logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Cüneyt Konuralp ve Nazire Nuran Konuralp [1.B.], B. No: 2018/35179, 29/6/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

CÜNEYT KONURALP VE NAZİRE NURAN KONURALP BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/35179)

 

Karar Tarihi: 29/6/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Tuğçe TAKCI

Başvurucular

:

1. Cüneyt KONURALP

 

 

2. Nazire Nuran KONURALP

Başvurucular Vekili

:

Av. Ayhan TARHAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; kamu makamları tarafından önlem alınmaması sonucu ölüm meydana gelmesi nedeniyle yaşam hakkının; olaya ilişkin olarak açılan tazminat davasının makul sürede tamamlanmaması ve hatalı değerlendirme ile yetersiz tazminata hükmedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/11/2018 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu Nazire Nuran Konuralp'in oğlu, başvurucu Cüneyt Konuralp'in ise kardeşi olan 1964 doğumlu S.K. 1/7/2003 tarihinde sokakta yürürken binadan kopan beton bloğun üzerine düşmesi sonucu hayatını kaybetmiştir.

A. Olaya İlişkin Tazminat Davası Süreci

6. Başvurucular 27/5/2004 tarihinde Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Beyoğlu Hukuk Mahkemesi) binanın malikleri olan on kişi aleyhine binanın bakımını yaptırmadıkları ve yeterli önlemleri almadıkları için maddi ve manevi tazminat ödenmesi talebiyle tazminat davası açmıştır. Dilekçede başvurucular, davalıların kusursuz sorumluluğu olduğunu da ileri sürerek anne Nazire Nuran Konuralp, baba A.C. Konuralp için maddi ve manevi, kardeş Cüneyt Konuralp için manevi tazminat ödenmesini istemiştir.

7. Beyoğlu Hukuk Mahkemesi, bilirkişi incelemesi sonrasında 29/4/2008 tarihli kararla anne ve baba için toplam 52.310,87 TL maddi, 6.000 TL manevi, kardeş için 2.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:

"...zira davalılar kültür ve tabiat varlıklarını koruma kuruluna müracaat ederek taşınmazlarını alacakları izin ile eski halini koruyarak... tamir ettirmeleri tadilat yapmaları gerekir. İzni almak ve izne göre tadilat yapmak davalılara düşen bir görevdir. Bunu yapmayan taşınmaz malikleri zarar görenlere karşı sorumludurlar. Bu itibarla mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle keşif de yapılmış verilen uzman bilirkişi kurulu raporunda zararın binanın bakım noksanlığından ileri geldiği belirtilmiştir. Bu itibarla raporla da saptandığı üzere davalılar zarardan sorumludurlar..."

8. Kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından 22/6/2009 tarihinde bozulması üzerine Beyoğlu Hukuk Mahkemesi 20/7/2010 tarihinde manevi tazminat ödenmesine dair yeni bir karar vermiştir. Bu karar da Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından 17/1/2011 tarihinde bozulmuştur. Bunun üzerine İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 22/1/2013 tarihli yeni bir karar daha vermiş, karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 19/12/2013 tarihinde bozulmuştur. Bozma kararı sonrasında İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/1/2015 tarihli kararı Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 17/11/2015 tarihinde tekrar bozulmuştur. Bozma üzerine İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesince 27/9/2016 tarihinde yeni bir karar vermiştir. Karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 20/12/2017 tarihinde onanmış, başvurucuların karar düzeltme talebi aynı Dairenin 3/10/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

9. Ret kararı başvuruculara 23/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucular 22/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Olaya İlişkin Tam Yargı Davası Süreci

10. Başvurucular 2004 yılında İstanbul 3. İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) nezdinde, yakınlarının ölümünde Beyoğlu Belediye Başkanlığı ve İstanbul Valiliğinin hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek 25.000 TL manevi, 68.460 TL maddi tazminat ödenmesi talepli tam yargı davası açmıştır.

11. İdare Mahkemesi 30/10/2008 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:

"...ölüme sebep olan penceredeki beton bloğun düşmesinin binanın maili inhidam olmasından dolayı değil binadaki bakım noksanlığından kaynaklandığı, bakım noksanlığının giderilmesi hususunda sorumlunun ise yapı malikleri olduğu, nitekim yapı maliklerine karşı açılan davada Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin... kararıyla yapı maliklerinin tazminat ödemeye mahkum edildiği, belediyenin yıkılmaya yüz tutmuş ve belediyece yıkılmaması halinde derhal yıkılacak durumda olan yapılar dışında bakım ve onarım eksikliği bulunan eski eser olarak tescilli bir yapıyı yıkma gibi bir görev ve sorumluluğunun bulunmadığı dikkate alındığında; uğranılan zararda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu kabul edilerek tazminat ödemekle yükümlü tutulması mümkün değildir.

Öte yandan, davada İstanbul Valiliği de hasım mevkiinde gösterilmişse de; belediye sınırları içinde bulunan bir yapı ile ilgili,valiliklerin imar ve eski eser mevzuatından kaynaklanan bir görev ve yetkisinin bulunmaması nedeniyle dava konusu olayla ilgisi ve sorumluluğu bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davanın reddine,..."

12. Karar, Danıştay Sekizinci Dairesinin 22/5/2012 tarihli kararıyla onanmış, başvurucuların karar düzeltme talebi aynı Dairenin 14/12/2012 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

13. Anayasa Mahkemesinin 29/6/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları

14. Başvurucular, yakınlarının ihmal sonucu hayatını kaybettiğini, yakınlarının yaşamının korunmadığını idare aleyhine açılan tam yargı davasının haksız olarak reddedildiğini ve yargılamanın uzun sürdüğünü belirterek yaşam hakkının koruma yükümlüğünün ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

15. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda başvurucular, müteveffanın annesi ve kardeşidir. Bu nedenle başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.

16. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru usulü" kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayan/ar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler ... "

17. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün "Başvuru süresi ve mazeret" kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."

18. İdare Mahkemesi nezdindeki yargılama süreci Danıştay Sekizinci Dairesinin 14/12/2012 tarihli karar düzeltme talebinin reddi kararıyla kesin olarak neticelenmiştir. Başvurucuların olay ile ilgili görülmekte olan tazminat davası sonucunda verilecek kararın tam yargı davasının sonucu üzerindeki etkisini beklemeleri nedeniyle süresi içinde bireysel başvuru yapmadıklarına dair bir beyanları bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucuların karar düzeltme talebinin reddine dair kararın tebliğinden -öğrenilmesinden- itibaren otuz günlük süre içinde başvuruda bulunmaları gerekirken süresinden sonra 22/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmaları nedeniyle başvurunun bu kısmında süre aşımı bulunduğu değerlendirilmiştir.

19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları

20. Başvurucular, yargılama sonucunda hukuk kurallarının yanlış yorumlanması nedeniyle yetersiz tazminata hükmedildiği ve yargılamanın makul sürede tamamlanmadığını iddia ederek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

2. Değerlendirme

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddiaları adil yargılanma kapsamında incelenmiştir.

a. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia

22. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia, aşağıda açıklanan nedenlerle her hâlükârda kabul edilemez bulunduğundan zaman bakımından yetkiye ve başvuru yollarının tüketilmesine ilişkin kabul edilebilirlik kriterleri ya da diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir.

23. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

24. Somut olayda Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararların Yargıtay tarafından dört kez bozulduğu, söz konusu bozma kararları üzerine Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uygun olarak verilen kararın neticeten Yargıtayca onandığı ve karar düzeltme talebinin reddedildiği anlaşılmıştır. Başvurucuların anılan iddialarının esas itibarıyla Asliye Hukuk Mahkemesince hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet bulunmadığına ve yetersiz tazminata hükmedildiğine, dolayısıyla kararın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan inceleme neticesinde Asliye Hukuk Mahkemesinin kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum tespit edilmemiştir.

25. Başvurucular tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

i. Kabul Edilebilirlik Yönünden

26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. Esas Yönünden

27. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50-52).

28. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ile başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41, 45).

29. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında 27/5/2004 tarihinde Beyoğlu Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davasının Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 3/10/2018 tarihinde karar düzeltme talebinin reddedilmesiyle sonuçlandığı anlaşıldığından 14 yıl 4 aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

31. Başvurucular, ihlalin tespiti, yeniden yargılama ve başvurucu Nazire Nuran Konuralp için 350.000 TL, başvurucu Cüneyt Konuralp 150.000 TL manevi tazminat ile miktar belirtmeden maddi tazminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

32. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvuruculara müştereken net 105.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zararlar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı ortaya konulmadığından maddi tazminat talepleri reddedilmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvuruculara net 105.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 294,70 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.794,70 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2016/3, K.2016/427) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Yargıtay 3. Hukuk Dairesine (E.2017/12868, K.2017/17940) GÖNDERİLMESİNE,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/6/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Cüneyt Konuralp ve Nazire Nuran Konuralp [1.B.], B. No: 2018/35179, 29/6/2022, § …)
   
Başvuru Adı CÜNEYT KONURALP VE NAZİRE NURAN KONURALP
Başvuru No 2018/35179
Başvuru Tarihi 22/11/2018
Karar Tarihi 29/6/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kamu makamları tarafından önlem alınmaması sonucu ölüm meydana gelmesi nedeniyle yaşam hakkının; olaya ilişkin olarak açılan tazminat davasının makul sürede tamamlanmaması ve hatalı değerlendirme ile yetersiz tazminata hükmedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin diğer iddialar Süre Aşımı
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi