TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
EVANUR BOZDAĞ VE FATMA BOZDAĞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/33655)
Karar Tarihi: 13/4/2022
Başkan y.
:
Hicabi DURSUN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucular
1. Evanur BOZDAĞ
2. Fatma BOZDAĞ
Başvurucular Vekili
Av. Barış ANTÜRK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; gözaltında uğranıldığı iddia edilen kötü muamele ve geçirilen idari soruşturma süreci nedeniyle meydana gelen psikolojik rahatsızlık sonucu yaşanan intihar olayı nedeniyle yaşam hakkının, gözaltında kötü muameleye maruz kalınması nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. 2018/33655 numaralı başvuru 14/11/2018 tarihinde, 2020/5465 numaralı başvuru 7/2/2020 tarihinde, 2021/1123 numaralı başvuru ise 30/12/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. 2018/33655, 2020/5465 ve 2021/1123 numaralı başvurular, aralarında konu bakımından hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2018/33655 numaralı başvuru üzerinde birleştirilmiş ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
8. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
10. Başvurucu Fatma Bozdağ'ın eşi, Evanur Bozdağ'ın ise babası olan A.B., İslâhiye 2. Zırhlı Tugay Komutanlığına (Tugay Komutanlığı) 2017 yılı genel atamalarıyla atanarak burada astsubay olarak (silah kullanıcı bakım teknisyeni kadrosuyla) görev yapmakta iken Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden gözaltına alınan bir başka şüpheli, verdiği ifade sırasında A.B.nin "Balıkesir askerî bakım okulunda okurken sohbet grubunda" yer aldığını beyan edip A.B.yi "astsubay [A.B.] olarak" fotoğrafından teşhis etmiştir. Bunun üzerine A.B., anılan örgütün üyesi olduğu isnadıyla 22/11/2017 tarihinde İslâhiye'deki evinde yapılan arama sonrasında saat 20.00 sıralarında gözaltına alınmış ve durum yakınlarına haber verilmiştir. Aynı gün saat 20.30 sıralarında ise Cumhuriyet savcısının şüpheli hakkında yapılacak işlemlere dair sözlü talimatları tutanak altına alınmıştır.
11. Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğünün 23/11/2017 tarihli yazısında, A.B.nin Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerine İstanbul'da teslim edilmek üzere 24/11/2017 günü saat 07.20 civarında hava yolu ile yola çıkarılacağı, aynı gün saat 09.00 civarında Sabiha Gökçen Havalimanı'nda olacağı belirtilmiştir.
12. İslâhiye Devlet Hastanesinde 22/11/2017 günü saat 20.30'da A.B. hakkında düzenlenen genel adli muayene raporunda "Darp, cebir izine rastlanmadı. Nezarethaneye girişinde sıkıntı yoktur." tespiti bulunmaktadır. Aynı hastanede 24/11/2017 tarihinde saat 04.50'de düzenlenen nezarethaneden çıkış amaçlı genel adli muayene raporunda ise "Yolculuk yapmasında sakınca yoktur." ibaresi yer almaktadır.
13. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/2657 numaralı soruşturması kapsamında şüpheli olarak Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerine 24/11/2017 tarihinde teslim edilen A.B. ve diğer 13 şüpheli hakkında Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından 28/11/2017 tarihinde birinci kez ek gözaltı kararı verilmesi talep edilmiştir. Talepte "şüpheli sayısının çokluğu, soruşturma ile ilgili olarak teşhis ve tespit işlemlerinin devam etmesi, henüz şüphelilerin ifade işlemlerinin tamamlanamadığı" gerekçeleri gösterilerek aralarında A.B.nin de olduğu 14 şüphelinin gözaltı süresinin uzatılması istenmiş; A.B.nin 22/11/2017 tarihinde saat 20.10'da gözaltına alındığı, 29/11/2017 tarihi saat 20.10'da gözaltı süresinin biteceği bildirilmiştir. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı 28/11/2017 tarihinde şüphelilerin gözaltı sürelerinin yedi gün süre ile uzatılmasına karar vermiştir. Karar, şüphelilere aynı gün tebliğ edilmiştir.
14. Körfez Devlet Hastanesinin A.B. hakkında düzenlendiği 24/11/2017 tarihli (saat 10.05) genel adli muayene raporunda "Darp, cebir izine rastlanmadı.", 24/11/2017 tarihli genel adli muayene raporunda "Darp, cebir izi yoktur.", 25/11/2017 tarihli (saat 12.42) genel adli muayene raporunda "Darp, cebir yoktur.", 25/11/2017 tarihli (saat 17.00) genel adli muayene raporunda "Darp-cebir izi yoktur.", 27/11/2017 tarihli (saat 15.06) genel adli muayene raporunda "Darp, cebir izine rastlanmadı.", 28/11/2017 tarihli (saat 16.42) genel adli muayene raporunda "Darp, cebir izi yoktur.", 29/11/2017 tarihli genel adli muayene raporunda "Darp, cebir izi yoktur.", 30/11/2017 tarihli (saat 13.22) genel adli muayene raporunda "Darp, cebir izine rastlanmadı.", 1/12/2017 tarihli (saat 16.00) genel adli muayene raporunda "Darp, cebir izine rastlanmadı.", 3/12/2017 tarihli genel adli muayene raporunda "Darp cebir yoktur" tespitleri bulunmaktadır.
15. Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Önleme ve Soruşturma Büro Amirliğince (Amirlik) düzenlenen 30/11/2017 tarihli (saat 13.36) Müdafi-Şüpheli Görüşme Tutanağı'na göre A.B.ye Kocaeli Barosundan zorunlu müdafi olarak atanan M.H.D. ile A.B. 30/11/2017 tarihinde saat 13.30-13.35 arasında görüşmüştür. Bu sırada görüşme süresi ve görüşme mahremiyeti ihlal edilmemiştir. Görüşme süresince müdafi ile şüpheli haricinde hiç kimse tarafından görüşme dinlenmemiştir ve hiç kimse görüşme esnasında şüpheli ile müdafinin yanında bulunmamıştır. Tutanak A.B., müdafi ve iki polis memuru tarafından imzalanmıştır.
16. Amirlik 30/11/2017 tarihinde (saat 13.38) A.B.nin müsnet suçtan zorunlu müdafii M.H.D. huzurunda şüpheli olarak ifadesini almıştır. A.B.nin aynı gün saat 18.24'te sona erdiği anlaşılan ve yazıya geçirildiğinde beş sayfayı bulan ifadesinde FETÖ ile irtibatını anlatan ayrıntılı beyanlarda bulunduğu, diğer örgüt üyesi şahısların isimlerini bildirdiği, ifade tamamlanıp, çıktı alınıp imzalanma aşamasında ise bu şekilde ifade vermek istemediğini belirttiği ve ifadesini imzalamaktan imtina ettiğine dair tutanağa şerh düşüldüğü görülmüştür. İfadeyi alan ve yazan iki polis memuru ile zorunlu müdafi tarafından imzalanan, A.B.nin imzadan imtina ettiğine dair şerh düşülen İfade Tutanağı'nın ilgili kısmı şöyledir:
"...Avukat hazırda bulunduğu esnada ifadesi tamamlanıp çıktı alınıp kendisine okuması için verildiğinde ben yukarıda anlattıklarımı da çıkarmak istiyorum, bu şekilde ifade vermek istemiyorum dedi.
Müdafiden soruldu: Savunmaya aynen katılıyorum. Müvekkilimin ifadesi tamamlandıktan sonra imza esnasında verdiğim bu ifadeyi değiştirmek is[ti]yorum bu ifadeyi imzalamak istemiyorum dedi.
Kendisi ile yaptığım özel görüşmede kendisine etkin pişmanlık hükümlerini anlattım kendisini bu konuda aydınlattım, kendi rızası ile ifade verdikten sonra imza atmaktan imtina etti.
CMK'nın 147 maddesinde yazılı hususların yerine getirilmesinden sonra alınan ifade, ifade verene okunup okutturulduktan ve doğruluğu anlaşıldıktan sonra, tarafımızdan düzenlenerek ifade verene verilmek üzere hazır bulunanlar tarafından imza altına a1ındı.30/11/20 17 -18.24"
17. Amirlik tarafından 30/11/2017 tarihinde saat 18.37'de düzenlenen, iki polis memuru ve zorunlu müdafi tarafından imzalanan tutanağın ilgili kısmı şöyledir:
"Körfez Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan 2017/2567 soruşturma sayılı dosya kapsamında yakalanıp gözaltına alınan ... [A.B.] 30/11/2017 günü ifadesinin alınması için gözaltında bulunduğu Tütün çiftlik polis merkezi amirliğinden alınarak ifade için büroya intikal ettirilmiş, kendisine şahsi avukatı olup olmadığı, şahsi avukatı yok ise Kocaeli Barosundan tayin edilecek avukat huzurunda alınacağı söylenmiş, [A.B.] biz görevlilere 'şahsi avukatım yok, ifademi Barodan tayin edilecek Avukat huzurunda vereceğini' beyan etmiş, Kocaeli Barosu Avukatından atanan Av. [M.H.D.] huzurunda ifadesi alınmış, ifadesi bittikten sonra ifadesini okuyan [A.B.] 'ben bu yazdırdığım ifadeyi kabul etmiyorum. ifadeyi imzalamak istemiyorum', diyerek ifadesini imzalamadığına dair;
İş bu tutanak tarafımızdan tanzim edilerek birlikte imza altına alınmıştır. 30/11/2017-18.37"
18. Amirlikte görevli olan ve telefon görüşmesi yapan polis memuru, 30/11/2017 tarihinde saat 19.32'de düzenlenen ve imzalanan tutanağa göre A.B.nin ifadesini imzalamaması sonrasında A.B.nin ailesine ulaşılarak avukat tutmak istediğini söylemesi üzerine eşine ait olduğunu söylediği 0536 9...6 numaralı telefonu 30/11/2017 günü saat 19.24 sıralarında arayarak A.B.nin eşine avukat tutulmasını istediğini bildirmiştir.
19. Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğünün 4/12/2017 tarihli yazısına göre A.B., hakkındaki soruşturma evrakı ile birlikte Körfez Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. A.B.nin 4/12/2017 tarihinde vekili M.B.U. eşliğinde Cumhuriyet savcısı huzurunda şüpheli olarak ifadesi alınmıştır. A.B. ifadesinde FETÖ ile irtibatına ve diğer örgüt üyelerine dair ayrıntılı bilgiler vermiştir. A.B. ifadesinin başında "Ben öncesinde kollukta konu ile ilgili olarak ifade vermiştim. Her ne kadar imzadan imtina etmişsem de o ifadem doğrudur. Tekrar ederim." demiştir.
20. A.B., vekili M.B.U.nun hazır bulunduğu Körfez Sulh Ceza Hâkimliğindeki 4/12/2017 tarihli sorgusundaki beyanında, kolluk nezdindeki ve Cumhuriyet savcısı huzurundaki ifadelerinin doğru olduğunu ifade etmiştir. A.B. hakkında, yurt dışı çıkış yasağı ve ayda bir kez bulunduğu yerdeki kolluk birimine imza verme şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına karar verilerek A.B. serbest bırakılmıştır.
21. Serbest bırakıldıktan sonra Kahramanmaraş'a gelen A.B. psikolojik olarak rahatsızlanmış, yakınları tarafından 5/12/2017 tarihinde Özel M. Hastanesi Acil Servisine getirilmiştir. AB.nin hastanede ayaktan tedavi edilmesinin ardından hakkında hazırlanan epikrizin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Şikayeti: huzursuzluk, baş ağrısı ateş
Hikayesi: Bugün bir şeylere üzülen hastanın vücudu titremeye ve baş ağrısı başlamış. Huzursuzluğu artınca çevresindekilere zarar vermeye başlayan hasta bayılmasının üzerine acil servise getirilmiştir.
...
Tanı: ... Anksiyete bozuklukları, diğer
İzlem: Sağlık Bakanlığı tebliğine göre sarı triaj kategori 2 olarak değerlendirildi. Hasta acil müdahaleye alındı. Kan tahlili istendi. Hastaya damar yolundan ampirik IV ilaç tedavisi uygulandı. Anksiyetesi olan hastaya sedasyon yapmak için daizyn yapıldı... Rahatlayan hasta psikiyatri kliniği önerilerek taburcu edildi..."
22. 5/12/2017 tarihinde Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi Psikiyatri Polikliniğinde doktor olan Ö.F.U. tarafından düzenlenen reçeteye göre A.B.ye "anksiyete bozukluğu" teşhisiyle iki ayrı ilaç reçete edilmiştir.
23. A.B. 6/12/2017 tarihinde yeniden birliğine katılmıştır. Tugay Komutanlığı, A.B. hakkında disiplin soruşturması yürütülmesi için aynı tarihte İdari Tahkikat Heyeti oluşturmuştur. Heyet; bir binbaşı, bir üsteğmen ve bir astsubay kıdemli başçavuştan oluşmuştur. Tugay Komutan Yardımcısı Albay H.D. tarafından imzalanmış olan 7/12/2017 tarihli yazıya göre Heyet, çalışmasına 6/12/2017 tarihinde başlayacak; raporunu 14/12/2017 tarihi saat 15.30'a kadar Tugay Komutan Yardımcılığına sunacaktır.
24. Bölük Komutanı Yüzbaşı S.Y. tarafından A.B.nin 6/12/2017 tarihinde bilgisine başvurulmuştur. Bilgi Alma Tutanağı'na göre kendisine üç soru sorulmuş, A.B. bu sorulara çok kısa cevaplar vermiştir. Sonrasında hareketlerinde tuhaflıklar sezilmesi üzerine S.Y. A.B.yi 7/12/2017 tarihinde Rehberlik Danışma Merkezine (RDM) sevk etmiş, A.B. orada psikolog U.C.Y. ile görüşme yapmıştır. Görüşme sonrası doldurulan formun ilgili kısmı şöyledir:
"...Personel RDM görüşme sürecine sıralı amir vasıtasıyla dahil olmuştur. Personel on beş gün önce FETÖ ile ilişkisi olması suçuyla tutuklandığını, yaklaşık on üç gün tutuklu bulunduğunu, bu süreçte itirafçı olduğunu ... personel kendisinin ve ailesinin kesin olarak tutuklanacağını düşündüğünü, umudunun kalmadığını, yoğun stres ve çaresizlik hissettiğini beyan etmiştir. Ayrıca personel itirafçı olmasının kendisini kurtarmayacağını düşündüğünü ifade etmiştir. Personel uyumakta da büyük problem yaşadığını söylemiştir.
Kısa semptom envanteri uygulandı. Envanter sonuçları: Çok Yüksek Düzeyde; kişilerarası duyarlılık, anksiyete - kaygı, psikotizm, ek maddeler. Yüksek düzeyde; somatizasyon (bedensel yakınmalar), obsesif kompulsif semptomlar (takıntılar), fobik anksiyete, paronoid düşünce göstermiştir.
Psikolojik destek sağlandı.
BTK ve BBMM ile koordine kuruldu."
25. A.B.ye RDM tarafından uygulanan kısa semptom envanterindeki değerlendirmeler "İçinizdeki sinirlilik ve titreme hali- fazla var; baygınlık, baş dönmesi, bir başka kişinin sizin düşüncelerinizi kontrol edeceği fikri, başınıza gelen sıkıntılardan dolayı başkalarının suçlu olduğu duygusu, insanların çoğuna güvenilemeyeceği hissi- biraz var; yaşamınıza son verme düşünceleri, hiç bir nedeni olmayan ani korkular, kontrol edemediğiniz duygu patlamaları, başka insanlarla beraberken bile yalnız hissetmek, işleri bitirme konusunda kendini engellenmiş hissetmek, yalnızlık hissetmek, hüzünlü, kederli hissetmek, hiçbir şeye ilgi duymamak- çok fazla var; ağlamaklı hissetmek, kolayca incinebilmek, kırılmak-orta derecede var." şeklindedir.
26. İdari Tahkikat Heyeti tarafından düzenlenen Bilgi Alma Tutanağı'na göre, 8/12/2017 (saat 16.00)-12/12/2017 (saat 15.00) tarihleri arasında (Eldeki verilere göre bu sürecin A.B.nin garnizonu terk ve mazeret izni kullandığı günler haricindeki zamanları kapsadığı değerlendirilmiştir.) A.B.nin beyanına başvurulmuştur. A.B., 3,5 sayfalık beyanında FETÖ'yle irtibatı ve diğer bazı örgüt üyeleri hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir. A.B. Bilgi Alma Tutanağı'nı "İmzalamadan önce tarafımdan okunduktan sonra imzalanmıştır." şerhini yazarak imzalamıştır.
27. Dosyada mevcut izin belgesine göre Bölük Komutanı S.Y., A.B.ye Kahramanmaraş'ta iznini geçirmek üzere 9/12/2017 ile 11/12/2017 tarihleri arasında iki gün garnizonu terk izni vermiştir. Bölük Komutanı S.Y.ye ait Bilgi Alma Tutanağı'ndan anlaşıldığına göre A.B. hakkında 11/12/2017 tarihinde idari soruşturma kapsamında bilgi alma işlemine başlanmıştır fakat A.B. o gün öğleden sonra izinsiz olarak birliğine gelmemiştir. Sonrasında A.B.nin 12/12/2017 tarihindeki içtimaya katılmadığı, birliğindeki iki askerî personel ve Bölük Komutanı S.Y. tarafından tutanağa bağlanmıştır. Bir diğer izin belgesine göre ise Tabur Komutan Vekili İ.K., A.B.ye Kahramanmaraş'ta iznini geçirmek üzere 13/12/2017 ile 16/12/2017 tarihleri arasında üç gün mazeret izni vermiştir. Ayrıca A.B. psikolojik olarak toparlanmak için izin talep etmiş; Bölük Komutanı S.Y. A.B.ye 16/12/2017 ile 18/12/2017 tarihleri arasında Kahramanmaraş'ta iznini geçirmesi için iki gün garnizonu terk izni vermiştir.
28. A.B.nin Kahramanmaraş'ta iken tekrar rahatsızlanması üzerine A.B., yakınları tarafından Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesine götürülmüştür. Hakkında 15/12/2017 tarihli hastane giriş kâğıdı düzenlenen A.B., Psikiyatr Uzmanı H.U. tarafından muayene edilmiş, "yerinde duramama, iç sıkıntısı, korku, ölüm düşünceleri" öyküsü nedeniyle hastaneye yatırılmıştır. 18/12/2017 tarihli epikrize göre "...yapılan görüşmeler sonucunda suisid düşüncelerinin ve anksiyetesinin gerilemesi üzerine tedavisine ayaktan tedavi edilmek üzere önerilerle" taburcu edilen A.B.ye ilaç tedavisi için reçete yazılmıştır. Ayrıca Psikiyatri Uzmanı H.U., A.B. hakkında 19/12/2017 tarihinden 28/12/2019 tarihine kadar on günlük istirahat raporu düzenlemiş, raporda 29/12/2017 tarihinde A.B.nin işbaşı yapabileceğini belirtmiştir.
29. 29/12/2017 tarihinde birliğine katılış yapan A.B. yılbaşı tatili sebebiyle 30/12/2017-1/1/2018 tarihleri arasında izin kullanmış, 2/1/2018 tarihinde İdari Tahkikat Heyetinin kanaat raporuna istinaden Tugay Komutanlığının 29/12/2017 tarihli yazısıyla 15 gün süreyle görevinden geçici olarak uzaklaştırılmış ve kendisine 23/1/2018 tarihinde birliğine tekrar katılış yapması gerektiği bildirilmiştir. Geçici uzaklaştırma devam ederken Kara Kuvvetleri Komutanlığının 18/1/2018 tarihli yazısıyla, olağanüstü hâl süresince geçici olarak görevden uzaklaştırıldığı A.B.ye bildirilmiştir. Bu yazıyı A.B. 19/1/2018 tarihinde "Üç haftada bir birinci sicil amirime durum bilgisi vereceğim. İzinsiz garnizonu terk etmeyeceğim. Terk edeceğim zaman ve döndüğümde amirime bilgi vereceğim." şerhini yazarak tebellüğ etmiştir.
30. A.B. geçici olarak görevinden uzaklaştırıldığı 19/1/2018 tarihinden iki ayı aşkın bir süre sonra 22/3/2018 tarihinde Kahramanmaraş'taki evinde başına poşet geçirilmiş şekilde, asılı vaziyette eşi ve kardeşi tarafından bulunmuş; A.B.nin hayatını kaybettiği anlaşılmıştır.
31. A.B.nin intiharından sonra yürütülen soruşturma kapsamında Bölük Komutanı S.Y. ile başvurucu Fatma Bozdağ arasındaki cep telefonu mesajlaşmaları temin edilmiş ve incelenmiştir.
A. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı Tarafından Yürütülen Ceza Soruşturması Süreci
32. A.B.nin 22/3/2018 tarihinde intihar etmesi üzerine Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/6997 numaralı soruşturma başlatmıştır. Cumhuriyet savcısının iki adli tıp uzmanı eşliğinde 22/3/2018 tarihinde gerçekleştirdiği ölü muayene ve otopsi işlemi neticesinde ölümün ası sonucu meydana geldiği tespit edilmiştir. Tutanağın ilgili kısmı şöyledir:
Kimlik Tanığı: [S.B.] ... Bana göstermiş olduğunuz ceset öz kardeşim... [A.B.ye] aittir. kendisi 2017 yılının Kasım ayına kadar İslahiye ilçesinde Tank Taburunda silah bakım uzmanı Astsubay olarak çalışmaktaydı,... altı ay kadar çalıştıktan sonra 2017 yılı Kasım ayında kurumunda yapılan idari soruşturma sonrasında Tugaydan uzaklaştırıldı, bildiğim kadarıyla açığa alınması söz konusu olmadı, zira maaşlarını tam olarak alıyordu, aynı zamanda hakkında adli soruşturma yapıldı, kendisi Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 13 gün kadar bu yerde gözaltında kaldı, sonrasında serbest bırakıldı, bu olay sonrasında ciddi manada psikolojik sıkıntılar yaşamaya başladı, kendisi bu durumu yediremedi, devamlı olarak bizlere yaşadığı olayların etkisiyle 'aile olarak hepimizi cezaevine koyacaklar' gibisinden söylemleri ve korkuları oluyordu, bu sıkıntılar nedeniyle intihar ettiğini düşünmekteyim, zira intihar etmesini gerektirecek herhangi bir bunun dışında maddi ve manevi bir sıkıntı yoktu. olayın meydana geldiği yer eşi ve çocuğuyla birlikte ikamet ettiği evdir, daha önce bu şekilde bir girişimde bulunmadı, ...
Söz alarak, kardeşim haksız isnat ile suçlanmış, bu nedenle adli ve idari soruşturma geçirmiştir. bunun sonrasında daha önce bulunmayan ciddi psikolojik rahatsızlıklar geçirmeye başlamıştır, kendisi Kahramanmaraş Necip Fazıl Hastanesi Psikiyatri Servisinde ayakta ve yatılı olarak tedavi görmüştür. hastalığı öncesinde yaşadığı sürece ilişkili olarak şikayetçi olduğumuz kurum ve kişiler bulunmaktadır, bununla ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığına ayrıca müracaatta bulunacağız, öncelikle kendisi psikolojik anlamda rahatsız olduğu bilindiği halde Tugay Heyeti tarafından idari soruşturma kapsamında ifadesi alındı, bunun akabinde rahatsızlığı daha da arttı, kendisi kamu tarafından açığa alınmadı, İslahiye'deki bölük komutanı fiili olarak bölükten uzaklaştırmış, yirmi günde bir komutanla görüşüp tekmil veriyordu, bu tür durumlar çok zoruna gidiyordu, bu nedenle doğrudan intihara etkisi olduğunu düşündüğümüz için yetkililer olan Bölük Komutanı, bağlı bulunduğu Tugay Komutanlığı görevlileri ve gözaltı sırasında görevli bulunan Körfez ilçesindeki TEM Şube görevlilerinden şikayetçiyiz, dedi.
DIŞ MUAYENE
Boyun sağ lateral kısımda kulak kepçesinin 6 cm alt kısmının altında 1 cm genişlik ve 1 cm derinlik oluşturarak başlayıp,... sonlanan, sınırlarında yer yer kanama alanları bulunan telem izlendi
Burun sağ kanadında alt orta kısımda 0,5 cm uzunluğunda sıyrık, vertekste 0,5 cm uzunluğunda sıyrık görüldü, sağ dirsek iç büklümde ve sol el sırtında iğne izi görüldü.
Genital Muayene: Anal muayenede postmortem dilatasyon haricinde makroskopik patoloji görülmedi.
İÇ MUAYENE
Baş Muayenesi: ... Haricen vertekste tarif edilen yere uyan bölgede 4 cm çaplı alanda kanama izlendi... Beyin, beyincik ve beyin sapı yüzeylerinde ödeme bağlı değişiklikler ve hiperemi olup kesitlerinde hiperemi dışında makroskopik patolojik özellik saptanmadı. Kafatası kubbe ve kaide kemikleri sağlam bulundu.
Ağız - Boğaz ve Boyun Muayenesi: Boyun cildi açıldı. Boyun cildi altında sağ SCM kas orta kısımda kısmi yırtık olduğu ve bu çevrede 2 cm çaplı alanda kanama, sol tyrohyoid kas arka kısmında 1 cm çaplı kanama alanı izlendi. Hyoid kemik ve troid kıkırdak sağlam bulundu. Hyoid kemik sol boynuzda ve çevresinde kas doku içerisinde kanama alanları izlendi, Boyun omurları sağlam bulundu. Özefagus lümeni mide içeriğiyle sıvalı olduğu görüldü. Trakea ve ana bronş lümenlerinde minimal beyaz renkli köpük dışında özellik görülmedi.
Göğüs Muayenesi: Göğüs... cildi altında üst kısımlarda yer yer kanama alanları (muhtemelen CPR'ye bağlı) görüldü. Sternum 2. İnterkostal aralıkta kırık olduğu tespit edildi kotlar sağlam bulundu. Sternal kapak kaldırıldı. Her iki göğüs boşluğunda serbest sıvı veya kan görülmedi. Her iki akciğer çıkarıldı. (Sol 280 gr, sağ 330 gr). Her iki akciğer yüzeylerinde süngerimsi yapıda pembe görünümde olduğu, kesitlerinde belirgin makroskopik patolojik özellik görülmedi, Kalp çıkarıldı (395 gr). Perikart boşluğu normaldi. Kalp boşluklarında, kapak yapılarında özellik görülmedi. ... Tüm koroner arter lümenleri açık bulundu. Myokard kesitlerinde özellik görülmedi.
Batın Muayenesi: ...Batın boşluğunda serbest sıvı veya kan görülmedi. ... Mide ... mukozası normaldi. Karaciğer (1745 gr) çıkarıldı. Karaciğer yüzey ve kesitlerinde makroskopik patolojik özellik saptanmadı. Dalak çıkarıldı. (325 gram). Yüzey ve kesitlerinde makroskopik patoloji tespit edilmedi. Her iki böbrek çıkarıldı (Sağ: 175 gr, sol: 190 gr) Her iki böbrek yüzey ve kesitlerinde makroskopik patolojik özellik saptanmadı. Mesane idrarla dolu bulundu. İskelet sistemi sternum dışında sağlam bulundu.
Toksikolojik (alkol, uyuıucu, uyuşturucu STA) incelemeler için kan, -safra sıvısı, idrar, mide içeriği, karaciğer ve böbrek örnekleri alındı.
Gerektiğinde DNA incelemesi yapılabilmesi için FTA kartına kan örneği ve her iki el tırnakları örnekleri alındı.
Kişinin ölümünün ası sonucu meydana gelmiş olduğu, telem özellikleri ve otopsi bulgularına göre kişinin canlı iken asılmış olduğu kanaatindeyiz..."
33. Başvurucu Fatma Bozdağ'ın kollukta alınan 22/3/2018 tarihli müşteki beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"... 2017 yılının Kasım ayında açığa alınmıştı. Bundan ötürü canı çok sıkılıyordu, her zaman kafasına takılıyordu...açığa alınınca 2018 yılı Şubat ayında ... taşındık. Başka bir sorunu yoktu. Kasım ayında açığa alındıktan sonra gözaltına alındı, serbest bırakıldıktan sonra psikolojisi düzelmedi..."
34. Başvurucu Fatma Bozdağ'ın Oniki Şubat İlçe Emniyet Müdürlüğünde 26/3/2018 tarihinde müşteki beyanı alınmıştır. Beyanın ilgili kısmı şöyledir:
"...Yaklaşık 1,5 yıldır evliyiz. 23.03.2018 günü... eşim [A.] ile birlikte görümcem [G.B.nin] evine gittik [A.] anahtar çektirmek için çarşıya gitti ilerleyen saatlerde aradım geleceğim dedi ancak gelmeyince görümcem... ile... bizim eve gitmek için çıktık ikametin giriş kapısını açtım eşim [A.yı] tavanda asılı görünce bağırdım hemen mutfağa koştum bıçak alarak merdiven çıkıp kendini astığı ipi keserken [G.] bacaklarından düşmemesi için tutuyordu. Ben ipi kesince birlikte yere düştüler. Yere yatırdıktan sonra boğazındaki ipi çıkarmaya çalıştık... Eşim [A.B.] Kara Kuvvetlerinde İslahiye ilçesinde Astsubay olarak görevli iken 22.11.2017 tarihinde gözaltına alındı ve Kocaeli ili Körfez ilçesine götürmüşler. Burada 13 gün gözaltında kaldı ve 04.12.2017 tarihinde Mahkemece Denetimli Serbestlik Kararı verilerek serbest bırakıldı. Eşimi Kocaeli'den abileri alıp getirdiler. Kahramanmaraş il Merkezinde kayınımın evinde misafir olarak kalıyorduk. Eşim Kocaeli'nden geldiğinde psikolojik olarak tamamen yıpranmış akli melekeleri yerinde değildi, tutarsız konuşuyor, normal cümleler kuramıyor, yerinde duramıyordu. Bu sorunlar nedeniyle geldiği gün olan 05.12.2017 günü kaynım ile birlikte zoraki [M.] Hastanesine daha sonrada Necip Fazıl Yenişehir Hastanesine Psikiyatri servisine götürdük ilaç tedavisi verildi. Eşimin İslahiye ilçesindeki bölük komutanı Yüzbaşı [S.Y.] 053... 1 nolu telefonu ile benim 05...6 nolu telefonumu aradı, eşim [A.] ile görüştü, eşim telefonda görüştükten sonra konuşamaz hale gelince ben tekrar telefonla Komutanı [S.Y.yi] aradım, eşimin durumunun kötü olduğunu kendini ifade edemediğini bu halde gelebilecek durumda olmadığını söylediğimde Komutan 'konuşmalarından anladım, gelsin izin belgesini yazıp vereyim' dedi. Eşim [A.] abisi ile birlikte İslahiye'ye gitti. Burada beş gün kaldı, bu zaman içinde izin belgesi yazmışlar ancak tekrar geri almışlar. Eşim dengesinin yerinde olmadığını bölüğün psikiyatri doktoruna söylediği ve alınan ifadesine şerh koyduğu halde ifadesini zoraki almışlar. Bu ifadesinden 20 gün sonra eşim bir gün resmi olarak işe gitti akşam eve geldikten sonra bölükten bir astsubay geldi kendisini tekrar bölüğe gelmesini gerektiğini söyledi, birlikte gittiler kendisine burada Yüzbaşı [S.Y.] kendisine git 15 gün dinlen göreve gelme demiş. 15 gün sonrada kendisini tekrar çağırıp bir kağıda imza attırmışlar ve OHAL süresince göreve gelme demişler. 15 gün de bir gel görün veya telefon aç demişler. Olay günü görümcem [G.B.nin] evinde iken eşim [A.] Komutanı [S.Y.yi] benim telefonum ile aradı ve yanımızdan anahtar çekmek için gitti. Eşim yapılan bu haksız işlemler nedeniyle tamamen bunalıma girmişti. Kendisinin aile içinde veya çevresinde bir sorunu yoktu. Eşime ne olduysa Kocaeli'nde gözaltına olmuştur. Eve geldikten sonra devamlı Polis beni bitirdi mahvetti aile boyu bitireceklerini söylediler şeklinde sözler söylüyordu. Eşimin bu hale gelerek kendisini asmasından Kocaeli'ndeki görevliler ile çalıştığı İslahiye ilçesindeki Komutanları sorumludur. Sorumlu kişilerden davacı ve şikayetçiyim..."
35. Müteveffanın ablası G.B.nin 22/3/2018 tarihinde kolluk nezdinde tanık beyanı alınmış; G.B., kardeşinin neden intihar ettiğine dair bir bilgisi olmadığını söylemiştir. Olay anındaki bağırışmalar sonrası yardıma gelen komşu B.İ.nin de kolluk nezdindeki tanık beyanı benzer şekildedir.
36. Kahramanmaraş İl Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü 23/3/2018 tarihinde olay yeri incelemesi ve A.B.nin başındaki poşet üzerinde parmak izi incelemesi yapmıştır.
37. Müteveffanın ağabeyi S.B. 29/3/2018 tarihli dilekçesiyle, kardeşinin Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadesi alındıktan sonra psikolojisinin bozulduğunu ve ifade işlemlerinden sonra kardeşini Özel M. Hastanesine götürdüklerini belirterek kardeşinin psikolojisinin ne derece bozuk olduğunun anlaşılması açısından anılan Hastanenin girişindeki kamera kayıtlarının ve tedavi evrakının temin edilmesi yönünde talepte bulunmuş, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı kolluktan müteveffanın Özel M. Hastanesinde 5/12/2017 tarihinde başlayan tedavisine ilişkin tüm belgelerin teminini ve A.B.nin aynı hastaneye 5/12/2017 tarihinde girişine ilişkin var ise kamera kayıtlarının temin edilmesini ve görüntülerin çözümlemesinin yapılmasını talep etmiştir. M. Hastanesi 24/4/2018 tarihli yazıyla, kamera kayıtları iki ay süreyle saklandığından kayıtların temin edilemediğini belirterek müteveffanın tedavi evrakını sunmuştur.
38. Kolluk tarafından müteveffaya ait cep telefonunun arama kayıtlarının ve mesajların bulunduğu kısım incelenmiş, gelen giden arama numaraları ile kayıtlı mesajlaşma içerikleri tespit edilip tutanağa yazılmıştır.
39. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, Adli Tıp Kurumu Adana Adli Tıp Grup Başkanlığından (ATK) müteveffanın kan ve idrar örnekleri üzerinde alkol, uyutucu, uyuşturucu madde ve STA (sistematik toksikolojik analiz) incelemesi yapılmasını talep etmiş, ATK düzenlediği 18/4/2018 tarihli raporda araştırılması istenen herhangi bir maddeye rastlanmadığını bildirmiştir.
40. Başvurucu Fatma Bozdağ'ın Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı nezdindeki 2/5/2018 tarihli müşteki beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...22 Kasım 2017 tarihinde FETÖ üyeliği suçlamasıyla gözaltına alınarak Kocaeli ili Körfez ilçesine götürüldü. Olay günü birlikte yaşadığımız ikametimizden görümcem[in]... evine eşimle birlikte gittik, bu yerde bir süre oturduktan sonra eve yakın yerdeki parka gittik. Parktan döndükten sonra görümcemlere gittik, bu yerde 5-10 dakika kadar oturduk, bu sırada daha önce İslahiye'deki komutanı 3 haftada bir arayarak bilgi vermesini istemiş, kendisi de arayarak bu yerde iken İslahiye'deki komutanına bilgi vermiş. Genelde görüşmelerini dinlerdim, ancak çocuk kucağımda olduğu için ve kendisi başka odaya geçtiği için dinleyemedim. Sonrasında kendisi görümcemin verdiği şuan oturmakta olduğumuz evin anahtarını çektirmek için anahtarcıya gideceğini söyledi ve evden ayrıldı. ... eşimi girişte ası halde olduğunu gördüm. Hızlı bir şekilde bıçak bulup indirmeye çalıştım, görümcem ile birlikte uğraştık, sonrasında komşulardan gelenler oldu... Evde herhangi bir dağınıklık, zorlama izi, boğuşma izi gibi birşey söz konusu değildi.
Eşim FETÖ suçlamasıyla gözaltına alınması öncesinde herhangi bir psikolojik sıkıntısı yoktu, aksine neşeli bir insandı. Kocaeli ili Körfez ilçesinde 13 gün kadar gözaltında kaldıktan sonra tekrar döndüğünde psikolojik anlamda tanınmaz haldeydi. Zaten gözaltından çıktığı sırada psikolojisi o kadar bozuktu ki onu almaya giden yakınlarımız polisin kendilerine eşimi hastaneye götürmelerini söylediklerini belirttiler. Bu yere geldikten sonra [M.] Hastanesine ve sonrasında Necip Fazıl Hastanesine götürerek psikiyatrik tedavi gördü. Bu yerde yatılı kalmadı. Eşim açığa alınması veya ihraç olması söz konusu değildi, rahatsızlığı nedeniyle izinli idi, kendisi İslahiye ilçesindeki birliğine gittiğinde oradaki komutanı ve o yerde çalışan kim olduğunu bilmediğim diğer görevliler ifadesini almışlar. Bu yerde baskı yapmış olacaklar ki o yerde olanları tedirgin şekilde hatırlıyordu, ne olduğunu bize anlatmadı, buradaki görevliler mesaisine gelmesi gerektiği yönünde söylemlerde bulundukları için ben kendisi gitmek istemediği halde gitmesi gerektiğini söyledim. İzin alıp gelmesini istedim, [S.] isimli komutan sıklıkla arayarak ifadesini almamız gerekiyor diyerek çağırıyordu. İfadesini alıp izin vereceğini söylüyordu, ancak gittiği zaman uzun süre gelemiyordu, 1-2 saatlik ifade alacağını söylemesine rağmen uzun süre 5 gün gibi o yerde kalmış. Bu sırada ne olduğunu bilmiyorum, ancak Kocaeli ili Körfez ilçesinde gözaltına alınmasından sonra ve İslahiye ilçesinde sıklıkla ifadeye kurumu tarafından çağrılması nedeniyle kendisi ciddi psikolojik sıkıntılar yaşadı, intiharına azmettiren veya yönlendiren olduğunu düşünmemekteyim, ancak yaşadığı bu süreçte psikolojik anlamda ciddi rahatsızlık geçirdi, bu kapsamda bu sıkıntılar nedeniyle intihar ettiğini düşünmekteyim. Kocaeli ili Körfez ilçesindeki gözaltında ve ifadesinde görev alan polislerden ve İslahiye ilçesindeki birliğindeki görevli amirlerinden şikayetçiyim, zira bu kişiler görevlerini kötüye kullanarak eşim üzerinde baskı kurmuşlardır. Aile olarak komutanlarını bu kişinin psikolojik anlamda sıkıntıları olduğunu söylememize rağmen yukarıda belirttiğim şekilde davranarak görevlerini kötüye kullanmışlardır. Olayla ilgili olarak bu kişilerden şikayetçiyim ..."
41. Başvurucular 2/5/2018 havale tarihli dilekçeyle Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığına kimlikleri soruşturma sürecinde tespit edilecek olan Körfez Terörle Mücadele Büro Amirliği (TEM Büro Amirliği) görevlileri, İdari Tahkikat Komisyonu üyeleri ve S.Y. hakkında intihara sebebiyet verme, görevi kötüye kullanma, işkence, tehdit, suç gizleme suçlarından şikâyet dilekçesi sunmuştur. Dilekçede başvurucular; A.B.nin Türk Silahlı Kuvvetlerindeki (TSK) görevine başlamadan önce yapılan muayenesinde fiziksel ve ruhsal herhangi bir rahatsızlığının olmadığını, görevi boyunca da periyodik olarak sağlık kontrollerine tabi tutulduğunu ve herhangi bir rahatsızlığı olmadığı gözetilerek görevine devam ettiğini belirtmiş; müteveffanın TSK şahsi dosyasının temin edilmesini talep etmiştir. Başvurucular, yakınlarının Körfez TEM Büro Amirliğinde gözaltında bulunduğu sırada başvurucu Fatma Bozdağ'ın bir polis tarafından 50...82 numaralı telefondan aranarak eşinin durumunun iyi olmadığının, avukat tutması gerektiğinin söylendiğini, sonra aynı numaradan ağabeyi S.B.nin aranarak A.B.nin hasta olduğunun, hastaneye götürülmesi gerektiğinin söylendiğini, bu aşamada A.B.nin avukatlığını M.B.U.nun üstlendiğini, A.B.nin serbest kaldıktan sonra kardeşleri O.B. ve S.B.ye polislerin gözaltındayken kendisini çok korkuttuklarını, istemediği bir şey içirdiklerini, tüm ailesini bitireceklerini söyleyerek tehdit ettiklerini söylediğini, A.B.ye gözaltı sırasında tıbbi destek sağlanmadığını, sağlanması için ağabeyi S.B.nin arandığını, 5/12/2017 tarihinde müteveffanın akli melekelerini kaybetmiş şekilde, tutarsız konuşmalar yapar ve yerinde duramaz hâlde Kahramanmaraş'a geldiğini, götürüldüğü hastanedeki muayeneleri sonucunda A.B.ye anksiyete bozukluğu teşhisi konularak antidepresan tedavisine başlandığını belirtmişlerdir.
42. Dilekçenin devamında başvurucular, İslâhiye'deki Bölük Komutanı S.Y.nin 053...11 numaralı telefondan başvurucu Fatma Bozdağ'ı arayarak A.B.nin bölüğe gelmemesi hâlinde firarını vermekle tehdit ettiğini, Fatma Bozdağ'ın A.B.nin rahatsız olduğunu belirtmesine rağmen mazeret dinlemediğini, bu görüşmeden sonra A.B.nin konuşamaz hâle geldiğini ve ağabeyi ile 6/12/2017 tarihinde mecburen birliğine gittiğini, aynı gün rahatsız olduğundan şüphelenen komutanı ile Astsubay Ö.S.nin A.B.yi doktora götürdüğünü, doktor da aynı teşhisi koyduğu hâlde A.B.nin idari tahkikat kapsamında beş gün boyunca ifade verdiğini bu süreçte müteveffanın fiziksel ve psikolojik şiddete maruz bırakıldığını, sonrasında A.B.nin yerinde duramama, iç sıkıntısı, korku, ölüm düşünceleri nedeniyle hastaneye yatırıldığını, istirahat raporu bitişinde işe başladığında olağanüstü hâl boyunca göreve gelmemesinin, beş günde bir birliğine gelip görünmesinin istendiğini belirtmiştir. Başvurucular; öncesinde psikolojik bir rahatsızlığı bulunmayan müteveffanın makul sürede bitmeyen gözaltı süreci, bu süreçte işkence/kötü muameleye maruz kalması, kendisine tespit edilemeyen bir ilaç içirilmesi, gözaltında rahatsızlanmasına rağmen tıbbi destek sağlanmaması, psikolojik rahatsızlığına rağmen beş gün boyunca idari tahkikata tabi tutulması, yüzbaşı S.Y. ile görüşmelerinden sonra durumunun daha da kötüleşmesi nedeniyle intihar ettiğini ileri sürmüştür.
43. Başvurucular; müteveffanın evinde arama ve gözaltı işlemi yapan kolluk görevlilerinin gözaltı sürecinde yaşananlar ve A.B.nin bu süreçteki sağlık durumu yönünden tanık olarak beyanlarının alınmasını, gözaltı sürecindeki sağlık raporlarının, Körfez Cumhuriyet Başsavcılığının A.B. hakkında yürüttüğü soruşturma dosyasının örneğinin, A.B.nin Körfez TEM Büro Amirliğinde gözaltında bulunduğu 23/11/2017 ile 4/12/2017 tarihleri arasındaki kamera kayıtlarının, Körfez TEM Büro Amirliğinde bu tarihler arasında görevli olan ve A.B.ye ilişkin ifade alma, gözaltına alma, doktor muayenesi gibi işlemleri yerine getiren kolluk personelinin tanık olarak beyanının alınmasını talep etmiştir. Başvurucular ayrıca hastanelerdeki tedavi evrakı ile kamera kayıtlarının, A.B.nin Tugay Komutanlığında idari soruşturma kapsamında ifade verdiği 6/12/2017 ile 12/12/2017 tarihlerini kapsayan kamera kayıtlarının, idari tahkikat dosyasının ve TSK personel dosyasının aslının teminini, Fatma Bozdağ ile S.B. ve polis memurları ile Yüzbaşı S.Y. arasındaki telefon görüşmelerinin, ölen ile polis ve askerler arasındaki telefon görüşmelerinin, dilekçede bildirilen telefon numaralarının Bilgi Teknolojileri Kurumundan (BTK) alınacak kayıtlarla incelenmesini istemiştir. Başvurucular, ölenin akrabaları S.B., O.B., F.B., avukat M.B.U., hastanelerdeki psikiyatrlar H.U., Ö.F.U., N.G.nin ve Astsubay Ö.S.nin tanık olarak beyanlarının alınmasını talep etmiştir. Başvurucular delillerin karartılma ihtimali olmasından ve kamera görüntülerinin temin edileceği kurumlarda şüpheli olabilecek görevlilerin hâlen çalışma ihtimallerinin olmasından dolayı ivedilik ve gizlilikle kamera kayıtlarının temin edilmesini istemiştir.
44. Başvurucular dilekçede sonuç olarak tüm bu süreçte ölene yapılan fiziksel ve psikolojik baskı, tehdit, gözaltı süreci ve idari tahkikatta yapılan işkence/kötü muamele sonucunda girdiği bunalım nedeniyle intihar eden A.B.nin ölümüne sebep olan bu eylemleri yapan, buna göz yuman, rıza gösteren tüm kamu görevlileri hakkında kasten öldürme suçundan; gözaltı süreci ve idari tahkikattaki yöntemler, fiziki ve sözlü saldırılar, rahatsızlığı bilinmesine rağmen müteveffaya yeteri özenin gösterilmemesi, Yüzbaşı S.Y.nin davranışları nedeniyle ilgili kamu görevlileri hakkında işkence suçundan şikâyetçi olduklarını ifade etmiştir.
45. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı; Tugay Komutanlığı İdari Tahkikat Heyeti üyeleri, S.Y. ve meçhul sanık olarak belirtilen şüpheli hakkında 25/5/2018 tarihinde görevi kötüye kullanma suçundan yetkisizlik kararı ile dosyayı İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığına, Körfez TEM Büro Amirliği personeli ve meçhul sanık olarak belirtilen şüpheli hakkında aynı tarihte, görevi kötüye kullanma ve işkence suçlarından yetkisizlik kararı ile dosyayı Körfez Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.
46. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı 30/5/2018 tarihinde ölüm olayı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
Tüm dosya kapsamına göre; ölüm olayının canlı ası sonucu meydana geldiği, olayın bütünü ile mağdurun kendi davranışlarından kaynaklandığı, TCK. 84. maddesi anlamında, mağduru intihara azmettiren, teşvik eden, intihar kararını kuvvetlendiren ya da intihara herhangi bir şekilde yardım eden kimse olmadığı, müşteki iddiaları kapsamında ölenin görev yaptığı yerde ve bir soruşturma dolayısıyla gözaltında tutulduğu yerde ölene yönelik olarak gerçekleştirildiği iddia edilen eylemlerin ölenin psikolojisini bozduğu hususu ile ilgili olarak bu durumun doğrudan TCK 84 maddesinde belirtilen suçun unsurları arasında değerlendirilemeyeceği, müştekinin iddiası kapsamında ve müşteki vekilinin ayrıca vermiş olduğu suç duyurusu dilekçesi kapsamında, İslahiye ve Körfez ilçelerinde görev yapmakta olan kamu görevlilerine ilişkin soruşturma evrakı tefrik edilerek gereğinin takdir ve ifası için yetkili Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderildiği tüm soruşturma evrakı kapsamından anlaşılmakla..."
47. Başvurucuların şikâyet dilekçelerinde A.B.nin ölümüne neden olan bu eylemleri yapan, bu eylemlere göz yuman, rıza gösteren tüm kamu görevlileri hakkında intihara sebep olmaları nedeniyle kasten öldürme suçundan dava açılması gerekirken tanık beyanı alınması, kamera kayıtlarının temini ve incelenmesi gibi talep ettikleri delillerin toplanmadan kovuşturmasızlık kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yaptıkları itirazı inceleyen Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Hâkimliğince 8/10/2018 tarihinde itirazın reddine karar verilmiştir.
48. Bu karar başvuruculara 17/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucular 14/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı Tarafından Yürütülen Ceza Soruşturması Süreci
49. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararı sonrasında Körfez Cumhuriyet Başsavcılığına iletilen emniyet görevlileri hakkındaki isnatlara dair soruşturma dosyası 2018/3548 numaraya kaydedilmiştir. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 7/6/2018 tarihli yazıyla, A.B.nin gözaltı kararları ile gözaltı uzatma kararlarının, gözaltı süresince nezarethaneye giriş-çıkış raporlarının, günlük adli muayene raporlarının, arama ve elkoyma tutanaklarının, A.B.ye ait ifade tutanaklarının, teşhis tutanaklarının ve nezarethanenin A.B.nin gözaltında kaldığı süre içindeki kamera kayıtlarının gönderilmesi Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğünden istenmiştir. Aynı yazıda, A.B.nin gözaltı süresince işlemlerini takip eden görevlilerin kimlik bilgilerinin tespit edilerek tanık sıfatıyla beyanlarının alınması için yine 050...2 numaralı telefon hattını kullanan görevli polis memurunun tespit edilerek tanık sıfatıyla beyanının alınması için Cumhuriyet Başsavcılığına getirilmesi, ayrıca A.B. ile birlikte gözaltına alınan şahısların tespit edilerek kimlik ve adres bilgilerinin bildirilmesi, A.B.nin gözaltı süresi içinde ilaç kullanıp kullanmadığının, ilaç kullandıysa bunun nedeninin ve kullandığı ilacın reçeteye tabi bir ilaç olup olmadığının bildirilmesi, A.B.nin sağlık raporları için götürüldüğü hastanenin muayene gün ve saatine ilişkin kamera kayıtlarının gönderilmesi talep edilmiştir.
50. Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğünün 21/6/2018 tarihli yazısının ekinde; A.B. ve diğer bazı şüpheliler hakkında FETÖ üyeliği şüphesiyle Körfez Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2017/2657 numaralı soruşturma dosyasındaki bazı şüphelilerin ifadeleri, teşhis tutanakları, arama ve gözaltına alma kararları, bu kararlara istinaden yapılan arama ve gözaltına alma işlemleri sırasında düzenlenen tutanaklar, gözaltı süresinin uzatılması sürecine dair işlemler ve kararlar, A.B.nin kolluk ve Cumhuriyet savcılığı nezdindeki şüpheli ifadeleri, imzadan imtinaya dair tutanak, A.B.nin gözaltı giriş-çıkışları sırasında temin edilen adli muayene raporları gibi önem arz eden soruşturma evrakı ayrıca emniyet görevlileri hakkındaki isnadlara dair araştırma tutanağı, kamera görüntülerinin bulunmadığına dair yazı Körfez Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmiştir.
51. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı 11/6/2018 tarihli yazısıyla, Tütünçiftlik Polis Merkezi nezarethanesini izleyen kameralara ait olan ve 24/11/2017 ile 4/12/2017 tarihleri arasını kapsayan görüntülerin iletilmesini Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğünden talep etmiştir. 12/6/2018 tarihli cevap yazısında, yapılan arşiv araştırmasında istenen tarihlere ait kamera kayıtlarının mevcut olmadığı belirtilmiş olup yazıda görüntülerin mevcut olmama nedenine dair bir bilgi bulunmamaktadır.
52. Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli iki polis memurunun düzenlediği 20/6/2018 tarihli Araştırma Tutanağı'nda; müteveffanın Tütünçiflik Polis Merkezi nezarethanesinde gözaltında bulunduğu süreçte gözaltı işlemlerini takip eden, ifadesini alan ve teşhis işlemlerini yaptıran polis memurlarının Körfez TEM Büro Amirliğinde görevli polis memurları M.Ç. ile A.B. olduğu, Körfez Cumhuriyet Başsavcılığının talep yazısında bildirilen 050..2 numaralı telefonun A.B.nin ifadesini alan polis memuru M.Ç.ye ait olduğu, ayrıca A.B. ile aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınıp aynı tarihlerde aynı nezarethanede tutulan diğer kişilerin İ.K., S.K., U.Ko., M.S., E.S., A.C.K., Y.T., O.A. ve U.Ka. olduğu, A.B. ile beraber gözaltında kalan şahısların sayıca çok olması nedeniyle şahısların adli rapor için hastaneye gönderilmeyip hastaneden doktor temin edilerek Tütünçiftlik, Yarımca ve Hereke Polis Merkezlerinde bizzat doktor tarafından muayene edildikten sonra haklarında adli raporların tanzim edildiği bildirilmiştir.
53. Polis memuru M.Ç. Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde 27/6/2018 tarihinde, Polis Memuru A.B. ise 27/6/2018 tarihinde tanık olarak benzer içerikli beyanlarda bulunmuştur. M.Ç.nin tanık beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...Ben halen Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğü TEM büro amirliğinden polis memuru olarak görev yapmaktayım. ... polis merkezi nezarethanesinde gözaltında tutulmuştur. Kendisi ile birlikte aynı zamanda 30 kişiye yakın şahıs hakkında işlem yapıldığı için 10 gün gözaltında kaldı. Tütünçiftlik polis merkezi nezarethanesinde kendisi ile birlikte 9 kişi daha gözaltında tutulmuştur. Sağlık kontrolleri hergün düzenli olarak polis merkezine getirilen hekim nezaretinde buna ilişkin raporlar düzenleniyordu. İfadesi Kocaeli Barosu tarafından atanan Müdafii Av. [M.H.D.] huzurunda alındı. Bizde alınan ifadesinde 2012 yılına kadar Fetö ile ilgili bağlantısını anlatıp artık ifade vermek istemediğini söyleyince ifadesini sonlandırdık. İfade tutanağını imzalamak istemeyince de imzadan imtina tutanağı düzenleyip müdafii ile birlikte imzalayıp dosyasına koyduk. İfade esnasında müdafiisine 'Sen Avukatmısın Savcımısın beni hiç savunmuyorsun' şeklinde sözlerde söyledi. Daha sonra özel avukat tutmak istediğini söyleyince dilekçede de geçen ve tarafımca kullanılan 050...2 numaralı telefonumdan [A.B.nin] bana söylediği ve eşi tarafından kullanılan telefonu arayıp [A.B.] özel avukat tutmak istediğini, söyleyip imkanları varsa özel avukat tutabileceklerini söyleyip bunu tutanağa bağladım. Ancak [A.B.nin] durumunun iyi olmadığına dair bir söz söylemedim. Şüphelinin abisi beni aradı. Savcılığa ne zaman çıkarılacağını sordu Ancak şikayet dilekçesinde belirtildiği üzere şüphelinin abisine [A.B.nin] hasta olduğunu hastaneye götürülmesine dair bir söz söylemedim. Şüpheli Savcılık ifadesinde 2012 yılından sonra Fetö ile irtibatları ayrıntılı bir şekilde özel avukatı huzurunda ifade vermiş ve yine özel avukatı huzurunda teşhisi yapılmıştır. Gözaltı süresi boyunca herhangi bir sağlık sorunu [A.B.] yaşamamıştır. Kendisinin gözaltı süresi boyunca ilaç kullandığını hatırlamıyorum. Ayrıca sağlık sorunu yaşadığını belirten şahıslara Başsavcımıza bilgi verip gerekli kontrollerini yaptırdığımız olmuştur..."
54. Kolluk ifadesi ve teşhis işlemi sırasında A.B.nin zorunlu müdafiliğini üstlenen M.H.D.nin Cumhuriyet Başsavcılığı nezdindeki 28/6/2018 tarihli tanık beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş büro Amirliğinde şahsın ifadesi için hazır bulundum. İfadeden önce kendisi ile görüştüm. Yasal haklarını hatırlatıp etkin pişmanlık hükümlerini de açıkladım... İfadelerin çıktısı alındığı sırada tekrar benim şahsi telefonumu kullanmak istedi. Ben bunun mümkün olmadığını tekrar belirtince 'sen savcı mısın?' şeklinde bana tepkide bulundu. ... Şahıs bu defa özel avukat istediğini ifadesini imzalamayacağını belirtti. İmzadan imtina tutanağı düzenlendi. Ben de görevimin bitmesi nedeniyle ayrıldım. Şahısla yaptığım bireysel görüşmede kendisine kötü muamelede bulunduğuna, baskı yapıldığına, tehdit edildiğine dair herhangi bir şey bana söylemedi. Ben de böyle bir olaya şahit olmadım..."
55. Kolluk ifadesi sırasında A.B.nin vekilliğini yapan M.B.U.nun Cumhuriyet Başsavcılığı nezdindeki 18/10/2019 tarihli tanık beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...[A.B.] isimli şahsın ailesi tarafından eski baro başkanı olan babama müdafiilik talebi iletilmiş. Onun da bana söylemesi üzerine ben Cumhuriyet Başsavcılığına gelerek şahısla görüşüp ifadesine eşlik ettim. Başsavcılıktaki ifadesinde [A.B.] etkin pişmanlıktan yararlanmak amacıyla detaylı ifade verdi. Daha sonra ben emniyette yapılan teşhis işlemine de iştirak ettim. Benim kendisinin müdafiiliğini yaptığım, bu nedenle görüştüğüm ve adli işlemlere katıldığım sırada herhangi bir kötü muamele olayı yaşanmamıştır. [A.B. de] bana yaptığımız görüşmelerde buna dair bir beyanda bulunmadı..."
56. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığınca 2/4/2019 tarihli yazıyla talep edilmesi üzerine Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında temin edilen, müteveffadan alınan vücut sıvıları ve kan örneklerinin incelenmesi sonucu ATK tarafından düzenlenen rapor (bkz. § 39) iletilmiştir.
57. A.B. ile aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınıp aynı tarihlerde aynı nezarethanede tutulan diğer kişiler olan S.K., U.Ko., M.S., A.C.K., Y.T., O.A. ve U.Ka.nın tanık beyanları Körfez Cumhuriyet Başsavcılığınca temin edilmiştir. E.S. ile İ.K.nın ise yaşadığı bildirilen adreslerde araştırmalar yapılmasına rağmen şahıslara ulaşılamadığından beyanları alınamamıştır.
58. U.Ka.nın Sakarya/Yenikent Polis Merkezi Amirliği nezdindeki 31/7/2018 tarihli tanık beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...normal günlük yememiz gereken üç öğün yemek Polis Merkezi görevlileri tarafından bize getirildi, bunun dışında özel isteğimiz olduğu zaman Polis Merkezi görevlileri karışmayıp TEM Şubeye iletmemizi söylediler, genel olarak yeme, içme ve lavoba gibi insani ihtiyaçlarımız sorunsuz şekilde karşılandı, ben gözaltında kaldığım süre içerisinde bir olumsuzluğa ve kötü davranışa maruz kalmadım, maruz kalan birini de görmedim, ... yan nezaretle bizim aramızda sadece bir duvar vardı, orada bir işkence veya kötü muamele olsa duyabilirdik, ben kendim böyle bir konuya maruz olmadım, olanı da görmedim..."
59. A.B. ile aynı nezarethanede tutulan U.Ko.nun Siirt Yenimahalle Şehit Halis Şimşek Polis Merkezi Amirliği nezdindeki 17/7/2018 tarihli tanık beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...aramızda sadece bir duvar olan yan nezarethanede kalan kendisini lavoboya gelip giderken ve 6 gün boyunca sohbet ettiğim esnada sonradan orada tanıdığım [A.B.] kalıyordu. [A.B.nin] nezarette kaldığı esnada psikolojisi çok bozuktu geceleri uyuyamıyor sürekli su ya da lavaboya gideceğini söylüyordu. Polis merkezindeki görevlilerde usülüne uygun olarak davranıyordu. Avukat dilekçesinde geçtiği gibi kesinlikle kötü muamele, ilaç verme ve tehdit gibi eylemlere maruz kalmadı. Ben böyle birşeye kesinlikle şahit olmadım. Bize Polis Merkezindeki görevliler gayet usulüne uygun olarak olması gerektiği gibi davrandılar. Dediğim gibi [A.B.nin] nezarethanede kaldığı süre zarfında psikolojisi çok bozuktu kafasını nezarethane demirlerine felan vurup sürekli sıkıntılar çıkarıyordu. Kendisini de ben bu vesileyle dikkatimi çektiği için tanıdım..."
60. A.B. ile aynı nezarethanede tutulan A.C.K.nın Ankara/Gölbaşı Osman Tan Polis Merkezi Amirliği nezdindeki 5/7/2018 tarihli tanık beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...Bu şahısla birlikte kaldığımız süre zarfında bu şahsa yönelik görevli Polis memurları tarafından tehdit, kötü muamele ve ilaç verilmesi olayına şahit olmadım. ancak şahıs nezarette kaldığı süre zarfında sürekli kendi kendine konuşuyordu, konuşmalarında dolar benim yüzümden çıkacak, anlatmasaydım olanları diye konuşmalar yapıyordu, benim kaldığım süre zarfında nezaretteki herkese eşit şekilde muamele edildi. hatta bu şahıs özellikle ailesi ile görüşmek istediğinde bu şahsın isteği sürekli yerine getiriliyordu. bu şahsa yönelik bir tehdit, kötü muamele ve ilaç vererek psikolojik bir baskı yapılmadı. Ben böyle bir duruma şahit olmadım. olsaydım bunu da inkar etmezdim. 5 gün nezarette kaldım bu süre zarfında baskı yapılan kimse olmadı..."
61. A.B. ile aynı nezarethanede tutulan O.A.nın Ankara/Keçiören İlçe Emniyet Müdürlüğü nezdindeki 3/7/2018 tarihli tanık beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...[A.B.nin] davranışları tutarsızdı, gece kalkıyor ellerini tutuyor, parmaklıklara vuruyordu, oda içerisinde dolaşıyor ve kendi kendine konuşuyordu. Orada bulunan polis memurlarına eşimi de gözaltına aldılar, görüştürün diyordu. Oradaki görevli memur eşini aradığını ve eşinin evde olduğunu söylemesine rağmen eşinin gözaltında olduğuna inanıyordu. Nezarette kaldığım süre içerisinde hiçbir polis memuru bizi tehdit etmedi, [A.B.yi de] tehdit etmediler. Kötü muamele görmedik, hatta bizi moral olarak rahatlatıyorlardı. Hiç kimseye ilaç verilmedi. Hatta benim migrenim tuttu ve bana ilaç vermediler. Polis nezaretinde sağlık ocağına gittim ve doktorun verdiği ilacı kullandım. [A.B.nin] nezarette kaldığı süre içerisinde psikolojisi bozuktu..."
62. A.B. ile aynı nezarethanede tutulan S.K.nın Bingöl Yenişehir Şehit Hayrullah Polat Polis Merkezi Amirliği nezdindeki 16/7/2018 tarihli tanık beyanı şöyledir:
"...[A.B.] isimli şahsı tanımam. Nezarethane de kaldığımız süre zarfınca görevli polis memurlarının bana ve diğer gözaltındaki kişilere karşı tehdit etme, kötü muamelede bulunma gibi durumlarına şahit olmadım. Ben ve diğer gözaltında bulunan şahıslara ilaç verilmedi..."
63. A.B. ile aynı nezarethanede tutulan Y.T.nin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Hakkâri Merkez Komutanlığı nezdindeki 16/7/2018 tarihli tanık beyanı şöyledir:
"...[A.B.yi] nezarethanede kaldığım süre içerisinde tanıdım. [A.B.nin] davranışları tutarsızdı, kendi kendine konuşur çok uyumazdı. Çok düşünceli tavırlar içerisindeydi. Hatta eşinin de gözaltına alındığını düşünüyordu. Polis memuru eşini arayarak [A.B.yi] rahatlattı. Böyle birşey olmadığına ikna etti. Orada bulunduğumuz sürede [A.B.yi] tehdit etmediler. Hiçbir polis memuru hiç kimseyi tehdit etmedi ve kötü muamelede bulunmadı. Hiç kimse herhangi bir ilaç içirme eylemine maruz kalmadı..."
64. M.S.nin Adıyaman/Yeşilyurt Şehit Ayhan Kıymacı Polis Merkezi Amirliği nezdindeki 26/6/2018 tarihli tanık beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...[A.B.nin de] herhangi bir baskıya, tehdide, kötü muameleye, ilaç verme olayına, işkenceye maruz kaldığına şahit olmadım. Ben nezarethane de bulunduğum tarihlerde yemeklerimiz zamanın da gelirdi, her gün doktor kontrolü yapılırdı..."
65. Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı 18/10/2019 tarihinde Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında görevi kötüye kullanma, kasten yaralama, işkence suçları bakımından kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...Müşteki vekili tarafından ibraz edilen şikayet dilekçesinde özetle; ...
Başsavcılığımızın kayıtlarının ve emniyet biriminden getirtilen kayıtların incelenmesinde, [A.B.nin] ... 22/11/2017 tarihinde ikamet ettiği Gaziantep ilinde gözaltına aldığının, 24/11/2017 günü uçakla İstanbul'a getirildiğinin, aynı gün Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince teslim alınarak nezarethaneye konulduğunun, yine aynı tarihte [A.B.] ile birlikte aynı yapılanma içerisinde yer olabileceği şüphesiyle toplam 14 kişinin gözaltına alındığının, 22/11/2017 günü 7 gün süreyle gözaltına alınan [A.B.nin] gözaltı süresinin 28/11/2017 günü yazılı talimat ile 7 gün süreyle uzatıldığının, uzatma kararının muhataplarına tebliğ edildiğinin, [A.B.nin] İslahiye ilçesinde gözaltına alındığı sırada İslahiye Devlet Hastanesinden alınan raporunda darp cebir izine rastlanmadığının, 24/11/2017 tarihinde genel adli muayene raporunun alındığının bu raporda yolculuk yapmasında sakınca olmadığının belirtildiğinin, Körfez İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince teslim alındıktan sonra 24/11/2017 günü tekrar adli raporunun alındığının, şahsın gözaltında kaldığı 24/11/2017 tarihi ile 04/12/2017 tarihleri arasında düzenli olarak muayene ettirilerek raporunun alındığının, alınan bu raporlarda darp cebir izi bulunmadığının, şahsın 30/11/2017 günü baro tarafından görevlendirilen avukat [M.H.D.] ile görüşme yaptığının, görüşme sonrasında emniyet birimlerince ifadesinin alınması aşamasına geçildiğinin, ifadesinde şahsın üniversiteye hazırlık döneminde örgüt ile tanıştığını, evlerde kaldığını, üniversite döneminde ev abiliği yaptığını, astsubay okulunda örgüt bağlantısının devam ettiğini, himmet verdiğini, 2012 yılında Çanakkale'ye atandıktan sonra örgüt ile bağını kestiğini beyan ettiğinin, ancak ifade sonrasında şahsın ifadesini imzalamaktan imtina ettiğinin, bu durumun kolluk görevlileri ve baro tarafından görevlendirilen müdafisi eşliğinde tutanak altına alındığının, özel avukat istemesi üzerine kolluk görevlilerince eşinin aranarak durumun bildirildiğine dair tutanak tutulduğunun, 04/11/2017 tarihinde [A.B.nin] ifadesinin Cumhuriyet Başsavcılığında ve özel avukatı [M.B.U.] nezaretinde alındığının,.. şüphelinin ifadesi sonrasında ifadesinde bahsi geçen şahısları teşhis etmesi amacıyla kolluk birimlerine sevk edildiğinin, teşhis işleminin avukat [M.B.U.] huzurunda yapıldığının, akabinde şahsın adli kontrol talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildiğinin, şahsın buradaki sorgusunda ifadelerinin doğru olduğunu beyan ettiğinin ve adli kontrol tedbiri ile serbest bırakıldığının belirlendiği,
Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü'nün 13/06/2018 tarihli yazısı ile Tütünçiftlik Polis Merkezi Amirliğinin 24/11/2017-04/12/2017 tarihleri arasındaki kamera kayıtlarının mevcut olmadığının bildirildiği,
[A.B.nin] kolluk aşamasında alınan ifadesine katılan avukat [M.H.D.nin] alınan ifadesinde,...
[A.B.nin] savcılık ifadesinde ve teşhis işlemine katılan avukat [M.B.U.nun] alınan ifadesinde,...
Şikayet dilekçesinde bahsi geçen [A.B.nin] eşini ve abisini arayan numaranın sahibi olan ve şahıs hakkındaki adli işlemleri yürüten polis memuru [M.Ç.nin] alınan ifadesinde, ...
Şahıs hakkındaki adli işlemleri yürütülen polis memuru [A.B.nin] alınan ifadesinde,...
[A.B.] ile aynı dönemde gözaltına alınan şahısların alınan ifadelerinde;... [aynı nezarette kalanların tanık beyanlarına yer verilmiştir.]
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca [A.B.nin] 22/03/2018 tarihinde ölümü ile ilgili olarak yürütülen soruşturma sonucunda; ... gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini,...
Uyap kayıtlarının tetkikinde, [A.B.] hakkında farklı Cumhuriyet Başsavcılıklarınca etkin pişmanlık ifadeleri, ankesörlü telefonlardan ardışık arama tespitleri üzerine FETÖ/PDY örgüt üyeliği bağlamında soruşturmalar başlatıldığının, şahsın ölümü üzerine dosyaların takipsizlik kararı verilerek kapatıldığının belirlendiği,
Sonuç olarak; müştekilerce [A.B.nin] hakkında yürütülen soruşturma kapsamında gözaltında kaldığı süreç içerisinde fiziki ve psikolojik saldırıya, baskı ve tehdide maruz kaldığı, kendisine ilaç içirilmiş olabileceği iddia edilmiş ise de, soruşturma aşamasında gözaltında kaldığı sırada [A.B.nin] müdafiiliğini üstlenen avukatların beyanları, [A.B.nin] gözaltında kaldığı dönemde kendisi ile birlikte nezarethanede kalan tanıkların beyanları, şahsın gözaltında kaldığı süre içerisinde alınan adli raporları, [A.B.nin] emniyet ve savcılık aşamasında verdiği ifadelerin kapsamı, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma dosyasının kapsamı ve elde edilen veriler birlikte değerlendirildiğinde iddiaların soyut olduğu, ileri sürülen eylemlerin yaşandığına dair herhangi bir delil ve dahi emare bulunmadığı anlaşılmakla şikayet konusu hakkında KAMU ADINA KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA,..."
66. Başvurucuların anılan karara itirazlarında; şikâyet dilekçelerinde Polis Merkezi Amirliğinde görev yapan diğer kolluk personelinin tanık beyanının alınması, kamera kayıtlarının temini ve incelenmesi, aynı nezarette kalan şahısların müteveffanın kafasını demirlere vurduğuna, psikolojisinin bozuk olduğuna dair beyanları karşısında adli muayene yapan doktorların şüpheli olarak ifadesi ile müşteki beyanlarının alınması, psikiyatri doktorlarının tanık beyanlarının alınması gibi talep ettikleri deliller toplanmadan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği belirtilmiştir. Ayrıca başvurucular, A.B.ye fiziksel ve psikolojik saldırı, baskı ve tehdit gerçekleştiren kamu görevlilerinin eylemleri dolayısıyla girdiği bunalım sonucu A.B.nin intihar etmesine neden olan, gözaltında ve idari tahkikatta müteveffaya işkence ve kötü muamele yapan, bunlara göz yuman, yapılmasına rıza gösteren tüm kamu görevlileri hakkında intihara sebep olmaları nedeniyle kasten öldürme suçundan dava açılması gerekirken kovuşturmasızlık kararı verildiğini de ifade etmişlerdir.
67. Başvurucuların itirazını inceleyen Kocaeli 1. Sulh Ceza Hâkimliğince 10/12/2019 tarihinde itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karar başvuruculara 27/1/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucular 7/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
C. İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığı Tarafından Yürütülen Ceza Soruşturması Süreci
68. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararı sonrasında İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığına iletilen İdari Tahkikat Komisyonu görevlileri hakkındaki isnatlara dair soruşturma dosyası 2018/1752 numaraya kaydedilerek 7/6/2018 tarihinde, Tugay Komutanlığından İdari Tahkikat Komisyonunca yapılan tahkikat dosyasının örneğinin iletilmesi talep edilmiştir.
69. Başvurucular intihara sebebiyet verme, görevi kötüye kullanma, işkence, kötü muamele, tehdit, suçu ve suçluyu gizleme suçları açısından sundukları 22/11/2018 tarihli dilekçeyle, İdari Tahkikat Komisyonu üyeleri olarak S.Y. ve iki kişinin daha ismini bildirip bu kişiler ve bu kişilerin bildireceği idari tahkikata dâhil olan diğer kişilerin tespit edilerek müteveffaya uygulanan işkence ve kötü muameleyi gören Bölük Astsubayı Ö.S.nin de tanık olarak dinlenilmesini İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığından talep etmiştir.
70. Tugay Komutanlığı 3/12/2018 tarihli yazıyla A.B. hakkında düzenlenen Bilgi Alma Tutanağı ve kanaat raporundan oluşan idari tahkikat dosyasını İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığına iletmiştir.
71. İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığı 22/8/2019 tarihli yazıyla Körfez Cumhuriyet Başsavcılığından A.B. hakkında FETÖ üyeliği isnadıyla yürütülen soruşturma dosyasının örneğini istemiştir. Dosya örneği 12/12/2019 tarihinde ilgili Cumhuriyet başsavcılığı tarafından İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmiştir.
72. İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığı 22/8/2019 tarihinde BTK'dan A.B.ye ait 05...9 numaralı cep telefonunun 1/2/2018 ile 22/3/2018 tarihleri arasındaki arama ve mesajlaşma kayıtları ile baz istasyonu kayıtlarının ve tespit edilen telefon numaralarının kimlere ait olduğunun bildirilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamında cevap yazısına rastlanmamıştır.
73. İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığı 22/8/2019 tarihinde Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığından (Gaziantep Tugay Komutanlığı) İdari Tahkikat Komisyonu üyeleri hakkında görevi kötüye kullanma suçu bakımından ön inceleme yapılarak soruşturma izni verilmesi veya verilmemesinin takdir edilerek bilgi verilmesini talep etmiştir.
74. İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığının talebi Gaziantep Tugay Komutanlığı tarafından olay hakkında soruşturma izni talebine esas olarak gerekli tahkikatın yürütülmesi amacıyla Tugay Komutanlığına iletilmiştir. Tugay Komutanlığınca yürütülen tahkikat evrakına göre A.B. hakkındaki idari tahkikatta üç personel görevlendirilmiştir ve İdari Tahkikat Komisyonu görevine 8/12/2017 tarihinde başlayacak, tahkikat sonucu düzenlenecek değerlendirme raporu Tugay Komutan Yardımcılığına 14/12/2017 tarihi saat 15.30'a kadar sunulacaktır (bkz. § 23). İdari Tahkikat kapsamında düzenlenen Bilgi Alma Tutanağı'na göre 8/12/2017 (saat 16.00) ile 12/12/2017 (saat 15.00) tarihleri arasında A.B.nin bilgisine başvurulmuştur (bkz. § 26).
75. Soruşturma izni talebine esas olan tahkikat kapsamında Yüzbaşı S.Y.nin 3/4/2020 tarihinde bilgisine başvurulmuştur. Diğer iki personel emekli olduğundan bilgilerine başvurulamamıştır.
76. Soruşturma izni talebine esas olan tahkikat kapsamında temin edilen belgelerden A.B.nin "Kendine zarar verici davranışı var mı?", "Sivilde psikolojik tedavi görmüş mü?" sorularına "Hayır" yanıtını verdiği Personel Bilgi Formu'ndan anlaşılmıştır.
77. Gaziantep Tugay Komutanlığınca 8/5/2020 tarihli yazı ile elde edilen belgeler sonucunda olayda herhangi bir personelin kusur ve ihmali bulunmadığının değerlendirildiği belirtilerek soruşturma izni verilmesine gerek görülmediği belirtilmiş ve karar İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmiştir.
78. İslâhiye Cumhuriyet Başsavcılığı 16/10/2020 tarihinde S.Y. hakkında başkasını intihara yönlendirme, yardım etme, görevi kötüye kullanma suçlarından işlem yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"... 22/11/2017 tarihinde eşinin FETÖ üyeliği suçlaması ile gözaltına alınarak Kocaeli Körfez ilçesine götürüldüğünü, burada 13 gün kadar gözaltında kaldığını, döndüğünde eşinin psikolojisinin tanınmaz hale geldiğini, bir süre eşinin psikiyatri tedavisi gördüğünü, tedavi sürecinde eşinin İslahiye'de bulunan görevinin devam ettiğini, görevde bulunduğu esnada [S.] isimli şüpheli [S.Y.] olduğu tespit edilen yüzbaşının ifade alınacağından bahisle sık sık eşini çağırdığını ve eşinin de bu sebeple sıkıntıya girerek psikolojisi bozuk halde iken kendisini asarak yaşamına son verdiğini, yaşanan olay dolayısıyla Körfez ilçesinde gözaltında bulunduğu sırada görev yapan kamu görevlileri ve İslahiye ilçesinde birliğindeki görevli amirlerinden şikayetçi olduğunu belirttiği olayda,
İslahiye ilçesinde görevli hakkında şikayet bulunan şüpheli hakkındaki evrakın Cumhuriyet Başsavcılığımıza Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderildiği, şüpheli [S.Y.] hakkında soruşturma izni talep edildiği, Milli Savunma Bakanlığının Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5. Zırhlı Tugay Komutanlığının 08/05/2020 tarihli soruşturma izni konulu yazıda şikayete konu ile ilgili olarak herhangi bir personelin kusur ve ihmalinin bulunmadığı değerlendirildiğinde olayla ilgili olarak soruşturma izni verilmediği anlaşılmıştır.
Atılı görevi kötüye kullanma ve intihara yönlendirme eylemleri yönünden müşteki Fatma'nın soyut beyanı dışında şüpheli tarafından söz konusu eylemlerinin gerçekleştirildiğine dair de başkaca delillere de ulaşılamadığı ve şüpheli hakkında soruşturma izni verilmediği anlaşıldığından, soruşturma konusu dosya ile ilgili olarak İŞLEM YAPILMASINA YER OLMADIĞINA..."
79. Başvurucular 30/10/2020 tarihli dilekçeyle işlem yapılmasına yer olmadığına dair karara itiraz etmiştir. Başvurucular itirazlarında önceki iddialarını yineleyerek gözaltı ve idari tahkikat süreçlerinde müteveffaya yapılan fiziki ve psikolojik saldırı, baskı, tehdit ve korkutmalar neticesinde girdiği psikolojik bunalım nedeniyle intihar etmesine neden olan eylemleri yapan, yapılmasına göz yuman, rıza gösteren tüm kamu görevlileri hakkında intihara sebep olmaları nedeniyle kasten öldürme suçundan ayrıca görevi kötüye kullanma, işkence, tehdit, suçu ve suçluyu gizleme suçlarından dava açılması gerekirken anılan şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir.
80. İtirazı inceleyen İslâhiye Sulh Ceza Hâkimliği 9/11/2020 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
81. Bu karar başvuruculara 21/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucular 30/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
82. Başvurucular ayrıca işlem yapılmasına yer olmadığına dair kararın kendilerine tebliği ile soruşturma izni verilmemesi işleminden haberdar olduklarını belirterek Gaziantep Bölge İdare Mahkemesine sunulmak üzere Kahramanmaraş İdare Mahkemesine ilettikleri 30/10/2020 tarihli dilekçeyle Gaziantep Tugay Komutanlığının soruşturma izni verilmemesi kararına itiraz etmiştir. Dilekçede, şikâyet dilekçesinde belirttikleri olaylar yinelenmiş; işkence, kötü muamele yasakları ile yaşam hakkının ihlal edildiği belirtilmiştir. Başvurucular gözaltı işlemi öncesinde hiçbir sağlık problemi olmayan A.B.nin gözaltı sürecinde gördüğü işkence ve kötü muamele sonrasında fiziksel ve ruhsal olarak rahatsızlandığını, bu durumun müteveffayı intihara götüren süreci başlattığını belirttikten sonra şikâyet dilekçesinde belirttikleri bir kısım delilin Başsavcılık tarafından toplanmadığını ifade etmişlerdir. Başvurucular ayrıca, tarafsız soruşturma yürütülmediğini soruşturma izni verilmemesine dair karar kendilerine tebliğ edilmediği için şüpheli S.Y. hakkında ne gibi araştırma yapıldığını bilmediklerini, bu nedenle soruşturmaya etkili katılım sağlayamadıklarını, etkisiz soruşturma yürütüldüğünü, gözaltında emniyet personelince yakınlarına yapılan işkence, ilaç verme ve tehditler sonrasında A.B.nin ağır depresyona girdiğini, hastanede gördüğü tedaviye rağmen idari tahkikat kapsamında beş gün boyunca işkenceye varan insanlık dışı muameleye maruz kaldığını, sonunda da S.Y.nin araması sonrasında intihar ettiğini iddia etmişlerdir. Tüm bu nedenlerle başvurucular; S.Y. hakkında soruşturma izni verilmemesinin haksız olduğunu, İdari Tahkikat Komisyonunun diğer üyeleri hakkında hiçbir işlem yapılmadığını ve bölük astsubayının tanık olarak dinlenilmediğini belirterek soruşturma izni verilmemesi işleminin kaldırılmasını talep etmiştir.
83. Öte yandan UYAP'tan yapılan inceleme neticesinde başvurucuların soruşturma izni verilmemesi kararına yaptıkları itirazı inceleyen Gaziantep Bölge İdare Mahkemesinin 3/2/2021 tarihinde dosyayı Gaziantep İdare Mahkemesine gönderdiği görülmüştür. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli asker kişiler hakkında, askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri iddia olunan suçlar ile askeri olan suçları ve görev sebebiyle olup olmadığına bakılmaksızın asker kişiler aleyhine işledikleri iddia olunan suçlarla ilgili olarak soruşturma yapılabilmesinin ağır ceza mahkemesinin görevine giren haller ve gecikmesinde sakınca umulan haller dışında nezdinde askeri mahkeme kurulan kıta komutanı veya askeri kurum amirinin iznine tabi kılındığı, asker kişiler yönünden ayrı bir soruşturma usulünün benimsendiği görülmektedir.
Diğer taraftan;... 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na eklenen geçici 21. maddenin (E) fıkrasıyla, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Askeri Mahkemeler kaldırılmıştır.
Gelinen aşamada, itiraz edilen karar 4483 sayılı Kanun kapsamında verilmiş bir karar olmadığı gibi, bu konuda 4483 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağına yönelik ayrıksı herhangi bir düzenleme de bulunmadığı, 353 sayılı Kanun hükümleri ile Anayasada yapılan değişiklikler sonucunda ortaya çıkan durumda idari işlem mahiyetindeki itiraz konusu karara yönelik incelemenin idari işlemlere yönelik hükümler ve yargısal süreç kapsamında yapılabileceği kanaatine varılmıştır..."
84. Dosyanın iletildiği Gaziantep İdare Mahkemesi 28/10/2021 tarihinde soruşturma izni verilmemesi işleminin iptaline karar vermiştir. Milli Savunma Bakanlığı tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup istinaf incelemesi devam etmektedir. Anılan iptal kararının gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...askeri mahkemelerin kaldırılmış olması sebebiyle asker kişiler hakkında görev sebebiyle işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü soruşturma izni vermeye yetkili makam veya mercilerin 353 sayılı kanunda gösterilen yetkilerinin de ortadan kalktığı, bu hususta yasal düzenlemenin de yapılmadığı dikkate alındığında, hakkında suç isnadı bulunan ilgili hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin tesis edilen dava konusu Milli Savunma Bakanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından 08 Mayıs 2020 tarih[li]... işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır..."
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
85. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "İntihara yönlendirme" kenar başlıklı 84.maddesi şöyledir:
"(1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar."
86. 5237 sayılı Kanun’un “İşkence” kenar başlıklı 94. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Suçun;
a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
İşlenmesi hâlinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.
(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi hâlinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz."
B. Uluslararası Hukuk
87. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kaya ve diğerleri/Türkiye (B. No: 9342/16, 20/3/2018) başvurusunun kabul edilebilirliği hakkında verdiği kararda ise bir ceza infaz kurumunda tutulmakta iken ölen hükümlünün yakınlarınca yapılan başvuruda yakınlarının kötü muameleye maruz kaldığına ve bu bağlamda etkin bir soruşturma yürütülmediğine ilişkin iddiaları ile ilgili olarak ölenin herhangi bir fiziki kötü muamele ya da zulüm hakkında şikâyette bulunmadığını ve başvurucuların böyle bir şikâyeti sunmak için dava açma hakkı (locus standi) bulunsa bile şikâyet konusunda inandırıcı hiçbir delil bulunmadığını belirterek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 3. maddesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
88. Anayasa Mahkemesinin 13/4/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
89. Başvurucular; muvazzaf asker olan yakınlarının FETÖ üyeliği suçlamasıyla gözaltında iken uğradığı işkence, baskı, tehdit ve yakınlarına ilaç verilmesi sonucunda psikolojisinin bozulduğunu, psikolojik tedavi gördüğünü, psikolojik rahatsızlığına rağmen idari tahkikata tabi tutularak günler boyunca beyanına başvurulduğunu, yaşadığı sürecin ve sürece dâhil olan kamu görevlilerinin davranışlarının yakınlarını intihara sürüklediğini belirterek toplanmasını talep ettikleri deliller toplanmadan, eksik araştırma sonucunda olay hakkında ve olayın gerçekleşmesinde çeşitli şekillerde sorumluluğu bulunduğunu iddia ettikleri kolluk görevlileri ile İdari Tahkikat Komisyonu üyeleri hakkında intihara sebebiyet verme nedeniyle öldürme suçundan kamu davası açılması gerekirken çeşitli gerekçelerle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi nedeniyle yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlüğüne ilişkin usul boyutunun ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
90. Bakanlık görüşünde; müteveffanın intihar ederek öldüğü, kasıtlı bir eylem sonucu hayatını kaybetmediği, intihar ettiği tarihte hakkındaki görevinden uzaklaştırma kararı uyarınca fiilen görevinin başında bulunmadığı, dolayısıyla devletin gözetim ve denetimi altında olmadığı belirtilerek olaydaki etkili iç hukuk yolu olabileceği değerlendirilen tazminat davası yolunun başvurucular tarafından tüketilip tüketilmediğinin başvurunun kabul edilebilirlik değerlendirmesinde dikkate alınması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlüğünün ihlal edildiği iddiasının esasına yönelik olarak olayın titizlikle ve süratle soruşturulduğu, ölümün nedenini ortaya çıkarmak için soruşturma kapsamında gerekli görülen her türlü ve objektif delilin toplandığı, başvurucuların soruşturmaya etkili katılımının sağlandığı, elde edilen delil ve bilgilerin kapsamlı ve nesnel bir analizi ile neticeye ulaşıldığı ifade edilmiştir.
91. Başvurucular Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında, özetle başvurularında işkence ve kötü muamele yasağına dair iddiaları da bulunduğundan tazminat davası yolunun etkili iç hukuk yolu olarak kabul edilemeyeceğini ifade ettikten sonra başvuru formunda dile getirmiş oldukları nedenlerle yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlüğüne ilişkin usul boyutunun ihlal edildiğine dair iddialarını yinelemiştir.
2. Değerlendirme
92. Başvurucuların yaşam hakkının ihlal edildiğine dair iddiaları yakınlarının kamu görevlilerinin işkence ve kötü muamele niteliğinde olduğunu ileri sürdükleri eylemleri nedeniyle intihara sürüklendiği ve olay hakkında etkili bir ceza soruşturmasının yürütülmediğine ilişkindir ve iddialar bu bağlamda incelenecektir.
93. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, yaşama... hakkına sahiptir.”
94. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda müteveffa, başvurucuların eşi ve babasıdır. Bu nedenle başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
95. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler. Devletin pozitif bir yükümlülük olarak da yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını gerek kamusal makamların ve diğer bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 50, 51).
96. Devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında can kaybının gerçekleştiği durumlarda Anayasa’nın 17. maddesi devlete elindeki tüm imkânları kullanarak yaşam hakkını korumak için oluşturulan yasal ve idari çerçevenin gereği gibi uygulanmasını, bu hakka yönelik ihlallerin durdurulup cezalandırılmasını sağlayacak etkili idari ve yargısal tedbirleri alma görevi yüklemektedir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 52).
97. Bir kişinin yaşamına yönelik gerçek ve yakın bir tehlikenin bulunduğunun kamu makamlarınca bilindiği ya da bilinmesi gerektiği durumlarda makul ölçüler çerçevesinde kamu makamlarının bu tehlikenin gerçekleşmesini önleyebilecek şekilde önlem alması gerekir. Ancak özellikle insan davranışlarının öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar değerlendirilerek yapılacak işlem veya yürütülecek faaliyet tercihi dikkate alındığında pozitif yükümlülük kamu makamları üzerinde aşırı yük oluşturacak şekilde yorumlanamaz (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 53).
98. Öte yandan devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin usul boyutu çerçevesinde devlet, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
99. Bu ilkeler çerçevesinde, somut başvurunun incelenmesinden önce, kamu makamları açısından yaşam hakkının yukarıda değinilen yükümlülüklerinin doğması için kamu makamlarının kişinin yaşam hakkına yönelik bir müdahalesinin bulunması ve kişinin kamu makamların kontrolü ve gözetimi altında iken hayatını kaybetmesi gereklilikleri tekrar ifade edilmelidir.
100. Astsubay olarak görev yaparken gözaltına alınan A.B.nin bu süre boyunca devlet hastanesi doktorlarınca günlük olarak düzenlenen adli muayene raporlarında herhangi bir darp ve cebir izi bulunmadığı tespitlerine yer verilmiştir (bkz. § 14). A.B.nin ne gözaltı sürecinde ne de serbest bırakılması sonrasında zorunlu müdafiye veya vekiline gözaltında iken işkence, kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin bir beyanda bulunduğuna dair bir veriye rastlanmamıştır. Nitekim her iki vekil de böyle bir davranışa şahit olmadıklarını ifade etmiştir (bkz. §§ 54, 55).
101. Benzer şekilde A.B.nin serbest bırakılmasından sonraki psikiyatri polikliniği muayeneleri sırasında doktorlara gözaltında maruz kaldığı işkence veya kötü muamele teşkil edebilecek davranışlar nedeniyle psikolojik olarak rahatsızlandığına yönelik beyanı bulunduğuna dair bir veriye rastlanmamıştır. Yine serbest bırakılmasından iki gün sonra 6/12/2017 tarihinde birliğine katılan A.B.nin bazı tuhaf davranışlar sergilemesi üzerine bölük komutanı tarafından sevk edildiği RDM'de 7/12/2017 tarihinde psikologla görüşmesi sırasında da A.B.nin bu yönde bir beyanı olmamıştır (bkz. § 24).
102. A.B. ile birlikte aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan diğer şüpheliler de A.B.nin nezarethanede kaldığı süre boyunca işkence veya kötü muamele teşkil edecek bir davranışa maruz kaldığına şahit olmadıklarını beyan etmiştir (bkz. §§ 58-64).
103. Öte yandan başvurucuların yakınlarına gözaltında iken bir ilaç verildiği, ardından ruhsal durumunun bozulup bu sürecin intiharına yol açtığı iddiası yönünden de A.B.nin otopsisi sırasında alınan vücut sıvısı ve kan örnekleri üzerinde ATK tarafından yapılan toksikolojik inceleme neticesinde şüpheli herhangi bir maddeye rastlanmamıştır (bkz. § 39). Bu iddiayı destekleyecek herhangi bir bilgi ve belge de mevcut değildir.
104. Ayrıca A.B. serbest kalmasından vefatına kadar geçen dört buçuk aylık sürede vekili bulunmasına rağmen gözaltında işkence, kötü muameleye maruz kaldığı iddiasına ilişkin olarak adli makamlara herhangi bir şikâyette bulunmadığı gibi A.B.nin psikolojik olarak rahatsızlanması nedeniyle adli makamlara iddiasını iletemediğinin düşünülebilmesi hâlinde de başvurucular yahut A.B.nin yaşadığı sürece yakından şahit olan diğer akrabaları tarafından da bu iddia ileri sürülerek adli makamlara herhangi bir şikâyette bulunulmamıştır. A.B.nin ya da başvurucuların söz konusu iddialarını adli makamlara iletmede güçlük yaşamaları, başvuru yapmaktan endişe duymaları ya da sürecin aleyhlerine sonuçlanacağını düşünmeleri nedeniyle şikâyette bulunamadıkları yönünde bir beyanları da yoktur.
105. Bunların yanı sıra gözaltından serbest bırakıldığı 4/12/2017 tarihinden itibaren çok kısa süreyle (birkaç gün) birliğine gelip gittiği anlaşılan A.B.nin birliğinden ayrıldığı en son tarih olan 29/12/2017 tarihinden intihar ettiği 22/3/2018 tarihine kadarki üç aylık sürede birliği ile temasının sona erdiği, bu süre içinde memleketinde olduğu görülmüştür. Dolayısıyla A.B.nin intihar ettiği sırada devletin gözetimi ve kontrolü altında olduğunu değerlendirmek mümkün değildir.
106. Tüm bu bilgiler ve mevzuatta intihara yönlendirme suçunun kasten işlenen bir suç olduğu (bkz. § 85) gözetildiğinde, gözaltında iken kötü muamele teşkil edebilecek bir davranışa maruz kaldığına dair herhangi bir tıbbi veriye ilişkin belge bulunmayan, serbest kalmasını müteakip bu iddiasını muayene olduğu psikiyatri doktorlarına dile getirmeyen ya da bu yönde adli makamlara herhangi bir şikâyette bulunmayan, muvazzaf bir asker olarak görev yaptığı birliği ile temasının kesilmesinden aylar sonra, dolayısıyla kamu makamların gözetimi ve kontrolü altında bulunduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığı bir tarihte intihar eden A.B.nin ölümünde devletin yaşam hakkı bağlamında bir müdahalesi bulunmamaktadır. Bu doğrultuda somut olay bakımından devletin kamu görevlileri hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmesi yükümlülüğünün doğmadığı değerlendirilmiştir.
107. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
108. Başvurucular; yakınlarının gözaltında iken işkence, baskı, tehdit ve ilaç verilmek suretiyle işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını, süreçte psikolojik olarak rahatsızlanmasına rağmen idari tahkikata tabi tutularak günler boyunca beyanına başvurulduğunu ileri sürmüştür. Başvurucular toplanmasını talep ettikleri delillerin toplanmadan, yalnızca bir askerî personel hakkında soruşturma yürütülerek, eksik araştırma sonucunda olay hakkında ve olayın gerçekleşmesinde çeşitli şekillerde sorumluluğu bulunduğunu iddia ettikleri kolluk görevlileri ile İdari Tahkikat Komisyonu üyeleri hakkında intihara sebebiyet verme nedeniyle öldürme suçundan kamu davası açılması gerekirken çeşitli gerekçelerle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
109. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“…
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
…”
110. Bireysel başvuru yolunu işletebilecekler esas itibarıyla ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı güncel bir kişisel hakkı doğrudan etkilenen kişiler yani doğrudan mağdurlar olmakla birlikte somut olayın koşullarına ve ihlal edilen hakkın niteliğine göre doğrudan mağdur ile arasında kişisel ve özel bir bağ bulunan, dolayısıyla da Anayasa ve Sözleşme'nin ihlalinden olumsuz olarak etkilenmiş veya ihlalin sona ermesinden meşru ve kişisel bir menfaati bulunan kimseler de dolaylı mağdur sıfatıyla bireysel başvuruda bulunabilecektir (Engin Gök ve diğerleri, B. No: 2013/3955, 14/4/2016, § 47). Nitekim mağdurun bizzat başvuru yapmasının mümkün olmadığı ve yakın akrabalık ilişkisinin bulunduğu kimi durumlarda başvurucuların ihlalden doğrudan etkilenmemelerine rağmen ihlalden dolaylı olarak etkilenmeleri nedeniyle kendi adlarına başvuru yapabilecekleri kabul edilmektedir.
111. Somut başvuruda başvurucuların dolaylı mağdur sıfatlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda A.B. serbest kalmasından vefatına kadar geçen dört buçuk aylık sürede vekili bulunmasına rağmen gözaltında işkence, kötü muameleye maruz kaldığı iddiasına ilişkin olarak adli makamlara herhangi bir şikâyette bulunmamıştır. A.B.nin bu imkânının bulunmadığının düşünülmesi durumunda, söz konusu iddiayı adli makamlara iletmede herhangi güçlük yaşadıklarına dair bir beyanları bulunmayan başvurucular da A.B.nin serbest kaldığı tarihten hayatını kaybettiği tarihe kadarki süre zarfında bu iddiayı ileri sürerek adli makamlara herhangi bir şikâyette bulunmamıştır.
112. Başvurucuların, yakınlarının gözaltında iken kötü muameleye maruz kaldığına yönelik iddiaları bakımından dolaylı mağdur sıfatları bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
113. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 13/4/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.