TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
KEMAL KILIÇDAROĞLU BAŞVURUSU (5)
|
(Başvuru Numarası: 2018/5977)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2021
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Mustafa İlhan ÖZTÜRK
|
Başvurucu
|
:
|
Kemal KILIÇDAROĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Celal ÇELİK
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, bir siyasi parti lideri olan başvurucunun
Türkiye Büyük Millet Meclisi parti grup toplantısında gençlik ve spor bakanına
karşı söylediği sözler nedeniyle aleyhine tazminata hükmedilmesinin ifade
özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 5/3/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. 2012 yılı Mart ayında ulusal gazetelerde, o tarihlerde
Gençlik ve Spor Bakanı olan S.K. hakkında Ankara'nın Altındağ ilçesi Hamamönü
mevkiinde bulunan bir ev ve arsayı rayiç bedelinin altında 25.000 TL bedelle
satın aldığına dair haberler yapılmıştır. Söz konusu haberlerde Hamamönü
mevkiinde Altındağ Belediyesi tarafından yapılacak olan "Talatpaşa
Bulvarı Karacabey Hamamı ve Yakın Çevresi Sağlıklaştırma Çalışması"
isimli proje sonrasında gayrimenkullerin fiyatlarında yükselme olacağı ileri
sürülmüştür. Ayrıca söz konusu haberlerde Bakan'ın habere konu gayrimenkulleri
anılan projeyi yürüten Altındağ Belediyesi Tarihî Alanları Koruma Şube Şefi
A.E.ye verdiği vekâlet ile kendi danışmanı olan E.Y.den satın aldığı
iddialarına yer verilmiş, projenin başında bulunan bir bürokratın bir Bakan'dan
ev almak için vekâlet almasının etik olmadığı yorumlarında bulunulmuştur.
8. Aynı tarihlerde yine ulusal gazetelerde Bakan S.K.
hakkında bu kez, 33.000 TL'ye satın alıp bir süre kullanmış olduğu aracını
44.000 TL'ye Turgutlu Belediyesine sattığına dair haberler yapılmıştır. Söz
konusu haberlerde bir belediye başkanının bir milletvekilinden araç satın
almasının etik olup olmadığı tartışılmıştır.
9. Kamuoyu gündemini yoğun bir şekilde meşgul eden söz
konusu iddialarla ilgili olarak Türkiye'nin en eski partisi ve -olayların
geçtiği tarihte ve hâlen- Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) sayısal
anlamda ikinci büyük partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı olan
başvurucu da TBMM'deki 11/4/2012 tarihli grup toplantısında değerlendirmelerde
bulunmuştur.
10. Bakan S.K., başvurucunun anılan konuşmasında kişilik
haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla 12/4/2012 tarihinde Ankara 24.
Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) 25.000 TL'lik manevi tazminat davası
açmıştır. Davacı; başvurucunun konuşmasında kendisine hakaret ettiğini, ifade
özgürlüğü ve eleştiri sınırlarını aşan sözler sarf ederek kişisel haklarına
saldırıda bulunduğunu ileri sürmüştür.
11. Mahkeme 6/6/2013 tarihli kararla davanın kısmen
kabulü ile başvurucunun davacıya 2.000 TL tazminat ödemesine karar vermiştir.
Kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (Daire) 30/9/2014 tarihli
ilamla hükmün bozulmasına karar vermiştir. Mahkeme, Dairenin anılan bozma
kararına uymayarak 10/2/2015 tarihli kararı ile önceki kararında direnmiştir.
12. Başvurucunun temyizi üzerine direnme kararını
inceleyen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) 3/5/2017 tarihli kararıyla direnme
kararının verildiği 10/2/2015 tarihinde temyiz kesinlik sınırının 2.080 TL
olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin miktardan reddine karar vermiştir.
13. Başvurucu 14/8/2017 tarihli dilekçe ile karar
düzeltme talebinde bulunmuştur. HGK 17/1/2018 tarihinde karar düzeltmeye konu
tutarın 13.900 TL'den az olması durumunda bu yola başvurulamayacağı, somut olayda
söz konusu tutarın bu düzeye ulaşmadığı gerekçesiyle karar düzeltme talebinin
miktardan reddine karar vermiştir. Bu karar başvurucuya 8/2/2018 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 5/3/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. Kanun
Hükümleri
15. 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“I. Yargıtay kararlarına karşı tefhim
veya tebliğden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki sebeplerden dolayı karar
düzeltilmesi istenebilir;
...
III. Yargıtayın aşağıdaki kararları
hakkında karar düzeltmesi yoluna gidilemez.
1-Miktar veya değeri ALTI MİLYAR liradan
az olan davalara ait hükümlerin onanması veya bozulmasına ilişkin kararlar''
16. 1086 sayılı mülga Kanun’un 26/9/2004 tarihli ve 5236
sayılı Kanun’un 19. maddesiyle eklenen ek 4. maddesi şöyledir:
“Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz,
Yargıtayda duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında
muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her
takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal
sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci
maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen
yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde
belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımları dikkate alınmaz. Bu
uygulama nedeniyle mahkemelerce görevsizlik kararı verilemez.
Yukarıdaki fıkra uyarınca her takvim yılı
başından geçerli olmak üzere uygulanan parasal sınırların artışı, artışın
yürürlüğe girdiği tarihten önce ilk derece mahkemelerince nihaî olarak karara
bağlanmış davalar ile bölge adliye mahkemesi kararı üzerine yeniden bakılan
davalarda ve Yargıtayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece yeniden
bakılan davalarda uygulanmaz.”
B. Yargıtay İçtihatları
17. HGK'nın 31/1/2007 tarihli ve E.2007/4-48, K.2007/46
sayılı kararı ile HGK'nın 25/11/2005 tarihli ve E.2014/13-443, K.2015/2688
sayılı kararında karar düzeltme yoluna başvurulabilmesine olanak tanıyan
parasal sınırların her yıl belirlendiği, karar düzeltme sınırında davadaki
miktar ve değer yerine asıl istemin kabul ve reddedilen bölümünün esas
alınacağı, bu miktarın altında kalan başvurular için karar düzeltme yoluna
gidilemeyeceği hususları belirtilmiştir.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
18. Mahkemenin 10/3/2021 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
19. Başvurucu; kendisinin ana muhalefet partisi genel
başkanı olarak somut bir duruma ilişkin siyasi sorumluluğu gereği
değerlendirmelerde bulunduğunu ve kendisinin siyasi eleştirilerde bulunma
hakkının olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu, siyasetçilerin kendilerine
yönelik eleştirilere karşı daha tahammüllü olması gerektiğini ifade ederek
davacıya yönelik eleştiri mahiyetindeki paylaşımlarından dolayı manevi tazminat
ödemesinin ifade özgürlüğünü ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia
etmiştir.
B. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun iddialarının bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
21. Bireysel başvurunun ön şartlarından biri de başvuru
süresidir. Süre, başvurunun her aşamasında dikkate alınması gereken bir usul
hükmüdür.
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası
gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu
öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
yapılması gerekir.
23. Başvuru konusu olayda davacı tarafından Ankara 24.
Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan manevi tazminat davasında verilen 6/6/2013
tarihli kararla dava kısmen kabul edilmiş ve başvurucunun 2.000 TL manevi
tazminat ödemesine karar verilmiştir. Başvurucunun temyiz isteği üzerine
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 30/9/2014 tarihli kararıyla anılan hükmün
bozulmasına karar verilmiştir. Bozma kararı üzerine önceki kararında direnen
Mahkeme, temyiz yolu açık olmak üzere 2.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir.
Başvurucunun temyizi üzerine direnme kararını inceleyen HGK 3/5/2017 tarihli
kararıyla direnme kararının verildiği 10/2/2015 tarihinde temyiz kesinlik
sınırının 2.080 TL olduğu gerekçesiyle temyiz talebinin miktardan reddine karar
vermiştir. Başvurucu bu karara karşı 14/8/2017 tarihinde karar düzeltme yoluna
başvurmuş, HGK ise dava değeri itibarıyla karar düzeltme yoluna
başvurulamayacağı gerekçesiyle 17/1/2018 tarihinde karar düzeltme talebinin
miktardan reddine karar vermiştir.
24. Karar düzeltme yolu kapalı olan hüküm, temyiz onama
karar tarihi itibarıyla kesinleşir. İlgili onama kararında karar düzeltme
yoluna gidilebileceğine ilişkin bir ibare yer almadığı ve inceleme tarihi
itibarıyla uyuşmazlığa konu değer karar düzeltme sınırının altında olduğundan
karar düzeltme talebi reddedilmiş olmakla hükmün 3/5/2017 tarihli HGK kararıyla
kesinleştiği ve başvurucunun nihai kararı en geç karar düzeltme talebinde
bulunduğu 14/8/2017 tarihinde öğrendiği kabul edilmelidir. Başvurucunun nihai
kararı öğrendiği 14/8/2017 tarihinden itibaren otuz günlük başvuru süresi
geçtikten sonra 5/3/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır
(benzer yöndeki bir karar için bkz. Erendiz Önal, B. No: 2014/1133,
30/6/2014).
25. Açıklanan gerekçelerle başvuru yollarının tüketildiği
tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 10/3/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.