TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
SÜMEYYE YILMAZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/13374)
Karar Tarihi: 8/6/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA
Başvurucular
1. Sümeyye YILMAZ
Vekili
Av. Hüseyin AYGÜN
2. Nevim YILMAZ
3. İsmail YILMAZ
4. Tuğçenur YILMAZ
5. Hafsa Cemre YILMAZ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; yakının zorla kaçırılması ile ilgili olarak yetkili makamların kişiyi bulma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu durumun yol açtığı acı ve elem nedeniyle kötü muamele yasağının, yakının kaçırılarak özgürlüğünün elinden alınması nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucular 19/2/2019 tarihinde kamu görevlileri tarafından kaçırıldığını iddia ettikleri M.Y.nin yakınlarıdır.
3. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyeliği isnadıyla başlatılan soruşturma kapsamında 9/10/2018 tarihinde tutuklanan M.Y. hakkında yürütülen soruşturma neticesinde M.Y.nin silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. Anılan Mahkemece yapılan yargılama neticesinde 8/1/2019 tarihinde M.Y.nin silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tahliyesine karar verilmiştir. Karar, istinaf istemi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince bozulmuştur.
4. Başsavcılık tarafından silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal casusluk amacıyla temin etme isnadıyla yürütülen soruşturma kapsamında başvurucuların yakını M.Y.nin 26/10/2019 tarihinde tutuklanmasına karar verilmiştir. Başsavcılıkça isnat olunan suçlardan yürütülen soruşturma neticesinde Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasında 4/6/2020 tarihinde yapılan ilk duruşmada M.Y. tahliye edilmiştir. Anılan Mahkeme dava dosyasının Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesinin dosyası ile birleştirilmesine, M.Y.nin silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, siyasi veya askerî casusluk suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
5. Başvurucu Sümeyye Yılmaz 30/4/2019 tarihli başvuru formunda, 19/2/2019 tarihinde eşi M.Y.den Ankara'nın Yenimahalle ilçesindeki evinden ayrıldıktan sonra haber alınamadığını, işyerinden saat 11.05'te haber verilmesi üzerine polis karakoluna gittiğini, suç duyurusunda bulunduğunu, M.Y.nin evli ve bir çocuk babası olduğunu, özel bir sağlık kuruluşunda fizyoterapist olarak çalıştığını, silahlı örgüt üyesi olma eyleminden Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davada 8/1/2019 tarihinde 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılarak tahliye edildiğini belirtmiştir. Başvurucu, M.Y.nin FETÖ/PDY soruşturması geçirmesi sebebiyle siyasi sebeple hukuka aykırı olarak sorgulanmak amacıyla kaçırılarak alıkonulduğunu ifade etmiştir.
6. Başvurucu Sümeyye Yılmaz dışındaki başvurucular 2019/19434 numaralı başvuruda 13/6/2019 tarihli başvuru formunda M.Y.nin annesi, babası, kardeşi ve çocuğu olduklarını, Sümeyye Yılmaz'ın bireysel başvurusu ile aynı içerikte başvuru yaptıklarını belirtmiştir.
7. Başsavcılık tarafından başvurucu Sümeyye Yılmaz'ın 20/2/2019 tarihli şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma neticesinde 9/3/2019 tarihinde M.Y.nin kaçırıldığına veya zorla alıkonulduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığı, bu yönde bir emareye rastlanması hâlinde her zaman soruşturma yapılabileceği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Anılan karara başvurucu Sümeyye Yılmaz'ın itiraz etmesi üzerine Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği 30/4/2019 tarihinde, soruşturmanın tüm yönleriyle tamamlandıktan sonra müştekinin sunduğu CD'nin, olay yeri güvenlik kamera kayıtlarından kolluk vasıtası ile elde edilecek verilerin, cep telefonu sinyal bilgilerinin ve HTS kayıtlarının tespitinden sonra işlem yapılması gerektiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına kesin olarak karar vermiştir.
8. Başsavcılık, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen soruşturmayı yeniden açmıştır.
9. Başvurucuların yakını M.Y. 21/10/2019 tarihinde polis merkezine teslim olmuştur. Başsavcılık, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçu kapsamında yürütülen soruşturmada 25/10/2019 tarihinde M.Y.nin şüpheli sıfatıyla ifadesini almıştır. M.Y. ifadesinde eşi ve annesinin kaçırıldığı iddiasıyla yaptıkları başvuruya ilişkin okunan dilekçe içeriğini anladığını, kendi isteği ile teslim oluncaya kadar gaybubet evinde saklandığını belirtmiştir.
10. Başsavcılık, yeniden yürüttüğü soruşturmada 4/3/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararda M.Y.nin hakkında yürütülen ceza soruşturması kapsamında çıkarılan yakalama emri üzerine 21/10/2019 tarihinde yakalandığı, Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğince 26/10/2019 tarihinde tutuklanarak Sincan 1 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna alındığı, M.Y.nin örgüt terminolojisinde gaybubet evi olarak belirtilen hücre evlerinde saklandığı, bu hâliyle şikâyete konu olayda suç ve suç unsuru bulunmadığı gerekçesi açıklanmıştır. Başvurucu Sümeyye Yılmaz'ın kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yaptığı itirazı Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliği, başvurucunun ihbar eden konumunda olduğu, olayın suçtan zarar göreni ve mağduru M.Y.nin karara itirazının bulunmadığı, başvurucunun karara itiraz yetkisinin olmadığı gerekçesiyle reddetmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Süresi içinde yapılan 2019/19434 numaralı başvurunun 2019/13374 numaralı başvuru ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir.
12. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucular, yakınlarının zorla kaybedilmesi nedeniyle yaşam hakkının, yakının kötü muameleye maruz kalması, yetkili makamların kişiyi bulma yükümlülüğünü yerine getirmemesi, bu durumun yol açtığı acı ve elem nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
14. Bir olayda yaşam hakkına ilişkin ilkelerin uygulanabilmesi için gerekli şartlardan biri de doğal olmayan bir ölümün gerçekleşmesidir. Bununla birlikte başvurucuya karşı gerçekleştirilen eylemin niteliği ve failin amacı gibi somut olayın koşulları dikkate alınarak ölüm olayının gerçekleşmediği bazı durumların da yaşam hakkı çerçevesinde incelenebilmesi mümkündür (Mehmet Karadağ, B. No: 2013/2030, 26/6/2014, § 20).
15. Anayasa Mahkemesi Hasibe Meşe (B. No: 2015/7748, 7/2/2019, §§ 57-61), Alya Demir ve Mehmet Demir (B. No: 2015/7584, 7/2/2019, §§ 46-50), Bubo Çeviren ve diğerleri (B. No: 2015/16290, 13/6/2019, §§ 86-88), Mehmet Ata Deniz ve diğerleri (B. No: 2015/13893, 13/6/2019, §§ 52-55) başvurularında zorla kaybedilme olayına dair ihlal iddialarının da Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamında incelenebileceğini belirtmiştir.
16. Somut başvuruda, zorla kaybedildiği iddia edilen M.Y.nin 21/10/2019 tarihinde yakalanıp tutuklanmasının ardından ceza infaz kurumuna yerleştirildiği, dolayısıyla hayatta olduğu anlaşıldığından başvurunun yaşam hakkı kapsamında incelenmesi mümkün değildir. Başvuru, kötü muamele yasağı yasağı kapsamında incelenecektir.
17. Başvurucular yakınlarının zorla kaybedilmesi, kötü muameleye maruz kalması, yetkili makamların kişiyi bulma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu durumun yol açtığı acı ve elem nedenleriyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Bakanlık görüşünde; başvurucuların olay sebebiyle dolaylı olarak mağdur olduklarını ortaya koyamadıkları, doğrudan mağdurun başvuru yapmasının mümkün olduğu durumlarda dolaylı mağduriyetten söz edilmeyeceği, yine başvurucuların yakınlarının kamu makamlarına teslim olduktan sonra bireysel başvuruda bulunmadığı, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar gerekçesinden ayrılmayı gerektirir maddi ve hukuki neden bulunmadığı, başvurucuların kötü muamele iddiasını destekleyecek delil bulunmadığı, soruşturma işlemlerinin özenle yerine getirildiği bildirilmiştir.
19. Başvurucu Sümeyye Yılmaz Bakanlık görüşüne karşı, etkili soruşturma yürütülmediğine, hakkında yakalama kararı olduğunu bilmeyen bir kişinin karakola teslim olmasının olağan hayat akışına aykırı olduğuna ve M.Y.yi zorla kaybeden kişilerin ortaya çıktıktan sonra da baskılarını devam ettirdiklerine ilişkin beyanda bulunmuştur. Diğer başvurucular beyanda bulunmamıştır.
1. Başvurucular Yönünden Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
20. Anayasa Mahkemesi kötü muamele yasağına ilişkin bu tür şikâyetleri incelediği başvurularda; hakları ihlal edilen kişinin aile üyelerinin olaydan dolayı ruhsal çöküntü ve üzüntü yaşamalarının kendileri için kaçınılmaz bir sonuç olduğunu, bu nedenle Anayasa'nın 17. maddesinin bu kişiler bakımından ihlal edilebilmesi için söz konusu durumun yeterli olmadığını, aile bireylerinden birinin mağdur olup olmamasının yaşadıkları üzüntüden farklı bir boyut kazandıracak özel faktörlerin başvuruda var olup olmadığına bağlı olduğunu ifade etmiştir (Engin Gök ve diğerleri, B. No: 2013/3955, 14/4/2016, §§ 49-54).
21. Diğer taraftan bir bireysel başvurunun kabul edilebilmesi için başvurucunun sadece mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp ihlalden doğrudan veya dolaylı olarak etkilendiğini yani mağdur olduğunu göstermesi veya mağdur olduğu konusunda Anayasa Mahkemesini ikna etmesi gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi de mağdurluk statüsünün varlığı için yeterli değildir (Ayşe Hülya Potur, B. No: 2013/8479, 6/2/2014, § 24).
22. Somut olayda başvurucular yakınlarının zorla kaybedildiğini ileri sürmüş ve bu süreçte kendilerinin de bazı gerekçelerle kötü muamele yasağının doğrudan mağduru olduklarını iddia etmiştir. Başvurucuların yakını, başvurucuların iddiasının aksine kaçırılmamış; yakalanmamak için saklanmıştır. Bu olayın öncesinde başvurucuların yakınlarının zorla kaybedildiğine, kamu görevlileri tarafından kaçırıldığına/zorla alıkonulduğuna işaret eden bir emare, bilgi ve belge ile kanıt bulunmamaktadır. Başvurucuların yakınının da kötü muamele şikâyetinin bulunmadığı beyanlarından anlaşılmaktadır (bkz. § 9). Dolayısıyla başvurucuların iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Başvurucuların Yakını Yönünden Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesine göre Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması için başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden başvurucunun kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, §§ 42-45). İhlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenlere bireysel başvuru hakkı tanınmıştır (Gurbet Ertürk, B. No: 2014/16741, 20/7/2017, § 18).
25. Somut olayda, başvurucuların yakını M.Y.nin zorla kaybedildiğine ilişkin yapılan şikâyetten sonra kamu makamlarına teslim olduğu ve kendi iradesi ile gaybubet evi olarak belirtilen hücre evlerinde saklandığını beyan ettiği, başvurucuların yakınının kötü muamele şikâyetinin bulunmadığı dikkate alınarak başvurucuların bireysel başvuru tarihi itibarıyla ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilenmediği sonucuna ulaşılmıştır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
27. Başvurucular, yakınları M.Y.nin kaçırılması suretiyle özgürlüğünün elinden alınması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
28. Anayasa Mahkemesi, gözaltına alınıp uzun süredir haber alınamayan şahıslar bakımından başvurucuların iddialarına benzer olarak ileri sürülen iddiaları kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelemiştir (bkz. Mehmet Ata Deniz ve diğerleri, §§ 76-78).
29. Somut olayda, başvurucuların yakını M.Y.nin kendi iradesi ile gaybubet evi olarak belirtilen hücre evlerinde saklandığını beyan ettiği ve sonradan kolluk görevlilerine teslim olduğu, başvurucuların yakının kaçırıldığına ya da zorla tutulduğuna ilişkin şikâyetinin bulunmadığı dikkate alınarak başvurucuların bireysel başvuru tarihi itibarıyla ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilenmediği sonucuna ulaşılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
C. 1. Başvurucular yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Başvurucuların yakını yönünden kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 8/6/2023tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.