklı 54. maddesi şöyledir:

"(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:

a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler

b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar

c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar

ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar

d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar

e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler

f)İkamet izinleri iptal edilenler

g) İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler

ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler

h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler

ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler

i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar

j) İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar

 (2) Başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler hakkında, sadece ülke güvenliği için tehlike oluşturduklarına dair ciddi emareler bulunduğunda veya kamu düzeni açısından tehlike oluşturan bir suçtan kesin hüküm giymeleri durumunda sınır dışı etme kararı alınabilir."

B. Uluslararası Hukuk

18. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Özel ve aile hayatına saygı hakkı" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:

 “(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

 (2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.”

19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) öncelikle uluslararası yerleşik hukuk çerçevesinde ve Sözleşme'ye dâhil diğer antlaşmalardan doğan yükümlülüklerine dayalı olarak Sözleşmeci devletlerin yabancıların ülkeye giriş, ülkede ikamet ve ülkeden sınır dışı edilmelerini denetlemek hakkına sahip olduğunu teyit etmektedir (Vilvarajah ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 13163/87, 13164/87..., 30/10/1991, § 102; Ahmut/Hollanda, B. No: 21702/93, 28/11/1996, § 67-b).

20. Sözleşme, bir yabancının ülkeye giriş yapma veya orada ikamet etme hakkını yahut bir kişinin aile yaşamını belirli bir ülkede kurma hakkını güvence altına almamaktadır (Abdulaziz, Cabales and Balkandali/Birleşik Krallık [GK], B. No: 9214/80..., 28/5/1985, § 68; Ahmut/Hollanda, § 67-c).

21. Bunun yanı sıra aile hayatına saygı hakkının kamusal makamlara yüklediği mükellefiyetin çiftlerin evlenme suretiyle ikamet edecekleri ülkeyi seçmeleri ve aynı ülke vatandaşı olmayan eşlerin bu ülkeye yerleşmelerini kabul etmek şeklinde genel bir yükümlülüğü kapsadığı söylenemez (Biao/Danimarka [BD], B. No: 38590/10, 24/5/2016, § 117).

22. Sözleşme, yabancıların ülkeye girişi veya orada yerleşmeleri hususundaki bir hakkı güvence altına almamakla birlikte kişinin yakın aile bireylerinin bulunduğu bir ülkeden ayrılmak zorunda olması belirli koşullar altında aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmesine neden olabilir (Boultif/İsviçre, B. No: 54273/00, 2/8/2001, § 39).

23. Aile hayatına saygı hakkının yalnızca vatandaşlar tarafından değil hukuka uygun şekilde ikamet eden yabancılar tarafından oluşturulan aile birliklerini de koruduğunun kabulü gerekir. AİHM'in sınır dışı etme ve suçluların iadesi tedbirlerine ilişkin içtihadında aile hayatı yönünden Sözleşmeci devletin hâkimiyet alanında yasal olarak ikamet eden yabancıların Sözleşme'nin sağladığı güvencelerden yararlanabileceğine vurgu yapılmaktadır. Bu anlamda aile hayatı çekirdek aile ile sınırlı olarak anlaşılır. Bununla birlikte AİHM, Sözleşme'nin bir kişinin belirli bir ülkede aile kurma gibi bir hak içermediğine hükmetmiştir. Bunun yanı sıra belirli koşullar altında ülkede hukuka aykırı olarak bulunan yabancıların aile yaşamının da belirtilen güvenceden yararlanması söz konusu olabilir. Ancak göç kontrolü ve kamu düzeninin korunması için söz konusu olan gereklilikler aile hayatına saygı hakkının sınırlandırılmasında devletlere geniş takdir yetkisi verir. Bu bakımdan AİHM içtihadında aile yaşamının gelişim gösterdiği koşullar, aile hayatındaki ilişkilerin ne ölçüde kesildiği ya da kesileceği, Sözleşmeci devletteki bağların ne ölçüde olduğu, başka bir yerde aile yaşamını sürdürmek için aşılamaz nesnel engeller olup olmadığı, göç kontrolünün gereklerinin veya sınır dışı edilmenin ağır bastığı kamu düzenine ilişkin değerlendirmelerin olup olmadığı gibi kriterler dikkate alınmaktadır (Slivenko/Letonya [BD], B. No: 48321/99, 9/10/2003, § 94; Amara/Hollanda (k.k.), B. No: 6914/02, 5/10/2004).

24. AİHM tarafından, sınır dışı etme ve ülkeye kabul ile Sözleşme'nin 8. maddesi bağlantısı kurularak değerlendirme yapılan davalarda aile kavramının çekirdek aile olarak yani çiftler arasındaki ilişkilerle ebeveyn ve küçük çocuklar arasındaki ilişkileri kapsayacak şekilde ele alındığı, yetişkin çocukların ise aileye bağımlı ve muhtaç olduklarının ispat edilebildiği ölçüde aile kavramına dâhil edildiği, bu suretle aile kavramının bu alanda oldukça dar yorumlanmasının tercih edildiği anlaşılmaktadır (Slivenko/Letonya, § 94; A.A/Birleşik Krallık, B. No: 8000/08, 20/9/2011, § 49; Bousarra/Fransa, B. No: 25672/07, 23/9/2010, §§ 38,39).

25. Sınır dışı kararı alınması ile ülkeden fiilen çıkarılma işlemleri arasında belirli bir zaman aralığı söz konusu olabilir. Bu zaman aralığı içinde kişilerin özel ve aile hayatlarında birtakım değişikliklerin olması mümkün olup bir aile yaşamının mevcut olup olmadığının hangi tarihe göre belirleneceği sorunu ortaya çıkmaktadır. AİHM, sınır dışı gibi tedbirlerin söz konusu olduğu başvurularda Sözleşme'nin 8. maddesi kapsamında bir aile hayatının mevcut olup olmadığını hangi tarihe göre belirleyeceğini kararlarında göstermiştir. Buna göre AİHM, aile hayatına müdahale oluşturan tedbirin kesinleştiği ve nihai hâle geldiği tarihte mevcut bir aile hayatı olup olmadığını dikkate almaktadır (Maslov/Avusturya [B.D], B. No: 1638/03, 23/6/2008, § 61; Ezzouhdi/Fransa, B. No: 47160/99, 13/2/2001, § 25; Yıldız/Avusturya, B. No: 37295/97, 31/10/2002, § 34; Mokrani/Fransa, B. No: 52206/99, 15/7/2003, § 34).

26. AİHM birçok içtihadında belirli suçları işlemiş olmaları nedeniyle kamu düzeni açısından tehlike oluşturduğu kanaatiyle sınır dışı edilmesine karar verilen başvurucular tarafından aile hayatına saygı hakkı bağlamında ileri sürülen ihlal iddialarını değerlendirmiş ve sınır dışı etme, zorla çıkartma, ülke topraklarına girmeyi yasaklama gibi kamu makamlarının işlemlerinin kişilerin aile hayatına müdahale oluşturduğunu belirtmiştir (Nasri/Fransa, B. No: 19465/92, 13/7/1995, § 34; Berrehab/Hollanda, B. No: 10730/84, 21/06/1988; § 23; Boultif/İsviçre, § 40; Maslov/Avusturya, § 61). AİHM, kamu makamlarının oturma izni vermeme gibi hareketsiz kaldığı durumlarda ise aile hayatına saygı hakkı bakımından pozitif yükümlülüklerinin gündeme geleceğini ifade etmiştir (Jeunesse/Hollanda, B. No: 12738/10, 3/10/2014, § 105; Butt/Norveç, B. No: 47017/09, 4/12/2012, § 78).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Anayasa Mahkemesinin 22/2/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

28. Başvurucu; çocuklarını millî değerlere bağlı olarak büyütmek istediği için eşi ve dört çocuğu ile Türkiye'ye döndüğünü ancak iş bulamadığı için ailesini Türkiye'de bırakarak Almanya'ya dönmek zorunda kaldığını beyan etmiştir. Başvurucu, bu dönemde de ayda bir kez ailesini görmek için Türkiye'ye gelip iş aradığını ancak 24/2/2017 tarihinde hakkındaki giriş yasağı gerekçe gösterilerek Türkiye'ye alınmadığını belirtmiştir. Bu yasağın Alman birimlerinden edinilen istihbari bilgiye dayandığını belirten başvurucu, somut hiçbir neden bulunmamasına rağmen ailesinden ayrı yaşamak zorunda bırakıldığını ifade etmiştir. İstihbarat tarafından Göç İdaresine gönderilen yazıda çatışma bölgesine gitmesinin önlenmesinden söz edildiğini oysa ailesinin İstanbul'da yaşadığını, giriş yasağı kararının bu yönüyle de hukuka aykırı olmasına rağmen Mahkemenin haksız bir karar verdiğini iddia etmiştir. Başvurucu, ülkeye girişinin yasaklanmasına ilişkin idari işlem sonucunda seyahat ve yerleşme özgürlüğü, aile hayatına saygı hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

29. Bakanlık görüşünde, devletlerin egemenlik alanlarında kamu düzeni ve güvenliğini tehdit edecek herhangi bir unsura karşı tedbir almakla sorumlu ve yükümlü oldukları belirtilmiştir. Ayrıca somut olayda başvurucunun mevzuat normlarının yokluğundan, yetersizliğinden veya yargısal mekanizmaların olmamasından değil talebi üzerine yürütülen yargılamanın kendi lehine sonuçlanmamasından yakındığı ifade edilerek anılan hususların kanun yolu şikâyeti niteliği taşıdığı vurgulanmıştır.

B. Değerlendirme

30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24). Buna göre başvuru formunda ihlal iddiasına konu idari işlem veya eylemin kişinin temel haklarını ne şekilde etkilediğinin ikna edici surette ortaya konulması beklenir.

31. Somut başvuruda yurda giriş yasağı bulunan başvurucu, Türkiye'de yaşayan eşi ve çocuklarından uzak kaldığını belirterek giriş yasağına ilişkin kararın iptalini istemiştir. Açıktır ki idarenin kararı neticesinde başvurucunun ailesi ile birlikte Türkiye'de yaşama imkânı ortadan kalkmıştır.

32. Buna karşın başvurucu hakkında uygulanan yurda giriş yasağı sonucunda bu kişinin aile hayatına saygı hakkına müdahalede edilip edilmediği konusunda başvurucu ile kamu makamları arasında ihtilaf bulunmaktadır. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin bu başvurunun esasını inceleyebilmesi için başvurucunun aile hayatı hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olunmasının kritik önemde olduğu açıktır. Zira başvurucunun Türkiye'de güçlü ailevi bağlara sahip olup olmadığına ilişkin olarak vermesi gereken aile hayatına ilişkin bilgiler, aile hayatının korunması konusundaki bireysel menfaat ile ülkeye girişinin yasaklanması bağlamında gözetilen kamusal menfaat arasında adil bir denge kurulup kurulmadığının saptanabilmesi açısından mutlak bir gerekliliktir.

33. Başvurucunun Polonya asıllı Alman vatandaşı olan eşi ve dört çocuğu ile birlikte 22/8/2005 tarihine kadar Almanya'da yaşadığı, ayrıca bu ülkede düzenli bir iş sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Buna karşın somut olayda başvurucunun çocuklarının millî değerler ile büyümesini temin etmek için Türkiye'ye yerleşme niyetinde olduğunu beyan ettiği görülmüştür. Oysa başvuru dosyası kapsamından başvurucunun bu tarihten sonra iş bulamadığını belirtmek suretiyle yeniden Almanya'ya dönerek önceki işinde çalışmaya başladığını beyan etmesi nazara alındığında Türkiye'de ailesi ile ortak bir hayat sürdürmediği belirlenmiştir.

34. Dolayısıyla başvurucu, ülkeye giriş yasağı nedeniyle ailesi ile bağlarının koparıldığını ileri sürmesine karşın Türkiye'de düzenli ve sürekli bir aile hayatına sahip olmadığı değerlendirildiğinden bu kişinin aile hayatına müdahalede bulunulmadığı sonucuna varılmıştır.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle diğer kabul edilebilirlik koşulları incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/2/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Selçuk Karakaya [1.B.], B. No: 2018/29245, 22/2/2022, § …)
   
Başvuru Adı SELÇUK KARAKAYA
Başvuru No 2018/29245
Başvuru Tarihi 14/8/2018
Karar Tarihi 22/2/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yurda giriş yasağı kararı verilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Sınırdışı-Yurda giriş yasağı Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6458 Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 54
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi