TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NAZIM CANDAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/3326)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Kamber Ozan TUTAL
|
Başvurucu
|
:
|
Nazım CANDAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Mustafa KAVAKLIOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, aleyhe hükmedilen yargılama gideri nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 18/1/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Memur emeklisi olan başvurucu 1946 doğumlu olup
İstanbul'da ikâmet etmektedir.
9. İstanbul'un Sarıyer ilçesinde bulunan Hazineye ait
taşınmazı 23/9/2011 ile 16/2/2016 tarihleri arasındaki dönemde konut ve bahçe
yapmak suretiyle işgal ettiğinden bahisle 23/3/2016 tarihinde başvurucu
hakkında 10.926,22 TL tutarlı ecrimisil ihbarnamesi tanzim edilmiştir.
Başvurucu, ecrimisil bedelinin yüksek olduğunu belirterek ihbarnameye itiraz
etmiştir. Hazine 13/5/2016 tarihinde itirazı reddetmiş ve aynı tutarı içeren
ecrimisil düzeltme ihbarnamesini düzenlenmiştir.
10. Başvurucu 10/6/2016 tarihinde ret işlemine karşı
iptal davası açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde, arsa payı dikkate alınarak
ecrimisil bedelinin tespit edilmesi gerektiğini ve bedelin rayiç değerlere göre
yüksek olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu, ecrimisil bedeli fahiş olduğundan
ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin fahiş kısmının iptalini talep etmiştir.
11. İstanbul 2. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 28/3/2017
tarihinde; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda ecrimisil ihbarnamesinin
2.960,10 TL'lik kısmının iptaline, kalan 7.966,12 TL'lik kısım yönünden ise
davanın reddine karar vermiştir.
12. Mahkeme, davanın kısmen kabul ile sonuçlandığını
belirterek 1.847,10 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.329,91
TL'sinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 517,19 TL'sinin ise davalı idareden
alınarak başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca karşılıklı
olarak tarafların birbirlerine 990 TL vekâlet ücreti ödemesine hükmetmiştir.
13. Taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu
11/5/2017 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde, Mahkemenin kararı ile birlikte
dava açmakta haklılığı ortaya çıkmış olmasına rağmen aleyhine hükmedilen
yargılama giderinin hukuka aykırılık taşıdığını ileri sürmüştür. İstanbul Bölge
İdare Mahkemesi 9. İdare Dava Dairesi 23/11/2017 tarihinde tarafların istinaf
başvurularını kesin olarak reddetmiştir.
14. Nihai karar 19/12/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucu 18/1/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 10/3/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
17. Başvurucu; ecrimisil bedelinin fahiş olduğu
iddiasının 2.996,12 TL'lik kısım yönündeki tespit ile ispatladığını, davayı
açmakta tamamen haklı olduğunun tespit edilmiş olmasına rağmen Mahkemenin kabul
ve ret oranına göre yargılama giderlerine hükmettiğini ve 2.319,91 TL yargılama
gideri ödemek zorunda bırakıldığını ifade etmiştir. Başvurucu, idarenin kusuru
yüzünden açmak zorunda kaldığı dava sonucunda yargılama giderinin yükletilmesi
ile kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarından fedakârlık etmek zorunda kaldığını
belirtmiştir. Başvurucu bu gerekçelerle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucu, aleyhine hükmedilen yargılama gideri nedeniyle mülkiyet
hakkının yanında adil yargılama hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Bununla birlikte yargılama gideri nedeniyle mali külfet altına girildiği
şikâyetinin esas itibarıyla mülkiyet hakkını ilgilendirdiği anlaşıldığından
başvurunun mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
19. Başvurucunun ileri sürdüğü ihlal iddialarının
niteliği nazara alınarak başvurunun kabul edilebilirlik kriterlerinden olan
anayasal ve kişisel önemden yoksun olma kriteri yönünden incelenmesi gerekir.
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında anayasal açıdan önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara
uğramadığı başvuruların esastan incelenmeksizin reddedilebileceği hüküm altına
alınmıştır.
21. Anılan hükümle anayasal ve kişisel önemden yoksun
başvuruların esastan incelenmemesine imkân tanıyan ek bir kabul edilebilirlik
kriteri getirilmiştir. Dolayısıyla diğer tüm kabul edilebilirlik kriterlerini
taşısa hatta esas hakkında incelemeye geçildiğinde ihlal kararı verilebilecek
özellikte olsa bile 6216 sayılı Kanun’da belirtilen nitelikteki bir başvuru
kabul edilemez bulunabilecektir (K.V. [GK], B. No: 2014/2293,
1/12/2016, § 55).
22. 6216 sayılı Kanun’da anayasal ve kişisel önemden
yoksun başvuruların kabul edilemez bulunabilmesi için iki koşul öngörülmüştür. Anayasal
önem olarak adlandırılabilecek olan birinci koşul başvurunun Anayasa’nın
uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının
belirlenmesi açısından önem taşımaması, kişisel önem olarak
adlandırılabilecek olan ikinci koşul ise başvurucunun önemli bir zarara
uğramamasıdır (K.V., § 57).
23. Anayasa hükümlerinin yorumlanması açısından önem
taşıma unsurunun başta Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla daha önce
yorumlamadığı meseleleri kapsadığında kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte
Anayasa Mahkemesi, bir meseleyle ilgili olarak daha önce Anayasa’nın ilgili
hükümlerini yorumlamış olsa bile değişen durumları dikkate alarak yeniden
yorumlama ihtiyacı duyabilir. Bu durumda da o meseleye ilişkin başvurunun
anayasal öneminin bulunduğunu kabul etmek gerekir (K.V., § 63).
24. Anayasa hükümlerinin uygulanması açısından başvurunun
önem taşıdığının söylenebilmesi için kamu makamları ve derece mahkemelerinin
belli bir meseleye ilişkin uygulamalarının Anayasa Mahkemesi yorumlarından
farklı olması ve bu farklılığın da önemli olması gerekir (K.V., § 64).
25. Kişisel önemin bulunmaması koşulu ise -başvurucunun
içinde bulunduğu koşullar da dâhil olmak üzere- her olayın kendine özgü
koşulları dikkate alınarak ve objektif verilerden hareket edilerek Anayasa
Mahkemesi tarafından değerlendirilir (K.V., §§ 66, 67).
26. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin
birçok başvuruda mülkiyet hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Bu
kapsamda somut başvuruda yargılama gideri yönünden dile getirilen şikâyetlere
benzer şekildeki ihlal iddialarına ilişkin başvurularda (A.D., B. No:
2015/10393, 9/1/2019, §§ 79-86; Sadettin Ekiz, B. No: 2016/9364, 9/5/2019,
§§ 59-70) ilgili Anayasa kurallarının yorumlandığı anlaşılmaktadır.
27. Buna göre Anayasa Mahkemesinin sıklıkla uygulanmış
açık bir içtihadının bulunduğu mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin
başvuru genel bir soruna işaret etmediği gibi başvurunun Anayasa'nın
uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının
belirlenmesi açısından da önem taşıdığının ortaya konulamadığı sonucuna
varılmıştır.
28. Başvurucu, aleyhine hükmedilen 2.319,91 TL yargılama
giderinden şikâyetçidir. Anılan miktarın başvurucunun mali durumuna ciddi
anlamda zarar verdiği ve kendisi için ne denli önemli olduğu hususunda herhangi
bir bilgi ve belge sunmamıştır. Dolayısıyla başvurucunun şikâyete konu bedelin
önemine ilişkin iddiasını somutlaştırmadığı da gözetildiğinde başvuru konusu
miktarın emekli memur olan başvurucu açısından önemli bir zarar oluşturduğu
kanaatine ulaşılamamıştır.
29. Sonuç olarak somut olayda başvuru Anayasa'nın
yorumlanması ve uygulanması açısından önem taşımadığı gibi başvurucunun da
önemli bir zarara uğramadığı anlaşılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle anayasal ve kişisel önemden
yoksun olduğu anlaşılan başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun anayasal ve kişisel önemden yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 10/3/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.