logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Çiğdem Ergün [2.B.], B. No: 2018/3724, 18/10/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÇİĞDEM ERGÜN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/3724)

 

Karar Tarihi: 18/10/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Hilal YAZICI

Başvurucu

:

Çiğdem ERGÜN

Vekili

:

Av. Hülya SARSICIOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, nüfus kaydının kapalı olduğu gerekçesine dayanılarak soyadı tashihi talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. 1999 yılında evlenen başvurucu, kocasının soyadı olan Ergün soyadını kullanmaktadır. Başvurucunun evlenmeden önceki soyadı Bıyıklı'dır.

3. Başvurucu, Bıyıklı ifadesinin erkeklere mahsus olan bıyık ibaresini içermesi nedeniyle adli ve idari mercilerde, kamu kurum ve kuruluşlarında kullanılmasından dolayı rahatsızlık duyduğunu, bu tür yerlerde önceki soyadının sorulması üzerine, bu soyadını söylemek zorunda kaldığını, psikolojik olarak kendisini aşağılanmış hissettiğini, 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu gereğince kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadıkça nüfus kütüklerinde değişiklik yapmanın mümkün olmayacağını, bu sebeple daha fazla mağdur olmamak için Bıyıklı ifadesinin nüfus kaydından silinerek annesinin önceki soyadı olan Yılmaz'ın evlilik tarihinden önceki nüfus kayıtlarına işlenmesi ve bundan sonra hukuki işlemlerde soyadı olarak bu soyadının görülmesinin sağlanmasına karar verilmesi talebiyle 18/4/2017 tarihinde dava açmıştır.

4. İlgili Nüfus Müdürlüğü kapalı kayıtta işlem yapılamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

5. Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davada konuya ilişkin olarak başvurucunun tanığı dinlenmiştir. Tanık, başvurucu ile aynı kurumda çalışmaları sebebiyle kendisini uzun süredir tanıdığını, önceki soyadından rahatsızlık duyduğunu sürekli dile getirdiğini ifade etmiştir. Yapılan yargılama neticesinde Mahkeme 20/6/2017 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir. Kararda, 5490 sayılı Kanun'un 14. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvurucunun evlenmesiyle ilgili nüfus kayıtlarının kapalı hâle geldiği, konuya ilişkin Yargıtay kararları olduğu, bu çerçevede kapalı kayıtta işlem yapılamayacağı değerlendirilmiştir.

6. Başvurucu 15/8/2017 tarihli dilekçesi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu dilekçesinde kamu görevlisi olarak görev yaptığını, çoğu kez çeşitli işlemler bağlamında özellikle kamu kurum ve kuruluşları önünde önceki soyadını beyan etmek durumunda kaldığını ve her seferinde aşırı bir rahatsızlık duyduğunu, Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında maddi ve manevi varlığına ilişkin haklarının, rahatsızlık duyduğu soyadına ilişkin kayıtlarda değişiklik yapabilme hakkını kendisine tanıdığını, bu sebeple Mahkemenin dar bir yorumla kapalı kayıtlarda işlem yapılamayacağından bahisle talebini reddetmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, gerek Yargıtayın bazı kararlarında gerekse Anayasa Mahkemesi kararlarında bu konunun esnek biçimde yorumlandığını ve kapalı da olsa nüfus kayıtlarında değişiklik yapmanın mümkün olduğuna işaret edildiğini ifade etmiştir.

7. İstinaf başvurusunu değerlendiren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 3/11/2017 tarihli kararıyla talebi reddetmiştir. Kararda, başvurucunun evlenmesi nedeniyle değişiklik yapılması istenen kaydın kapalı hâle geldiğini, 5490 sayılı Kanun hükmü uyarınca kapalı kayıtlar üzerinde değişiklik yapılamayacağını ve kaydın açılmasını gerektirir hâllerin de gerçekleşmediğini ifade etmiştir.

8. Nihai karar başvurucuya 29/12/2017 tarihinde tebliğ edilmiş ve 25/1/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

9. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu, önceki soyadına ilişkin kaydın kapalı olduğu ileri sürülse bile bu soyadı evlendikten sonra aldığı soyadının önünde kullanma imkânının olduğunu, Bıyıklı soyadının çağrıştırdığı anlam sebebiyle kendisini rahatsız ettiğini, kamu görevlisi olduğunu ve önceki soyadının çeşitli sebeplerle gerek çalıştığı kurumda gerekse adli, idari işlemler esnasında gündeme gelebilmesi durumunda alay konusu olduğunu, kendisini dışlanmış hissettiğini ve psikolojik olarak olumsuz etkilendiğini ifade etmektedir. Başvurucu önceki soyadının annesinin önceki soyadı ile değiştirilerek nüfus kayıtlarına ve sonrasındaki hukuki süreçlere bu şekilde işlenmesi hâlinde yaşadığı bu sorundan kurtulabileceğini, böylece önceki soyadını mevcut soyadı ile birlikte kullanabileceğini ifade etmektedir. Bu kapsamda başvurucu derece mahkemelerinin nüfus kayıtlarının kapalı olduğu gerekçesi ile bu kayıtlarda hiçbir değişikliğin mümkün olmayacağı sonucuna götüren yorumlarının hem Anayasa'nın 17. maddesinin sağladığı güvencelere ve hem de Anayasa Mahkemesinin kararlarına aykırı olduğunu ileri sürmüş, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

11. Bakanlık görüşünde, isim değişikliği taleplerinin ileri sürülebilmesine ve incelenmesine olanak sağlayan hükümlerin 5490 sayılı Kanun ve 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanun çerçevesinde düzenlendiği ifade edilmiştir. Bakanlık, başvurucunun talebinin reddine ilişkin kararda, söz konusu düzenlemeler çerçevesinde demokratik bir toplumda kişinin maddi ve manevi varlığının korunması hakkı ile kamu düzeninin sağlanması amacı arasında adil bir dengenin gözetilip gözetilmediğinin incelenmesi gerektiğini belirtmiş, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararlarına yer vermiştir.

12. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında ihlal iddialarını yinelemiştir.

13. Başvuru, özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmiştir (aynı yönde değerlendirmeler için bkz. Aslan Faruk Toprak, B. No: 2013/2957, 24/3/2016, § 34; Hacı Ahmet Eskikanbur, B. No: 2015/2944, 9/1/2019, § 27;Turgay Karaca, B. No: 2018/34343, 27/1/2021, § 29; H.K. [GK], B. No: 2019/42944, 17/6/2021, § 33).

14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği pek çok kararda, kimliğin belirlenmesindeki en önemli unsurlardan olan ismin vazgeçilemezlik, devredilemezlik ve kişiye sıkı surette bağlı olma niteliklerinin kişinin mevcut statüsünü etkilemesinin muhakkak olduğunu, bu bağlamda kişinin isminin korunması ve kamu düzenini bozmadığı müddetçe değiştirilmesine imkân tanınması yönünde devletin pozitif yükümlülüklerinin bulunduğunu, söz konusu pozitif yükümlülüklerin, somut olayın özellikleri gözönünde bulundurularak idari ve yargısal karar vericiler tarafından kişilerin bu yöndeki makul taleplerinin karşılanmasını veya taleplerin reddi durumunda buna ilişkin ilgili ve yeterli gerekçeler sunulmasını gerektirdiğini değerlendirmiştir(Hacı Ahmet Eskikanbur, § 32; Turgay Karaca, § 32;H.K., § 36).

16. Bu kapsamda Mahkeme, Anayasa’nın 20. maddesini, kişilerin isimleri üzerinde tasarrufta bulunmasının gerekli olduğu durumlarda geniş yorumlanması gerektiği ve bu yorumun, isim hakkı konusunda mevzuat oluşturulurken ve uyuşmazlıklar çözümlenirken konu ile ilgili olan ve taraf olunan uluslararası sözleşmelerde yer alan koruyucu hükümlerin asgari düzeyde hayata geçirilmesini de kapsadığını belirtmektedir (Aslan Faruk Toprak, § 43; Hacı Ahmet Eskikanbur, § 30; Turgay Karaca, § 34; H.K., § 38).

17. Bu bağlamda devletin Anayasa'nın 20. maddesinden kaynaklanan pozitif yükümlülükleri isim değişikliğine imkân sağlayan yasal düzenleme yapılmasını da içermektedir. İsim üzerinde belirli koşullar altında değişiklikler yapılabilmesinin bireylerin özel hayatlarının bir unsuru olan kimliğin belirlenmesi açısından bir gereklilik olduğu hususu gözardı edilmemelidir (bazı farklarla birlikte bkz. Aslan Faruk Toprak, § 44; Hacı Ahmet Eskikanbur, § 30). Bu çerçevede isim değişikliği taleplerinin hangi koşullar altında olumlu karşılanacağı, bu tür taleplerin hangi usul ve esaslar çerçevesinde yerine getirileceği hususunda idari ve yargısal makamlara belli ölçüde takdir yetkisi tanınabileceği kabul edilmelidir. Ancak bu takdir yetkisinin isim değişikliği taleplerinin değerlendirilmesi yolunu tamamen kapatacak ve sonuç alınmasını imkânsız kılacak şekilde kullanılmaması gerektiği önemle vurgulanmalıdır (bazı farklarla birlikte bkz. Aslan Faruk Toprak, §§ 39, 40; Hacı Ahmet Eskikanbur, § 34; Turgay Karaca, § 35; H.K., § 39).

18. Kamunun üstün yararının söz konusu olduğu istisnai durumlarda isim değişikliğine ilişkin taleplerin kabul edilmemesi makul karşılanabilir. Ancak bu gibi hâllerde kamu makamları buna ilişkin ilgili ve yeterli gerekçe sunmalıdır. İdari ve yargısal makamlar her durumda bireyin ismini değiştirebilmesindeki kişisel yarar ile kamu menfaatleri arasında adil bir denge kurmalıdır (Turgay Karaca, § 36; H.K., § 40). Öte yandan isim değişikliği hakkının tanınmış olması başvurucuya birtakım yükümlülükler yüklenemeyeceği anlamına gelmez. Bu bağlamda başvurucunun haklı nedenlerini ortaya koyma ve buna ilişkin delillerini mahkemeye sunma yükümlülüğünün bulunduğu kabul edilmelidir. Bu aşamadan sonra haklı nedenin bulunup bulunmadığını anayasal güvenceleri de dikkate alarak değerlendirmek derece mahkemelerinin görevidir (Turgay Karaca, § 46; H.K., § 41).

19. Başvuruya konu olayda başvurucu, evlenme sebebiyle nüfus kütüğünde kapalı hâle gelen soyadı hanesinde değişiklik yapmak istemiştir. Bu çerçevede başvurucu Bıyıklı ifadesinin annesinin evlilik öncesi soyadı olan Yılmaz ile değiştirilmesini istemiştir. Başvurucunun değişiklik talebinin sebebi evlilik öncesi soyadının özel ve kamusal yaşamı içerisinde çeşitli sebeplerle gündeme gelebilmesi ve karşı cinsiyeti anımsatan anlamı sebebiyle psikolojik rahatsızlık yaşamasıdır. Başvurucunun bu yöndeki rahatsızlığı bu durumu sürekli dile getirdiği yargılama süreci içerisinde tanık beyanıyla da ortaya konulmuştur. Başvurucu Bıyıklı ifadesini benimseyemediğini, benimseyebileceği bir ifade ile değiştirebilirse evlenme nedeniyle aldığı soyadı ile birlikte kullanabileceğini ifade etmiştir.

20. Derece mahkemeleri 5490 sayılı Kanun'un 14. maddesini, kapalı hâle gelen nüfus kayıtlarında değişiklik yapmaya imkân vermeyen bir biçimde yorumlamış ve başvurucunun talebini reddetmiştir.

21. Somut olayda irdelenmesi gereken husus, kapalı kayıt hâline gelmiş soyadı hanesinde, soyadının kişide meydana getirdiği rahatsızlığın sona erdirilebilmesi için değişiklik yapma talebinin reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 20. maddesinin sağladığı güvencelerin korunup korunmadığı ve bu kapsamda devletin pozitif yükümlülüklerinin yerine getirildiğinin söylenip söylenemeyeceğidir.

22. Konuya ilişkin yürürlükteki mevzuat; 21/6/1934 tarihli ve 2525 sayılı Soyadı Kanun'un 3. maddesi umumi edeplere uygun olmayan veya iğrenç ve gülünç olan soyadlarının kullanılamayacağını, 7. maddesi kişilerin soyadlarını değiştirmelerinin mümkün olduğunu ve 10. maddesi de ilgili süre geçtikten sonra soyadı değiştirmenin 4721 sayılı Kanun hükümleri uyarınca gerçekleştirilebileceğini düzenlediği görülmektedir. 4721 sayılı Kanun ise konuyu adın değiştirilmesi kapsamında düzenlemiş ve 27. maddesinde haklı bir nedene dayalı olarak ad değiştirmenin mümkün olduğunu hüküm altına almıştır. 5490 sayılı Kanun'un 14. ve 35. maddelerinde evlenme ile kapalı hâle gelen nüfus kayıtlarının açılabileceği ve mahkeme kararıyla bu kayıtlarda düzeltme yapılabileceği açıkça düzenlemiştir. Kanun, bu değişikliğin nedenlerini sınırlı olarak da saymamıştır. Öte yandan, 4721 sayılı Kanun'un Anayasa Mahkemesinin22/2/2023 tarihli ve E.2022/155, K.2023/38 sayılı kararıyla iptal edilen 187. maddesinin, kadının önceki soyadını evlenme ile aldığı soyadı ile birlikte kullanabileceğini düzenlemek suretiyle, kadının önceki soyadının özel hayatı ve çevresi ile olan ilişkilerindeki yeri ve önemini göz ardı etmediği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte anılan kararda, kadınların evlenmeden önceki soyadlarını kullanabilmeleri bakımından yasal düzenlemenin ve yargısal içtihatların sınırlı bir imkan tanıdığı, bu hususta, Anayasa'nın eşler arasında eşitliğin sağlanmasına verdiği önemin gözetilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

23. Dolayısıyla kapalı da olsa nüfus kayıtlarının soyadı hanesinde değişiklik taleplerinin ileri sürülebilmesine ve bu taleplerin idari ve yargısal merciler tarafından incelenmesine, uygun görülen değişikliklerin talep doğrultusunda yerine getirilmesine imkân tanınan bir yasal çerçevenin ve buna ilişkin yargısal bir mekanizmanın var edildiği aşikârdır.

24. O hâlde yargı mercilerinin başvurucunun talebini ve gerekçelerini, ortaya konulan yasal çerçeve içerisinde incelemesi gerekmektedir. Bu çerçevede, yargı mercilerinin değişikliği gerekli kılan başvurucuya özgü haklı bir nedenin var olup olmadığını değerlendirerek bu değişiklik nedeniyle başvurucunun elde edeceği yarar ile kamu düzenin sağlanması amacı arasındaki dengeyi gözeten bir inceleme yapmaları gerekir.

25. Somut olayda derece mahkemelerinin başvurucunun haklı nedenini ortaya koymak bakımından üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğine dair bir tespiti bulunmamaktadır. Ayrıca konuya ilişkin olarak başvurucunun tanığının beyanlarının yeterli olup olmadığıyla ilgili bir değerlendirmeleri de mevcut değildir. Öte yandan derece mahkemeleri, başvurucunun evlilik öncesi soyadında meydana gelecek değişiklik neticesinde elde edeceği menfaat ile buna ilişkin talebin reddedilmesi durumunda kamunun sağlayacağı yarar arasında adil bir denge kurmayı amaçlayan bir yaklaşım da benimsememiştir. Zira kişinin varlığının ve kimliğinin ayrılmaz bir parçası niteliğindeki özel hayatı, ailesi ve çevresi ile ilişkinlerinde önemli bir araç özelliği taşıyan soyadına ilişkin talebi hakkında konuyu düzenleyen normların Anayasa'ya uygun biçimde yorumlanarak uygulanmadığı ve başvurucunun koşullarına özgü ikna edici gerekçelerin ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır (benzer yöndeki karar için bkz. Turgay Karaca, § 47).

26. Neticede soyadı değişikliği konusunda çatışan menfaatlerin dengelenmesine yönelik somut başvuru özelinde değerlendirme yapılmaması ve ret kararının anayasal güvenceleri gözeten ilgili ve yeterli gerekçe içermemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı yönünden devletin pozitif yükümlülüklerinin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır (benzer yöndeki karar için bkz. Turgay Karaca, § 48).

27. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

28. Başvurucu, ihlalin tespitine, yargılamanın yenilenmesine ve tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

29. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

30. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2017/188, K.2017/244) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 294,70 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.094,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 18/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Çiğdem Ergün [2.B.], B. No: 2018/3724, 18/10/2023, § …)
   
Başvuru Adı ÇİĞDEM ERGÜN
Başvuru No 2018/3724
Başvuru Tarihi 25/1/2018
Karar Tarihi 18/10/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, nüfus kaydının kapalı olduğu gerekçesine dayanılarak soyadı tashihi talebinin reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Nüfus kayıtları-İsim Değişikliği-Cinsel Kimlik İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi