TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
HACI KARAKURT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2018/4064)
Karar Tarihi: 1/7/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Hicabi DURSUN
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Murat BAŞPINAR
Başvurucu
Hacı KARAKURT
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/1/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından başvurucunun tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası bakımından kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, diğer temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine yönelik iddiaların ise kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY'nin kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik olarak Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturmalar yürütülmüş; çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 51; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, § 12).
10. 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında 23/7/2016 tarihinde 155 Polis İmdat hattına "Bir araca bilgisayar kasaları ve evrakları yüklüyorlar." şeklinde gelen ihbar üzerine belirtilen adreste FEM Dershanesi önünde bekleyen ve Mardin'de faaliyet gösteren Saadet Eğitim Öğretim İşletmeleri İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. isimli şirkette mali müşavir olarak çalışmakta olan başvurucu ile birlikte F.A. yakalanmıştır. Başvurucuya ait olduğu belirlenen 27 N 51.. plakalı aracın koltuğunda duran poşetlerin içindeki evraklar, bagaj kısmındaki üç adet bilgisayar kasası ve yazıcıya olay sonrası el konulmuştur. Bu kapsamda Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) talimatıyla başlatılan soruşturmada başvurucu aynı tarihte gözaltına alınmıştır.
11. Başvurucu 4/8/2016 tarihinde müdafii huzurunda Başsavcılıkta ifade vermiş ve ifadesinde özetle FETÖ/PDY ile bir ilgisinin bulunmadığını savunmuştur. Başsavcılık, başvurucuyu silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle aynı tarihte Mardin Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir.
12. Başvurucunun sorgusu Hâkimlik tarafından aynı tarihte yapılmış, müdafii de sorgu esnasında hazır bulunmuştur. Başvurucu ifadesinde özetle sadece bir muhasebecinin yapması gereken işleri yaptığını, yasa dışı herhangi bir iş yapmadığını belirterek isnat edilen suçlamaları kabul etmemiştir.
13. Sorgu sonucunda başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan adli kontrol tedbiri uygulanmak suretiyle serbest bırakılmıştır. Kararın ilgili bölümü şöyledir:
"... üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğine dair CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince kuvvetli şüphe ve tutuklama nedenleri bulunsa da bu aşamada tutuklama koruma tedbirinin ağır olacağı, söz konusu şüphelilerin sabit ikamet sahibi, kaçma şüphesinin, tutuklama tedbirinin verilmesi için gereken yoğunlukta bulunmaması nedeniyle şüphelilerin CMK 109/b maddesi gereğince her Cuma ve Salı günleri ikamet yerlerine en yakın polis karakoluna giderek imza vermeleri, adli kontrol tedbirinin uygulanmasına ... [karar verildi.]"
14. Serbest bırakma kararına Başsavcılık 5/8/2016 tarihinde itiraz etmiş, itiraz üzerine daha önceki kararını değerlendiren Mardin Sulh Ceza Hâkimliği aynı tarihte bu kez başvurucu hakkında tutuklama kararı vermiştir. Kararın ilgili bölümü şöyledir:
"Tüm dosya kapsamı dikkate alındığında şüphelilerin üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, dosyada mevcut delil durumu, kaçacağı ve saklanacağına ilişkin bulgular bulunduğu, şüphelilerin serbest bırakılması kararının yetersiz olduğu anlaşıldığından itirazın kabulüne ... [karar verildi.]"
15. Başvurucu, tutuklama kararına itiraz etmiş; Midyat Sulh Ceza Hâkimliği 16/8/2016 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.
16. Başsavcılık 13/3/2017 tarihli iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olma ve terör örgütüne finans sağlama suçlarından cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde dava açmıştır. FETÖ/PDY'ye ilişkin genel açıklamaların da yer aldığı iddianamede ilk olarak FETÖ/PDY'nin hangi amaç ve saikle kurulduğuna, hangi alanlarda faaliyet gösterdiğine, hiyerarşik yapısına, hukuka aykırı hangi tür eylemlerde bulunduğuna ve şüphelinin eylemlerine değinilmiştir. İddianamede suçlamaya esas alınan olgular şöyle özetlenebilir:
i. Başvurucunun FETÖ/PDY'ye üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı olduğu gerekçesi ile olağanüstü hâl döneminde çıkarılan Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) ile kapatılan eğitim kurumunda mali müşavir olarak çalıştığı ve öncesinde de farklı illerde aynı nitelikteki kurumlarda yıllardır çalışmış olduğu ileri sürülmüştür.
ii. Başvurucunun FETÖ/PDY'nin finans kaynağı olan ve örgütle bağlantısı nedeniyle kapatılan Bank Asyada hesabının ve bu hesapta da para hareketlerinin bulunduğu belirtilmiştir.
iii. Başvurucunun çalıştığı eğitim kurumundan aldığı bir kısım evrak ile üç adet bilgisayar kasası ve yazıcıyı aracına yükleyip götürmek üzereyken yakalandığı ileri sürülmüştür.
iv. Başvurucunun ikametgâhında yapılan aramada Fetullah Gülen'e ait konuşmaların yer aldığı CD'ler, FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisaklı olduğu değerlendirilen yayınevlerine ait kitaplar ve muhasebe işlerine ait birtakım belgelerin (makbuz, senet, fatura koçanı vb.) ele geçirildiği bildirilmiştir.
17. Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 17/03/2017 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2017/212 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.
18. Mahkemece 13/6/2017 tarihinde yapılan ilk duruşmada başvurucunun savunması alınmıştır.
19. Başvurucu 5/1/2018 tarihinde tahliye talebinde bulunmuş, Mahkemece 8/1/2018 tarihinde talebin reddi ile tutukluluğun devamına karar verilmiştir.
20. Başvurucu, tahliye talebinin reddi kararına itiraz etmiş; Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı kesin olarak reddetmiştir.
21. Başvurucu 24/1/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
22. Öte yandan başka kişiler hakkında Batman Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan bazı soruşturmalarda isminin geçmesi üzerine başvurucu hakkında yeni bir soruşturma başlatılmıştır. Bu kapsamda başlatılan soruşturmada Batman Cumhuriyet Başsavcılığı 16/1/2018 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyayı Başsavcılığa gönderilmiştir.
23. Başsavcılık devam edilen yeni soruşturma sonunda 6/3/2018 tarihli iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan cezalandırılması istemiyle daha önce derdest olan dava ile birleştirme talepli olarak aynı Mahkemede dava açmıştır. İddianamede suçlamaya esas olgu olarak başvurucunun FETÖ/PDY içinde örgütle iltisaklı olan kurumda muhasebeci olduğu, FETÖ/PDY içinde Abdurrahman Hoca ad/kod ve İbrahim Halil ad/kodun evinde düzenlenen sohbetlere katıldığı, FETÖ/PDY içinde faaliyet gösteren Zaman gazetesi ve Sızıntı dergisi gibi yayın organlarına aboneliğinin bulunduğuna ilişkin tanık beyanının bulunduğu belirtilmiştir.
24. İddianamede beyanı esas alınan A.A. isimli tanığın ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Özel İrfan okulunda 2004 ile 2005 döneminde muhasebeci olarak görev yaptığını biliyorum. Muhasebeciler grubu olarak 2004-2005 yıllarında Abdurrahman hoca ad/kod'un evinde düzenlenen sohbetlere katılan kişilerdendir. İbrahim Halil ad/kod'un düzenlendiği ve benim katıldığım sohbetlere sonradan dahil olan kişilerdendir. Zaman gazetesi ve sızıntı dergisi aboneliği vardır. 2006-2007 yıllarında Batman'dan ayrılması nedeniyle bundan sonra cemaat içerisinde bir faaliyet olup olmadığını bilmiyorum, bu tarihten sonra kendisini bir daha göremedim"
25. Başvurucuya isnat edilen suça dayanak olan olgulara ilişkin hukuki değerlendirmeler iddianamede şöyle ifade edilmiştir:
"Tüm dosya kapsamından, şüphelinin FETÖ/PDY terör örgütü yapılanması içerisinde örgütle iltisaklı olan kurumda muhasebeci olduğu, FETÖ/PDY terör örgütü yapılanması içerisinde Abdurrahman Hoca ad/kod ve İbrahim Halil ad/kod'un evinde düzenlenen sohbetlere katıldığı, FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde faaliyet gösteren Zaman gazetesi ve sızıntı dergisi gibi yayın organlarında aboneliğinin bulunduğuna ilişkin tanık beyanı dikkate alındığında, şüphelinin FETÖ/PDY terör örgütünün hiyerarşik yapılanmasına dahil olduğu, bu suretle üzerine atılı suçu işlediği ve hakkında birleştirme talepli kamu davası açılması gerektiği kanaatine varılmakla"
26. Mahkeme 14/3/2018 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2018/135 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır. Mahkeme aynı tarihte davanın, devam etmekte olan E.2017/212 sayılı dosya ile birleştirilmesine karar vermiştir.
27. Mahkeme, devam eden yargılamada 18/5/2018 tarihli duruşmada başvurucuyla birlikte bir kısım sanık hakkındaki davanın dosyadan tefrikiyle ayrı bir esasa kaydedilmesine ve ayrıca başvurucunun tahliyesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"... üzerilerine atılı suçun vasıf ve mahiyetinin değişme ihtimali, iş bu sanıkların tutuklu kaldığı süre, bu aşamadan sonra adli kontrol tedbirlerinin yeterli olacağı kanaatiyle tahliyelerine ... [karar verildi.]"
28. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesinde (E.2018/224 sayılı dosya) derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. İlgili Kanun Hükümleri
29. İlgili hukuk için bkz. Neslihan Aksakal, B. No: 2016/42456, 26/12/2017, §§ 19-25.
B. Yargıtay İçtihatları
30. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 6/11/2018 tarihli ve E.2018/3375, K.2018/3918 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... Sanığın soruşturma aşamasında beyanlarında bylock programını kullandığını kabul etmesi, FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisaklı kurumlarda uzun yıllar öğretmen olarak çalışıp örgüt içi tayine tabi olması ve dosya kapsamı nazara alındığında sanığın bylock kullanıcısı olduğunu bildiren ayrıntılı bylock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya gelmesi beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili bulunmamıştır ..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
31. Mahkemenin 1/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
32. Başvurucu; somut suç şüphesi ve deliller bulunmadan hukuka aykırı bir şekilde hakkında tutuklama kararı verildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
33. Bakanlık görüşünde; başvurucu hakkında soruşturma yürütülen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığı, işin niteliği ve önemi, ayrıca başvurucunun üyesi olduğu iddia edilen terör örgütünün yapılanma ve toplanma biçimi de gözönünde bulundurulduğunda dosyada mevcut olan somut delillere dayanılarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu, bu delillerin değerlendirilmesi sonucunda adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varılmasının keyfî olduğunun savunulamayacağı ifade edilmiştir.
34. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel olarak başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır.
B. Değerlendirme
35. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
36. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
...
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."
37. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğunun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
1. Uygulanabilirlik Yönünden
38. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:
"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."
39. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir. Buna göre olağanüstü bir durumun bulunması ve bunun ilan edilmesinin yanı sıra bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden tedbirin olağanüstü durumla bağlantılı olması hâlinde inceleme Anayasa'nın 15. maddesi uyarınca yapılacaktır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191).
40. Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan suçlama, başvurucunun darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY üyeliği iddiasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan suçlamanın olağanüstü hâl ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu değerlendirmiştir (Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 57).
41. Bu itibarla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının incelenmesi Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının başta Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242; Selçuk Özdemir, § 58).
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Genel İlkeler
42. Genel ilkeler için bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52; Zafer Özer, B. No: 2016/65239, 9/1/2020, §§ 38-45.
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
43. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, darbe teşebbüsü ve arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY'ye üye olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında silahlı terör örgütüne üye olma suçlamasıyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağı bulunmaktadır.
44. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
45. Başvurucu hakkında verilen tutuklama kararında, isnat edilen suçların işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin dosyada bulunduğu belirtilmiş (bkz. § 14) fakat buna ilişkin herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir.
46. Başvurucu hakkında hazırlanan iddianamelerde ise başvurucunun FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu değerlendirilerek kapatılan eğitim kurumunda mali müşavir olarak bu örgüt içinde tayine bağlı şekilde yıllardır çalışmasına, FETÖ/PDY'nin finans kaynağı olanve örgütle bağlantısı nedeniyle kapatılan Bank Asyada hesabının ve bu hesabında da para hareketlerinin bulunmasına, çalıştığı eğitim kurumundan aldığı üç adet bilgisayar kasası ve yazıcıyı aracına yükleyip götürmek üzereyken yakalanmasına, ikametgâhında yapılan aramada Fetullah Gülen'e ait konuşmaların yer aldığı CD'ler, FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisaklı olduğu değerlendirilen yayınevlerine ait kitaplar ve muhasebe işlerine ait birtakım belgelerin ele geçirilmiş olmasına ve tanık beyanlarına dayanılmıştır (bkz. §§ 16, 23-25).
47. Başsavcılığın başvurucunun örgütün hiyerarşik yapısı içinde yer alan, örgütün doğrudan yönlendirdiği anlamına gelen tayine tabi elemanlarından biri olduğunu ve uzun yıllardır örgüte ait eğitim kurumlarında görev yapmasının -iddianamenin genelinde verilen bilgilere göre- suçlamaya dayanak bir olgu olduğunu değerlendirdiği görülmektedir. Yargıtay yukarıda ifade edilen kararda (bkz. § 30) FETÖ/PDY ile bağlantılı okullarda uzun yıllar öğretmen olarak görev yapıp örgüt içi tayine tabi olmanın örgütsel ilişki bakımından önemine dikkat çekmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi Didar Adak (B. No: 2017/13215, 10/3/2020) kararında başvurucunun tamamı örgüte ait okullarda yaklaşık yirmi yıllık bir süre ve tayine tabi konumda çalışma hayatı sürdürmesini dikkate alarak kuvvetli suç belirtisi olarak kabul etmiştir.
48. Öte yandan soruşturma dosyasında, FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan A.A. isimli başka bir şüpheli hakkında yürütülen bir soruşturmada bu kişinin başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatının olduğuna ve bu yapılanmaya mensup olduğuna yönelik anlatımlarda bulunduğu görülmektedir. Tanık; başvurucunun belirtilen yapının muhasebeciler grubunda olduğunu belirterek kod isimlerini verdiği kişilerin evinde düzenlenen toplantılara başvurucunun da katıldığını beyan etmiştir (bkz. § 24). Tanığın ifade ettiği beyana ilişkin eylemler çok eski yıllara dayanmakta ise de aynı yapılanma içindeki kurumlarda görevini aktif olarak sürdüren başvurucu yönünden suç şüphesini doğrulayan kuvvetli belirtilerin bulunduğu görülmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Selçuk Özdemir başvurusunda FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan bazı şüphelilerin ifadelerinde, hâkim olarak görev yapmakta olan başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatının bulunduğuna ve bu yapılanmaya mensup olduğuna yönelik anlatımlarını başvurucu yönünden suç şüphesini doğrulayan kuvvetli bir belirti olarak kabul etmiştir (Selçuk Özdemir, § 75; benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Metin Evecen, § 58; Mustafa Mendeş, B. No: 2018/1349, 30/10/2018, § 51).
49. Buna göre soruşturma mercilerince başvurucunun örgüte ait eğitim kurumlarında uzun yıllar tayine tabi konumda çalışma hayatı sürdürmesi ve hakkındaki FETÖ/PDY ile irtibatının olduğuna dair somut olgu isnadı barındıran tanık anlatımının somut olayın koşullarında suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin de temelsiz ve keyfî olduğu söylenemez.
50. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar göz ardı edilmemelidir.
51. Darbe teşebbüsü sırasında gerçekleşen vahim olayların toplumda oluşturduğu kaygı, teşebbüsün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY'nin örgütlenmesinin karmaşıklığı ve bu yapılanmanın arz ettiği tehlike (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 15-19, 26) darbe teşebbüsüne ilişkin faaliyetler kapsamında ülke genelinde binlerce kişi tarafından icra edilen, suç oluşturabilecek nitelikteki on binlerce eylemin aynı anda işlenmesi, bunun yanı sıra çoğunluğu önemli yerlerde kamu görevlisi olan on binlerce şüpheli hakkında doğrudan darbeyle ilişkili olmasa da FETÖ/PDY'ye mensubiyet nedeniyle ivedilikle soruşturma yapılması ihtiyacı birlikte dikkate alındığında soruşturma konusu olaylara ilişkin delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, § 271; Selçuk Özdemir, § 78).
52. Darbe teşebbüsüyle bağlantılı veya darbe teşebbüsüyle bağlantılı olmasa bile teşebbüsün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde delillere etki edilmesi ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazladır. Diğer taraftan FETÖ/PDY'nin ülkedeki neredeyse tüm kamu kurum ve kuruşlarında örgütlenmiş olması, yüz elliyi aşkın ülkede faaliyet göstermesi ve ciddi seviyede uluslararası ittifaklarının bulunması, bu yapılanma ile ilgili olarak soruşturmaya tabi tutulan kişilerin yurt dışına kaçmasını ve yurt dışında barınmasını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, § 272; Selçuk Özdemir, § 79).
53. Başvurucunun tutuklanmasına esas alınan silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (Gülser Yıldırım (2), [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 148).
54. Somut olayda Mardin Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliğine, kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığına ve buna göre kaçma şüphesinin bulunmasına, adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacak olmasına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 14).
55. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Mardin Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle -suçun ağırlığına atfen- kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.
56. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).
57. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY'nin özellikleri (gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi) de dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).
58. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında Mardin Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.
59. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
60. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin Anayasa'da (13. ve 19. maddelerde) bu hakka dair yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 1/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.