TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SABİRİYE ACAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/33733)
|
|
Karar Tarihi: 20/4/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Selçuk KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Sabiriye ACAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Lütfullah ÖNDER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tazminat davasında uzun süren yargılama nedeniyle
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Tescil
ve Hizmet Dairesi Başkanlığında şef olarak olarak görev yapmaktayken Hizmet
Sunumu Genel Müdürlüğü Kurumsal Hizmetler Daire Başkanlığı Alo 170 Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bilgi hattında şef olarak görevlendirilmesine yönelik işlemin
iptali istemiyle dava açmıştır. Ankara 9. İdare Mahkemesince 25/12/2008 tarihli
karar ile işlemin yürütmesinin durdurulmasına, 16/4/2009 tarihli karar ile de
işlemin iptaline hükmedilmiştir.
9. Başvurucu tarafından başka birimde görevlendirilmesine
yönelik mahkeme kararıyla iptal edilen işlem nedeniyle sağlık durumunun
bozulduğu ve emekli olmak zorunda kaldığı iddialarıyla 100.000 TL manevi
tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle 17/1/2014 tarihinde Ankara 11.
İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açılmıştır.
10. Mahkemenin 24/9/2014 tarihli kararı ile, dava konusu
tazminat isteminin dayanağı işlem hakkında Ankara 9. İdare Mahkemesince verilen
25/12/2008 tarihli yürütmenin durdurulması kararının idarece hemen uygulanması
suretiyle başvurucunun 2/2/2009 tarihinde eski görevine geri döndüğü, işlemin
kişisel kin ve garezle tesis edildiğine ilişkin bir tespitin yer almadığı ve
başvurucunun manevi değerlerinde tazmin gerektiren bir eksilme olduğununun
kabulüne hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
verilmiştir.
11. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar Danıştay İkinci
Dairesinin 14/11/2017 tarihli kararıyla onanmış, karar düzeltme istemi de aynı
Dairenin 19/9/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
12. Nihai karar başvurucuya 10/10/2018 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
13. Başvurucu 9/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 20/4/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
17. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B.
No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).
18. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
19. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında 4 yıl 8 aylık yargılama süresinin makul olmadığı
sonucuna varmak gerekir.
20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu; uyuşmazlığa konu işlem nedeniyle maddi ve manevi
olarak yıprandığını, olumsuz çalışma şartları nedeniyle erkenden emekliliğini
istemek zorunda kaldığını, kararın hukuka ve adalete aykırı olduğunu belirterek
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
22. Başvuru, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru inceleme
yetkisi kapsamında ve sunulan bilgi ile belgeler çerçevesinde
değerlendirilmiştir. Başvurularda ileri sürülen iddialar, mahkemelerce
delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup
mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir
hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu
şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır (Necati
Gündüz, Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
25. Başvurucu, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat
talebinde bulunmuştur.
26. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
27. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında net 8.000 TL tutarında manevi tazminatın başvurucuya ödenmesine
karar verilmesi gerekir.
28. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen
ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Talepte bulunan başvurucunun bu
konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerekir.
29. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harçtan ve
3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.294,70 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A.1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 8.000 TL tutarında manevi tazminat
ÖDENMESİNE,tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
3.294,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Ankara 11. İdare Mahkemesine
(E.2014/83, K.2014/1190) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
20/4/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.