logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Bülent Devran [1. B.], B. No: 2019/13070, 3/5/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BÜLENT DEVRAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/13070)

 

Karar Tarihi: 3/5/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Yüksel GÜNARSLAN

Başvurucu

:

Bülent DEVRAN

Vekili

:

Av. Rıffat ULUŞAHİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza yargılamasında sanığın (başvurucunun) ByLock deliline ilişkin veriler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Komisyon, adil yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Rize Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle soruşturma başlatmıştır.

4. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 19/10/2017 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede, başvurucunun adına kayıtlı 0505 ... 38 numaralı GSM hattı üzerinden ByLock haberleşme programını kullandığı, örgütün eğitim kurumlarında sürekli çalışan ve tayin olan öğretmenlerden olduğu, 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Pak Eğitim İş Sendikasına üye olduğu, örgüt liderinin talimatı üzerine örgüte ait Bank Asyada katılım hesapları açarak hesaba para yatırdığı, örgüte ait gazete ve dergilere abone olduğu iddialarına yer verilmiştir.

5. Başsavcılık, başvurucunun ByLock kullanıcısı olduğu yönündeki iddiasını başvurucunun 0505 ... 38 numaralı GSM hattı üzerinden 352...99 IMEI numaralı cihaz aracılığıyla, ilk tespit tarihi 11/9/2015 olacak şekilde ByLock kullandığına dair veriler içeren Yeni ByLock CBS Sorgu Sonucu başlıklı belgeye dayandırmıştır.

6. İddianamenin kabulü ile açılan dava Rize Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) tarafından görülmeye başlanmıştır. Yargılamada 16/11/2017 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda diğerlerinin yanı sıra başvurucuya ait ByLock içeriklerinin temini için Başsavcılığa, ByLock programı için kiralanan sunuculara ait IP adreslerine yapılan bağlantılara ilişkin kayıtların gönderilmesi için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) müzekkere yazılmasına, duruşmanın 25/12/2017 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başsavcılık, başvurucunun ByLock içeriklerine ilişkin henüz bir tespit yapılamadığı hususunu duruşma öncesinde Mahkemeye bildirmiştir.

8. Başvurucu, duruşmanın müdafiinin hazır bulunduğu 25/12/2017 tarihli ilk oturumunda alınan savunmasında iddianameye konu eğitim kurumlarında sadece matematik dersi verdiğini ve tayine tabi olmadığını, çalıştığı kurumlarda maaş ödemelerinin Bank Asya aracılığıyla yapılması nedeniyle bu Bankada hesabının bulunduğunu, 2013 yılından önce aldığı gram altın hesabını 5/11/2014 tarihinde bozdurduğu için hesabında bir artış olmuş gibi göründüğünü, 0505 ... 38 numaralı hattın kendisine ait olduğunu ancak ByLock programını kullanmadığını, gazete ve dergi aboneliklerinin yasa dışı olduğunu düşünmediğini, çalıştığı dershanenin müdürünün isteği üzerine sendika üyesi olduğunu beyan etmiş; silahlı terör örgütü üyeliği suçunu inkâr etmiştir. Başvurucu müdafii de dava dosyasına gelen IP bilgileri ile HTS kayıtları arasında çelişkiler bulunduğunu ileri sürerek ByLock içeriklerinin temin edilmesini ve ByLock'a ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep etmiştir.

9. Anılan oturumda iddia makamı, esas hakkında mütalaa sunmuştur. Başvurucu müdafii esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasında ByLock içeriklerinin temini ve bilirkişi incelemesi yaptırılması talebini yinelemiş ve savunma hazırlamak üzere süre verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, başvurucu müdafiinin tevsii tahkikat taleplerini dosyadaki delil durumunu gerekçe göstererek reddetmiş ve duruşmanın yeni oturumunun 29/12/2017 günü yapılmasına karar vermiştir.

10. Başvurucu, duruşmanın ikinci ve son oturumunda önceki savunmalarını tekrarlamıştır. Başvurucu müdafii ByLock kullanımı iddiasına ilişkin HTS ve CGNAT kayıtları arasında çelişkiler bulunduğunu, bu yöndeki iddianın teknik bir hatadan kaynaklandığını, Yargıtayın örgüt üyeliği için belirlediği kıstasların somut olayda bulunmadığını beyan etmiş; bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep etmiştir. Mahkeme dosyanın geldiği aşama ve dosyadaki delil durumunu dikkate alarak müdafinin bilirkişi talebinin reddine karar vermiştir. Söz konusu oturumda hüküm açıklanmıştır. Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Sanığın 505 ... 38 numaralı hattından 11/09/2015 ila 20/02/2016 tarihleri arasında farklı günlerde toplam 6992 kez [ByLock] adlı program tarafından kullanıldığı belirtilen ... numaralı [IP] adreslerine bağlantı yapıldığının tespit edildiği, tespit tarihleri ve baz istasyon bilgilerine göre sanığın bulunduğu yerlerin uyumlu olduğu, bağlantı tarihleri ve sayısı nazara alındığında iddia edildiği şekilde [IP] çakışması gibi durumların da söz konusu olmadığı, böylece sanığın telefon hattı üzerinden [ByLock] isimli gizli haberleşme programını kullandığı şüpheden arındırılmış şekilde teknik verilerle kanıtlanmıştır.

Sanığa ait değerlendirme ve tespit tutanağına ve yaptığı yazışma içeriklerine ulaşılamamış ise de, [ByLock] serverindeki tüm bilgilere ulaşılamadığının biliniyor olması karşısında, sanığın ID numarasının, kullanıcı şifresi ve sair kullanım bilgileri ile yazışma içeriklerinin temin edilememiş olmasının sanığın [ByLock] kullanmadığı şeklinde yorumlanamayacağı, nitekim sanığın defalarca ve yoğun olarak [ByLock] serverine ait [IP] adreslerine bağlantı yapıldığının HTS kayıtlarıyla sabit olduğu anlaşılmıştır.

Yine her ne kadar karşı IP bilgileri ile sanığa ait cep telefonunun HTS kayıtları arasında çelişki bulunduğu savunulmuş ise de; karşı IP bilgilerinin serverden ele geçen LOG kayıtlarına ilişkin olduğu, sanığın [ByLock] serverine yaptığı tüm bağlantıların log kayıtlarına ulaşılamamış olduğu, bu bilgilerin dosyamıza yansıyan diğer verilerle bir çelişki içermediği, zira HTS bilgilerine göre sanığın [ByLock] serverine bağlantı yaptığı zaman ve yer bilgileri ve tüm teknik verilerle tespit edilmiş olması karşısında, söz konusu programı sanığın etkin ve yoğun bir şekilde kullandığı kanaatine varılmış, bu kabul dışında yapılan savunmalara itibar olunmamıştır. Zira Log kayıtları kişinin sisteme girişine ilişkin sistem üzerine bıraktığı iz şeklinde açıklanabileceğine göre, izlerin bir kısmının silinmiş olduğu yahut ulaşılamamış olduğu anlaşılmaktadır.

...

Sanığın örgüte müzahir Bankasya'da 31/12/2013-31/12/2014 tarihleri arasında 27.913,74 TL'lik hesap hareketinin bulunduğunun tespit edildiği, sanığın alınan savunmasında bu paranın 17.000 TL'lik kısmının aracının satışından elde ettiği tutar olduğunu geri kalan kısmın ise maaş geliri olduğunu beyan ettiği, sanığın örgüt liderinin talimatına uygun olarak hareket ettiği ve aracını satarak elde ettiği meblağı Bankasya'ya yatırdığı anlaşılmıştır. Bir insanın kendi tasarrufunda bulunan malını dilediğinde satmasının mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmesi gereken bir husus olduğu izahtan vareste olmakla birlikte, sanığın aracını satmak ve örgüte müzahir bankaya satıştan elde ettiği parayı yatırmak şeklindeki eylemi, sanığın örgütle irtibat ve iltisakını ortaya koyan diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde tesadüf değil tabiyet ve teslimiyetin bir tezahürü olarak değerlendirilmiştir.

Sanık hakkında her ne kadar örgüte müzahir kurumlarda çalıştığı, örgüte müzahir sendikaya üye olduğu, gazete ve dergilerine abone olduğu tespit edilmiş ise de, bu tespitler münhasıran değerlendirmeye tabi tutulmamış [ByLock] ve Bankasya delilleri ile birlikte değerlendirmesi gereken deliller olarak ele alınarak hükme doğrudan esas alınmamıştır.

Sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından kullanılan gizli haberleşme programı [ByLock] kullanıcısı olduğu, örgüt bağlantısını gösteren delillerin bulunması hususları ile yukarıda özetlenen deliller nazara alınarak ... beyanlara itibar olunmamıştır."

11. Başvurucu müdafiinin bu karara karşı yaptığı istinaf kanun yolu başvurusu Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin (Bölge Adliye Mahkemesi) 5/6/2018 tarihli kararıyla esastan reddedilmiştir. Anılan kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...oluşturulması, dahil olunması, kullanılması ve teknik özellikleri itibariyle münhasırın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca kullanılan kriptolu iletişim ağı ByLock'u 0 505 ... 38 nolu hat üzerinden kullandığı, örgütle iltisaklı Pak-İş Sendikası üyesi olduğu, örgüte ait yayın organları olan Zaman Gazetesi, Aksiyon Dergisi ve Sızıntı Dergisine Aboneliğinin olduğu anlaşılmakla sanık ile ilgili hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların istinaf denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda bireyselleştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; ... [istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.]"

12. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 18/2/2019 tarihinde temyiz talebinin reddi ile hükmün onanmasına karar vermiştir. Onama kararında, ayrıntılı Bylock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı henüz dosyaya gelmeden hüküm kurulmasının dosyadaki diğer delillerin suçun sübutu yönünden yeterli olması nedeniyle sonuca etkili olmadığı belirtilmiştir.

13. Başvurucu, nihai hükmü 10/4/2019 tarihinde öğrendikten sonra 16/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

14. Başvurucu; içeriği tespit edilemeyen ByLock programına ilişkin kayıtlar üzerinde bağımsız bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Bakanlık görüşünde; başvurucunun şikâyetlerinin esas itibarıyla yargılamanın sonucuna, delillerin değerlendirilmesine, hukuk kurallarının yorumlanmasına ve uygulanmasına ilişkin olduğu, Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasına göre kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca derece mahkemelerinin delilleri takdirinde bariz bir takdir hatası veya açık keyfîlik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesinin söz konusu olamayacağını birçok kararında dile getirdiği ve başvurucunun ByLock kullanıcısı olduğunun teknik veriler ile ortaya konduğu, örgüt hiyerarşisinde yer aldığı iddiasının diğer delillerle desteklendiği somut olayda yargılama ve kurulan hükümde herhangi bir bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik olmadığı belirtilmiştir.

16. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden incelenmiştir.

17. Ceza davasında ulaşılması hedeflenen temel amaç, maddi gerçeğin adil yargılanma hakkına uygun olarak ortaya çıkarılmasıdır. Çelişmeli yargılama ilkesi, bu amacın gerçekleştirilmesinin en önemli unsurlarındandır. Anılan ilke taraflara dava dosyası hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla ceza davalarında mahkemenin kararını etkilemek amacıyla dosyaya sunulan görüş ve delillerden sanığın haberdar olmasına, bunlara karşı etkili bir şekilde karşı çıkmasına fırsat verilmesi gerekir (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 25; Cezair Akgül, B. No: 2014/10634, 26/10/2016, §§ 27-31).

18. Çelişmeli yargılamanın bir amacı da dosyaya bir görüşün/talebin girmesini temin etmekle sınırlı olmayıp onun mahkemece dikkate alınarak bir sonuca ulaşmasını sağlamaktır. Çelişmeli yargılama ilkesi, sanığın aleyhindeki delillerin çelişmeli bir usul ile mahkemeye sunulmasını ve sadece tanık beyanlarının değil diğer delillerin de tartışılmasını gerektirir. Böylelikle sanıklar delilin davayla ilgisini ve ağırlığını değerlendirerek güvenirliği hususundaki iddialarını ve itirazlarını dile getirebilecektir (Cezair Akgül, § 28).

19. Taraflar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin sağlanmasını amaçlayan silahların eşitliği ilkesi ise davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).

20. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten mahkemeye aittir. Bu konuda değerlendirme yapmak Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bununla birlikte yargılamada adil yargılama hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine gerektiği ölçüde riayet edilip edilmediği Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır. Anılan ilkeler kapsamında yapılacak incelemede, delillere ilişkin olarak iddia ve savunma makamı arasında oluşturulan dengesizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir. Özellikle sanığın kendisinin elde etme olanağı bulunmayan deliller bakımından yargı makamlarınca savunmaya bunların aksini ortaya koyma hususunda makul imkânların sunulması gerekir (Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 60).

21. Somut olayda Mahkemenin gerekçeli kararına göre başvurucunun terör örgütü üyeliği suçundan mahkûm olmasında dayanılan deliller esas olarak ByLock kullanıcısı olduğuna ilişkin teknik veriler ve Bank Asya hesap hareketlerine ilişkin kayıtlardır. Gerekçeli kararda başvurucunun çalışma kayıtları, sendika üyeliği, gazete ve dergi aboneliğine ilişkin bilgi ve belgelerin münhasıran değerlendirmeye tabi tutulmadığı ancak ByLock ve Bank Asya kayıtları ile birlikte değerlendirilmesi gereken delillerden olduğu kabul edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararında ise başvurucunun ByLock kullanıcısı olduğuna dair kayıtlar, sendika üyeliği ile gazete ve dergi abonelikleri vurgulanmış ancak Bank Asya hesap hareketlerine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkeme ve Dairenin gerekçeli kararlarının içeriği gözönüne alındığında somut olayda başvurucunun terör örgütü üyeliği suçundan mahkûm olmasında dayanılan -tek olmasa da- belirleyici delillerin ByLock kullanımı iddiasına ilişkin veriler ile Bank Asya hesap hareketleri olduğu anlaşılmıştır. Mahkeme; başvurucunun ByLock kullanıcısı olduğu yönündeki kanaate, kolluk birimleri tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan ByLock Sorgu Sonucu Tutanağı ile GSM hattına ait HTS ve CGNAT kayıtlarına istinaden varmıştır.

22. Yargıtay içtihadı uyarınca sanığın ByLock kullanıcısı olup olmadığının silahlı terör örgütüne üye olma suçunun sübutu açısından belirleyici olması durumunda ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı'nın dosyaya getirtilmesi, anılan tutanağın temin edilememesi hâlinde operatör kayıtları ile eşleştirme yapılmak üzere BTK'dan getirtilen CGNAT kayıtları ile HTS sonuçlarının karşılaştırılıp belirtilen hat üzerinden ByLock kullanan kişinin sanık olup olmadığı doğrultusunda alanında uzman bağımsız bilişim uzmanı bilirkişiden teknik rapor alınarak hüküm kurulması gerekmektedir [birçok karar arasından bkz. (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 9/7/2020 tarihli ve E.2018/4070, K.2020/3413; Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 26/1/2022 tarihli ve E.2021/2160, K.2022/249 sayılı kararları]. Somut olayda ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı dosyaya getirtilmediği gibi -başvurucu müdafiinin bu husustaki ısrarlı taleplerine rağmen- yeterli bir gerekçe ortaya konulmadan Yargıtay içtihadında açıklanan teknik bilirkişi raporu da temin edilmemiştir.

23. Yargıtay uygulamasına göre kişilerin Bank Asya nezdindeki mutat bankacılık işlemleri örgütsel faaliyet veya örgüte yardım olarak kabul edilmemektedir [birçok karar arasından bkz. (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 5/3/2019 tarihli ve E.2018/6408, K.2019/1447; 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararları]. Bununla birlikte bu kişilerin örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin örgüte üye olma suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etme olarak kabul edilebileceği anlaşılmıştır [(kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 15/1/2019 tarihli ve E.2018/4959, K.2019/145 sayılı kararı]. Ancak sanığın örgüt liderinin talimatı ile işlem yaptığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde tespit edilmesi bakımından sanığın Bank Asya nezdindeki -2014 yılı öncesi de dâhil olmak üzere- hesap açılış bilgileri, aylık bakiye gelişimi ve tüm hesap hareketlerine ilişkin kayıtlar dosyaya celbedilip incelenerek, temin edilen kayıtlar üzerinde uzman bilirkişi raporu alınıp örgüt liderinin talimatından sonra bu talimat doğrultusunda katılım hesabı açma, döviz veya altın alma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerekir [(kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 18/5/2021 tarihli ve E.2019/2369, K.2021/3193 sayılı kararı].

24. Somut olayda Mahkeme, bankacılık verileri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmamıştır. Gerekçeli kararda 2014 yılı ve sonrasında gerçekleşen bir kısım hesap hareketine değinilmiş ancak başvurucunun Bank Asyadaki hesabının hangi tarihte açıldığı, bu hesaba ilişkin bankacılık işlemlerinin FETÖ/PDY lideri ve yöneticilerinin Bank Asyaya destek olunması şeklindeki talimatı öncesindeki niteliği ve hacmi, bu talimattan sonra anılan hesabın ne şekilde kullanıldığı, aktif kullanım olarak kabul edilen işlemlerin hacminin ne olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Diğer bir ifadeyle söz konusu bankacılık işlemlerinin neden mutat olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin yeterli bir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla başvurucunun örgüt liderinin ve yöneticilerinin Bank Asyaya destek olunması şeklindeki talimatı sonrasındaki bankacılık işlemlerinin bu talimattan önceki dönemle uyumlu olmadığı veya olağan dışı bir hesap hareketliliği niteliğinde olduğu ortaya konulmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararlarında da belirtilen hususların değerlendirildiğine ilişkin herhangi bir ifadeye yer verilmemiştir.

25. Yargıtay, kişilerin örgütle bağlantılı gazete veya dergilere abone olmalarının örgütsel bir faaliyet olarak kabul edilemeyeceğini belirtmektedir [birçok karar arasından bkz. (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin E.2018/5167, K.2019/3211, 7/5/2019; E.2017/3174, K.2019/2244, 2/4/2019; E.2019/6400, K.2020/139, 13/1/2020 sayılı kararları].

26. Yine Yargıtay uygulamasında kişilerin örgütle irtibatlı kurumlarda çalışmalarının terör örgütü üyeliği suçu açısından tek başına yeterli delil olarak kabul edilmediği görülmektedir [(kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararı]. Benzer şekilde kişilerin örgüte bağlı sendika üyesi olma şeklindeki eylemlerinin sempati ve iltisak boyutunu aşan ve örgüte yardım etme kastıyla hareket edildiğini ispat eden faaliyetler kapsamında değerlendirilemediği görülmüştür (Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 29/9/2022 tarihli ve E.2021/21414, K.2022/5210 sayılı kararı).

27. Başvurucu, soruşturma ve kovuşturma evrelerindeki savunmalarında ByLock kullanıcısı olduğu iddiasına itiraz etmiş; buna ilişkin olarak dosyaya gelen ByLock Sorgu Sonucu Tutanağı içeriğinin doğru olmadığını, CGNAT kayıtlarının ise çelişkili olduğunu beyan etmiştir. Başvurucu müdafii, Mahkemeden dosyadaki ByLock verileri üzerinde bağımsız bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmasını duruşmanın her iki oturumunda da talep etmiştir. Mahkeme, dosyadaki delil durumunu gerekçe göstererek talebin reddine karar vermiştir. Yargıtay onama kararında, ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı temin edilemeyen başvurucunun ByLock verileri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin reddine dair mahkeme kararına ilişkin herhangi bir değerlendirmeye yer verilmediği anlaşılmıştır.

28. Sonuç olarak başvurucunun CGNAT ve HTS kayıtları karşılaştırılarak belirtilen hat üzerinden ByLock kullanan kişinin kendisi olup olmadığı hususunda bağımsız bir bilirkişiden teknik rapor alınması talebi reddedilmiş ve mahkûmiyet hükmü kurulmuştur. Bununla birlikte somut olayda Mahkeme ve Dairenin mahkûmiyete gerekçe gösterdiği olguların varlığı yönünden sadece ByLock Sorgu Sonucu Tutanağı ve CGNAT kayıtlarını dikkate alması, tutuklu yargılanan başvurucunun bu kayıtların doğruluğunun ve güvenilirliğinin sınanması için gösterdiği delillerle ilgili gerekli ve yeterli bir inceleme/değerlendirme yapmaması başvurucuyu iddia makamı karşısında usule ilişkin imkânlardan yararlanma noktasında önemli ölçüde dezavantajlı konuma düşürmüştür. Başvurucunun iddialarını kendi imkânlarıyla ispat etmesi olanaklı değildir. Bu koşullarda Mahkemece izlenen yöntemin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin gereklerine uygun olmadığı ve başvurucunun menfaatlerini koruyan güvenceler içermediği açıktır. Bu durum, yargılamanın bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkmasına neden olmuştur.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

30. Başvurucu, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

31. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

32. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olup olmadığı yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede mahkemenin delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.

33. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Rize Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/299, K.2017/341) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 3/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Bülent Devran [1. B.], B. No: 2019/13070, 3/5/2023, § …)
   
Başvuru Adı BÜLENT DEVRAN
Başvuru No 2019/13070
Başvuru Tarihi 16/4/2019
Karar Tarihi 3/5/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza yargılamasında sanığın (başvurucunun) ByLock deliline ilişkin veriler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Silahların eşitliği ilkesi / çelişmeli yargılama ilkesi (ceza) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi