TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA USLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/36616)
|
|
Karar Tarihi: 20/10/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Tuğba YILDIZ
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa USLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Serdar BALIK
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, komiser yardımcılığı kursu yazılı sınavında
başarısız sayılma işlemine karşı açılan davanın reddedilmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 12/12/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurucunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu 2/5/2009 tarihinde yapılan Komiser
Yardımcılığı Kursu Yazılı Sınavı'na katılmış ve başarılı olmuştur.
7. Komiser yardımcılığı kursuna başlayan başvurucu, kurs
bitiminde komiser yardımcısı olarak atanmıştır.
8. Sınav sonucunun açıklanmasından sonra sınavda
yöneltilen sorulardan bir kısmının mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi üzerine
yeniden yapılan değerlendirmede başvurucu başarısız sayılmış ve komiser
yardımcılığından alınarak polis memuru olarak atanmıştır.
9. Başvurucu, polis memurluğuna atanmasına ilişkin
işlemin iptali istemiyle Diyarbakır İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
10. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 6/3/2015
tarihinde işlemin iptaline karar vermiştir. Karar gerekçesinde; başvurucudan
kaynaklanmayan bir sebep dolayısıyla tenzili rütbe yapılarak polis memurluğuna
başvurucunun atanmasının idarenin istikrar ilkesi ve kazanılmış hakları koruma
ilkesi ile bağdaşmadığı, hizmet kusurundan kaynaklanan menfi sonuçların
başvurucuya yansıtılmaması gerektiği belirtilmiştir.
11. Emniyet Genel Müdürlüğünün temyiz talebi üzerine
Danıştay Onaltıncı Dairesi 11/11/2015 tarihli kararla Mahkemenin kararını
bozmuştur. Karar gerekçesinde açık hataya düşülmek suretiyle tesis edilen
işlemlerin idare tarafından her zaman geri alınabileceğinin Danıştay İçtihadı
Birleştirme Kurulu ve Anayasa Mahkemesi kararlarında kabul edildiği
belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun komiser yardımcısı olarak atanmasında
idarenin açık hatası olduğu ve başvurucunun hukuka aykırı işlem dolayısıyla
elde ettiği komiser yardımcılığı statüsünün kazanılmış hak kapsamında
değerlendirilmeyeceği sonucuna varıldığı ifade edilmiştir.
12. Mahkeme 18/3/2016 tarihinde bozma kararında
belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar vermiştir.
13. Başvurucunun temyiz talebi Danıştay Beşinci Dairesi
tarafından 24/4/2017 tarihinde, karar düzeltme talebi de aynı Daire tarafından
26/9/2018 tarihinde reddedilmiştir. Karar başvurucuya 12/11/2018 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 12/12/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
15. İlgili hukuk için bkz. İsmail Hadidi, B. No:
2013/2126, 16/9/2015; Selim Salihoğlu, B. No: 2013/6285, 7/7/2015.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
16. Mahkemenin 20/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
17. Başvurucu; dört buçuk yıl komiser yardımcısı olarak
görev yaptığını, söz konusu mahkeme kararı nedeniyle kazanılmış hakkının
elinden alındığını, ailesi ve şahsının manevi kayıplara uğradığını, idarenin
kendi kusuru nedeniyle mağdur edildiğini, komiser yardımcılığına tekrar
döndürülmesi gerektiğini ve mahkeme kararının da hatalı olduğunu belirterek
anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). İddiaların özü, yargılamanın hukuka aykırı sonuçlanmasına ilişkin
olduğundan şikâyet adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun
yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
19. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve
sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam,
B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
20. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda
verilen kararının değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını
denetletme imkânı verir. Bu nedenle, bireysel başvuruda adil yargılanmaya
ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde
haklarına saygı gösterilmediğine, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı
tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara
etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını
sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının
derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi,
mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış
eksiklik, ihmal ya da açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş
olması gerekir (Naci Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
21. Başvuru konusu olaya ilişkin benzer yöndeki
başvuruları Anayasa Mahkemesi daha önce incelemiş (İsmail Hadidi, B. No:
2013/2126, 16/9/2015) ve iddiaların özünün esas itibarıyla yargılamanın
sonucuna ilişkin olduğu gerekçesiyle açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
22. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar,
mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına
ilişkin olup mahkeme karar gerekçesinde (bkz. §§ 11, 12) bariz takdir hatası
veya açık bir keyfîlik oluşturan hususun da bulunmadığı dikkate alındığında
ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu
durumda daha önce benzer yöndeki başvurularda verilen kararların sonucundan
ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 20/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.