TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AYCAN ERKAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/12963)
Karar Tarihi: 8/6/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
M. Emin ŞAHİNER
Başvurucular
1. Aycan ERKAN
2. Hatice KONMAZ
3. Vildan KONMAZ
4. Volkan KONMAZ
Başvurucular Vekili
Av. Oğuz Kaan DOĞAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kamulaştırılan taşınmazın uzun süre kamulaştırma amacına uygun kullanılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. İstanbul'un Tuzla ilçesine bağlı Orhanlı beldesi Değirmentepe mevkiinde bulunan 17.500 m² yüz ölçümlü 2 ada 871 No.lu parselin 1.717 m²lik kısmı başvuruculardan Hatice Korkmaz adına, 1.754 m²lik kısmı ise diğer başvurucuların murisi Münir Korkmaz adlarına kayıtlıdır. 1.754 m²lik son kısım, murisin ölümüyle başvuruculara intikal etmiştir. Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Hatice Konmaz ve başvurucuların murisi Münir Korkmaz'ın da aralarında bulunduğu pek çok malik aleyhine ilgili parsel için 5/7/2005 tarihinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açmıştır.
3. Tuzla Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 5/7/2006 tarihli kararıyla taşınmazın kamulaştırma bedelinin 446.405,10 TL olduğunun tespitine ve taşınmazın davacı TOKİ adına tesciline karar vermiştir. Temyiz edilen karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesince (Daire) 8/6/2010 tarihinde taşınmazın arazi değil arsa olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
4. Mahkemece bozma kararına uyularak 25/5/2011 tarihli kararla taşınmaz arsa olarak değerlendirilmiş ve usulüne uygun olarak seçilen bilirkişiler marifetiyle yeniden yapılan keşifle davalıların hisselerinin bedeli yeniden belirlenerek 1.705.475 TL'lik fark bedellerinin davalılara ödenmesine karar verilmiştir. Temyiz edilen karar, Dairece 16/4/2012 tarihinde yeniden bozulmuştur. Kararın gerekçesinde, dava konusu taşınmaza bozma sonrası biçilen değerin gerekçeli kararın hüküm fıkrasında belirtilmediği, bazı davalılar adına hüküm kurulmadığı ve Mahkemece verilen ilk kararı temyiz etmeyen bazı davalılar için bozma öncesi hükmedilen düşük değerli raporun idare lehine kazanılmış hak oluşturup bu raporla tespit edilen bedelden fazlasına hükmedilemeyeceği gözetilmeden söz konusu davalılar yönünden de fark kamulaştırma bedeline hükmedildiği ifade edilmiştir.
5. Mahkeme bozma kararına uyarak 11/7/2017 tarihli kararıyla usulüne uygun olarak seçilen bilirkişi marifetiyle yeniden yapılan hesapla davaya konu parselin tespit edilen toplam kamulaştırma bedelinin 3.828.790 TL olarak tespitine hükmetmiştir. Mahkeme ayrıca davacı idare tarafından bloke edilen toplam kamulaştırma bedelinin 3.829.070 TL olarak tespitine, bankaya fazla bloke edilen 280 TL bedelin davacı idareye iadesine karar vermiştir. Mahkeme diğer yandan ilk kararda belirlenen tüm bedellere dava tarihi dikkate alınarak 23/1/2006 tarihinde, ilk karar tarihi olan 5/7/2006 tarihine kadar işleyecek yasal faizin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, 25/5/2011 tarihli kararda belirtilen tüm fark bedellere davanın açılış tarihi dikkate alınarak 23/1/2006 tarihinde bu karar tarihi olan 25/5/2011 tarihine kadar işleyecek yasal faizin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, 30/4/2013 tarihli kararda belirtilen tüm fark bedellere de davanın açılış tarihi dikkate alınarak 23/1/2006 tarihinde bu karar tarihi olan 30/4/2013 tarihine kadar işleyecek yasal faizin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine hükmetmiştir.
6. Temyiz edilen karar, Dairece 25/2/2019 tarihinde bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği gerekçesiyle yeniden bozulmuştur. Kararın gerekçesinde, dava konusu taşınmazın yüz ölçümü üzerinden ilk kararı temyiz eden ve etmeyen davalıların payları, kazanılmış haklar da gözetilerek belirlendikten sonra tespit edilen kamulaştırma bedelinin hüküm fıkrasına açıkça yazılması ve bu bedelin davalılara payları oranında ödenmesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmediği belirtilmiştir. Karar gerekçesinde ayrıca davacı idare tarafından kamulaştırma bedeli olarak bloke edilen bedel toplamı tespit edilip bozma öncesi ve sonrası davalılara ödenmesi gereken toplam bedel dışında fazla bloke varsa bu bedelin davacı idareye iadesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmediği hususuna dikkat çekilmiştir. Karar gerekçesinde son olarak kamulaştırma bedeline ilk kararla ödenen bedele dava tarihinden 4 ay sonrası için kazanılmış haklar da nazara alınarak ilk karar tarihine kadar, bozmadan sonra artan bedel için ise son karar tarihine geçen süreler için yasal faiz yürütülmesi gerektiği hususu hatırlatılmıştır.
7. Başvurucular aleyhine açılan dava Mahkeme önünde derdest olup yargılama süreci tamamlanmamıştır. Başvurucular 25/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucular, dava konusu taşınmazın 14 yıl boyunca kamulaştırma amacına uygun olarak kullanılmadığından şikayetçidir. Başvurucular ayrıca kamulaştırma makamı olan TOKİ'nin pek çok kez taşınmazı satıp daha sonra uhdesine tekrar aldığını ifade etmektedir. Başvuruculara göre 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 3. ve 23. maddeleri uyarınca geri alım haklarını kullanmalarına yasal engel konulması haksızlık teşkil etmektedir. Başvurucular son olarak enflasyon nedeniyle kamulaştırma bedelinin değer kaybına uğradığını ileri sürerek mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
10. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16). Bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun bu niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
11. Somut olayda TOKİ'nin Hatice Konmaz ve başvurucuların murisi Münir Korkmaz'ın da aralarında bulunduğu pek çok malik aleyhine ilgili parsel için 5/7/2005 tarihinde açtığı kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında en son Mahkemenin 11/7/2017 tarihli kararı ile davanın kabulüne ve davaya konu parselin tespit edilen toplam kamulaştırma bedelinin 3.828.790 TL olarak tespitine hükmedilmiştir. Temyiz üzerine Dairenin 25/2/2019 tarihli ilamıyla davalıların payları kazanılmış haklar da gözetilerek belirlendikten sonra tespit edilen kamulaştırma bedelinin hüküm fıkrasına açıkça yazılması ve bu bedelin davalılara payları oranında ödenmesine karar verilmesi gerektiği, bozma öncesi ve sonrası davalılara ödenmesi gereken toplam bedel dışında fazla bloke varsa bu bedelin davacı idareye iadesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmediği, kamulaştırma bedeline faizin eksik ve hatalı uygulandığı belirtilerek kararın bozulduğu, davanın ilk derece mahkemesi aşamasında derdest olduğu hususu gözönünde bulundurulduğunda başvurucuların başvuru konusu dava ile bağlantılı kamulaştırma bedelinin enflasyon karşısında değer kaybına uğradığına yönelik şikâyetlerine yönelik hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
12. Diğer taraftan başvurucuların taşınmazın kamulaştırma amacına uygun kullanılmadığı, TOKİ'nin pek çok kez taşınmazı satıp daha sonra uhdesine aldığı ve geri alım haklarını kullanmalarına engel konulmasının haksızlık olduğuna yönelik hak ihlali iddiaları yönünden de başvuru öncesi herhangi bir dava açmadıkları anlaşılmaktadır.
13. Açıklanan gerekçeyle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 8/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.