TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SARE TEKALAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/34758)
|
|
Karar Tarihi: 14/10/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Selçuk KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Sare TEKALAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ayşe Süeda ÜNAL
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, eşi hakkında arama kaydı bulunduğundan
bahisle başvurucuya pasaport verilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkı ile
yerleşme ve seyahat hürriyetinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 14/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
9. Eşi hakkında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya
Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile irtibatı nedeniyle sekiz ayrı suçtan arama
kaydı bulunduğu gerekçesiyle başvurucunun hususi damgalı pasaportu iptal
edilmiştir.
10. Başvurucu tarafından Gölbaşı İlçe Emniyet Müdürlüğü
ve Kahramankazan İlçe Emniyet Müdürlüğünden pasaport başvurusu yapabilmek için
randevu alınmış, söz konusu pasaport taleplerinin ilgili birimlerce şifahen
reddedildiğinden bahisle pasaport başvurusunun olumlu sonuçlandırılması için
gerekli işlemlerin yapılması istemiyle 6/2/2017 tarihinde Ankara Valiliğine
(Valilik) müracaatta bulunulmuştur.
11. Valiliğin 22/3/2017 tarihli yazısı ile söz konusu
başvurunun 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamı
dışında bulunduğu hususunun başvurucuya bildirilmesi üzerine başvurucu
tarafından, pasaport talebi hakkında işlem tesis edilmediğinden bahisle
pasaport başvurusunun alınması ve kendisine pasaport verilmesi istemiyle
yaptığı başvurunun cevap verilmeksizin zımnen reddine ilişkin işlemin iptali
istemiyle 16/6/2017 tarihinde Ankara 11. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava
açılmıştır.
12. Mahkemece yapılan değerlendirme sonucu 30/3/2018
tarihli karar ile davanın reddine hükmedilmiştir. Kararın gerekçesinde;
başvurucunun eşi hakkında FETÖ/PDY ile irtibatı nedeniyle birden fazla suçtan
arama kaydının bulunduğu ve 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı
KHK) 5. maddesinin ikinci fıkrasında eşi hakkında suç soruşturması bulunan
kişinin pasaportunun genel güvenlik açısından sakınca görülmesi hâlinde iptal
edilebileceğinin düzenlendiği belirtilmiştir. Bu kapsamda ülke çapında ciddi
tehlike yaratan terör örgütüne mensup olma şüphesiyle aranan şahsın eşi olan
başvurucunun pasaportunun iptal edilmesi ve yeni pasaport başvurusunun kabul
edilmemesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği ifade edilmiştir.
13. Karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş, Ankara
Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin (Daire) 11/9/2018 tarihli
ilamıyla istinaf isteminin reddine ve mahkeme kararının onanmasına kesin olarak
hükmedilmiştir.
14. Nihai karar başvurucu vekiline 15/10/2018 tarihinde
tebliğ edilmiş, başvurucu 14/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. İlgili
Mevzuat
15. 667 sayılı KHK'nın "Yürütülen soruşturmalarda
alınacak tedbirler" kenar başlıklı 5. maddesi şöyledir:
"(1) Millî güvenliğe tehdit
oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine
üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle haklarında idari işlem
tesis edilenler ile aynı gerekçeyle haklarında suç soruşturması veya
kovuşturması yürütülenler, işlemi yapan kurum ve kuruluşlarca ilgili pasaport
birimine derhal bildirilir. Bu bildirim üzerine ilgili pasaport birimlerince
pasaportlar iptal edilir."
16. 1/9/2016 tarihli ve 29818 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan 15/8/2016 tarihli ve 673 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 10. maddesinin (2)
numaralı fıkrası ile 667 sayılı KHK'nın 5. maddesine eklenen fıkra şöyledir:
"(2) Birinci fıkraya göre ilgili
pasaport birimine isimleri bildirilen kişilerin eşlerine ait pasaportlar da
genel güvenlik açısından mahzurlu görülmesi halinde aynı tarihte İçişleri
Bakanlığınca iptal edilebilir."
17. 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 5. maddesi, 667 sayılı KHK'nın 5. maddesiyle
aynı şekilde düzenlenmiştir.
18. 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu'na
24/10/2019 tarihli ve 30928 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
7188 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle eklenen ek 7. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"Millî güvenliğe tehdit oluşturduğu
tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya
iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle;
A) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan edilen olağanüstü hal kapsamında kabul edilen
kanunlar uyarınca kamu görevinden çıkarılmaları veya rütbelerinin alınması nedeniyle
pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik
idari işlem tesis edilmiş olanlardan,
B) 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 5 inci maddesi ve 27/6/1989
tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 35 inci maddesi
uyarınca pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine
yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlardan,
...
...haklarında aynı nedenlerden dolayı;
devam etmekte olan herhangi bir idari veya adli soruşturma veya kovuşturma
bulunmayanlara, kovuşturmaya yer olmadığına, beraatine, ceza verilmesine yer
olmadığına, davanın reddine veya düşmesine karar verilenlere, mahkûmiyet kararı
bulunanlardan cezası tümüyle infaz edilenlere veya ertelenenlere, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilenlere, başvurmaları hâlinde
kolluk birimlerince yapılacak araştırma sonucuna göre İçişleri Bakanlığınca
pasaport verilebilir.”
B. Anayasa
Mahkemesi Kararı
19. Anayasa Mahkemesinin 6749 sayılı Kanun'un 5.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının iptaline ilişkin 24/7/2019 tarihli ve
E.2016/205, K.2019/63 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"70. 6216 sayılı Kanun’un 43. maddesi
uyarınca kural, ilgisi nedeniyle Anayasa’nın 23. maddesi yönünden de
incelenmiştir.
71. Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı
fıkrasında, millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya
gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı
nedeniyle haklarında idari işlem tesis edilenler ile aynı gerekçeyle haklarında
suç soruşturması veya kovuşturması yürütülenlerin, işlemi yapan kurum ve
kuruluşlarca ilgili pasaport birimine derhâl bildirileceği; bu bildirim üzerine
ilgili pasaport birimlerince pasaportlarının iptal edilebileceği
düzenlenmektedir. Dava konusu (2) numaralı fıkrada ise ilgili pasaport birimine
bildirilen kişilerin eşlerinin pasaportlarının da genel güvenlik açısından
mahzurlu görülmesi hâlinde iptal edilebileceği öngörülmektedir.
72. Dava konusu kural içeriği itibarıyla
olağanüstü hâlin ilanına neden olan tehdit ve tehlikelerin bertaraf edilmesine
yönelik olmasına rağmen olağanüstü hâl süresini aşacak biçimde uygulanmaya
imkân vermektedir. Başka bir ifadeyle kural olağanüstü hâl süresiyle sınırlı
bir düzenleme öngörmemektedir. Bu durumda kurala ilişkin incelemenin
sınırlamaya konu hakkın düzenlendiği Anayasa maddesi başta olmak üzere
Anayasa’nın ilgili hükümleri bağlamında yapılması gerekir.
73. Anayasa’nın “Yerleşme ve seyahat
hürriyeti” başlıklı 23. maddesinde herkesin yerleşme ve seyahat hürriyetine
sahip olduğu; seyahat hürriyetinin suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve
suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabileceği, vatandaşın yurt
dışına çıkma hürriyetinin ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle
hâkim kararıyla sınırlanabileceği hüküm altına alınmıştır.
74. Dava konusu kuralda, millî güvenliğe
tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör
örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı olması nedeniyle
idari işleme ya da suç soruşturması veya kovuşturmasına muhatap olan kişilerin
eşlerinin pasaportlarının da, yurt dışına çıkmalarının genel güvenlik açısından
mahzurlu görülmesi durumunda, İçişleri Bakanlığınca iptal edilebileceği
düzenlenmektedir.
75. Anayasa’nın 23. maddesinin beşinci
fıkrasında vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyetinin ancak suç soruşturması
veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararıyla sınırlanabileceği hüküm altına
alınmıştır. Dava konusu kural ise belirli koşullardaki kişilerin haklarında bir
suç nedeniyle yapılan soruşturma ya da kovuşturma olmaksızın ve hâkim kararı
aranmaksızın pasaportlarının bakanlıkça iptaline karar verilebilmesine imkân
sağlamaktadır. Bu nedenle kural, Anayasa’nın yerleşme ve seyahat özgürlüğüne
tanıdığı güvencelerle bağdaşmamaktadır.
76. Öte yandan kural olağanüstü dönemde
de uygulama alanı bulmuştur. Olağanüstü dönemlerde temel hak ve özgürlüklere
Anayasa’da öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınmasına Anayasa belirli
koşullarda cevaz vermiştir. Bu nedenle kuralın olağan dönemde seyahat
özgürlüğüne aykırı olduğu yönünde yapılan tespit kuralın olağanüstü dönemle
sınırlı uygulamasını kapsamamaktadır.
77. Açıklanan nedenlerle kural
Anayasa’nın 23. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.
Kural, Anayasa’nın 23. maddesine aykırı
görülerek iptal edildiğinden ayrıca Anayasa’nın 2. ve 38. maddeleri yönünden
incelenmemiştir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 14/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Masumiyet
Karinesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucunun
İddiası ve Bakanlık Görüşü
21. Başvurucu; herhangi bir terör örgütüne irtibatı ve
iltisakının olmadığını, hakkında suç soruşturması ya da kovuşturmasının
bulunmadığını belirterek masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
22. Bakanlık görüşünde, başvurucuya pasaport verilmemesinin
nedeninin başvurucunun eşinin ülke çapında ciddi tehlike yaratan FETÖ/PDY'ye
mensup olma şüphesiyle aranması ve terör örgütü ile irtibatı nedeniyle birden
fazla suçtan arama kaydının bulunması olduğu ve derece mahkemeleri tarafından
başvurucunun hukuki durumu ile ilgili olarak herhangi bir araştırma yoluna
gidilmediği ifade edilmiştir.
23. Başvurucu, derece mahkemeleri tarafından başvurucunun
hukuki durumu ile ilgili olarak herhangi bir araştırma yoluna gidilmediği
ifadesinin hak ihlaline ve sınırlamalara maruz bırakıldığının ikrarı olduğunu
ve şahsı hakkında hiçbir somut değerlendirme yapılmadığını belirtmiştir.
b. Değerlendirme
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşruluğunun açık olduğu başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
25. Masumiyet karinesi, kişinin suç işlediğine dair
kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence
altına alır. Bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti asıl olduğundan
suçluluğu ispat külfeti iddia makamına ait olup kimseye suçsuzluğunu ispat
mükellefiyeti yüklenemez. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya
kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak
nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol, B.
No: 2012/665, 13/6/2013, § 26).
26. Masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediği
değerlendirilirken özellikle hukuk ve idari yargılama bakımından üzerinde
durulması gereken önemli hususlardan biri, yargılamayı yapan makamın ilgili
kişiye suç isnat edip etmediğidir (Y.A., B. No: 2014/6454, 18/7/2018, §
16).
27. Somut olayda Mahkemece başvurucunun eşi hakkında
FETÖ/PDY ile irtibatı nedeniyle birden fazla suçtan arama kaydının bulunduğu
belirtilmiş, mevzuatta bulunan düzenleme uyarınca eşi hakkındaki suç
soruşturmaları nedeniyle başvurucunun pasaportunun iptal edildiği ve yeni pasaport
başvurusunun kabul edilmediği hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda Mahkemece
mevzuat kapsamında yapılan değerlendirme uyarınca idari işlemin hukuka uygun
olduğunun tespit edildiği ve başvurucuya herhangi bir suç isnadında
bulunulmadığı anlaşıldığından masumiyet karinesinin ihlal edilmediğinin açık
olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
a. Başvurucunun
İddiası ve Bakanlık Görüşü
29. Başvurucu; hakkında açılmış suç soruşturması veya
kovuşturması bulunup bulunmadığına yönelik bilgi ve belgelerin Bakanlıktan
istenilmesi talebinde bulunmasına karşın bu belgelerin ilgili birimlerden
istenilmediğini, delillerin toplanmadığını ve eksik inceleme yapıldığını, hâkim
kararı olmaksızın kişi hürriyetinin idari kararla sınırlandırıldığını belirterek
adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ifade etmiştir. Ayrıca ceza
sorumluluğunun şahsi olduğunu, hakkında suç soruşturması ya da kovuşturması
bulunmamasına karşın eşi hakkındaki suç soruşturması ve kovuşturması nedeniyle
talebinin reddedildiğini belirterek ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
30. Bakanlık görüşünde; başvurucu tarafından ileri
sürülen iddiaların mahkemelerce delillerin değerlendirilmesine ve hukuk
kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu ve kanun yolu şikâyeti niteliğinde
bulunduğu vurgulanmıştır. Ayrıca 7188 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle 5682 sayılı
Kanun'a eklenen ek 7. madde uyarınca başvurucunun idareye yeniden
başvurabileceği, söz konusu hüküm nedeniyle başvurucunun mevcut başvuru kapsamında
mağdur sıfatının devam edip etmediği ve iç hukuk yollarını tüketip tüketmediği
hususlarının değerlendirilmesinin Anayasa Mahkemesinin takdirinde olduğu
belirtilmiştir. Öte yandan başvurucuya pasaport verilmemesi yönündeki işlemin
başvurucunun eşinin FETÖ/PDY ile irtibatı nedeniyle birden fazla suçtan arama
kaydının bulunmasından dolayı başarısız darbe girişimi sonrasında ülkenin karşı
karşıya kaldığı terör tehdidi nedeniyle toplum düzenini ve kamu güvenliğini
korumak amacıyla uygulanan geçici bir tedbir olduğu, başvurucuya pasaport
verilmemesi işleminin başvurucunun yönetsel düzene aykırı bir davranışından
dolayı verilen bir ceza niteliğinde olmadığı, bu nedenle ceza hukukunun
ilkelerinden olan ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin ihlal edildiğinden söz
edilmesinin uygun olmayacağı ifade edilmiştir.
31. Başvurucu; Bakanlık görüşünde belirtilen Kanun
hükmünün başvurunun yapılmasından yaklaşık bir sene sonra yürürlüğe girdiğini,
durumunun söz konusu Kanun maddesinde yer alan kriterlere uymadığını, mahkemelerce
etkin bir yargılamanın yapılmadığını belirtmiştir.
b. Değerlendirme
32. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruda Anayasa'nın 38. maddesi kapsamına
giren her türlü yaptırımın değil sadece Anayasa ile Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak koruma alanına giren suç isnadı sayılan
yaptırımların anılan maddedeki güvenceleri ihlal edip etmediğini denetleme
yetkisini haizdir (D.M.Ç., B. No: 2014/16941, 24/1/2018, § 33). Buna
göre başvurunun bir suç isnadının karara bağlanmasına ilişkin bir uyuşmazlığı
konu edinmemesi nedeniyle başvurucunun Anayasa'nın 38. maddesine ilişkin ihlal
iddiaları yönünden herhangi bir irdeleme yapılmamıştır. Bu kapsamda
başvurucunun dile getirdiği iddialarının özünün eksik inceleme suretiyle
Mahkemece hakkında yanlış hüküm kurulduğuna ilişkin olduğu değerlendirilerek
başvurucunun iddialarının hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında
incelenmesi uygun görülmüştür.
33. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu
kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
34. Adil yargılanma hakkı, bireylere dava sonucunda
verilen kararın değil yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını
denetletme imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya
ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde
haklarına saygı gösterilmediğine, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı
tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara
etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve
iddialarını sunamadığı, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili
iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz
olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye
alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge
sunmuş olması gerekir (Naci Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
35. Başvuru konusu olayda eşi hakkında FETÖ/PDY ile
irtibatı nedeniyle sekiz ayrı suçtan arama kaydı bulunduğu gerekçesiyle
başvurucunun hususi damgalı pasaportu iptal edilmiş, ardından başvurucunun
pasaport başvurusunun alınması ve kendisine pasaport verilmesi talepli
başvuruları şifahen ve zımnen reddedilmiştir.
36. Söz konusu işlemin iptali istemiyle açılan davada da
Mahkemece, eşi hakkında suç soruşturması bulunan kişinin pasaportunun genel
güvenlik açısından sakınca görülmesi hâlinde iptal edilebileceğinin 667 sayılı
KHK'da düzenlendiği ve mevzuattaki hüküm uyarınca tesis edilen işlemde hukuka
ve mevzuata aykırılık bulunmadığı belirtmiştir.
37. Uyuşmazlığa konu işleme dayanak teşkil eden 667
sayılı KHK'nın 5. maddesi ile aynı düzenlemeyi içeren 6749 sayılı Kanun’un 5.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırılığı
ileri sürülerek iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru üzerine
Anayasa Mahkemesinin 24/7/2019 tarihli ve E.2016/205, K.2019/63 sayılı kararı
ile ilgili fıkranın iptaline karar verilmiştir. Söz konusu kararda, bahsi geçen
kuralın içerik itibarıyla olağanüstü hâlin ilanına neden olan tehdit ve
tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik olmasına rağmen kuralın olağanüstü hâl
süresiyle sınırlı bir düzenleme öngörmediği, bu durum nedeniyle kurala ilişkin
incelemenin sınırlamaya konu hakkın düzenlendiği Anayasa maddesi başta olmak
üzere Anayasa’nın ilgili hükümleri bağlamında yapılması gerektiği
belirtilmiştir. Bu belirlemenin ardından kararda, söz konusu kuralın
Anayasa’nın 23. maddesinin beşinci fıkrasına aykırı şekilde, belirli
koşullardaki kişilerin haklarında bir suç nedeniyle yapılan soruşturma ya da
kovuşturma olmaksızın ve hâkim kararı aranmaksızın pasaportlarının Bakanlıkça
iptaline karar verilebilmesine imkân sağladığı ve bu nedenle Anayasa’nın
yerleşme ve seyahat özgürlüğüne tanıdığı güvencelerle bağdaşmadığı ifadesine
yer verilmiştir. Bununla birlikte olağanüstü dönemlerde temel hak ve
özgürlüklere Anayasa’da öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınmasına
Anayasa'nın belirli koşullarda cevaz verdiği ve bu nedenle kuralın olağan
dönemde seyahat özgürlüğüne aykırı olduğu yönünde yapılan tespit kuralın
olağanüstü dönemle sınırlı uygulamasını kapsamadığı hüküm altına alınmıştır
(bkz. § 19).
38. Somut olayda başvurucunun eşi hakkında suç
soruşturması veya kovuşturması yürütüldüğü ve bu durumun işlem tarihinde
yürürlükte bulunan olağanüstü hâl döneminde alınan tedbirlere yönelik
mevzuat kapsamında başvurucunun pasaportunun iptalini gerektirebileceği
hususunda kuşku bulunmamaktadır. Bu kapsamda derece mahkemesince, açık ve
öngörülebilir olan mevzuat hükmü ve olağanüstü hâl dönemindeki somut
olaya ilişkin durum birlikte değerlendirilmek suretiyle sonuca varıldığı ve
eşinin durumu nedeniyle başvurucu hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
39. Bunun yanında başvurucu tarafından, yargılama
sürecinde karşı tarafın sunduğu delil ve görüşler hakkında bilgi sahibi
olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı
tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına
ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece
mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunulmadığı
gibi mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan
herhangi bir durum da tespit edilmemiş ve hakkaniyete uygun yargılanma hakkı
bakımından bir ihlalin bulunmadığı değerlendirilmiştir.
40. Ayrıca başvurucu, hakkında açılmış suç soruşturması
veya kovuşturması bulunup bulunmadığına yönelik bilgi ve belgelerin Bakanlıktan
istenilmesi talebinde bulunmasına karşın bu belgelerin ilgili birimlerden
istenilmediğini ve bu konuda delillerin toplanmadığını ileri sürülmekte ise de
mahkeme hükmünde başvurucu hakkında açılmış suç soruşturması veya kovuşturması
bulunduğu yönünde herhangi bir ifadeye yer verilmediği, kararda başvurucunun
söz konusu iddiasının aksine bir hususun yer almadığı ve kararın gerekçesinin
başvurucunun eşi hakkındaki suç soruşturmaları ve kovuşturmalarına dayandığı
anlaşıldığından bu iddia yönünden de herhangi bir ihlalin bulunmadığı sonucuna
varılmıştır.
41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da
diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
B. Yerleşme ve Seyahat Hürriyetinin İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiası
42. Başvurucu; uluslararası dolaşımı için pasaporta
ihtiyacı olduğunu, hukuka aykırı bir şekilde pasaport verilmesi talebinin
reddedildiğini belirterek yerleşme ve seyahat hürriyetinin ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
43. Bakanlık, anılan iddia hakkında görüş bildirmemiştir.
2. Değerlendirme
44. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216
sayılı Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası hükümlerine göre Anayasa
Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu
gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına
alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme ve Türkiye’nin taraf olduğu ek
protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle Anayasa ve
Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan
Solmaz, § 18).
45. Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan yerleşme ve
seyahat hürriyeti, Sözleşme ile Sözleşme’ye ek 1 No.lu Protokol’de tanınmış
bulunan haklardan ve özgürlüklerden başka haklar ve özgürlükler tanıyan 4 No.lu
Protokol’ün 2. maddesinde ve "Serbest dolaşım özgürlüğü" kenar
başlığı altında düzenlenmiştir.
46. Sözleşme’ye ek 4 No.lu Protokol’e ülkemiz taraf
değildir. Bu nedenle anılan Protokol kapsamında kalan ve Anayasa’nın 23.
maddesinde yer alan seyahat özgürlüğüne yönelik şikâyetle ilgili olarak
bireysel başvuruda bulunulamaz (Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051,
20/2/2014, § 53).
47. Açıklanan gerekçelerle yerleşme ve seyahat
özgürlüğünün ihlali iddiasına ilişkin başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Yerleşme ve seyahat hürriyetinin ihlal edildiğine
ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 14/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.