TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
VEDAT İNCE BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/30685)
|
|
Karar Tarihi: 13/1/2021
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Zehra GAYRETLİ
|
Başvurucu
|
:
|
Vedat İNCE
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, uzun tutukluluk nedeniyle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının; yargılamanın makul sürede tamamlanmaması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 3/10/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. 1960 doğumlu olan başvurucu, bireysel başvuru konusu
olayların geçtiği tarihte Sakarya'da ikamet etmekte ve özel bir işletmede diş
teknisyeni olarak çalışmaktadır.
9. Başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı kişilerin
diş hekimliği belgesine sahip olmadıkları hâlde sahte belgelerle iş yeri açarak
diş tedavisi yaptıkları yönünde Sakarya İl Jandarma Komutanlığına ihbarda
bulunulması üzerine olayla ilgili soruşturma başlatılmıştır.
10. Soruşturma kapsamında 25/5/2013 tarihinde gözaltına
alınan başvurucu 7/6/2013 tarihinde tutuklanmıştır.
11. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının 15/7/2013 tarihli
iddianamesi ile aralarında başvurucunun da bulunduğu çok sayıda şüpheli
hakkında resmî belgede sahtecilik, suç işlemek için kurulan örgüte üye olma,
11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı
İcrasına Dair Kanun'a muhalefet ve sair suçlardan cezalandırılmaları talebiyle
kamu davası açılmıştır.
12. İddianamede, başvurucunun çalışmış olduğu
hastaneye gelen hastaları
[...] ikna edip kendisine ait ve [...]
yetkisi olmadığı hâlde diş hekimliği faaliyeti kapsamında işlemler yaptığı iş
yerine götürerek para karşılığı tedavi yaptığı ve bu tedavilerde çalışmış
olduğu hastanenin malzemelerini de kullandığı iddialarına yer verilmiştir.
13. Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen
yargılamada Mahkemenin 24/10/2013 tarihli ara kararı ile başvurucu tahliye
edilmiştir.
14. Mahkemenin 7/11/2017 tarihli kararı ile başvurucu
hakkında 1219 sayılı Kanuna muhalefet suçundan 4 yıl hapis ve 2.000 TL adli
para cezasına hükmedilmiştir.
15. Başvurucunun istinaf talebi İstanbul Bölge Adliye
Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin 23/5/2018 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
16. Başvurucu 4/9/2018 tarihinde nihai karardan haberdar
olduğunu beyan ederek 3/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 13/1/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu, uzun tutukluluk süresi nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası
uyarınca başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru yapılması
gerekir.
20. Tutukluluk nedeniyle yapılan bireysel başvurunun
temel amacı, özgürlükten yoksun bırakmanın hukuka aykırı olduğunun ya da
devamını haklı kılan sebeplerin bulunmadığının tespitidir (Mehmet Emin
Kılıç, B. No: 2013/5267, 7/3/2014, § 24). Tutuklulukta sürenin başlangıcı,
kişinin ilk kez yakalandığı tarih veya doğrudan tutuklandığı durumlarda
tutuklama tarihidir. Tutukluluk süresinin sonu ise kural olarak kişinin serbest
bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (Mehmet
Emin Kılıç, § 27).
21. Somut olayda başvurucunun kişi özgürlüğü ve güvenliği
hakkının ihlali iddiaları bakımından bireysel başvuru süresinin tahliye
edildiği tarihten itibaren başladığını kabul etmek gerekmektedir. Bu sebeple
tutukluluğun 24/10/2013 tarihinde sona erdiği ve başvurucunun tahliye edildiği,
bireysel başvurunun tahliye tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması
gerekirken 3/10/2018 tarihinde yapıldığı ve bireysel başvuruda süre aşımı
olduğu sonucuna varılmıştır.
22. Açıklanan gerekçeyle başvurunun bu kısmının süre
aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
23. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin de
bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
Yönünden
25. Ceza yargılamasının süresi tespit edilirken sürenin
başlangıç tarihi olarak bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar
tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı
gibi birtakım tedbirlerin uygulandığı tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak
ise suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği, yargılaması devam eden
davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili
kararını verdiği tarih esas alınır (B.E., B. No: 2012/625, 9/1/2014, §
34).
26. Ceza yargılamasının süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların
ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın
süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate
alınır (B.E., § 29).
27. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar ile yargılamaya konu suçların vasıf ve mahiyeti,
davadaki sanık sayısı gibi kriterler dikkate alındığında somut olayda çok
sayıda sanığın yargılandığı ve otuzdan fazla mağdurun yer aldığı karmaşık
nitelikteki davada yaklaşık 4 yıl 11 ay 28 günlük yargılama süresinin makul
olduğu sonucuna varmak gerekir.
28. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmediğine karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL
EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 13/1/2021tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.