TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ADEM DİREL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/33324)
|
|
Karar Tarihi: 10/12/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Zehra GAYRETLİ
|
Başvurucu
|
:
|
Adem DİREL
|
Vekili
|
:
|
Av. Muharrem ALDEMİR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; işçilik alacaklarının tahsil edilmesi talebiyle
açılan davada delillerin takdirinde hata yapılması ve yargılamanın uzun sürmesi
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden
sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71. maddesinin (2)
numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana ilişkin olduğu
değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, özel bir işletmenin yurt dışında bulunan
şantiyelerinde 1991 ile 2013 yılları arasında ambar sorumlusu olarak
çalışmıştır.
9. Başvurucu; iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri
sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili
ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesi talebiyle 1/10/2013 tarihinde
alacak davası açmıştır.
10. İstanbul 11. İş Mahkemesinin (Mahkeme) 25/3/2015 tarihli
kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek başvurucunun bahsi geçen
işçilik alacaklarının davalıdan alınarak başvurucuya ödenmesine hükmedilmiştir.
11. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 13/11/2017 tarihi kararı ile
hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
12. Bozma kararına uyularak devam edilen yargılama sonucunda
Mahkemenin 13/3/2018 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek
başvurucunun kıdem ve ihbar tazminatından oluşan alacaklarının tahsiline; fazla
çalışma, genel tatil ve hafta tatili çalışma ücretlerinden oluşan alacak
talebinin reddine hükmedilmiştir.
13. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 4/9/2018 tarihli kararı ile
hüküm onanmıştır.
14. Nihai karar 5/10/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucu 5/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 10/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, yargılamanın uzaması nedeniyle makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
21. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında 4 yıl 11 aylık yargılama süresinin makul
olmadığı sonucuna varmak gerekir.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu; bozma öncesi yargılamada tüm dosya kapsamına göre
yapılan değerlendirme sonucunda fazla çalışma ve tatil ücret alacaklarının
kabul edildiğini, davalı tarafın temyiz süresi geçtikten sonra verdiği ek
temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarına dayanılarak hükmün bozulduğunu,
usulü kazanılmış hakkının ihlal edildiğini, eksik inceleme ve araştırmaya
dayalı olarak ve yerleşik içtihatların aksi yönünde karar verildiğini
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
25. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece
mahkemesince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının
yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir
keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal
iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ilgili kısmı ve (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
28. Başvurucu, ihlalin tespiti talebinde bulunmuştur.
29. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
30. Başvurucunun manevi tazminat talebi bulunmadığından
yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlalinin tespiti
sonucunda tazminata hükmedilmesi mümkün değildir.
31. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harçtan ve
2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.769,70 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. 294,70 TL harçtan ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 2.769,70 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
E. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul 11. İş Mahkemesine
(E.2018/5, K.2018/219) GÖNDERİLMESİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
10/12/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.