logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Dilek Karaçay ve diğerleri [2.B.], B. No: 2019/10039, 23/11/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

DİLEK KARAÇAY VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/10039)

 

Karar Tarihi: 23/11/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ayhan KILIÇ

Başvurucular

:

1. Dilek KARAÇAY

 

 

2. Hülya KARAÇAY

 

 

3. Hüriye KARAÇAY

 

 

4. Merve KARAÇAY

 

 

5. Murat KARAÇAY

Başvurucular Vekili

:

Av. Abdulhekim GİDER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yol çalışması sebebiyle taşınmazda oluşan zararın karşılanmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/3/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucular, Siirt ili Baykan ilçesi Merkez Mahallesi İşletme mevkiinde kâin 152 ada 6 parsel sayılı taşınmazın malikidir. Taşınmazın üzerinde bir adet betonarme yapı ve bahçe bulunmaktadır.

9. Karayolları Genel Müdürlüğünce taşınmaza yaklaşık 80-95 metre mesafeden geçen Diyarbakır-Bitlis devlet kara yolunda 2012 yılında genişletme çalışması yapılmıştır.

10. Başvurucular 13/8/2012 tarihinde Baykan Asliye Hukuk Mahkemesinde idare aleyhine tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucular, idare tarafından gerçekleştirilen kara yolu yapımı sırasında kontrolsüz toprak alımı sebebiyle, eğimli arazideki toprağın gevşediğini, yağmurun da etkisiyle yamaçta çökme ve çatlakların oluştuğunu belirtmiş; bu sebeple kendilerininki de dâhil olmak üzere çevredeki evlerin kullanılamaz hâle geldiğini ifade etmiştir. Ayrıca bu durumun Siirt Valiliği Afet ve Acil Durum Müdürlüğünce de raporlandığını vurgulamıştır. Dilekçede ayrıca idarenin taşınmaza kamulaştırmasız olarak fiilen el koyduğunu iddia ederek taşınmaz ile meyve ağaçlarının tam bedeline tazminat olarak hükmedilmesini talep etmiştir.

11. Asliye Hukuk Mahkemesi 6/3/2013 tarihinde taşınmaz mahallinde bilirkişilerle birlikte keşif yapmıştır. Keşif zaptında; taşınmaz üzerindeki binada hâlihazırda herhangi bir zararın görülmediği, bahçede herhangi bir meyve ağacının bulunmadığı, binanın etrafının yer yer taş duvarla çevrili olduğu, Karayolları Genel Müdürlüğünün taşınmaza fiilî el atmasının söz konusu olmadığı belirtilmiştir.

12. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan ve jeoloji mühendisi tarafından hazırlanan 8/3/2013 havale tarihli raporda; arazinin %25-30 oranında eğimli olduğu, taşınmazın güneyinde bulunan Bitlis-Baykan kara yolunu genişletme çalışmaları sırasında yamacın altında topuk olarak adlandırılan kısmın hiçbir önlem alınmadan kazılması sonucu yamacın stabilitesinin bozulduğu belirtilmiştir. Raporda; bunun etkisiyle yola doğru kaymanın oluştuğu, ihtilaf konusu taşınmazın da kütle hâlinde kaymaya başlayan alanın içinde olduğu vurgulanmıştır. Raporda ayrıca bölgenin yerleşim için risk teşkil ettiği görüşü açıklanmıştır.

13. Asliye Hukuk Mahkemesi 5/4/2013 tarihinde davayı görev yönünden reddetmiştir. Kararın gerekçesinde, idarece taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atılmasının söz konusu olmadığı vurgulanmış; idarenin plan ve projesinin uygulanması sebebiyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazminine ilişkin davanın idari yargıda açılması gerektiği belirtilmiştir.

14. Başvurucular 2/9/2013 tarihinde Batman İdare Mahkemesinde aynı iddia ve taleple idare aleyhine tam yargı davası açmıştır. İdare Mahkemesince 10/9/2013 tarihinde, usulüne uygun olarak düzenlenmediği için dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucuların idarenin proje yapımı sırasında taşınmazda oluşan zararlarının tazminini mi yoksa kamulaştırmasız el atma sebebiyle oluşan zararlarının tazminini mi istediğini netleştirmesi gerektiği ifade edilmiştir.

15. Başvurucular 2/10/2013 tarihinde dava dilekçesini yenilemiştir. Yenilenen dilekçede, tazminat isteminin yol yapımı sırasında taşınmaza zarar verilmesi fiiline münhasır kılındığı açıklanmıştır.

16. Batman İdare Mahkemesi 11/5/2015 tarihinde taşınmaz mahallinde bilirkişilerle birlikte keşif yapmıştır. Batman İdare Mahkemesine sunulan ve fen bilirkişisi unvanlı iki kişi tarafından hazırlanan 13/11/2015 tarihli raporda, stabil durumdaki yamacın kopmuş kısımlarının yol çalışması sırasında mühendislik önlemlerinin alınmaması sonucu stabilitesinin bozulduğu belirtilmiştir. Raporda; yamaçtaki bazaltın şişme ve kayma sonucu çatladığı, çatlaklara yağmur suyunun sızmasıyla alanın kaymaya başladığı ve ihtilaf konusu taşınmazın da bu alanda bulunduğu ifade edilmiştir.

17. Yine Batman İdare Mahkemesine sunulan ve bir ziraat mühendisi, bir inşaat mühendisi, bir de harita ve kadastro mühendisinden oluşan bilirkişi heyetince hazırlanan 13/11/2015 tarihli raporda; yol çalışmasının kaymaya yol açan temel etken olmayıp hızlandırıcı bir rol oynamış olabileceği belirtilmiştir. Raporda, binanın mevcut durumunda bir hasar söz konusu olmadığından idare aleyhine tazminat hesaplanmasının uygun olmayacağı görüşü açıklanmıştır.

18. Batman İdare Mahkemesi 28/12/2015 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyayı Siirt İdare Mahkemesine göndermiştir.

19. Davaya bakmaya devam eden Siirt İdare Mahkemesince (İdare Mahkemesi) 15/4/2016 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; Batman İdare Mahkemesine sunulan bir ziraat mühendisi, bir inşaat mühendisi, bir de harita ve kadastro mühendisinden oluşan bilirkişi heyetince hazırlanan 13/11/2015 tarihli rapora atıfta bulunularak yol yapımı ile zarar arasında nedensellik bağının olmadığı vurgulanmıştır.

20. Başvurucular bu karara karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz dilekçesinde başvurucular, fen bilirkişi raporuna atıfta bulunarak kaymalar dolayısıyla yapının kullanılamaz hâle geldiğini ileri sürmüştür. Başvurucular, İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin Siirt Valiliği Afet ve Acil Durum Müdürlüğününkilerle de çeliştiğini ifade etmiştir. İtiraz dilekçesinde ayrıca Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan jeoloji bilirkişisi raporunda da taşınmaz üzerinde yapı inşa edilmesinin mümkün olmadığının belirtildiğini hatırlatmıştır. Son olarak aynı yerdeki diğer bazı taşınmazlar için tazminata hükmedildiğini ve bu kararların kesinleştiğini vurgulamıştır.

21. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesince (Bölge İdare Mahkemesi) 15/11/2016 tarihinde ara kararı verilerek ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında temin edilen bilirkişi raporlarında çelişki bulunması ve hükme esas alınacak nitelikte olmaması nedeniyle yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Siirt İdare Mahkemesince istinabe yoluyla 27/3/2018 tarihinde keşif icra edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. İki inşaat mühendisi, bir jeofizik mühendisi, bir jeoloji mühendisi ve bir ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi heyetince hazırlanan 7/5/2018 havale tarihli raporda, kaymanın önemli sebeplerinden birisinin suyun etkisi olduğu belirtilmiştir. Raporda, keşif tarihi itibarıyla taşınmazın alt kotlarında istinat duvarının bulunmasının ve yamaç eğiminin az olmasının kaymaları önlemiş olabileceği kanaati açıklanmış; zeminde açılma, kayma, çökmenin olmamasının ve istinat duvarında herhangi bir çatlamanın görülmemesinin taşınmazda heyelanın bulunmadığını gösterdiği ifade edilmiştir. Taşınmazdaki yapıda herhangi bir hasarın bulunmadığının vurgulandığı raporda, taşınmaz üzerinde bitkisel üretime konu olabilecek ekili/dikili muhdesatın olmadığı belirtilmiştir.

22. Bölge İdare Mahkemesi 26/9/2018 tarihinde, İdare Mahkemesinin gerekçesini değiştirmek suretiyle itirazı esastan reddetmiştir. Kararın gerekçesinde, 7/5/2018 tarihli bilirkişi raporuna atıfta bulunularak yol yapım ve genişletme çalışması sebebiyle başvurucuların taşınmazı herhangi bir zarara uğramadığından davanın reddedilmesinin sonucu itibarıyla isabetli olduğu belirtilmiştir.

23. Başvurucu bu karara karşı karar düzeltme yoluna başvurmuştur. Karar düzeltme istemi Bölge İdare Mahkemesinin 29/1/2019 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Nihai karar 4/3/2019 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiştir. Başvurucular 25/3/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

24. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

" 1. İdari dava türleri şunlardır:

...

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Anayasa Mahkemesinin 23/11/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

26. Başvurucular, idarenin yol çalışması sebebiyle taşınmazın artık kullanılamayacağının Asliye Hukuk Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla sabit olduğunu belirtmiş; taşınmazla ilgili olarak tasarrufta bulunmanın, üzerindeki yapıda yaşamanın idarenin kusuruyla imkânsız hâle geldiğini iddia etmiş ve bu sebeple mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucular, aynı yerde bulunan başka taşınmazlarla ilgili olarak idare aleyhine tazminata hükmedildiğini ve bu kararların kesinleştiğini belirtmiş; kendi taşınmazlarıyla ilgili olarak farklı karar verilmesinin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir.

27. Bakanlık görüşünde, olay ve olgular özetlendikten ve ilgili mevzuata yer verildikten sonra işin esasının incelenmesinde bu hususlar ile Karayolları Genel Müdürlüğünün görüşünün dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Karayolları Genel Müdürlüğünün Bakanlık aracılığıyla gönderdiği yazıda, 2012 yılındaki yol çalışmasının taşınmazda zarara yol açmasının mümkün olmadığı ifade edilmiştir.

B. Değerlendirme

28. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular her ne kadar adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini iddia etmiş ise de başvurunun bir bütün olarak mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir.

30. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu nedenle öncelikle başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesi uyarınca korunmayı gerektiren mülkiyete ilişkin bir menfaate sahip olup olmadığı noktasındaki hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; İhsan Vurucuoğlu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31). İhtilaf konusu taşınmazın başvurucuların mülkiyetinde olduğu açıktır. Dolayısıyla mülkün mevcudiyeti konusunda tereddüt bulunmamaktadır.

31. Anayasa Mahkemesince ikinci olarak tespit edilmesi gereken husus başvurucunun mülküne herhangi bir müdahalede bulunulup bulunulmadığıdır.

32. Anayasa'nın 35. maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış olan mülkiyet hakkı kişiye -başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla- sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ve ondan tasarruf etme, onun ürünlerinden yararlanma olanağı verir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 32). Dolayısıyla malikin mülkünü kullanma, mülkün semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf etme yetkilerinden herhangi birinin sınırlanması mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 53). Bu bağlamda mülkün ekonomik değerini azaltan veya mülkten umulan ekonomik faydadan mahrum kalınmasına neden olunan kamusal işlemlerin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kabul edilmelidir (Dicle Enerji Yatırım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, B. No: 2018/13737, 16/6/2021, § 41).

33. Somut olayda başvurucular, idarenin yol genişletme çalışmaları sırasında meydana gelen titreşimler ile önlem almaksızın gerçekleştirdiği toprak alımı sebebiyle arazide kayma ve taşınmaz üzerinde bulunan evde ve meyve bahçesinde hasar meydana geldiğini ileri sürmüştür. Başvurucular bu nedenle meydana gelen zararın tazmini için önce Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşifte, binada herhangi bir hasarın bulunmadığı ve taşınmaz üzerinde meyve ağacı olmadığı tespiti yapılmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan ve jeoloji mühendisi tarafından hazırlanan 8/3/2013 havale tarihli raporda ise bölgenin genel durumuyla ilgili olarak değerlendirmelerde bulunulduğu gözlemlenmektedir. Rapora göre %25-30 oranında eğimli olan yamacın Bitlis-Baykan kara yolunu genişletme çalışmaları sırasında hiçbir önlem alınmadan kazılması sonucu stabilitesi bozulmuştur. Bunun etkisiyle yola doğru kayma oluşmuştur. Raporda, başvuruculara ait taşınmazın da kütle kaymasının gerçekleştiği alanın içinde olduğu vurgulanmıştır. Benzer tespitin Batman İdare Mahkemesine sunulan ve fen bilirkişisi unvanlı iki kişi tarafından hazırlanan 13/11/2015 tarihli raporda da yapıldığı görülmektedir.

34. Buna karşılık Batman İdare Mahkemesine sunulan ve bir ziraat mühendisi, bir inşaat mühendisi ve bir de harita ve kadastro mühendisinden oluşan bilirkişi heyetince hazırlanan 13/11/2015 tarihli raporda, başvuruculara ait binada bir hasarın söz konusu olmadığı tespiti yapılmıştır. Hakeza Bölge İdare Mahkemesinin istinabe talimatı üzerine Siirt İdare Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu iki inşaat mühendisi, bir jeofizik mühendisi, bir jeoloji mühendisi ve bir ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi heyetince hazırlanan 7/5/2018 havale tarihli raporda da keşif tarihi itibarıyla taşınmazdaki yapıda herhangi bir hasarın bulunmadığı ve taşınmaz üzerinde bitkisel üretime konu olabilecek ekili/dikili muhdesatın mevcut olmadığı belirtilmiştir.

35. Başvurucular, taşınmazın kullanılamayacak hâle geldiğinin Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla kesinleştiğini belirtmekte ise de Asliye Hukuk Mahkemesince işin esasına yönelik herhangi bir kararın verilmediği açıktır. Ayrıca Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan jeoloji raporundaki tespitlerden hareketle başvurucuların taşınmazının kullanılamaz hâle geldiğinin kabulü mümkün görülmemiştir. Asliye Hukuk Mahkemesine sunulan 8/3/2013 havale tarihli rapor ile Batman İdare Mahkemesine sunulan 13/11/2015 tarihli fen bilirkişisi raporunda başvurucuların taşınmazının kaymanın gerçekleştiği alanda bulunduğu belirtilmiş ise de taşınmazın üzerindeki yapının hasar gördüğüne dair bir tespit yer almadığı gibi taşınmazın kullanılamayacağına dair bir saptama da mevcut değildir. Batman İdare Mahkemesine sunulan 13/11/2015 tarihli diğer rapor ile Siirt İdare Mahkemesine sunulan 7/5/2018 havale tarihli rapordaki belirlemeler de dikkate alındığında Bölge İdare Mahkemesince kara yolu çalışmaları sebebiyle oluşan kaymanın başvurucuların taşınmazını etkilemediği sonucuna ulaşılmasında keyfîlik veya bariz takdir hatası tespit edilememiştir.

36. Bu durumda başvurucuların taşınmazının kara yolu genişletme çalışmalarından dolayı zarar gördüğü ortaya konulamadığından mülkiyet hakkına müdahale edildiğinin kabulü mümkün görülmemiştir.

37. Açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkına yönelik bir müdahalenin bulunduğunun ispatlanamaması dolayısıyla başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmiştir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 23/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Dilek Karaçay ve diğerleri [2.B.], B. No: 2019/10039, 23/11/2022, § …)
   
Başvuru Adı DİLEK KARAÇAY VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2019/10039
Başvuru Tarihi 25/3/2019
Karar Tarihi 23/11/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yol çalışması sebebiyle taşınmazda oluşan zararın karşılanmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi