logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Adil Satık ve diğerleri [2.B.], B. No: 2018/6659, 1/3/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ADİL SATIK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/6659)

 

Karar Tarihi: 1/3/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Gülsüm Gizem GÜRSOY

Başvurucu

:

Adil SATIK ve diğerleri (bkz. ekli tablo)

Vekilleri

:

bkz. ekli tablo

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; başvurucuların toplu iş sözleşmesi kapsamında günlük brüt ücretlerinde düşüş meydana geldiği gerekçesiyle sendika hakkının, yargılamaların uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Aynı mahiyetteki başvurular, konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle bu dosya üzerinde birleştirilmiştir.

3. Başvurucular, Uludağ Elektronik Dağıtım Anonim Şirketinde çalışmaktadır. Başvuruya konu olaylardan önce başvurucuların günlük brüt ücretleri davalı şirket ile imzaladıkları iş sözleşmesi ile belirlenmiştir. Daha sonra başvurucular Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (Tes-İş/Sendika) üyesi olmuş ve bu sendika ile işveren sendikası arasında toplu iş sözleşmesi (TİS) imzalanmıştır. TİS hükümleri kapsamında başvurucuların günlük brüt ücreti düşürülmüştür.

4. Bunun üzerine başvurucular 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 62. maddesinde yer alan "Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamaz" şeklindeki düzenleme nedeniyle ücretlerinde azaltma yapılamayacağını bu nedenle eksik ödenen kısımların taraflarına ödenmesini talep ederek 2012 yılında dava açmıştır. Yargılamalar beş yıldan fazla sürmüştür.

5. Davalı taraf ilk derece mahkemesine sunduğu cevap dilekçelerinde, başvuruculara TİS gereği verilmesi gereken tüm hakların eksiksiz olarak yerine getirildiğini savunmuştur.

6. Davaların görüldüğü Bursa 7. İş Mahkemesi, başvurucuların Sendikaya üye oldukları dönemden itibaren TİS kapsamında ücretlerinin düşürüldüğünü, işçinin ücretinin rızası dışında düşürülmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek davaların kısmen kabulü ile başvurucuların TİS'ten kaynaklı fark alacaklarının davalı tarafından ödenmesine karar vermiştir.

7. Temyiz üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi ilk derece mahkemesi hükümlerinin bozulmasına karar vermiştir. Daire, değerlendirmesinde başvurucular tarafından TİS ile belirlenecek olan ücretin peşinen kabul edildiği vebu ücret miktarının sözleşmeyle saklı tutulduğu belirtilmiştir. 22. Hukuk Dairesine göre başvuruculara ödenen ücretin TİS ile belirlendiği anlaşıldığından uygulama kanuna aykırı değildir. Kararda ayrıca başvuruculara TİS gereği ödenmesi gereken menfaatlerin davalı tarafça ödendiği ve bu şekilde TİS'in işçiler lehine getirdiği akçalı menfaatlerden yararlandıkları, böylelikle başvurucuların toplam aylık gelirlerinde artış olduğu vurgulanmıştır.

8. İlk derece mahkemesi bozma üzerine önceki kararında direnmiş ve bir önceki hükmünü tekrarlamıştır. Direnme kararı üzerine dava Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (Kurul) önüne gelmiş ve oy çokluğuyla kararın bozulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Kurulun yaptığı değerlendirmede bireysel iş sözleşmeleri ve TİS hükümlerinin bire bir ya da bütün olarak değil konuların gruplandırılarak karşılaştırılması gerektiğine değinilmiştir. Bu karşılaştırma neticesinde, işçinin ücret ve ekleri açısından daha lehe olan hükümler içermesi hâlinde bireysel iş sözleşmesinin ücret konusundaki hükümlerinin geçerliliğini sürdürdüğü kabul edilmiştir. Ancak Kurula göre bu yönde bir karşılaştırma yapılırken ücrete ilişkin lehe olan hükümlerin bir kısmının TİS bir kısmının ise bireysel iş sözleşmesinden alınarak sonuca gidilmesi doğru değildir. Bu kapsamda somut olayda, başvurucuların günlük ücretinin üyesi oldukları Sendikanın taraf olduğu ve işyerinde uygulanmakta olan TİS ile düşürüldüğünden, bir başka deyişle işverenin tek taraflı olarak ücreti düşürdüğünden söz edilemeyeceği sonucuna ulaşılmış ve 4857 sayılı Kanun'un 62. maddesinin uygulanma imkânı olmadığı belirtilmiştir. Bununla birlikte Kurul, kök ücretin düşürülmesinin tarafların anlaşması ya da düzen ilkesi gereği TİS hükümleri uyarınca mümkün olduğuna değinmiştir. Kurul kararında ayrıca başvuruculara ait bordrolara göre aylık ücret yanında ikramiye, ilave tediye, iş güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı gibi sürekli nitelikte tahakkuk eden ücret ve ücret ekleri ilave edilerek iş sözleşmesinde belirlenen ücretin üstünde bir ücret almaya başladıkları, eş deyişle TİS ile ücretlerde artış olduğu ifade edilmiştir. Neticede Kurul, işçilerin bireysel iş sözleşmesine nazaran çok daha fazla avantajlı bir konuma geldiğini, işçi yararına bir sonucun gerçekleştiğini, bu nedenle işçinin bir yandan bireysel iş sözleşmesindeki günlük çıplak ücretinin esas alınmasını diğer taraftan da TİS ile öngörülen ücret kriterlerinin uygulanmasını istemesinin mümkün olmadığını değerlendirerek bozma kararı vermiştir.

9. İlk derece mahkemeleri, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyulmasına ve davaların reddine karar vermiştir. Ret kararları Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir. Başvurucular, süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvuruculardan Emin Kılıç'ın 9/11/2021 ve Murat Kılıç'ın 28/4/2021 tarihlerinde vefat ettikleri anlaşıldığından, bu kişiler bakımından ayırma kararı verilmesi gerekir.

A. Sendika Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

11. Başvurucular, 4857 sayılı Kanun'un 62. maddesinin amir hükmüne karşın TİS kapsamında kök ücretlerinde azaltma yapıldığını, aynı konuya ilişkin şikâyetlerin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun önceki kararlarında lehe değerlendirildiğini buna karşın mevcut davada itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek adil yargılanma hakkı ile sendika hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

12. Başvurucuların anayasal haklarının ihlal edildiği iddialarının özünün TİS kapsamında ücretlerinin düşürülmesine ilişkin olduğu görüldüğünden iddiaların Anayasa'nın "Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı" kenar başlıklı 53. maddesi ışığında ve bir bütün olarak Anayasa'nın "Sendika kurma hakkı" kenar başlıklı 51. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

13. Başvurucular ücretlerinde meydana gelen düşüşün 4857 sayılı Kanun'un 62. maddesine aykırı olduğunu iddia etmiştir. Buna karşın Kanun hükmünde işverenin işçiye verdiği ücreti tek taraflı olarak düşüremeyeceği emredici şekilde düzenlenmiştir. Ancak incelenen olayda başvurucular kendi istekleri ile TİS tarafı olan bir sendikaya üye olarak sözleşme ile öngörülen bir ücret düzenlemesine tabi olmuştur. Tarafların aralarında anlaşarak iş sözleşmesi ya da TİS ile ücretlerde değişiklik yapabilecekleri açık olduğundan başvurucuların ücretlerinin 4857 sayılı Kanun'un 62. maddesine aykırı olarak düşürüldüğünü kabul etmek mümkün olmamıştır.

14. Eldeki başvuruda gözönüne alınması gereken diğer bir husus ise başvurucuların tabi oldukları TİS nedeniyle ücretlerinde meydana gelen düşüşün işçi lehine yararlılık ilkesine aykırı olup olmadığıdır. 18/10/2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 36. maddesinin birinci fıkrasında "Toplu iş sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe iş sözleşmeleri toplu iş sözleşmesine aykırı olamaz. İş sözleşmelerinin toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerinin yerini toplu iş sözleşmesindeki hükümler alır. Toplu iş sözleşmesinde iş sözleşmelerine aykırı hükümlerin bulunması hâlinde ise iş sözleşmesinin işçi yararına olan hükümleri geçerlidir" düzenlemesine yer verilmiştir. Yasa koyucu bu şekilde iş sözleşmesi ile işçilere sağlanan koşulların TİS'e göre daha lehe olup olmadığını karşılaştırma imkânı sağlayan yararlılık ilkesini düzenlemiştir. Yararlılık ilkesinin değerlendirilmesinde ise birden fazla karşılaştırma yöntemi bulunmaktadır. Bu ilkenin uygulanabilmesi için birden fazla yöntem bulunmakla birlikte son dönemde Yargıtay'ın grup karşılaştırması yöntemini tercih ettiği görülmektedir. Bu yönteme göre, TİS ile bireysel iş sözleşmesinin birbirinden farklı hükümler içermesi hâlinde hangisinin işçi lehine olduğunun belirlenmesi için bunlar arasında bağlantılı olan hükümler birlikte dikkate alınarak karşılaştırmaya tabi tutulmaktadır. Karşılaştırma sonucunda bu düzenlemelerden işçinin lehine olan hükümler belirlenerek lehe olan düzenleme dikkate alınmaktadır.

15. Somut başvuruya konu davada; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun grup karşılaştırma yöntemini benimseyerek bir değerlendirme yaptığı görülmektedir. Yargıtayın değerlendirmesi sonucunda her ne kadar başvurucuların kök ücretinde bir düşüş söz konusu olmuşsa da TİS'ten yararlanmaları neticesinde elde ettikleri ikramiye, ilave tediye, iş güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı gibi diğer haklarla birlikte toplam aldıkları aylık ücretin iş sözleşmesi ile belirlenen ücretten fazla olduğu belirlenmiştir. Bu tespitle birlikte Yargıtay başvurucular lehine yararlılık ilkesinin gerçekleştiği sonucuna ulaşmıştır.

16. Sonuç olarak başvurucuların tarafı oldukları toplu iş sözleşmesi ile aylık ücretlerinde meydana gelen düşüş nedeniyle yapılan yargılamalarda Yargıtayın değerlendirmelerinin Anayasa'nın 53 ve 51. maddelerindeki güvenceleri gözetmediği söylenemez. Açıklanan gerekçelerle sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

17. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih, sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52). Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41, 45).

18. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında başvurucuların açmış oldukları davalarda beş yıl sekiz ay süren yargılamaların süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

20. Başvurucular; ihlalin tespiti, yeniden yargılama ve tazminat talebinde bulunmuştur. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için manevi zararları karşılığında başvuruculara talepleri dikkate alınarak ekli tabloda belirtilen net tutarlarda manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmadığından maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucular Emin Kılıç ve Murat Kılıç yönünden bireysel başvuru dosyasının AYRILMASINA,

B. Diğer başvurucular yönünden:

1. Sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvuruculara ekli tabloda belirtilen net tutarlarda manevi tazminatın AYRI AYRI ÖDENMESİNE, diğer tazminat taleplerinin REDDİNE,

D. Vekille temsil edilen başvuruculara ekli tabloda belirtilen vekâlet ücretleri ile ekli tabloda belirtilen harçların bu tabloda gösterildiği şekilde ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için ekli tabloda belirtilen ilgili mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 1/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Adil Satık ve diğerleri [2.B.], B. No: 2018/6659, 1/3/2023, § …)
   
Başvuru Adı ADİL SATIK VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2018/6659
Başvuru Tarihi 13/3/2018
Karar Tarihi 1/3/2023
Birleşen Başvurular 2018/6660, 2018/7132, 2018/7133, 2018/7142, 2018/7188, 2018/7218, 2018/7222, 2018/7223, 2018/7131, 2018/7134, 2018/7135, 2018/7186, 2018/7413, 2018/7295, 2018/7299, 2018/7303, 2018/7307, 2018/7309, 2018/8671, 2018/9590, 2018/9878, 2018/9905, 2018/10003, 2018/20198

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru; başvurucuların toplu iş sözleşmesi kapsamında günlük brüt ücretlerinde düşüş meydana geldiği gerekçesiyle sendika hakkının, yargılamaların uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat
Sendika hakkı Sendika Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi