TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
FAZLI KARADAVUT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/35113)
Karar Tarihi: 22/9/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Ayhan KILIÇ
Başvurucu
Fazlı KARADAVUT
Vekili
Av. Fatih ALTINTAŞ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kamulaştırma tarihi ile ödeme tarihi arasındaki enflasyon farkının karşılanmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucunun Kayseri ili Melikgazi ilçesi Esentepe Mahallesi'nde bulunan taşınmazının yola isabet eden kısmı Melikgazi Belediyesi (Belediye) tarafından kamulaştırılmıştır. Belediye 20/9/2004 tarihinde, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescili istemiyle Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.
3. Mahkeme 31/12/2004 tarihli kararla kamulaştırma bedelini 57.104,40 TL olarak tespit etmiş ve bu tutarın başvurucuya ödenmesine hükmetmiştir. Belediye 31/12/2004 tarihinde başvurucuya 57.104,39 TL ödeme yapmıştır. Kararın bozulması üzerine yeniden yapılan yargılamada 1/5/2007 tarihinde verilen kararda kamulaştırma bedeli 57.515,22 TL olarak tespit edilmiştir. Belediye bu karardan sonra başvurucuya 410,83 TL ödeme yapmıştır. Kararın ikinci kez bozulması üzerine yeniden yapılan yargılamada 8/1/2009 tarihli kararla kamulaştırma bedeli 157.274,68 TL olarak tayin edilmiştir. Belediye 1/8/2009 tarihinde başvurucuya 99.759,35 TL ödeme yapmıştır. Bu kararın da bozulmasından sonra yapılan yargılamada verilen 8/6/2010 tarihli kararla kamulaştırma bedeli 125.093 TL olarak belirlenmiştir. Anılan karar, temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek 14/3/2011 tarihinde kesinleşmiştir. 1/8/2009 tarihli karar üzerine başvurucuya ödenen tutarın 125.093 TL'yi aşan bölümü Belediyeye iade edilmiştir.
4. Başvurucu 7/9/2011 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurmuş ve adil yargılanma ile mülkiyet haklarının ihlal edildiğinden şikâyetçi olmuştur. AİHM Murat Haçikoğlu ve diğerleri/Türkiye (B. No: 21786/04, 8/4/2014) kararında başvurucunun İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna (Tazminat Komisyonu) başvurması gerektiğinden başvurunun kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
5. Başvurucu tarafından 23/10/2014 tarihinde Tazminat Komisyonuna müracaat edilmiştir. Tazminat Komisyonu 16/6/2015 tarihli kararıyla, başvurucunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini tespit ederek bu ihlalin giderimi için başvurucuya 3.800 TL tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Tazminat Komisyonu diğer ihlal iddiaları yönünden ise yetkisiz olduğu gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
6. Başvurucu 31/12/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğinin yanı sıra hükmedilen kamulaştırma bedelinin yetersiz olması ve geç ödenmesinden kaynaklanan değer kaybının karşılanmaması nedenleriyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini de ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi 27/2/2017 tarihli kararıyla başvurunun makul sürede yargılanma hakkına ilişkin şikâyet yönünden kişi bakımından yetkisizlik, diğer ihlal iddiaları yönünden ise kararın 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmesi sebebiyle zaman bakımından yetkisizlik nedenleriyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
7. Başvurucu 4/1/2018 tarihinde, kamulaştırma davasında hükmedilen bedelde meydana gelen değer kaybının giderilmediği gerekçesiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği şikâyetiyle Tazminat Komisyonuna yeniden müracaat etmiştir. Tazminat Komisyonu 2/7/2018 tarihli kararla, başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğini tespit ederek başvurucuya 71.364 TL tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden dolayı oluşan değer kaybının telafi edilmemesinin başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengeyi bozduğu ve başvurucuya orantısız bir külfet yüklediği ifade edilmiştir.
8. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşündeki açıklamalardan Tazminat Komisyonunun başvurucu lehine hükmettiği tazminatı şu şekilde hesapladığı görülmektedir:
i. Mahkemenin 31/12/2004 tarihli kararında (birinci karar) tespit edilen 57.104,39 TL kamulaştırma bedeli ile 1/5/2007 tarihli kararında (ikinci karar) tespit edilen 57.515,22 TL kamulaştırma bedeli arasındaki fark olan 410,83 TL'nin ikinci karar tarihindeki güncel değeri 526,80 TL olarak bulunmuştur. Bu değerden her iki karardaki bedel farkı olan 410,83 TL'nin çıkarılması suretiyle 1/5/2007 tarihi itibarıyla 116 TL ödenmesi gereken enflasyon farkı belirlenmiştir.
ii. 8/6/2010 tarihli kararda (üçüncü karar) tespit edilen 125.093,86 TL kamulaştırma bedeli ile ikinci kararda tespit edilen 57.515,22 TL kamulaştırma bedelinin arasındaki fark olan 67.578,64 TL'nin üçüncü karar tarihindeki -8/1/2009 tarihindeki- güncel değeri 99.569,05 TL olarak bulunmuştur. Bu değerden her iki karardaki bedel farkı olan 67.578,64 TL'nin çıkartılması suretiyle 8/1/2009 tarihi itibarıyla 31.991 TL ödenmesi gereken enflasyon farkı oluştuğu tespit edilmiştir.
iii. Buna ek olarak 116 TL ve 31.991 TL olan enflasyon farklarının Tazminat Komisyonu karar tarihi olan 2/7/2018 tarihi itibarıyla 296,10 TL ve 71.068,14 TL olduğu hesaplanmıştır. Her iki güncel değer toplanmış ve kamulaştırma davasında kamulaştırma bedelinin uğradığı değer kaybı karşılığı olarak başvurucuya 71.364 TL tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
9. Başvurucu bu karara karşı 3/8/2018 tarihinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi 11. İdari Dava Dairesinde (Bölge İdare Mahkemesi) itiraz yoluna başvurmuştur. Bölge İdare Mahkemesi 4/10/2018 tarihinde itirazı reddetmiştir.
10. Başvurucu süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu; Tazminat Komisyonunca 8/1/2009 tarihi itibarıyla hesaplanan 71.364 TL'nin 2018 yılında ödendiğini ifade etmiş, 2009 yılı ile 2018 yılı arasında oluşan enflasyon farkının ise karşılanmadığını ve bu durumun mülkiyet hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca 8/6/2010 tarihli kararla hükmedilen 125.093 TL kamulaştırma bedelinin de yetersiz olduğuna dair birtakım iddialarda bulunmuştur.
12. Başvurucunun Mahkemece hükmedilen kamulaştırma bedelinin yetersizliğine yönelik şikâyetleri daha önce Anayasa Mahkemesinde bireysel başvuru konusu ettiği ve bu şikâyetlerin 27/2/2017 tarihli kararla zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verildiği gözetildiğinde ikinci kez yapıldığı anlaşılan bu şikâyetler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
13. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.
14. Buna göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bunlar, başvuruya konu edilen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden başvurucunun güncel bir hakkı nedeniyle kişisel olarak ve doğrudan etkilenmesidir. Bu çerçevede ortaya çıkan sonuç nedeniyle başvurucunun mağdur olduğunu ileri sürmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).
15. Başvuru konusu olayda Tazminat Komisyonu, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan değer kaybının karşılanmaması nedeniyle başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğini tespit etmiş ve başvurucu lehine 71.364 TL tazminata hükmetmiştir. Başvurucu, hükmedilen tazminat miktarının 2009 ila 2018 yıllarında oluşan değer kaybını karşılamadığını ileri sürmüş ise de Bakanlık görüşündeki açıklamalardan Tazminat Komisyonunun hesapladığı tutarın 2019 ila 2018 yıllarında oluşan değer kaybını da içerdiği anlaşılmaktadır. Gerçekten Tazminat Komisyonunun 8/1/2009 tarihi itibarıyla tespit ettiği 116 TL ve 31.991 TL olan enflasyon farklarını 2/7/2018 tarihi itibarıyla güncellediği ve değer kaybını buna göre 71.364 TL olarak hesapladığı görülmektedir (bkz. § 8). Başvurucunun Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmadığı da gözetildiğinde Tazminat Komisyonunun hesapladığı tutarın enflasyon nedeniyle yitirilen değer kaybını karşılamadığının söylenebilmesi için hiçbir neden bulunmamaktadır.
16. Başvurucunun enflasyon farkının karşılanmadığı iddiası bağlamında mülkiyet hakkının ihlal edildiğinin tespit edildiği ve bu ihlal sebebiyle oluşan değer kaybının karşılandığı dikkate alındığında bireysel başvuru tarihi itibarıyla başvurucunun mağdur statüsüsün bulunmadığı sonucuna varmak gerekmiştir.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/9/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.