logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(M.A.G. [1.B.], B. No: 2018/4268, 25/12/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M.A.G. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/4268)

 

Karar Tarihi: 25/12/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Heysem KOCAÇİNAR

Başvurucu

:

M.A.G.

Vekili

:

Av. Murat ÖZVERİ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, işe iade davasının reddine karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 7/2/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu 26/8/2013 tarihli iş sözleşmesi ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunda (TÜBİTAK) araştırmacı olarak çalışmaya başlamıştır.

7. TÜBİTAK noter vasıtasıyla gönderdiği 31/8/2016 tarihli yazıyla başvurucunun iş sözleşmesini feshetmiştir. Fesih bildirimi ''İş sözleşmeniz 15 Temmuz 2016 tarihi itibariyle Ülkemizin içerisinde bulunduğu fevkalade durum ve bu durum neticesinde ortaya çıkan güvenlik gerekçeleri ile hakkınızda duyulan şüphe gereği Kurumumuz ile iş ilişkinizin devamı mümkün olmadığından, ayrıca istihdam edildiğiniz görev ve işletmesel gereklerle 4857 sayılı İş Kanununun 25. madde hükmü gereğince tazminatsız olarak haklı nedenle feshedilmiştir.'' şeklindedir.

8. Başvurucu 27/9/2016 tarihli dava dilekçesiyle iş sözleşmesinin usule uygun olarak feshedilmediğini zira işveren tarafından objektif, açık ve tereddüte yer vermeyecek şekilde bir fesih sebebi gösterilmediğini belirterek işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

9. Gebze 8. İş Mahkemesi (Mahkeme) 2/2/2017 tarihli kararla davayı reddetmiştir. Mahkeme; gerekçeli kararında, davalıya ait işyerinde başvurucunun 26/8/2013 tarihinden itibaren araştırmacı sıfatıyla iş sözleşmesine bağlı olarak çalışmaya başladığı ve iş sözleşmesinin feshi sonucunda 4/9/2016 tarihinde iş ilişkisinin sona erdiği tespitinde bulunmuştur. Mahkeme, bu tespiti yaptıktan sonra iş sözleşmesinin fesih nedenleri ve bu nedenlere göre haklı ya da geçerli bir fesih sebebi bulunup bulunmadığı üzerinde durmuştur. Bu kapsamda başvurucunun iş sözleşmesinin 15/7/2016 tarihli darbe teşebbüsünün ardından duyulan şüphe üzerine feshedildiğini nazara alarak işveren tarafından gösterilen nedeni irdelemiştir. Mahkeme, mevzuat ve Yargıtay içtihatları ile belirlenmiş kriterlere göre şüphenin objektif vakıa ve emarelere dayandırılması gerekli ise de davalı Kurumun üzerinde çalıştığı projelerin niteliği ve ülkenin millî güvenliğine doğrudan etkisi dikkate alındığındaKurumun şüphe duyulan ve güvenlik zaafiyetine neden olacak kişilerle çalışması beklenmeyeceğinden geçerli sebeple fesih koşullarının gerçekleştiğine kanaat getirmiş ve davanın reddine karar vermiştir.

10. Başvurucu karara karşı istinaf kanun yoluna gitmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 32. Hukuk Dairesi 27/4/2017 tarihli kararla iş sözleşmesinin 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'ye (KHK) dayalı olarak feshedildiğinden işe iade talebinde bulunmanın mümkün olmadığına işaret ederek başvurucunun istinaf isteğini değişik gerekçeyle reddetmiştir.

11. BAM tarafından verilen karar başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, iş akdinin feshi 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hâl kapsamında darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemeye yönelik 667 sayılı KHK'dan alınan yetkiye dayalı olarak yapıldığından 22/6/2017 tarihinde davanın esası hakkında karar verilemeyeceği gerekçesiyle BAM 32. Hukuk Dairesi kararını bozarak ortadan kaldırmış ve davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermiştir.

12. Başvurucu ve davalı TÜBİTAK tarafından ayrı ayrı maddi hata dilekçesi verilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2/10/2017 tarihinde ilk kararını ortadan kaldırmış ve iş sözleşmesi 667 sayılı KHK'ya dayalı olarak feshedilmemişken temyiz olunan kararda sözleşmenin KHK'ya dayalı olarak feshedildiği yönünde bir açıklama yapılmış olmasının sonuca etkili olmadığını belirterek hükmü onamıştır.

13. Nihai karar 17/1/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 7/2/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Kanun Hükümleri

14. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun ''İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı'' kenar başlıklı 25. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.

b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.

c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.

d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.

e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.

f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir

suç işlemesi.

g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi.

h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.

ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.''

15. 4857 sayılı Kanun'un ''Derhal fesih hakkını kullanma süresi'' kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “24 ve 25 inci maddelerde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık süre uygulanmaz.''

16. 4857 sayılı Kanun'un ''Sözleşmenin feshinde usul'' kenar başlıklı 19. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.''

17. 4857 sayılı Kanun'un ''Feshin geçerli sebebe dayandırılması'' kenar başlıklı 18. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“ Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.''

B. Yargı Kararı

18. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12/10/2017 tarihli ve E.2017/25452, K.2018/15534 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesi hakiminin feshin geçerli mi haklı mı nedene dayandığını açıklamadığı davacının iş sözleşmesinin 667 sayılı KHK’ya dayalı feshedilmemesine rağmen temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında feshin 667 sayılı KHK’ye göre yapıldığı açıklanmasının sonuca etkili olmadığı, ancak Bölge Adliye Mahkemesinin kararında da feshin geçerli nedene mi haklı nedene mi dayandığının da açıklanmadığı, davacının iş sözleşmesinin hakkında duyulan şüphe uyarınca feshedilmesine göre feshin haklı fesih niteliğinde olmayıp geçerli nedene dayandığı kabul edilerek tarafların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle kararın 6100 sayılı HMK’nun 370. vd. maddeleri uyarınca ONANMASINA [karar verildi]''

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 25/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

20. Başvurucu; iş sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesine göre feshedildiğini, bu durumda fesih işleminin yazılı olarak ve sebebi açıkça belirtilmek suretiyle yapılmasının zorunlu olduğunu bildirmiştir. Başvurucu; fesih bildiriminin kendisiyle terör örgütü ve ileri sürülen stratejik hedefler arasında ne gibi bir bağının bulunduğu hususunda herhangi açıklama içermediğini, terör örgütü ile bağını ortaya koyan emarelerin yargılama aşamasında da işveren tarafından ortaya konulamadığını, dolayısıyla Mahkemenin herhangi bir nedene dayanmayan şüpheyi yeterli görerek davanın reddine karar vermesinin keyfî nitelikte olup çalışma hakkı ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu anılan karar sonucunda çalışma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüşse de şikâyetlerin özü işe iade isteğinin reddine dair kararın sonucuna yönelik olduğundan başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.

22. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

23. Başvurucu, işveren tarafından gönderilen fesih bildiriminin usule uygun olmadığını ve geçerli bir fesihten söz edilemeyeceğinden işe iadesi yönünde bir karar verilmesi gerektiğini ileri sürmektedir.

24. İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle taraflar arasında iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güvenin yıkılması veya ağır zedelenmesi sonucunda iş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirilmesi, uygulamada makul şüphe feshi olarak adlandırılmaktadır. Somut olayda ilk derece mahkemesi 2/2/2017 tarihli kararında 4857 sayılı Kanun'un 25. maddesinin (II) numaralı bendinde sınırlı olarak sayılan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hâller ile benzerlerinin varlığının objektif bir şekilde ortaya konulması yönünde başvurucu tarafından ileri sürülen hususları tartışmıştır. Söz konusu kararda, feshin geçerli olarak kabul edilebilmesi için işverence objektif vakıa ve emarelere dayanılmış olmasının önceki içtihatlarda arandığını ancak somut olayın özelliklerinde daha esnek bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) tarafından gerçekleştirilen 15/7/2016 tarihli darbe teşebbüsünden sonra ülkenin istisnai ve olağanüstü koşullar altında bulunduğu saptamasını yapmıştır. Mahkeme; yapmış olduğu bu saptamadan hareketle TÜBİTAK tarafından geliştirilen projelerin millî güvenliği ilgilendirdiği, bu projelerin aynı zamanda askerî açıdan gizli nitelik taşıdığı ve bu mahiyeti itibarıyla kurumun güvenlik zaafiyetine neden olacağını düşündüğü kişilerle çalışmayı sürdürmesinin beklenmeyeceği sonucuna varmıştır. Mahkeme, ülke açısından önemini bu şekilde vurgulamış olduğu davalı Kurum ile aynı Kurumda araştırmacı olarak çalışan başvurucu arasındaki güven ilişkisinin temelden sarsıldığı kanaatiyle geçerli fesih koşullarının gerçekleştiğine işaret ederek davanın reddine karar vermiştir. Anılan karar kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir.

25. Hukuk kurallarını yorumlama yetkisi derece mahkemelerine aittir. Somut olayda iş hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hangi nedenlerin haklı ve geçerli fesih nedeni oluşturduğuna ilişkin derece mahkemelerinin yorum ve değerlendirmesinin mevzuata uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bu itibarla başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 25/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(M.A.G. [1.B.], B. No: 2018/4268, 25/12/2018, § …)
   
Başvuru Adı M.A.G.
Başvuru No 2018/4268
Başvuru Tarihi 7/2/2018
Karar Tarihi 25/12/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, işe iade davasının reddine karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4857 İş Kanunu 25
26
19
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi