TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
DİLEK YILMAZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/33590)
Karar Tarihi: 26/5/2022
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Dr. Ferhat YILDIZ
Başvurucular
1. Dilek YILMAZ
2. Ersin YILMAZ
3. Umut Miraç YILMAZ
Başvurucular Vekili
Av. Cenk Süleyman KALEM
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tıbbi ihmal sonucu zarara uğranılması nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/11/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Üçüncü başvurucunun annesi, ikinci başvurucunun ise eşi olan birinci başvurucu 27/6/2011 tarihinde doğum sancılarının sıklaşması üzerine Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurmuş, hastane görevlilerince doğumun henüz gerçekleşmeyeceği söylenerek müdahalede bulunulmamış ve hastaneden gönderilmiştir. Aynı tarihte sancıların yeniden sıklaşması üzerine birinci başvurucu; Özel E. Hastanesine gitmiş, doğumun gerçekleşeceği anlaşılarak önce normal doğuma alınmış, suni sancı verilmiş, belirli bir sürede normal doğumun gerçekleşmemesi üzerine 28/6/2011 tarihinde sezaryenle doğuma alınmış ve doğum sırasında oksijensiz kalan üçüncü başvurucu % 99 oranında engelli olarak dünyaya gelmiştir.
6. Doğum sonrasında SP Epilepsi tanısı konulan üçüncü başvurucu; Özel A. Hastanesine sevk edilmiş, bu hastanede yoğun bakımda kalmış, çeşitli tedaviler uygulanmış ancak sonuç olarak %99 oranında engelli olarak yaşamaya mahkûm olmuştur.
7. Başvurucular tarafından zararlarının tazminine karar verilmesi talebiyle 28/1/2015 tarihinde İstanbul 6. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) tam yargı davası açılmıştır. Dava dilekçesinde; birinci başvurucunun 28/6/2011 tarihinde doğum sancılarının başlaması üzerine Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurduğu, hastane görevlilerince doğuma 15-20 gün kaldığı söylenilerek gönderildiği belirtilmiştir. Daha sonra doğum sancılarının artması üzerine Özel E. Hastanesine başvurduğu, burada birinci başvurucunun önce normal doğuma alındığı, normal doğumun gerçekleşmemesi üzerine sezaryenle doğumun gerçekleştirildiği, bu hastanede 3-4 gün kaldığı, bebeğin oksijensiz kalması nedeniyle hayati fonksiyonlarını yerine getiremediği ifadelerine yer verilmiştir. Özel E. Hastanesinde yoğun bakım ünitesinin olmadığı, doğumun zor gerçekleştiği, bebeğin doğum esnasında oksijensizkaldığı belirtilerek özel A. Hastanesine sevk edildiği, bebeğin adı geçen hastanenin yoğun bakımında 75 gün kaldığı vurgulanmıştır. Sonuç olarak üçüncü başvurucuya SP Epilepsi tanısı konulduğu, başvurucunun beyninde kalıcı hasar oluştuğu, dava açma tarihi itibarıyla üç yaşında olan üçüncü başvurucunun konuşamadığı, beyin fonksiyonlarının hiçbirinin çalışmadığı belirtilerek maddi ve manevi zararlarının tazminine karar verilmesi talep edilmiştir.
8. Yargılama sürecinde Adli Tıp Kurumu (ATK) 2. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 24/11/2017 tarihli raporda; birinci başvurucunun 27/6/2011 tarihinde saat 22.00'de doğum sancısı şikâyetiyle Bağcılar Devlet Hastanesine başvurduğu, burada muayenesinin yapıldığı, birinci başvurucunun 28/6/2011 tarihinde saat 02.00'da Özel E. Hastanesine doğum sancısı şikâyetiyle başvurduğu, normal doğumun denendiği ancak mümkün olmaması üzerine saat 04.10'da sezaryenle doğuma başlanıldığı ve üçüncü başvurucunun saat 04.45'te doğduğu ifade edilmiştir. Raporda bebeğin spontan solunumu olmadığından entübe edildiği, Özel A. Hastanesine sevkedildiği, bebeğin doğum öncesinde yapılan tetkiklerinde herhangi bir sıkıntının bulunmadığı ancak bebekte oluşan hastalığın nedeninin tam olarak bilinememesi nedeniyle idareye ve doğum eyleminde ve doğum sonrası başvurucunun tedavisi ile ilgilenen sağlık personeline atfı kabil kusur bulunmadığı belirtilmiştir.
9. Mahkeme 18/4/2018 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; doğum öncesi ve sonrası müdahalelerin bebekteki rahatsızlıkta etkisi olabileceği ve çocuğun bu rahatsızlıkla doğumunun davalı idarenin sorumlu bulunduğu hastanede gerçekleştiği bu nedenle de başvurucu ve ailesi lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir.
10. Başvurucular ile davalıların istinaf başvurusu üzerine dosyayı inceleyen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 8. İdare Dava Dairesi tarafından 18/9/2018 tarihinde davalıların istinaf talebi kabul edilerek davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; birinci başvurucunun gebelik kontrollerini Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaptırdığı, 27/6/2011 tarihinde saat 22.00 sıralarında aynı hastaneye gittiğinde doğum için bir süre daha beklenmesi gerektiğinin söylendiği, bu açıdan davalı idarenin kusurlu bir eyleminin bulunmadığı belirtilmiştir. Daha sonra birinci başvurucunun doğum sancılarının artması üzerine 28/6/2011 tarihinde saat 02.00 sıralarında Özel E. Hastanesine başvurduğu ve doğumun bu hastanede gerçekleştiği, özel hastane ile hasta arasındaki özel hukuk ilişkisinin var olduğu, oluşan zarar ile idarenin eylemi veya eylemsizliği arasında neden sonuç ilişkisinin bulunmadığı, özel hastaneye karşı açılacak tazminat davası açısından ise adli yargının görevli olduğu vurgulanmıştır.
11. Nihai karar 30/10/2018 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. İlgili hukuk için bkz. Engin Aslan, B. No: 2017/15517, 30/6/2021, §§ 16-22; Fesih Aydar, B. No: 2015/4259, 10/1/2019, §§ 24-30; Ahmet Acartürk, B. No: 2013/2084, 15/10/2015, §§ 19-36; Elif Dandan ve İpek Melis Dandan, B. No: 2014/9973, 5/4/2018, §§ 26-30.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Anayasa Mahkemesinin 26/5/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
14. Başvurucular vekili; birinci başvurucunun sorunsuz bir hamilelik süreci geçirdiğini, bu süreçte bebeğin ve kendisinin sağlık durumunun iyi olduğunun gerçekleştirilen tetkiklerde kendisine söylendiğini, böylesine normal geçen bir hamilelik süreci sonrasında bebeğin engelli olarak doğmasının dahi başlı başına idarenin hizmet kusurunun bulunduğunun göstergesi olduğunu ifade etmiştir. Başvuru formunda ayrıca doğum sonrasında da bebekteki rahatsızlığın hemen teşhis edilemediği, bu nedenle de bebeğin engelli yaşamak zorunda kaldığı, üçüncü başvurucunun bugün dahi tedavilerine devam edildiği, engellilik oranının gittikçe arttığı vurgulanmıştır.
15. Bakanlık görüşünde; ilgili mevzuat hükümlerine ve içtihatlara yer verildikten sonra mevcut başvuruda Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede görüşte yer verilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.
B. Değerlendirme
16. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak olağan kanun yollarında ve mahkemeler önünde ileri sürülmeyen iddialar ile bu mahkemelere sunulmayan bilgi ve belgeler bireysel başvuru konusu edilemez (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20).
17. İlke olarak tıbbi ihmallere ilişkin şikâyetler konusunda temel başvuru yolu, hukuki sorumluluğu tespit adına takip edilecek olan hukuk veya idari tazminat davası yoludur (Nail Artuç, B. No: 2013/2839, 3/4/2014, § 38).
18. Somut olayda başvurucuların ihlal iddialarının, doğumda gerçekleştirilen tıbbi hatalar ve doğum sonrasında ise bebekteki rahatsızlığın geç teşhis edilmesi nedeniyle bebeğin engelli olarak yaşamak zorunda kalmasına yönelik olduğu görülmektedir. Dolayısıyla başvurucular esasen doğumu ve sonrasında bebeğin tedavisini gerçekleştiren özel hastane çalışanlarının ihmalleri nedeniyle mağdur olduklarını iddia etmektedirler. Bu itibarla başvurucuların özel hastanenin tıbbi hatası sonucunda zarara uğradıkları iddiasına yönelik olarak etkili başvuru yolu olan adli yargıda tazminat davası yolunu tüketmeden, idari yargıda tam yargı davası açmakla yetinerek bireysel başvuruda bulundukları anlaşılmaktadır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 26/5/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.