TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
BÜLENT HAYRİ ÖZOKUTAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/32136)
Karar Tarihi: 20/4/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Tuğba TUNA IŞIK
Başvurucu
Bülent Hayri ÖZOKUTAN
Vekili
Av. Mahir ORAK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, iptal davasında hakkaniyete uygun karar verilmemesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/10/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Çocuk cerrahisi uzmanı olan başvurucunun Çocuk Ürolojisi yan dalında uzmanlık belgesi alma istemiyle yaptığı başvuru Tıpta Uzmanlık Kurulunun (Kurul) 16/3/2011 tarihli işlemi ile reddedilmiştir.
9. Başvurucu, başvurunun reddine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan Kurulun 25/8/2009 tarihli ve 6 sayılı değerlendirme kriterleri ile 18/7/2009 tarihli ve 27292 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'nin geçici 10. maddesindeki "...Çocuk Ürolojisi..." ibaresi ile "Tıpta Uzmanlık Yan Dalları, Bağlı Ana Dalları ve Eğitim Sürelerine Dair Çizelge" başlıklı Ek-3 çizelgenin 20. sırasında gösterilen "Çocuk Ürolojisi" yan dalına ilişkin düzenlemenin iptali talebiyle Danıştay Sekizinci Dairesinde (Daire) 4/7/2011 tarihinde dava açmıştır.
10. Daire 25/6/2015 tarihli kararıyla dava konusu Yönetmelik'in 26/4/2014 tarihli ve 28983 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliğinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılmış olması sebebiyle söz konusu Yönetmelik'in iptali talebi yönünden davanın konusunun kalmadığını tespit etmiştir. Uzmanlık belgesi talebinin reddine ilişkin işlem ile dayanağı olan değerlendirme kriterleri yönünden ise değerlendirme kriterlerinin incelenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Daire, başvurucunun ilk başvurusu üzerine uygulanan kriterler ile itirazı üzerine uygulanan kriterlerin aynı olduğunu, Kurulun 2/5/2011 ile 3/5/2011 tarihli toplantılarında daha önce de tüm başvuranlar için aynı şekilde uygulanmış olan kriterlerin bir karar hâlinde belirtildiğini tespit etmiş; objektif ve denetlenebilir nitelikte olan değerlendirme kriterlerinin Kurulun anılan tarihlerdeki söz konusu toplantılarından önce de tüm başvuranlar için aynı şekilde uygulandığı ve ilk başvurulardan sonraKurulkararı hâline getirilmesinin öngörülebilirlik ilkesine aykırı olmadığı sonucuna varmıştır. Sonuç olarak Daire; Yönetmelik'in iptaline yönelik talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına, işlemin ve dayanağı olan değerlendirme kriterlerinin iptali talebi yönünden ise davanın reddine karar vermiştir.
11. Başvurucunun temyiz talebi Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 23/3/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
12. Nihai karar başvurucuya 4/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 30/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 20/4/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının ihlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
16. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).
17. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
18. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda başvuruya konu dava yönünden 6 yıl 8 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
20. Başvurucu; yan dal uzmanlığı için gerekli akademik yeterliliğe sahip olduğunu, emsalleri ile aynı kriteri taşımasına rağmen kendisine yan dal uzmanlığının verilmediğini, farklı kriterlerin uygulandığını belirterek çalışma hakkı ile özel hayat ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun belirtilen şikâyetleri yönünden açık bir ihlalin bulunmadığı değerlendirildiğinden diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
22. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 200.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
23. Somut olayda adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
24. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya 12.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi gerekir.
25. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 başvuru harcı ile 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya 12.000 TL manevi tazminatın ÖDENMESİNE,
D. 294,70 harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Danıştay Sekizinci Dairesine (E.2011/6674, K.2015/6468) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/4/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.