logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Necati Özkök [1.B.], B. No: 2018/34658, 26/5/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NECATİ ÖZKÖK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/34658)

 

Karar Tarihi: 26/5/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Ali KOZAN

Başvurucu

:

Necati ÖZKÖK

Vekili

:

Av. Refik Çağlar DİLBER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, pasaport iptali nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 16/11/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

5. 1989 yılından bu yana Almanya'da yaşayan başvurucu 20/7/2017 tarihinde tatil için Türkiye'ye gelmiştir. Yurda girişinde yapılan pasaport kontrolünde görevli polis memuru tarafından İçişleri Bakanlığı tarafından iptal edildiği gerekçesiyle başvurucunun pasaportuna el konulmuştur. 31/7/2017 tarihinde pasaportun iptalinin nedeninin bildirilmesi talebiyle yaptığı başvuruya, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şube Müdürlüğü tarafından silahlı terör örgütü FETÖ/PDY ile ilişkisi nedeniyle Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri kapsamında pasaportun iptal edildiği cevaben bildirilmiştir.

6. Başvurucu anılan idari işlemlerin iptali talebiyle Ankara 5. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) 22/8/2017 tarihinde dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu; 1989 yılından bu yana Federal Almanya'da yaşadığını ve bu ülkede 25 yıldır bir fabrikada çalıştığını, 2024 yılına kadar da Almanya’da oturma ve ikamet izni bulunduğunu belirtmiştir. Yıllık izin süresinin 25/8/2017 tarihinde biteceğini, 28/8/2017 tarihinde işbaşı yapamaması hâlinde iş akdinin feshedileceğini ve yaklaşık 25 yıllık haklarının heba olacağını vurgulamıştır. FETÖ/PDY'yle herhangi bir irtibatının söz konusu olmadığını, hakkında açılmış soruşturma ya da kovuşturma da bulunmadığını belirtmiştir.

7. İdarece davaya verilen cevapta; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/180056 soruşturma numaralı sayılı talimatı çerçevesinde, 23/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) (5) numaralı maddesi kapsamında pasaport iptal işlemlerinin yapıldığı belirtilmiştir.

8. Mahkeme 15/5/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 13/5/2017 tarihli ve 2016/180056 sayılı "Pasaport İptali" konulu yazısına istinaden davacının da aralarında bulunduğu şahıslar hakkında 667 sayılı KHK'nın 5. maddesi uyarınca işlem yapıldığı tespit edilmiştir. Bu bağlamda kamu idarelerinin herhangi bir takdir yetkisine ve mevzuatın öngördüğünden başkaca bir işlem tesis etme seçeneğine sahip olmadığı, mevzuat hükümlerinin doğruluğunu tartışma yetkisinin bulunmadığı gibi uygulamaktan kaçınamayacakları, aksi takdirde cezai ve hukuki sorumluluklarının doğacağı vurgulanmıştır. Buradan hareketle davaya konu işlemin davalı idarece bağlı yetki çerçevesinde 667 sayılı KHK'da yer alan hüküm gereği tesis edildiği anlaşıldığından uyuşmazlık konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

9. Başvurucunun istinaf talebi, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 20/9/2018 tarihli kararıyla ilk derece mahkemesinin kararının hukuka ve usule uygun olduğu belirtilerek reddedilmiştir.

10. Nihai karar 19/10/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

11. Başvurucu 16/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

12. İlgili hukuk (ulusal mevzuat, Anayasa Mahkemesi kararları, uluslararası düzenlemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları) için bkz. Onur Can Taştan [GK], B. No: 2018/32475, 27/10/2021, §§ 24-32; Yağmur Erşan [GK], B. No: 2018/36451, 27/10/2021, §§ 22-30; Şengül Tükel, B. No: 2018/12456, 12/1/2022, §§ 16-21.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

13. Anayasa Mahkemesinin 26/5/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvuruyu İnceleme Usulü

14. Anayasa Mahkemesi Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 187-242) kararında ayrıntıları belirtilen ilkelere dayanarak başvurucunun şikâyet ettiği idari işlemlerin OHAL ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğuna ve incelenmenin Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılaması gerektiğine karar vermiştir. Bu inceleme sırasında öncelikle söz konusu tedbirin başta Anayasa'nın 13. ve 20. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Onur Can Taştan, §§ 41-45; Yağmur Erşan, §§ 41-45).

B. Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

15. Başvurucu; 1989 yılından bu yana Federal Almanya'da yaşadığını ve bu ülkede yaklaşık olarak 25 yıldır çalıştığını, 2024 yılına kadar da Almanya’da oturma ve ikamet izni bulunduğunu belirtmiştir. Yaşadığı ülkeye dönememesi hâlinde işten çıkarılacağını ve 25 yıllık birikiminin heba olacağını vurgulamıştır. Mağduriyetine neden olan pasaport iptalinin maddi bir hatadan kaynaklandığını düşündüğünü zira FETÖ/PDY'yle herhangi bir irtibatının söz konusu olmadığını belirtmiştir. Ayrıca yurt dışına çıkışının sadece soruşturma veya kovuşturma kapsamında bir hâkim kararıyla engellenebileceğini, hakkında açılmış soruşturma ya da kovuşturma bulunmadığı gibi yurt dışına çıkışına engel bir yargı kararının da mevcut olmadığını belirtmiştir. Yargılama sürecinde bu durumun gözetilmediğini ve silahlı terör örgütüyle bağına, dolayısıyla pasaportun iptaline dair somut bir delil de ortaya konulamadığını vurgulayan başvurucu adil yargılanma hakkı ile seyahat hürriyetinin ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

16. Bakanlık görüşünde; İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün başvuru konusuna ilişkin 27/7/2021 tarihli yazısını göndermiştir. Anılan yazıda; Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığının 13/5/2017 tarihli yazısı ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/180056 soruşturma numaralı talimatı kapsamında haklarında soruşturma yürütülen -ByLock abone listesinde isimlerinin mevcut olması nedeniyle- kişilerle ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü Pasaport ve Güvenli Belge Daire Başkanlığı tarafından idari karar kaydı girildiği belirtilmiştir. Başvurucu hakkındaki idari karar kaydının devam ettiği 24/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu'nun ek 7. maddesi kapsamında kaydın kaldırılmasına yönelik bir başvuru olmadığı ifade edilmiştir.

17. Başvurucu vekili Bakanlık görüşüne karşı beyanında; başvurucu hakkındaki idari işlemin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/180056 soruşturma No.lu talimatına dayandığının Bakanlık tarafından da doğrulandığını, dolayısıyla pasaportun iptalinde idari bir tespite ve hâkim kararına dayanılmadığının açık olduğunu belirtmiştir. Başvurucunun anılan soruşturmada şüpheli sıfatıyla yer almadığı gibi hakkında açılmış bir soruşturma ve kovuşturmanın da bulunmadığını vurgulamıştır. Başvurucunun yaşadığı ülkeye gidemediği için işinden çıkarıldığını, aile bağlarının zedelendiğini, oğlunun düğününe bile katılamadığını, dolayısıyla özel hayata ve aile hayatına yönelik telafisi mümkün olmayan zararlar verildiğini, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

2. Değerlendirme

18. Anayasa'nın "Yerleşme ve seyahat hürriyeti" kenar başlıklı 23. maddesi şöyledir:

"Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.

Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;

Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;

Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.

Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.

Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz."

19. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesine dayanak alınacak "Özel hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. maddesi şöyledir:

"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."

20. Anayasa Mahkemesi, seyahat özgürlüğü bağlamında yurt dışına çıkışı engelleyen tedbirlere ilişkin yapılan bireysel başvuruların, özellikle kişinin gitmek istediği ülke ile güçlü kişisel, ailevi, ekonomik ve mesleki bağlarının olduğu durumlarda özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında değerlendirilebileceğine karar vermiştir. Ancak bu şekilde inceleme yapılabilmesi için bireysel başvuru formunda başvurucuların şikâyet edilen tedbirin özel ve aile hayatları üzerindeki olumsuz sonuçlarını somut verilere dayalı olarak uygun şekilde ortaya koymaları gerekmektedir (Onur Can Taştan, §§ 47-50; Yağmur Erşan, §§ 47-50).

a. Uygulanabilirlik Yönünden

21. Somut olayda başvurucunun yaklaşık 25 yıldır Almanya'da yaşadığı ve çalıştığı, ailesin de anılan ülkede bulunduğu gözetildiğinde gitmek istediği ülke ile güçlü kişisel ve ailevi bağlarının olduğu gözetildiğinde, pasaport iptalinin başvurucunun özel hayatı ile aile hayatını etkilediği anlaşılmaktadır. Bu durumda başvurucunun bahse konu idari işleme bağlı şikâyetlerinin bir bütün olarak Anayasa’nın 20. maddesi ile güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

b. Kabul Edilebilirlik Yönünden

22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

c. Esas Yönünden

 (i) Müdahalenin Varlığı

23. Başvuruya konu olayda başvurucunun gitmek istediği ülke ile sıkı bir kişisel ve ailevi bağının olduğu pasaportun iptal edilmesinin başvurucunun özel hayatını ve aile hayatını etkilediği anlaşılmaktadır. Bu durumda başvurucunun pasaportunun iptal edilmesinin Anayasa’nın 20. maddesi ile güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına müdahale teşkil ettiği sonucuna varılmıştır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Onur Can Taştan, § 51; Yağmur Erşan, § 51; Şengül Tükel, § 41).

 (ii) Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

24. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

25. Yukarıda belirlenen müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 17. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama kriterlerine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, § 49; Süveyda Yarkın, B. No: 2017/39967, 11/12/2019, § 32; Şennur Acar, B. No: 2017/9370, 27/2/2020, § 34; R.G. [GK], B. No: 2017/31619, 23/7/2020, § 82).

 (1) Kanunilik

26. Başvurucu hakkında tesis edilen umuma mahsus pasaportun iptal edilmesine dair idari işlemin 5682 sayılı Kanun'un 22. maddesi ile 667 sayılı KHK'nın 5. maddesi ve anılan KHK'nın değiştirilerek kabul edilmesine dair 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun temelinde yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda başvuru konusu idari işlemin yukarıda anılan düzenlemelere dayandığı anlaşıldığından yargısal kararların yeterli bir hukuki temele sahip olduğu görülmektedir. Bu durum gözetildiğinde somut olayda başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin kanuni bir dayanağının mevcut olduğu anlaşılmaktadır (Onur Can Taştan, § 55; Yağmur Erşan, § 55).

 (2) Meşru Amaç

27. Bu bağlamda terör örgütleriyle mücadele kapsamında uygulanan tedbirler bağlamında başvurucunun pasaportunun iptal edildiği dikkate alındığında özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin millî güvenliğin sağlanması meşru amacına dayandığı anlaşılmıştır (Onur Can Taştan, §§ 56-58; Yağmur Erşan, §§ 56-58).

 (3) Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük

 (a) Genel İlkeler

28. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir. Açıktır ki bu başlık altındaki değerlendirme, sınırlamanın amacı ile bu amacı gerçekleştirmek üzere başvurulan araç arasındaki ilişki üzerinde temellenen ölçülülük ilkesinden bağımsız yapılamaz. Çünkü Anayasa’nın 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama biçiminde iki ayrı kritere yer verilmiş olmakla birlikte bu iki kriter bir bütünün parçaları olup aralarında sıkı bir ilişki vardır (Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).

29. Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir. Amaca ulaşmaya yardımcı olmayan veya ulaşılmak istenen amaca nazaran bariz bir biçimde ağır olan bir müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenemeyecektir (Ferhat Üstündağ, § 46).

30. Orantılılık ise sınırlamayla ulaşılmak istenen amaç ile başvurulan sınırlama tedbiri arasında dengesizlik bulunmamasına işaret etmektedir. Diğer bir ifadeyle orantılılık, bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amacı başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri arasında adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir. Dengeleme sonucu müdahalede bulunulan hakkın sahibine terazinin diğer kefesinde bulunan kamu menfaati veya diğer bireylerin menfaatine nazaran açıkça orantısız bir külfet yüklendiğinin tespiti hâlinde orantılılık ilkesi yönünden bir sorunun varlığından söz edilebilir (Ferhat Üstündağ, § 46).

31. Buna göre özel hayata saygı hakkına yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.

32. Bununla birlikte kişilerin yurda girişi ve yurttan çıkışlarını sınırlandıran tedbirlerin geçici olması, temel hak ve hürriyetleri tamamen ortadan kaldıracak şekilde uygulanmaması, ilgili kararlarda tedbirin gerekçelerinin tedbire maruz kalan kişinin somut durumuyla ilişkilendirerek ortaya konulması ve tedbirden beklenen kamusal yarar ile bireyin çıkarları arasında makul bir dengeleme yapılması gerekir. Ayrıca tedbir belirli bir süre ile sınırlandırılarak tedbire neden olan koşulların devam edip etmediği hususunda değerlendirme yapılmasına imkân tanınmalıdır. Bu bağlamda özel hayata saygı hakkına ilişkin sınırlandırmanın belirsiz bir süre uzaması hâlinde öngörülen sınırlandırmanın özel hayata etkilerinin zamanla ağırlaşacağı ve her hâlde gözetilmesi gereken kamusal yarar ile bireyin kişisel yararı arasındaki dengenin bozulacağı da unutulmamalıdır (Onur Can Taştan, § 65; Yağmur Erşan, § 65).

33. Buna göre özel hayata saygı hakkına yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.

 (b) İlkelerin Olaya Uygulanması

34. Öncelikle belirli istisnai durumlarda OHAL koşullarında terör örgütü ile bağlantısı olduğu belirlenen kişiler yönünden yurt dışına çıkışı ve yurda girişi sınırlandıracak çeşitli geçici tedbirler alınması mümkündür. Ancak bu tedbirlerin kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması amaçları doğrultusunda uygulanmalarının zorunlu olduğu kişilerin öznel durumlarıyla ilişkilendirilerek yeterli bir şekilde ortaya konulmalıdır. Ayrıca OHAL koşulları ve özellikle darbe teşebbüsü sonrasındaki süreç dikkate alındığında terör örgütlerinin millî güvenlik aleyhine yurt dışında ve yurt içinde yürüttüğü faaliyetleri engellemek, terör örgütü ile mücadele kapsamında yürütülen idari ve adli soruşturmaların etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla anılan yapılarla ilgisi tespit edilen kişilerin yurt dışına çıkışlarını ve yurda girişlerini kontrol edecek geçici tedbirler uygulanmasının kamu düzeni ile güvenliğinin sağlanması amacına yönelik gerekli ve amacı gerçekleştirmeye elverişli bir tedbir olmadığı söylenemez (Onur Can Taştan, §§ 63, 64; Yağmur Erşan, §§ 63, 64).

35. Açıklamalar ve ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; başvurucunun uzun yıllardır Almanya'da yaşadığı ve çalıştığı, ailesinin anılan ülkede ikâmet ettiği pasaportunun iptali nedeniyle anılan ülkeye gidemediği için ailevi ve mesleki ilişkilerinin zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Başvurucu hakkında terör örgütü ile ilişkisini dolayısıyla başvurucunun millî güvenliğe tehdit oluşturan faaliyetlerde bulunduğunu gösteren ceza soruşturması ya da kovuşturması ile yurt dışına çıkış yasağı öngören bir mahkeme kararının mevcut olduğu yargılama sürecinde ortaya konulamamıştır. Dolayısıyla başvurucunun özel hayatına ilişkin sınırlamanın kaynağının bireyselleştirilmiş bir gerekçeye dayanmayan bir idari işlem olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama aşamasında da anılan idari işlemlerin gerekçelerinin, uygulamanın zorunlu bir tedbir olduğunun başvurucunun öznel durumuyla ilişkilendirmek suretiyle somut olarak ortaya konulmadığı açıktır.

36. Öte yandan derece mahkemesinin kararı incelendiğinde başvurucunun pasaportunun iptal edilmesine ilişkin idarenin bildirdiği gerekçe ile yetinildiği, başvurucunun maruz kaldığı idari işlemlerin nedenlerinin başvurucuyla ilişkilendirilerek somutlaştırılmadığı, başvurucunun hangi eylemleri ya da ilişkileri nedeniyle yurt dışına çıkışının engellendiğinin belirsizliğini koruduğu, idari işlemin başvurucunun gitmek istediği ülke ile olan kişisel ve ailevi bağları üzerindeki etkileri gözetilerek beklenen kamusal yarar ile başvurucunun çıkarları arasında bir dengeleme yapılmadığı görülmüştür.

37. Öte yandan Anayasa Mahkemesi tarafından 3/6/2021 tarihli ve E.2019/114, K.2021/36 sayılı kararıyla iptal edilen (İptal hükümlerinin kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.) 24/10/2019 tarihli ve 30928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle 5682 sayılı Kanun'a eklenen ek 7. maddesinde öngörülen yeniden değerlendirmenin, pasaport verilmesi konusunda idarenin takdir yetkisinin korunduğu, pasaporta uzun süre el konulması ve yeni bir pasaport verilmemesinden kaynaklanabilecek mağduriyetin giderimine ilişkin bir düzenleme yapılmadığı dikkate alındığında mağduriyeti gidermede etkili bir yol olmadığı anlaşılmaktadır (Onur Can Taştan, § 69).

38. Bu durumla birlikte başvurucunun pasaportunun 20/7/2017 tarihinde muhafaza altına alındığı, bireysel başvurunun incelendiği tarihe kadar pasaportun iade edildiğine dair bir bilgi mevcut değildir. Ayrıca başvurucu hakkında bir ceza soruşturması ve yurt dışına çıkışı yasaklayan bir yargı kararının olmadığı ve derece mahkemesinin de tedbirin nedenleriyle birlikte orantılı olduğuna ilişkin yeterli ve ilgili gerekçe sunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda pasaportu iptal edilen başvurucunun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin bir idari işlem temelinde belirsiz bir süre devam ettirilmesine sebep olunduğu söylenebilir. Bu hâlde başvurucu hakkındaki tedbirin -başvurucunun gitmek istediği ülke ile olan sıkı kişisel bağları da gözetildiğinde- sadece bir idari işleme dayanılarak uzun süre yeniden bir değerlendirme yapılmadan ve yeterli gerekçe sunulmadan uygulanmasının demokratik bir toplumda ölçülü bir tedbir olduğu söylenemez.

39. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

40. Buna göre başvurucu hakkında uygulanan söz konusu tedbir olağan dönemde Anayasa'nın 13. ve 20. maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olduğundan bu durumun, olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında meşru olup olmadığının incelenmesi gerekir.

3. Anayasa'nın 15. Maddesi Yönünden

41. Anayasa Mahkemesinin Onur Can Taştan (aynı kararda bkz. §§ 71-81) kararında; pasaport verilmemesi şeklinde uygulanan tedbirin başvurucuya özgü gerekçeler ortaya konulmadan bir idari işlem ile belirsiz bir şekilde uzun süre devam ettirilmesinin zorunlu ve ölçülü olmadığı vurgulanarak Anayasa'nın 15. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde de- Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Somut başvuru yönünden de bu yaklaşımdan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır

4. Giderim Yönünden

42. Başvurucu, ihlalin tespiti ve giderilmesi ile 700.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

43. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

44. Öte yandan somut olayda ihlalin tespit edilmesinin başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yetersiz kalacağı açıktır. Dolayısıyla eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 22.000 TL manevi tazminat ödenmesine, tazminata ilişkin diğer taleplerin reddine karar verilmesi gerekir.

45. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.794,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 5. İdare Mahkemesine (E.2017/2570, K.2018/1182) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 22.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 294,70 TL harç ile 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.794,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesine (E.2018/1034) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 26/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Necati Özkök [1.B.], B. No: 2018/34658, 26/5/2022, § …)
   
Başvuru Adı NECATİ ÖZKÖK
Başvuru No 2018/34658
Başvuru Tarihi 16/11/2018
Karar Tarihi 26/5/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, pasaport iptali nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Yurtdışına çıkışın engellenmesi (pasaport, adli kontrol) İhlal Manevi tazminat, Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5682 Pasaport Kanunu 22
6749 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun 5
5682 Pasaport Kanunu ek 7
KHK 667 Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname 5
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi