TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
OSMAN YÜZTAŞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/32649)
Karar Tarihi: 10/3/2021
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Eren Can BENAKAY
Başvurucu
Osman YÜZTAŞ
Vekili
Av. Duygu DEMİREL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamu görevinden ihraç edilme sebebine bağlı olarak davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle uyuşmazlığın esasının incelenmemesi nedeniyle karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu Siirt Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde (İdare) memur olarak çalışmaktayken Sosyal Güvenlik Kurumu İnsan Kaynakları Daire Başkanlığının 24/10/2016 tarihli işlemiyle görevden uzaklaştırılmıştır. Anılan işlem başvurucuya 25/10/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
10. Sosyal Güvenlik Kurumunca (SGK) 21/1/2017 tarihinde şeflik sınavı yapılacağı duyurulmuştur.
11. Başvurucu 31/10/2016 tarihinde İdareye başvurmuştur. Başvurusunda görevden uzaklaştırılmasına bağlı olarak SGK Tescil ve Hizmet Dokümanı Programına giriş yetkisinin iptal edildiğini bu sebeple yukarıda belirtilen sınava elektronik ortamda başvuramadığını ifade etmiştir. Sınava başvuru yapabilmek için anılan yetkisinin yeniden açılmasını talep etmiştir.
12. İdare 30/11/2016 tarihli işlemle başvuruyu reddetmiştir. Ret işleminde; konuyla ilgili olarak 10/11/2016 tarihinde sınav kurulunun toplandığı ve toplantıda görevden uzaklaştırılan personelin başvurularının kabul edilmeyeceğine karar verildiği belirtilmiştir.
13. Anılan işlem başvurucuya 5/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu söz konusu işlemin iptali amacıyla 12/1/2017 tarihinde Ankara İdare Mahkemesi aracılığıyla Siirt İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucu; dava dilekçesinde özetle görevden uzaklaştırmanın geçici bir önlem olduğunu, görevden uzaklaştırılanların sınava giremeyeceğine yönelik yasal bir düzenleme bulunmadığını belirterek görevde yükselme sınavına katılmasının engellenemeyeceğini ileri sürmüştür.
14. Davalı idare savunma dilekçesinde diğer cevaplarının yanı sıra başvurucunun 6/1/2017 tarihli ve 29940 sayılı sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 679 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin “Kamu Personeline İlişkin Tedbirler” başlıklı 1. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ekli (1) sayılı listesinde ismine yer almak suretiyle başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkarıldığını belirtmiştir. Başvurucu savunmaya cevap dilekçesinde Danıştay içtihatlarına göre işlemin hukuka uygunluk denetiminin işlem tarihi itibarıyla yapılacağını dolayısıyla kamu görevinden ihraç edilmesinin işlemin denetlenmesini etkilememesi gerektiğini ileri sürmüştür.
15. Mahkeme 16/11/2017 tarihinde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığında karar vermiştir. Kararda; başvurucunun ihraç edilmiş olması nedeniyle görevde yükselme sınavına girme talebinin reddine ilişkin davanın konusunun ortadan kalktığı, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine olanak bulunmadığı belirtilmiştir.
16. Anılan karar başvurucuya 10/1/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 26/1/2018 tarihinde istinaf yoluna başvurmuştur. Başvurucu; dilekçesinde, iptal davasında idari işlemin hukuka uygunluk denetiminin işlem tarihi itibarıyla yapılacağının yargısal içtihatlarla belirlendiğini, işlemin tesis edildiği andaki ilişkinin dava sonuçlanıncaya kadar devam ettiğini ifade etmiş ve her ne kadar görevinden çıkarılmış olsa da işlem tesis edildiği tarihte göreviyle bağı devam ettiği için davanın esasına girilerek çözülmesi gerektiğini vurgulamıştır.
17. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesi 13/9/2018 tarihinde istinaf talebini reddederek mahkeme kararını kesin olarak onamıştır.
18. Nihai karar başvurucuya 5/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucu 25/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
20. İlgili hukuk bkz. Bayram Ali Devecioğlu, B. No: 2017/39387, 15/9/2020, §§ 14-27; Turgay Dabakoğlu, B. No: 2018/27010, 16/12/2020, §§ 19-32.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 10/3/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu, iptal davasında idari işlemin hukuka uygunluk denetiminin işlem tarihi itibarıyla bir başka deyişle işlemin tesis edildiği hukuki koşullar yönünden incelenmesi gerektiğini nitekim yargısal içtihadın bu yönde olduğunu ifade etmiştir. Başvurucu, davasının esasının incelenmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Bakanlık görüşünde, olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi ile memuriyetine son verilenlerin görev yaptıkları teşkilata yeniden kabul edilmeyecekleri ve bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecekleri vurgulanmıştır. Ayrıca memuriyetle ilişiği kesilmiş olan ve yürürlükteki mevzuat uyarınca bir daha kamu görevi üstlenmesi hukuken mümkün olmayan başvurucunun kamu görevi dışında hukuki durumunu etkilemeyecek olan görevde yükselme sınavına giremeyecek olmasının hukuki statüsünde herhangi bir değişikliğe yol açmayacağı ifade edilmiş; söz konusu durumun manevi hazdan öteye geçemeyeceği, yargılamanın devamına yeterli görülmemesinde bariz bir takdir hatası ya da açık bir keyfîlik bulunmadığı belirtilmiştir.
24. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında davanın esasına girilmeden reddedilmesinin manevi hazdan öte bir durum taşıdığını belirtmiştir. İptal davasına konu işlemin tesis edildiği tarihteki duruma göre değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Başvurucu ayrıca işlem tarihinde görevi ile ilişkisi devam ettiği için mahkemelerin işin esasına girerek karar vermesi gerektiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
25. Anayasa'nın 36. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, ...yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz."
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda belirtilen şikâyetlerinin özü; iptal davasına konu edilen sınava alınmama işlemi yargı merciince uyuşmazlığın esasına ilişkin bir değerlendirme yapılmak suretiyle nihai bir çözüme kavuşturulmamış, karara bağlanmamış olmasıdır. Bu sebeple belirtilen ihlal iddiaları mahiyeti itibarıyla karar hakkı kapsamında incelenmiştir (benzer yönde bkz. Bayram Ali Devecioğlu, § 34).
1. Uygulanabilirlik Yönünden
27. Bireysel başvuruya konu olayda idari işlemin iptali istemiyle açılan davanın başvurucunun kamu görevinden ihraç edildiğinden bahisle dava konusunun ortadan kalktığı gerekçesiyle reddedildiği görülmektedir. Anayasa Mahkemesi somut olaya benzeyen Bayram Ali Devecioğlu kararında medeni hakkın varlığını tartışmıştır (Bayram Ali Devecioğlu, §§ 35-45). Anayasa Mahkemesince başvurucunun kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işleme karşı yargı yolunun açık olması sebebiyle kamu görevine dönme ihtimalinin varlığı değerlendirildiğinde iç hukukta en azından savunulabilir bir biçimde dava konusu edilebilir olduğu ileri sürülebilecek bir uyuşmazlığın bulunduğu sonucuna varılmış, bu nedenle ihlal iddialarının konusunun Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanının kapsamında yer aldığı kabul edilmiştir (Bayram Ali Devecioğlu, § 45).
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
29. Genel ilkeler için bkz. Bayram Ali Devecioğlu, §§ 47- 49.
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
30. Mahkeme tarafından, başvurucunun şeflik sınavına yönelik yapmış olduğu başvurusunun reddine yönelik işlemin iptali talebiyle açtığı davada başvurucunun kamu görevinden ihraç edilmiş olduğu gerekçesiyle davanın esası incelenmemiştir.
31. Anayasa Mahkemesi birçok kararında benzer meseleleri değerlendirmiştir (Örneğin Bayram Ali Devecioğlu, Turgay Dabakoğlu, Süleyman Filiz, B. No: 2018/26987, 16/12/2020; Kürşat Oğuz Yaykaşlı, B. No: 2017/34297, 4/11/2020). Anılan kararlarda Danıştay içtihadına da atıfla, kamu görevlileri hakkında tesis edilen işlemler hakkında açılan davaların yargılama sırasında kamu görevlisi statülerinin herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda dahi idari işlemle olan menfaat bağının ortadan kalkmayacağı belirtilmiş; böylece alınacak yeni bir idari kararla davacının iptalini istediği işlemle ilişkisini kesmek suretiyle dava konusu işlemin yargı denetimi dışına çıkarılmasının engellenmiş olacağı ifade edilmiştir. Söz konusu kararlarda kamu görevinden çıkarılan başvurucunun OHAL Komisyonuna başvurabileceği, OHAL Komisyonunun kararlarına karşı yargı yolunun açık olduğu, bu durumda başvurucunun yeniden kamu görevlisi statüsünü kazanabileceği ihtimalinde dava konusu işlemin başvurucu üzerinde bir etkisinin bulunacağı vurgulanmıştır. Ayrıca başvurucunun iptal talebiyle açtığı davanın yargılaması devam ederken kamu görevinden ihraç edilmesinin davaya konu idari işlem ile ihlal edilen menfaatinin ortadan kalkmadığı, bu durumda davanın esasının incelenmesi gerektiği; bireysel başvuruya konu mahkeme kararlarında ise Danıştay içtihadında belirtilen ölçütler kapsamında herhangi bir irdelemeye gidilmeksizin salt kamu görevinden ihraç edilme sebebiyle davanın konusunun ortadan kalktığı yönünde şekilci bir yaklaşımla hareket edilerek davanın esasının incelenmediğine dikkat çekilmiştir. Anılan kararlarda sonuç olarak derece mahkemesinin davanın esasının incelenebilmesine ilişkin değerlendirmesi konusunda 2577 sayılı Kanun'da düzenlenen usul kurallarının uygulanmasıyla ilgili bu şekilci yorumunun başvurucunun hukuksal durumunu etkileyen idari işlemden doğan uyuşmazlık hakkında karar verilmemesi sebebiyle başvurucuya ağır bir külfet yüklediği, bu sebeple başvurucunun karar hakkının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
32. Somut olayda her ne kadar dava açılmadan önce ihraç işlemi tesis edilmiş ise de anılan kararlarda ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmamaktadır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
4. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1)Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
35. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 15.000 TL manevi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
36. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
37. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
38. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile İçtüzük’ün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66-67).
39. İncelenen başvuruda başvurucunun açtığı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması sebebiyle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
40. Bu durumda karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak amacıyla dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
41. Başvuruda, karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu sonucuna varıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
42. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ile 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Siirt İdare Mahkemesine (E.2017/161, K.2017/1174) GÖNDERİLMESİNE,
D. 294,70 TL harç ile 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/3/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.