TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EKOLOJİ DERNEĞİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2018/6345)
|
|
Karar Tarihi: 21/10/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Selçuk KILIÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Ekoloji Derneği
|
Vekili
|
:
|
Av. Semra BALYAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, bazı taşınmazların bulunduğu alanın riskli
alan olarak ilan edilmesine ilişkin kararın iptali istemiyle açılan davada
menfaat koşulunun bulunmadığı gerekçesiyle uyuşmazlığın esasının incelenmemesi
nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 12/2/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Dernek tarafından, Diyarbakır'ın Sur
ilçesinde bulunan alanın 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un 2. maddesine göre riskli alan ilan
edilmesine ilişkin 4/11/2012 tarihli ve 28457 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan
22/10/2012 tarihli ve 2012/3900 sayılı Bakanlar Kurulu kararının (BKK) iptali
istemiyle Danıştayda dava açılmıştır.
9. Danıştay Ondördüncü Dairesi (Daire) 4/4/2017 tarihli
kararı ile davanın ehliyet yönünden reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde
özetle başvurucu Ekoloji Derneğinin amacının, çalışma konularının ve faaliyet
alanının Derneğin Tüzük'ünde düzenlendiği, Tüzük'ün 2. maddesinde "Derneğin,
genelde Türkiye, özelde Diyarbakır'da tarihsel ve sosyal birlikteliğin sağlanması,
ekosistemin korunması, doğa ve insan ilişkisinin bütünlük içerisinde olması ve
toplumun bu konuda bilinçlenmesi amacı ile kurulmuştur" düzenlenmesine
yer verildiği belirtilerek başvurucu Derneğin kuruluş amacı dikkate alındığında
dava konusu 6306 sayılı Kanun'a dayanılarak alınan riskli alan ilan edilmesine
ilişkin BKK dolayısıyla meşru, kişisel ve güncel menfaatinin ihlal edilmediği,
bu nedenlerle başvurucunun subjektif dava açma ehliyetinin bulunmadığı
gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
10. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun (İDDK)
16/11/2017 tarihli ilamıyla anılan kararın usul ve hukuka uygun olduğunu
belirterek onanmasına oyçokluğu ile kesin olarak karar verilmiştir. Üç üye
karşıoy görüşünde; uyuşmazlığa konu bölgede kentsel sit alanının bulunduğunu ve
koruma altında olan bu bölgeyi de içine alacak şekilde riskli alan ilan
edildiğini, dava dilekçesindeki iddiaların değerlendirilmesi neticesinde dava
konusu BKK'nın başvurucu Derneğin tüzüğünde belirttiği faaliyet alanını ve
amaçlarını doğrudan etkileyen nitelikte olduğunu, başvurucu Derneğin riskli
alan ilan edilmesine ilişkin BKK'ya karşı dava açmakta güncel ve meşru bir
menfaat bağının bulunduğunu ifade etmiştir.
11. Nihai karar 12/1/2018 tarihinde başvurucu vekiline
tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 12/2/2018 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. İlgili
Kanunlar
13. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni
Kanunu'nun 56. maddesi şöyledir:
"Dernekler, gerçek veya tüzel en az
yedi kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek
üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle
oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır."
14. 4721 sayılı Kanun'un 58. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"Her derneğin bir tüzüğü bulunur.
Dernek tüzüğünde derneğin adı, amacı, ... gösterilmesi zorunludur."
15. 4721 sayılı Kanun'un 90. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"Dernekler, amaçlarını
gerçekleştirmek üzere, tüzüklerinde belirtilen çalışma konuları ve biçimleri
doğrultusunda faaliyette bulunurlar.
..."
16. 6306 sayılı Kanun'un 2. maddesinin olay tarihindeki
ilgili kısmı şöyledir:
"Bu Kanunun uygulanmasında;
...
ç) Riskli alan: Zemin yapısı veya
üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan,
Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü
de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca
kararlaştırılan alanı,
...
ifade eder."
2. Danıştay
İçtihadı
17. İDDK'nın 25/5/2016 tarihli ve E.2015/3358,
K.2016/2177 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Dava; 18/03/2014 günlü Resmi
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Parklar Yönetmeliğinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
...
...Anayasanın Hak Arama Özgürlüğünü
düzenleyen 36. maddesi uyarınca dernekler, sendikalar ve meslek kuruluşları
gibi sivil toplum örgütlerinin, kuruluş amaçları doğrultusunda, çevre, tarihi
ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından
ilgilendiren konularda, idari yargı mercileri önünde iptal davası
açabilecekleri ve hukuki menfaatleri somut, güncel ve meşru olmak kaydıyla bu
tür sivil toplum kuruluşlarının kendi kuruluş amaçları çerçevesinde iptal
davası açmada 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca özel
(sübjektif) ehliyet sahibi oldukları anlaşılmaktadır..."
18. İDDK'nın 25/5/2015 tarihli ve E.2013/962, K.2015/1993
sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Dava; İstanbul İli, Bakırköy
İlçesi, Zeytinlik Mahallesi, Ataköy sahil şeridi mevkiinde yer alan ... ada,
... parsel sayılı taşınmazların arsa karşılığı gelir paylaşımı usulü ile
ihaleye çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
...
Bu çerçevede, Anayasanın
Hak Arama Özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesi uyarınca dernekler, sendikalar ve
meslek kuruluşları gibi sivil toplum örgütlerinin, kuruluş amaçları
doğrultusunda, çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar
uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda, idari yargı
mercileri önünde iptal davası açabilecekleri ve hukuki menfaatleri somut,
güncel ve meşru olmak kaydıyla bu tür sivil toplum kuruluşlarının kendi kuruluş
amaçları çerçevesinde iptal davası açmada 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu uyarınca özel (sübjektif) ehliyet sahibi oldukları anlaşılmaktadır.
..."
B. Uluslararası
Hukuk
19. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes davasının, medeni hak ve
yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ... konusunda karar verecek olan,... bir
mahkeme tarafından ... görülmesini isteme hakkına sahiptir..."
20. İlgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı
için bkz. Türkiye Büro Bankacılık ve Sigortacılık Hizmet Kolu Kamu
Görevlileri Sendikası (Türk Büro-Sen), B. No: 2017/17837, 19/4/2018, §§
22-26.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
21. Mahkemenin 21/10/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu; anayasal güvence altında olan çevre
hakkının korunması kapsamında kurulan Derneğin Tüzük'ünde Derneğin amaç ve
faaliyet alanlarının düzenlendiğini, riskli alan ilan edilen bölgenin tüm kenti
hatta ülkeyi etkileyecek kadar geniş ve de önemli tarihî bir alan olduğunu, bu
işleme karşı Derneğin dava açma ehliyetinin dar yorumlanmaması gerektiğini
belirterek mahkemeye erişim, etkili başvuru, çevre ve dernek kurma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
23. Bakanlık görüşünde, söz konusu alanda ikamet eden hak
sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmesi ve tarihsel, kültürel değerlerin yok
olmadan kente ve kentliye yeniden kazandırılması amacıyla alanın riskli alan
olarak ilan edildiği, bu işlem ile alan içinde bulunan yapıların can ve mal
güvenliği açısından risk teşkil etmesi sebebiyle taşınmazların tahliyesinin,
yıkımının ve ardından yeni yapıların yapımının bir an önce başlatılmasının ve
bitirilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Başvurucu Derneğin kuruluş amacı
dikkate alındığında uyuşmazlığa konu işlem dolayısıyla meşru, kişisel ve güncel
menfaatinin ihlal edilmediği, Danıştay kararında herhangi bir keyfîliğin
bulunmadığı vurgulanarak başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğunun değerlendirildiği ifade edilmiştir.
B. Değerlendirme
24. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasının ilgili
kısmı şöyledir:
"Herkes, ... yargı mercileri
önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına
sahiptir."
25. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci
cümlesi şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence
altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla
Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun yukarıda yer verilen şikâyetlerinin özü, idari işlemin
iptali istemiyle açtığı davada uyuşmazlığa konu işlem dolayısıyla meşru,
kişisel ve güncel menfaatinin ihlal edilmediği gerekçesiyle davanın esasının
incelenmemesidir. Bu itibarla başvurucunun ihlal iddiaları adil yargılanma
hakkının güvencelerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında
incelenmiştir.
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un "Bireysel başvuru
hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence
altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin
kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine
başvurabilir."
28. Anılan Kanun’un "Bireysel başvuru hakkına
sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Bireysel başvuru ancak
ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve
kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.
(2) (…) Özel hukuk tüzel kişileri sadece
tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda
bulunabilir."
29. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (1) numaralı
fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunma
hakkına sahip olabilmesi için üç temel koşulun birlikte gerçekleşmesi
gerekmektedir. Bu koşullar; şikâyet konusu edilen ve ihlale yol açtığı ileri
sürülen kamu gücünün işlemi, eylemi ya da ihmalinden dolayı başvurucunun güncel
bir hakkının ihlal edilmesi, bu ihlalden başvurucunun kişisel olarak
ve doğrudan etkilenmiş olmasıdır (benzer yöndeki karar için bkz. Onur
Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42). Bu koşulların birlikte
gerçekleşmesi durumunda Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı kapsamındaki
bir hakkının ihlali iddiasında bulunan gerçek kişilerin ya da özel hukuk tüzel
kişilerinin mağdur sıfatını haiz olduğu, dolayısıyla bireysel başvuru
ehliyetinin bulunduğu kabul edilmektedir.
30. Öte yandan bir başvurunun kabul edilebilmesi için
başvurucunun sadece mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp ihlalden
doğrudan etkilendiğini yani mağdur olduğunu göstermesi veya mağdur olduğu
konusunda Anayasa Mahkemesini ikna etmesi gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu
zannı veya şüphesi de mağdurluk statüsünün varlığı için yeterli değildir (Onur
Doğanay, § 45).
31. Hukukumuzda özel hukuk tüzel kişilerinden biri olan
derneklerin 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca
sadece dernek tüzel kişiliğine ait hakların ihlal edildiği gerekçesiyle
bireysel başvuruda bulunabilecekleri öngörülmüştür. Bu itibarla derneklerin
doğrudan kendi tüzel kişiliğinin hak ve menfaatlerini etkileyen işlem, eylem ya
da uygulamalarla ilgili olarak ortaya çıkan hak ihlali iddialarıyla bireysel
başvuruda bulunabilecekleri, bir başka ifadeyle böyle bir başvuruda mağdur
statüsünü haiz oldukları hususunda tereddüt bulunmamaktadır (benzer yöndeki
karar için bkz. Türk Büro-Sen, § 36).
32. Bununla birlikte derneklerin sadece tüzel kişilik
olarak derneğin hak ve menfaatlerine değil çevrenin, tarihî ve kültürel
değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından
ilgilendiren konularda da dava açabildiği görülmektedir. Nitekim idari
yargıdaki yerleşik içtihada göre derneklerin dernek tüzüğünde yer alan amaç
doğrultusunda ve bu amacın korunması maksadıyla dava açma ehliyetinin
bulunduğu kabul edilmektedir (bkz. §§ 17, 18).
33. Buna göre dernekler tarafından açılan davalar üzerine
yapılan bireysel başvurularda, derneğin yukarıda anılan kurallar kapsamında
mağdur statüsünün bulunup bulunmadığının ortaya konulması ve söz konusu
başvurunun kişi bakımından yetkiye ilişkin kabul edilebilirlik kriterini sağlayıp
sağlamadığının saptanması gerekmektedir.
34. Somut olayda başvurucu tarafından ihlale neden olduğu
ileri sürülen karar, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bulunan bazı alanların 6306
sayılı Kanun uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin BKK'dır. Dairece,
başvurucu Derneğin Tüzük'ünde yer alan kuruluş amacı dikkate alındığında
uyuşmazlığa konu BKK'nın başvurucunun meşru, kişisel ve güncel menfaatini ihlal
etmediğine ve bu suretle başvurucunun taraf sıfatını haiz olmadığına karar
verilmiştir (bkz. § 9).
35. Başvurucu Derneğin Tüzük'ünde kuruluş amacı
genelde Türkiye, özelde Diyarbakır'da tarihsel ve sosyal birlikteliğin
sağlanması, ekosistemin korunması, doğa ve insan ilişkisinin bütünlük içinde
olması ve toplumun bu konuda bilinçlenmesi olarak belirtilmiştir.
36. Başvurucu tarafından ihlale neden olduğu ileri
sürülen BKK ise zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal
kaybına yol açma riski taşıyan alanların riskli alan olarak
kararlaştırılmasına yöneliktir. Buna göre riskli alan ilanına yönelik karardan
Dernek Tüzük'ünde amacı tarihsel ve sosyal birlikteliği sağlamak, ekosistemi
korumak, doğa ve insan ilişkisini bütünleştirmek olarak belirtilen başvurucu Dernek
tüzel kişiliğinin etkilenmediği anlaşılmaktadır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 21/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.