TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABDULLAH MEHDİ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/4828)
|
|
Karar Tarihi: 15/12/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Sinan ARMAĞAN
|
Başvurucular
|
:
|
Abdullah MEHDİ ve diğerleri
(bkz. ekli tablo)
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; öldürülme veya kötü muameleye maruz kalma
riski bulunan ülkeye sınır dışı etme kararı verilmesi ve geri gönderme
merkezindeki tutulma koşulları nedenleriyle kötü muamele yasağının, idari
gözetim altında tutmanın hukuki olmaması nedeniyle de kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvurulara ait başvuru formu ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesinden sonra başvurular Komisyonlara sunulmuştur.
3. Başvurucular, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük)
73. maddesi uyarınca sınır dışı etme işleminin yürütmesinin tedbiren
durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
4. Bir kısım başvuru dosyası hakkında Komisyonlarca
-sınır dışı etme kararına karşı hukuk sisteminde etkili bir yargı yolu
bulunmakta iken İçtüzük uyarınca tedbir kararı verilmesinin gerekli olmadığı
değerlendirilerek- tedbir talebi incelenmek üzere Bölüme gönderilmemiştir.
5. Kalan diğer başvurularda ise Komisyonlarca tedbir ve
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir. Bu dosyalarda Bölümler tarafından ilk önce kısa süreli tedbir
kararı verilmiş ise de başvuruculardan ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğünden gelen
bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi neticesinde başvurucuların yaşamlarına ya
da maddi veya manevi bütünlüklerine yönelik ciddi bir tehlike bulunmadığı
gerekçesiyle başvurucuların tedbir talepleri reddedilmiştir.
6. Başvurucuların bir kısmı, bireysel başvuru harç ve
masraflarını karşılama imkânlarının bulunmadığını belirterek adli yardım
talebinde bulunmuştur.
7. Konularının aynı olması nedeniyle ekli listede
numaraları belirtilen başvuruların 2018/4828 numaralı bireysel başvuru ile
birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar
verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Muhtelif ülkelerin vatandaşı olan başvurucular
hakkında farklı tarihlerde 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunu’nun 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (d)
ve (k) dışındaki bazı bentleri uyarınca ilgili valilikler tarafından sınır dışı
etme kararı tesis edilmiş; ayrıca başvurucuların bir kısmı idari gözetim altına
alınarak geri gönderme merkezlerine konulmuştur.
10. Başvurucuların tümü, haklarında alınan sınır dışı
etme kararının uygulanması hâlinde geri gönderilecekleri ülkede kötü muameleye
maruz kalma tehlikesi altında bulunduklarını iddia etmiştir. Bunun yanında bazı
başvurucular ise sınır dışı etme kararı alındıktan sonra hukuka aykırı olarak
idari gözetim altında tutulduklarını, ayrıca tutuldukları merkezin fiziki
koşullarının insan haysiyetine aykırı olduğunu belirtmiştir.
11. Karar tarihi itibarıyla tüm başvurucuların
tutuldukları geri gönderme merkezinden salıverildiği anlaşılmaktadır.
12. Tüm başvurular otuz günlük yasal başvuru süresi
içinde yapılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. İlgili hukuk için bkz. A.A. ve A.A. [GK], B.
No: 2015/3941, 1/3/2017, §§ 28-38; T.T., B. No: 2013/8810, 18/2/2016, §§
22-25; B.T. [GK], B. No: 2014/15769, 30/11/2017, §§ 19-38.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 15/12/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
15. Adli yardım talebinde bulunan başvurucuların başvuru
giderlerini karşılayabilecek ölçüde mal varlıklarının bulunmadığı ve
taleplerinin dayanaktan yoksun olmadığı anlaşılmış olup 12/1/2011 tarihli ve
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca adli yardım taleplerinin kabulü ile yargılama giderlerini ödemekten geçici
olarak muaf tutulmalarına karar verilmesi gerekir.
B. Sınır Dışı
Etme Kararı Nedeniyle Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
16. Başvurucular; geri gönderilmeleri hâlinde siyasi
görüşleri, dinî inançları veya etnik kökenleri nedeniyle kötü muameleye maruz
kalacaklarını ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
17. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının ilgili
kısmı şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan
kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Bireysel başvuru hakkı”
kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen
işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru
yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması
gerekir."
19. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel
başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulabilmesi için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin
tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece
mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve
bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B.
No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
20. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru,
iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde
başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru
yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu
ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini
öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak
iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtları zamanında bu makamlara
sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli
özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).
21. Anayasa Mahkemesi 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan 3/10/2016 tarihli ve 676 sayılı Olağanüstü Hâl
Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile
yapılan değişiklik sonrasında sınır dışı etme işlemine karşı idare mahkemesinde
açılan iptal davasının işlemi kendiliğinden durdurmaması, farklı bir deyişle
işlem hakkında otomatik durdurucu etki yaratmaması sebebiyle mutlak nitelikteki
kötü muamele yasağı ya da yaşam hakkı yönünden pratikte bir başarı
sunmayacağını dolayısıyla bu yolun etkili olmaktan çıktığını değerlendirmiştir
(Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2016, §§ 73-76). Fakat söz konusu
kararda belirtilen iptal davasının etkisiz olması tespitinin 6458 sayılı
Kanun'un 54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b), (d) ve (k) bentleri
uyarınca tesis edilen sınır dışı etme kararlarına ilişkin olduğu
vurgulanmalıdır. Eldeki dosyalarda sınır dışı etme kararlarının bu kapsamda
olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla başvurucuların sınır dışı etme kararına
karşı etkili bir hukuk yolu olan İdare Mahkemesinde iptal davası açmadan
doğrudan bireysel başvuruda bulundukları anlaşılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların olağan kanun
yolunu tüketmeden bireysel başvuru yaptığı anlaşıldığından başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
C. İdari Gözetim Kararına İlişkin İddialar Yönünden
23. Bir kısım başvurucu; hukuka aykırı (keyfî) olarak
idari gözetim altında tutulmaları nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği
haklarının, insan haysiyetine aykırı koşullarda geri gönderme merkezlerinde
tutulmaları nedeniyle de kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüş
ve bu konularda şikâyetlerini ileri sürebilecekleri etkili bir başvuru
mekanizması bulunmadığını ifade etmiştir.
24. Anayasa Mahkemesi B.T. başvurusunda idari
gözetim altında tutulma yerlerinin yönetim, denetim ve işletilmesinin İçişleri
Bakanlığı tarafından yürütülen bir kamu hizmeti olduğunu, 6/1/1982 tarihli ve
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesine göre idari işlem ve
eylemlerden dolayı kişisel hakkı doğrudan etkilenenlerin idari yargıda tam
yargı davası açılabileceğini, teorik düzeyde mevcudiyeti tespit edilen bu yolun
-sırf bilgi eksikliği nedeniyle- fiiliyatta hiç işletilmemesinin etkisiz olduğu
biçiminde yorumlanamayacağını belirtmiş ve yabancının salıverilmesi hâlinde
etkili hukuk mekanizmasının tam yargı davası olduğunu ifade etmiştir (B.T., §§
45-58).
25. Anayasa Mahkemesi aynı başvuruda, idari gözetimi sona
erdirilen başvurucuların hukuka aykırı olarak idari bir kararla
özgürlüklerinden yoksun bırakılmaları nedeniyle uğradıklarını öne sürdükleri
maddi ve manevi zararlarının karşılanması bakımından başarı şansı sunma,
yeterli giderim sağlama niteliğini haiz ve ulaşılabilir olduğu görülen tam
yargı davası yolu tüketilmeden yapılan başvuruların incelenmesinin bireysel
başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varmıştır (B.T.,
§ 73; A.A., B. No: 2014/18827, 20/12/2017, § 37).
26. Başvurucuların geri gönderme merkezlerinden
salıverildikleri görülmüştür. Bu durumda söz konusu başvurucuların geri
gönderme merkezlerinde tutulmaları nedeniyle kötü muamele yasağı ile kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiaları bakımından yukarıda
açıklanan ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvuruların bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının
tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
28. Bununla birlikte bu aşamada oluşan durum nedeniyle
mevcut başvurular yönünden işbu kararın ardından açılması muhtemel idari
davaların süresine ilişkin olarak bir hususun açıklığa kavuşturulması
zorunluluğu hasıl olmuştur.
29. Öncelikle vurgulanmalıdır ki idari yargı yerlerinde
açılacak davaların süresine ilişkin koşulları incelemek ve idari davaların
süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek ilgili mahkemelerin takdirindedir.
Öte yandan inceleme konusu başvuruda olduğu gibi B.T. kararındaki
içtihat değişikliğinin Resmî Gazete'de yayımlandığı 16/2/2018 tarihinden önce
tam yargı davası yolu tüketilmeden, doğrudan Anayasa Mahkemesine yapılan
müracaatların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
bulunmasını müteakip açılacak davalarda dava açma süresinin derece mahkemelerince
bu kişilerin mahkemeye erişim haklarının ihlaline neden olmayacak biçimde
değerlendirilmesi gerektiğine de işaret edilmelidir (B.T., § 59).
30. Kötü muamele yasağı ile kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkı yönünden başvuru yollarının tüketilmemesine istinaden kabul edilemezlik
kararı verildiğinden anılan yasak ve hakla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40.
maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasının bu
aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinde bulunan başvurucuların adli
yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. Başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi
kabul edilen başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF
TUTULMALARINA,
D. Diğer başvurucular tarafından yapılan yargılama
giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
E. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi
Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE 15/12/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar
verildi.