TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
KAOS GL DERNEĞİ BAŞVURUSU (5)
(Başvuru Numarası: 2018/5700)
Karar Tarihi: 13/12/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Hasan HÜZMELİ
Başvurucu
KAOS GL Derneği
Vekili
Av. Hayriye KARA
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, düzenlenmek istenen gösteri yürüyüşüne izin verilmemesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Türkiye 2015 yılı Haziran ayından itibaren yoğun bir şekilde terör saldırılarına maruz kalmıştır (anılan dönemde yaşanan terör saldırılarına ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz. Kaos Gl Derneği (3) [GK], B. No: 2016/11193, 20/10/2022, §§ 9-13; İstanbul'da 2015-2016 yılları arasında gerçekleştirilen terör eylemleri konusunda detaylı bilgi için bkz. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) [GK], B. No: 2017/36889, 29/9/2022, § 9).
3. Başvurucu Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırma ve Dayanışma Derneği (Dernek) Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Günü kapsamında 22/5/2016 tarihinde Kurtuluş Kavşağı ile Kolej Kavşağı arasında homofobi karşıtı bir yürüyüş/açık hava toplantısı gerçekleştirmek ve basın açıklaması yapmak amacıyla Ankara Valiliğine bildirimde bulunmuştur.
4. Ankara Valiliği, bazı kesimlerin yapılmak istenen toplantıya katılacak grup ve şahıslara birtakım toplumsal duyarlılıklar nedeniyle tepki gösterebileceği ve bunun provokasyonlara neden olabileceği yönünde yapılan değerlendirme ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, genel ahlakın korunması amacıyla başvuruya konu etkinliğin yasaklanmasının uygun olacağına dair görüş doğrultusunda, planlanan gösteri yürüyüşünün düzenlenmesinin uygun olmadığına karar vermiştir.
5. Anılan karara karşı açılan yürütmeyi durdurma talepli iptal davasında derece mahkemesi, yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. Bu karara itiraz üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasına karar vermiştir.
6. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü devam eden iptal davası kapsamında sunduğu görüş yazısında; Türkiye'de meydana gelen son gelişmeler doğrultusunda terör örgütü mensuplarının önümüzdeki süreçte gerçekleştirecek toplantı, miting, yürüyüş ve diğer faaliyetlere yönelik sansasyonel eylem girişiminde bulunabilecekleri yönünde terör örgütlerinin muhtemel eylemleriyle ilgili bilgilerin arttığını, ayrıca mayıs ayı içinde 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlama programları ile çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının genel kurul toplantılarının gerçekleştirileceğini, son süreçte yaşanan menfur terör olayları da dikkate alındığında ilave emniyet tedbirlerinin artırılarak alınmasının kaçınılmaz olduğunu, tehdit içerikli istihbarı bilgiler de gözönünde bulundurulduğunda yapılmak istenen toplantının yasaklanmasının uygun olduğunu belirtmiştir.
7. Derece mahkemesi gerçekleştirilecek toplantı, miting, yürüyüş ve diğer faaliyetlere yönelik terör örgütü mensuplarının sansasyonel eylem girişiminde bulunabileceği, terör örgütlerinin muhtemel eylemleriyle ilgili bilgilerin sıklaştığı, tehdit içerikli istihbari bilgiler dikkate alındığında yapılmak istenen toplantının kitlesel tepki ve provokatif eylemlere zemin oluşturabileceği kanaati ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle iptal davasını reddetmiştir.
8. Anılan karara karşı istinaf başvurusunu reddeden bölge idare mahkemesi, Derneğin gösteri yürüyüşü yapma hürriyeti olmakla birlikte gösteri yürüyüşünün planlandığı günde bir siyasi partinin olağanüstü kongresinin olması nedeniyle ortaya çıkabilecek olumsuzluklar ve Dernek üyelerine yönelik provokatif eylemler olabileceği gözönüne alındığında belirtilen günde gösteri yürüyüşü yapılmasının uygun olmadığı sonucuna varmıştır.
9. Başvurucu, nihai hükmü 2/2/2018 tarihinde öğrendikten sonra 1/3/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu, barışçıl amaçlarla ve barışçıl şekilde gerçekleştirmek istediği yürüyüşün keyfî gerekçelerle yasaklanması nedeniyle toplantı hakkı ile birlikte çeşitli anayasal haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Ayrıca 17 Mayıs haftasında dünyanın her yerinde homofobi karşıtı eylemler yapıldığını, bu nedenle anılan tarihte yürüyüş düzenlenmesinin önemi olduğunu, idarenin toplantı hakkının tamamen yasaklanmasını gerektiren meşru amacın varlığını ortaya koyamadığını ifade etmiş; sadece cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği dikkate alınarak yürüyüşe izin verilmemesi nedeniyle ayrımcılık yasağının da ihlal edildiğinden yakınmıştır. Kamu düzenine yönelik tehditlerin bulunduğu durumlarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin toplantı hakkının sınırlanabileceğine dair kararlarına atıf yapan Adalet Bakanlığı (Bakanlık), başvuruya konu idari işlemin yasanın uygulanması niteliğinde olduğu, çatışan menfaatler arasından adil denge gözetildiği ve keyfilik içermediği görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı ihlal iddiasında bulunduğu diğer anayasal hakların da dikkate alınması gerektiğini belirterek bireysel başvuru formunda yazılı hususları yinelemiştir.
11. Başvuru, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmiştir.
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına müdahalenin dayanağı olan 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanun'un 17. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı, müdahalenin Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen sınırlama sebeplerinden kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla yapıldığı anlaşılmıştır. Bu belirlemenin ardından demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk yönünden inceleme yapılacaktır.
14. Anayasa Mahkemesi Kaos Gl Derneği (3) kararında, açılan iptal davasının esastan karara bağlanmasını beklemeksizin yürütmenin durdurulması talebinin reddi üzerine yapılan bireysel başvuruda müdahalenin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal edip etmediğini değerlendirmiştir. Başvuruya konu müdahalenin gerçekleştirildiği andaki genel koşulları gözönünde bulunduran Anayasa Mahkemesi, başvuruya konu toplantının yapılmak istendiği tarihlerde terör örgütlerinin kamusal alanlarda birçok bombalı terör saldırısının gerçekleştirildiğine dikkat çekerek müdahaleye ilişkin güvenlik gerekçelerinin somut ve haklı olduğu sonucuna varmıştır. Ayrıca kararda gösteri yürüyüşü yapılmak istenilen tarih ve mekânda bir kısım siyasi parti ve sivil toplum kuruluşunun devletin pozitif yükümlülüğünü gündeme getiren provokasyonların meydana gelebileceği başka faaliyetlerinin de bulunduğu belirtilerek bu durumun hâlihazırda mevcut olan somut terör tehdidinin engellemesini zorlaştıracak bir unsur olduğu değerlendirilmiştir. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, başvuruya konu etkinlik yönünden devletin başvurucunun güvenliğini sağlamak ve üçüncü kişiler tarafından herhangi bir saldırıya uğrama endişesi taşımadan bu hakkı kullanmasını temin etmek şeklindeki pozitif yükümlülüğünü kendisinden kaynaklanmayan sebeplerle yerine getiremediği, müdahalenin somut olayın koşullarında cinsiyet veya cinsel yönelim temelli bir ayrımcılık içermediği, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve orantılı olduğunu değerlendirerek toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir (Kaos Gl Derneği (3), §§ 56-58). Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"56. Bununla birlikte somut olayda devletin toplantı hakkı bağlamındaki pozitif yükümlülüklerine ilişkin olarak yapılacak değerlendirmede, müdahalenin gerçekleştirildiği andaki genel koşulların gözönünde bulundurulmaması da mümkün değildir. Yukarıda da açıklandığı üzere başvuruya konu toplantının yapılmak istendiği tarihlerde DAEŞ ve PKK gibi terör örgütleri, başvurucunun toplantı yapmak istediği mevkiye yakın alanlar da dâhil olmak üzere kalabalık kamusal alanlarda bombalı saldırılar gerçekleştirmiş, terör saldırıları neticesinde çok sayıda sivil vatandaş ve güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, yüzlerce kişi de yaralanmıştır (bkz. §§ 9-13). Yani başvuruya konu toplantının yapılmak istendiği tarihte, kolektif olarak kullanılan bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kamu düzeni yönünden kendiliğinden barındırdığı tehlikeler dışında, özellikle kalabalık kamusal alanlara yönelmiş olağanüstü bir tehlikenin var olduğu görülmektedir. Bu kapsamda 2015 ve 2016 yılları arasındaki terör saldırılarının niteliği, hedefleri ve gerçekleştirilme tarzlarına bakıldığında başvurucu Derneğin yapmak istediği toplantının ve bu toplantının katılımcılarının bir terör saldırısına maruz kalması yönünden ortada somut bir risk bulunmadığından da bahsedilemeyeceği anlaşılmıştır. Üstelik bu somut tehlike hâli, başvuru konusu toplantının gerçekleştirilmek istendiği tarihten sonra da devam etmiş (bkz. §§ 13, 21) ve iki ay sonra gerçekleşen 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimiyle yaklaşık iki yıl devam eden bir olağanüstü hâl süreci başlamıştır.
57. Bahsedilen terör tehdidine ilave olarak başvurucunun gösteri yürüyüşü yapmak istediği tarihte, gösteriyi yapmak istendiği yere yakın mevkilerde bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının genel kurul toplantıları, ulusal bayram etkinlikleri gibi devletin pozitif yükümlülüğünü gündeme getiren başka faaliyetlerin de gerçekleştirileceği görülmüştür (bkz. §§ 21, 23). Ayrıca Ankara İl Emniyet Müdürlüğünden Valiliğe gönderilen yazıya göre (bkz. § 16) başvurucunun yapmak istediği yürüyüşe katılacak grup ve şahıslara yönelik olarak birtakım toplumsal duyarlılıklar nedeniyle bazı kesimler tarafından tepkisel davranış gösterilebileceğinin ve provokasyonların meydana gelebileceğinin de somut bir risk olarak ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bu hususlar da devletin, başvurucu Derneğin gerçekleştirmek istediği yürüyüş yönünden hâlihazırda mevcut olan somut terör tehdidini pozitif yükümlülüğü kapsamında engellemesini zorlaştıracak unsurlardır. Öte yandan başvurucu Derneğin bireysel başvuru formunda, gösteri yürüyüşü dışında atölye faaliyetleri, söyleşiler ve sosyal çalışmalar olan bir program hazırladıklarını ifade ettiği fakat bahsedilen etkinlikler yönünden herhangi bir müdahale şikâyetinde bulunmadığı görüldüğünden söz konusu etkinlikleri herhangi bir müdahaleyle karşılaşmaksızın gerçekleştirdikleri değerlendirilmiştir. Yine daha önceki yıllarda başvurucu Derneğin aynı temalı gösteri yürüyüşlerinin müdahale edilmeksizin gerçekleştirilmiş olduğu da anlaşılmaktadır. Bu durum, başvuru konusu gösteri yürüyüşüne müdahalede bulunan kamu otoritelerinin, yürüyüşün temasına ilişkin cinsel yönelim temelli bir ayrımcılık güdüsüyle değil ülkenin içinde bulunduğu somut terör tehlikesi bağlamında güvenlik kaygılarıyla hareket ettiklerini ortaya koymaktadır.
58. Tüm bu açıklamalar kapsamında barışçıl amaçlarla yapılacağı konusunda bir şüphe bulunmasa dahi gerçekleştirilmek istenildiği tarihte ülkenin içinde bulunduğu somut koşullar dikkate alındığında başvurucunun gerçekleştirmek istediği toplantı yönünden devletin başvurucunun güvenliğini sağlamak ve üçüncü kişiler tarafından herhangi bir saldırıya uğrama endişesi taşımadan bu hakkı kullanmasını temin etmek şeklindeki pozitif yükümlülüğünü kendisinden kaynaklanmayan sebeplerle yerine getiremediği değerlendirilmiştir. Bu nedenle gerçekleştirilmek istenen toplantının yasaklanması şeklindeki müdahalenin, somut olayın koşullarında cinsiyet veya cinsel yönelim temelli bir ayrımcılık içermediği, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve orantılı da olduğu sonucuna ulaşılmıştır."
15. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
Hasan Tahsin GÖKCAN bu sonuca katılmamıştır.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE Hasan Tahsin GÖKCAN'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/12/2023 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
Başvuran dernek tarafından 22/5/2016 tarihinde 15.00-18.00 saatleri arasında Ankara’da homofobi karşıtı bir yürüyüş/açık hava toplantısı gerçekleştirilmesi ve basın açıklaması yapılması planlamış, ancak idarece bu eylem yasaklanmıştır. Başvuranın daha önce idarenin toplantının yasaklanmasına dair işleminin yürütülmesinin durdurulması isteminin reddi nedeniyle yaptığı başvuruda Mahkememiz çoğunluğu tarafından ihlal olmadığı kararı verilmiş, karara tarafımca karşıoy gerekçesi yazılmıştır (bkz. Kaos Gl Derneği (3) [GK], B. No: 2016/11193, 20/10/2022). İncelemeye konu bu başvuruda ise iptal davasının esası hakkında verilen ret kararı üzerine başvuru yapılmıştır. Anılan önceki karara karşı yazdığım karşıoy gerekçelerim bu başvuru yönünden de geçerli olduğundan başvurunun ihlal kararı ile sonuçlandırılması gerektiği görüşündeyim.
Başkanvekili