TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HURİYE AKPINAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/32263)
|
|
Karar Tarihi: 20/4/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Selçuk KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Huriye AKPINAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Şehnaz TURAN DÜNDAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tam yargı davasının uzun sürmesi nedeniyle makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/10/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında zabıta
memuru olarak görev yapmakta iken emekliye sevk edilmiştir.
9. Söz konusu emekliliğe sevk onayının ve tahsis işleminin
iptali ile emeklilik derece ve kademesinin yanlış hesaplanmasından dolayı
ortaya çıkan maaş ve tazminat farkından kaynaklanan zararının yasal faizi ile
birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle başvurucu tarafından dava
açılmıştır. İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 10/11/2010 tarihli kararı ile dava
konusu işlemlerin iptaline, zararın tazmini istemi yönünden ise davanın reddine
karar verilmiştir.
10. Başvurucu, emekliliğe sevk onayının ve tahsis işleminin
mahkeme kararı ile iptal edildiğinden bahisle işlem nedeniyle yoksun kaldığı
özlük ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tazmini ve uğradığı manevi
zarara karşılık 7.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle
15/3/2011 tarihinde İstanbul 4. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.
11. Mahkemenin 27/2/2012 tarihli kararıyla, İstanbul 2. İdare
Mahkemesinde açılan davada özlük ve parasal hak kayıplarının tazmini istemi
hakkında karar verildiğinden bu kısım yönünden davanın incelenmeksizin reddine,
idarenin tazminat ödemesini gerektirecek bir hizmet kusuru bulunmadığı
gerekçesiyle manevi tazminat isteminin de reddine karar verilmiştir.
12. Karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay
Onbirinci Dairesinin 12/11/2015 tarihli kararı ile temyiz isteminin reddine ve
kararın onanmasına hükmedilmiştir.
13. Kararın düzeltilmesi istemi aynı Dairenin 13/6/2018 tarihli
kararı ile kabul edilmiş ve buna göre temyiz hakkında yeniden bir karar
verilmiştir.
14. Nihai karar 25/9/2018 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucu 24/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 20/4/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
21. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında 7 yıl 3 aylık yargılama süresinin makul
olmadığı sonucuna varmak gerekir.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucuların
İddiaları
23. Başvurucu; hatalı işlem sebebiyle zarara uğradığını, kararın
hukuka uygun olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Başvurular, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru inceleme
yetkisi kapsamında ve sunulan bilgi ile belgeler çerçevesinde
değerlendirilmiştir. Başvurularda ileri sürülen iddialar, mahkemelerce
delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup
mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir
hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu
şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır (Necati
Gündüz, Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. Maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
27. Başvurucu, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat
talebinde bulunmuştur.
28. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
29. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında net 10.000 TL tutarında manevi tazminatın başvurucuya ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
30. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen
ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Talepte bulunan başvurucunun bu
konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerekir.
31. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.000
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A.1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 10.000 TL tutarında manevi tazminat
ÖDENMESİNE,tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
3.294,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul 4. İdare
Mahkemesine (E.2011/463, K.2012/367) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
20/4/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.