TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YAŞAR KOŞAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/37550)
|
|
Karar Tarihi: 21/10/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Volkan ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Yaşar KOŞAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Cemil DEVECİ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, iptal davasının süre aşımı yönünden reddi
nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 19/12/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
6. Samsun'un Bafra ilçesi sınırları içinde bulunan ve
başvurucunun yaz mevsiminde ikamet ettiğini ileri sürdüğü, mülkiyeti Bafra
Belediye Başkanlığına (Belediye) ait olan taşınmaz satılmak üzere ihaleye
çıkarılmıştır.
7. 13/4/2018 tarihinde kapalı teklif usulü ile yapılan ve
başvurucunun da katıldığı ihale 16.000 TL teklif veren üçüncü bir kişi üzerinde
kalmıştır. Bafra Belediye Encümeninin 16/4/2018 tarihli ve 124 sayılı kararıyla
ihale onaylanmıştır.
8. Başvurucu 16/4/2018 tarihli dilekçesi ile ihalenin
usulsüz olduğunu belirterek iptali için Belediyeye başvuruda bulunmuş, ancak bu
talebi 20/4/2018 tarihli işlemle reddedilmiştir.
9. Başvurucu, ihalenin ve ihalenin iptal edilmesi
talebinin reddine dair işlemin iptali için Samsun 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme)
25/6/2018 tarihinde iptal davası açmıştır.
10. Mahkeme 29/6/2018 tarihli kararı ile davayı süre
aşımı yönünden reddetmiştir.
11. Gerekçede öncelikle 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesi uyarınca ihale işlemlerine
ilişkin uyuşmazlıkların ivedi yargılama usulüne tabi olduğu ve dava açma
süresinin bu uyuşmazlıklar için otuz gün olduğu hatırlatılmıştır. Ayrıca düzenleyici
işlemler dışında kalan bireysel nitelikteki idari işlemlerin iptali istemiyle
açılan davalarda, dava açma sürelerinin hesabında, işlemin ilgilisine yazılı
olarak bildirildiği tarihin esas alınması gerektiği ancak yazılı bildirim
yapılmadığı veya yazılı olarak bildirilmekle birlikte bu tarihin tespit
edilemediği ve idari işlemin ilgililer tarafından öğrenme tarihinin
belirlenebildiği durumlarda işlemin ilgililer tarafından bütün unsurlarıyla
öğrenildiği tarihin dava açma süresi bakımından esas alınacağının yargısal
içtihatlarla kabul edildiği vurgulanan gerekçede, 13/4/2018 tarihinde yapılan
ihaleye katılan başvurucunun ihalenin iptal edilmesi talebiyle başvuru yaptığı
16/4/2018 tarihinde dava konusu işlemi tüm unsurlarıyla öğrendiği ve dava
dilekçesinde de dava konusu işlemin tebliğ edildiği tarihi 30/4/2018 olarak
gösterdiğinin altı çizilmiştir. Kararda, bu tespitler uyarınca en geç 30/4/2018
tarihinde haberdar olunan işlem için otuz günlük yasal süre aşılarak 25/6/2018
tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak
bulunmadığı ifade edilmiştir.
12. Ret hükmü Danıştay Onüçüncü Dairesinin 2/11/2018
tarihli kararı ile onanmıştır.
13. Başvurucu, nihai hükmü 26/11/2018 tarihinde tebellüğ
etmesinin ardından 19/12/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
14. 2577 sayılı Kanun'un "Kapsam ve nitelik"
kenar başlıklı 1. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Danıştay, bölge idare mahkemeleri,
idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların
çözümü, bu Kanunda gösterilen usullere tabidir."
15. 2577 sayılı Kanun'un ''Dava açma süresi''
kenar başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Dava açma süresi, özel
kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare
mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür. "
16. 2577 sayılı Kanun'un "İvedi yargılama
usulü" kenar başlıklı 20/A maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1. İvedi yargılama usulü aşağıda
sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır:
a) İhaleden yasaklama kararları hariç
ihale işlemleri
...
2. İvedi yargılama usulünde:
a)
Dava açma süresi otuz gündür.
b)
Bu Kanunun 11 inci maddesi hükümleri uygulanmaz. ... "
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 21/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
18. Başvurucu, bir vatandaş olarak ihale işlemlerine
ilişkin özel dava açma süresini bilmesinin kendisinden beklenemeyeceğini ifade
ederek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
19. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti"
kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
21. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında,
herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve
savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim
hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün
bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil
yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf
olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma
hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,
Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını
içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd.
Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).
22. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri
olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir
(Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855,
26/6/2014, § 36).
23. Dava açma sürelerini düzenleyen, son derece karışık
ve dağınık olan bir mevzuatın aşırı şekilci (katı) yorumu mahkemeye erişim
hakkını ihlal edebilir. Özellikle başvuru mercii ve süresi gösterilmeyen
işlemlerle ilgili davalarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye
erişim hakkını aşırı sınırlandıracak şekilde katı yorumdan kaçınmaları gerekir
(Mohammed Aynosah, B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 40).
24. Dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça
dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi,
hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve tek başına bu durum mahkemeye
erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718,
2/10/2013, § 27). Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını uygularken
yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten
kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan
kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil
Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).
25. Dava açma süresinin hak sahibinin henüz dava hakkının
doğduğundan haberdar olmadığı ve somut koşullar çerçevesinde haberdar olduğunun
kabulünü haklı kılan nedenlerin bulunmadığı bir dönemde işlemeye başlaması dava
hakkının varlığını anlamsız kılabileceğinden ölçülülük ilkesini zedeleyebilir (Yaşar
Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 66).
26. Dava açma süresinin işlemeye başladığı an mahkemeye
erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçülülüğü bağlamında büyük önem
taşımaktadır (Yaşar Çoban, § 66). Dava açma süresinin hangi tarihte
başlayacağını belirlemek ve mevzuatı bu yönüyle yorumlamak görevi esasen derece
mahkemelerine aittir. Bireysel başvurunun ikincillik ilkesi gereği, dava açma
süresinin başlatılacağı tarihin belirlenmesi noktasında Anayasa Mahkemesinin
bir görevi bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin bu hususta üstleneceği rol,
dava açma süresinin hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiğiyle ilgili
derece mahkemelerinin yorumlarının mahkemeye erişim hakkına etkisini somut
olayın koşulları ışığında incelemektir (Ahmet Yıldırım, B. No:
2014/18135, 20/9/2017, § 46).
27. Diğer taraftan Sözleşme'nin adil yargılanma hakkını
düzenleyen 6. maddesinde ve etkili başvuru hakkını düzenleyen 13. maddesinde,
Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Devlet,
işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını
ve sürelerini belirtmek zorundadır" şeklinde bir güvence
öngörülmemiştir. Anılan hükümle devlete, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi
kanun yollarına ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtme yükümlülüğü
yüklenmiştir. Bu itibarla Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının dışında
kalan söz konusu güvencenin bireysel başvuru kapsamında incelenemeyeceği
anlaşılmaktadır (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.,
§ 32).
28. Somut olayda Mahkeme, öncelikle davanın nitelemesini
yaparak ihale işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne
tabi olduğunu saptamış ve dava süresinin 2577 sayılı Kanun uyarınca bu
uyuşmazlık için otuz gün olduğunu belirlemiştir. İlgili kuralı somut olaya
uygulayan Mahkeme, davanın başvurucunun işlemden tüm unsurlarıyla beraber
haberdar olduğu tarihten itibaren otuz gün içinde açılmadığını tespit etmiştir.
29. Başvurucu, iptalini istediği 13/4/2018 tarihinde
yapılan ihaleye katılmış ve ihalenin onaylandığı 16/4/2018 tarihinde de
ihalenin iptali için idari başvuruda bulunmuştur. Bu hâle göre ihaleye katılan
ve sonuçlanması üzerine itirazda da bulunan başvurucunun dava açma hakkı
olduğundan veya dava açma süresinin başladığından haberdar olmadığı
söylenemeyecektir. Bu bağlamda mahkeme kararında yer verilen tespit ve hukuki
dayanakların temelsiz olduğu söylenemez.
30. Diğer taraftan 2577 sayılı Kanun idari yargı kolunda
açılacak davalara ilişkin usulü belirleyen genel kanun niteliğindedir.
Mahkemenin somut olaya uyguladığı kural da farklı bir kanunda değil 2577 sayılı
Kanun içinde yer almaktadır. Somut olayda başvurucu süre aşımından reddedilen
davayı avukat marifetiyle açmıştır. Başvurucu 2577 sayılı Kanun'un 20/A
maddesinde yer alan ihale sürecine dair uyuşmazlıklarda dava süresini
belirleyen düzenleme açısından yargı makamları arasında farklı uygulamalar
olduğunu, bir başka ifadeyle Kanun'un uygulanmasına dair bir belirsizlik
olduğunu da ileri sürmemiştir.
31. Bu duruma göre, iptalini istediği ihaleye katılan,
sonucuna itiraz da eden ve hukuki yardım alarak avukat marifetiyle dava açan
başvurucudan, 2577 sayılı genel usul kanununda yer alan düzenlemede öngörülen
süre içinde dava açmasının beklenmesinin kendisine aşırı/orantısız bir külfet
yüklediği söylenemez.
32. Sonuç olarak 2577 sayılı Kanun çerçevesinde derece
mahkemesinin gerek uyuşmazlık konusu olguyu gerekse bu olgudan hareketle dava
açma süresinin hesaplanma usulünü, sürenin başlatılacağı tarihi belirlemesiyle
ilgili değerlendirmesinin öngörülemez nitelikte olmadığı, başvurucunun dava
açmasını aşırı derecede zorlaştıracak ya da imkânsız kılacak nitelikte katı bir
yaklaşım içermediği sonucuna varılmıştır.
33. Buna göre başvurucunun mahkemeye erişim hakkına
yönelik müdahalenin ölçülü olduğu, dolayısıyla belirtilen şikâyet bağlamında
mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu
anlaşılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 21/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.