logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Baran Demirer [1. B.], B. No: 2019/10854, 21/6/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BARAN DEMİRER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/10854)

 

Karar Tarihi: 21/6/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Murat AZAKLI

Başvurucu

:

Baran DEMİRER

Vekili

:

Av. Cem KURPINAR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, dava değerini artırım imkânı verilmeden ve ek rapor alınmadan, taleple bağlılık ilkesi gereği davanın kabulüne karar verilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, 28/11/2013 tarihinde İzmir 2. İş Mahkemesinde (Mahkeme) açtığı davada; davalı K.T.D. A.Ş.'de (Şirket) şef ve bölge müdürü olarak çalıştığını ve 7/3/2013 tarihinde kendi isteğiyle işten ayrıldığını belirterek 3.000 TL fazla çalışma ücretinin tahsilini talep ve dava etmiştir.

3. Mahkeme, 12/11/2014 tarihinde, başvurucunun 10.419,22 TL fazla çalışma ücretine hak kazandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla taleple bağlılık ilkesi gereği 3.000 TL fazla çalışma ücretinin tahsiline karar vermiştir.

4. Temyiz üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesince 25/5/2017 tarihinde, eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

5. Bu arada başvurucu 10/4/2015 tarihinde İzmir 7. İş Mahkemesinde açtığı davada 7.419,22 TL fazla çalışma ücretinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

6. Her iki dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılamada Mahkemece bilirkişi raporu alınmıştır.

7. Rapor, başvurucuya ve davalıya tebliğ edilmiş, başvurucu ve davalı rapora itiraz ederek ek rapor alınmasını talep etmişlerdir.

8. Son duruşmada başvurucu vekili, bilirkişi raporunun eksik olduğunu ve ek rapor alınması taleplerinin bulunduğunu, Mahkeme aksi kanaatte ise artırım dilekçesi sunmak istediklerini bildirmiştir. Mahkeme tahkikatın bittiğini bildirmiş ve sözlü yargılamaya geçmiştir. Başvurucu vekili, dava dilekçesini tekrar ettiklerini ve talepleri gibi karar verilmesini istediklerini belirtmiştir.

9. Yargılama sonunda İzmir 2. İş Mahkemesi 17/10/2018 tarihinde; alınan rapor doğrultusunda 1/3 oranında hakkaniyet indirimi uygulanarak bulunan 13.427,60 TL'nin net fazla çalışma ücret alacağı olarak belirlenmesine, taleple bağlılık ilkesi gereği 10.419,22 TL fazla çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına karar vermiştir.

10. Temyiz üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesince hüküm onanmıştır.

11. Başvurucu 6/3/2019 tarihinde kararı öğrenmiş ve 29/3/2019 tarihinde başvuru yapmıştır.

12. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. İLGİLİ HUKUK

13. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Taraflarca getirilme ilkesi" kenar başlıklı 25. maddesinin şöyledir:

"(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.

 (2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz. "

14. 6100 sayılı Kanun'un "Taleple bağlılık ilkesi" kenar başlıklı 26. maddesi şöyledir:

"(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.

 (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır."

15. 6100 sayılı Kanun'un "Usul ekonomisi ilkesi" kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:

"(1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür."

16. 6100 sayılı Kanun'un "Kapsamı ve sayısı" kenar başlıklı 176. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"(1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir."

17. 6100 sayılı Kanun'un "Islahın zamanı ve şekli" kenar başlıklı 177. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

''(1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.''

18. 6100 sayılı Kanun'un "Bilirkişi raporunun verilmesi" kenar başlıklı 280. maddesi şöyledir:

"(1) Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir."

19. 6100 sayılı Kanun'un "Bilirkişinin oy ve görüşünün değerlendirilmesi" kenar başlıklı 282. maddesi şöyledir:

"(1) Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir."

III. DEĞERLENDİRME

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

20. Başvurucu; belirsiz alacak davası açtığını, bozmadan sonra alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücretinin 13.427,60 TL olarak hesaplandığını, son duruşmada dava değerini artırım dilekçesi sunmak istediğini ancak artırım imkânı verilmeden taleple bağlılık ilkesi gereği 10.419,22 TL üzerinden davanın kabul edildiğini, artırım dilekçesi verilmesine izin verilmediğini, bu şekilde zamanaşımına uğrayan fazla çalışma alacağının talep edilmesine engel olunduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca, Yargıtayın bozma kararına uygun olarak rapor alınmadığını, bozma kararı sonrası alınan bilirkişi raporunda haftalık çalışma süresinin dokuz saat olduğu hususunun bozma konusu yapılmadığı kanaatiyle yine haftalık dokuz saat üzerinde fazla çalışma alacağının hesaplandığını, ek rapor alınmasını talep ettiği hâlde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin tahkikatın sona erdiğinin bildirildiğini, bozma kararına aykırı bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurulduğunu iddia etmiştir. Başvurucu bu gerekçelerle adil yargılanma hakkının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

21. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu; fazla çalışma ücreti alacağının tahsili amacıyla açtığı davada artırım imkânı verilmeden ve ek rapor alınmadan taleple bağlılık ilkesi gereği davanın kabulüne karar verildiğini, bu şekilde zamanaşımına uğrayan fazla çalışma alacağının talep edilmesine engel olunduğunu, ayrıca Yargıtay bozma ilamına uygun olarak rapor alınmadığını iddia ederek adil yargılanma hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkeme hakkının bir unsuru olan mahkemeye erişim hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

23. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

24. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına geldiğini, kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka anlatımla mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini ifade etmiştir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

25. Somut olayda başvurucunun, fazla çalışma ücreti alacağının tahsili amacıyla açtığı davada artırım imkânı verilmeden ve ek rapor alınmadan taleple bağlılık ilkesi gereği davanın kabulüne karar verilmesi ve bu bir kısım alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasının mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil ettiği açıktır.

26. Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak mutlak bir hak olmayıp sınırlandırılabilen bir haktır. Bununla birlikte sınırlandırmanın kanuna dayanması, meşru amacının bulunması ve ölçülü olması gerekir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38).

27. Anayasa'nın ''Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması'' kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

28. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlaline neden olabilir.

29. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen; kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

30. 6100 sayılı Kanun'un 26. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre Mahkeme, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Başvuruya konu olayda başvurucu, fazla çalışma ücreti alacağının tahsili amacıyla dava açmıştır. Mahkemece son kararda başvurucunun talebiyle bağlı kalınarak talep edilen ve dava konusu olan 10.419,22 TL fazla çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakkı saklı tutulmasına karar vermiştir.

31. Mahkemenin taleple bağlı kalarak talep edilen alacağın tam kabul kararı ile davalıdan tahsiline karar vermesi 6100 sayılı Kanun'un 26. maddesinin (1) numaralı fıkrasına dayanmakta olup müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı söylenemez. Bunun yanı sıra 6100 sayılı Kanun'un 25. maddesi gereği hâkimin, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağı, kendiliğinden delil toplayamayacağı ilkesi de dikkate alındığında, mahkemeye erişim hakkının belli usul kurallarına bağlanmasının, özellikle pozitif yükümlülüklerin söz konusu olduğu ve kamu makamlarının taraf olmadıkları davalarda, iyi adalet yönetiminin sağlanarak kamu yararının gerçekleştirilmesi şeklinde meşru bir amaca yönelik olduğu anlaşılmaktadır.

32. Son olarak mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olup olmadığı da incelenmelidir. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).

33. Mahkemeye erişim hakkının sınırlandırılması için seçilen aracın öngörülen amaca ulaşılabilmesi bakımından elverişli olması gerekir. Ayrıca seçilen araç bu hakkı en az zedeleyici nitelikte olmalıdır. Bununla birlikte hakkı daha az zedeleyen aracın tercih edilmesi gerektiğinin söylenebilmesi için söz konusu araç aynı amacı gerçekleştirmeye uygun olmalıdır. Daha hafif sınırlama teşkil eden aracın tercih edilmesi hâlinde öngörülen amaç gerçekleşmeyecek ise daha ağır müdahale oluşturan aracın seçimi hususundaki tercih, Anayasa’ya aykırı olmaz. Bunun dışında hangi müdahale aracının tercih edileceği hususunda kamu otoritelerinin belli ölçüde takdir yetkisi bulunmaktadır (Mustafa Berberoğlu, B. No: 2015/3324, 26/2/2020, § 48).

34. Öte yandan mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahaleler orantılı olmalıdır. Orantılılık, amaç ile araç arasında adil bir denge kurulmasını gerektirmektedir. Buna göre mahkemeye erişim hakkına getirilen sınırlamayla ulaşılmak istenen meşru amaç ve başvurucunun mahkemeye erişim hakkından yararlanmasındaki bireysel yarar arasında makul bir orantı kurulmalıdır. Hedeflenen amaca ulaşıldığında elde edilecek kamusal yararla kıyaslandığında sınırlama ile kişiye yüklenen külfetin aşırı ve orantısız olmaması gerekir (Mustafa Berberoğlu, § 49).

35. Yargılama sırasında sunulan dilekçeler ve beyanlar da dikkate alındığında, başvurucunun artırım talebinin değerlendirilmemesi suretiyle mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin, usul ekonomisi ile iyi adalet yönetimi ilkesinin sağlanarak kamu yararı amacının gerçekleştirilmesi bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez. Somut olaydaki müdahalenin ölçülülüğünün değerlendirilmesi bakımından asıl önem taşıyan ölçüt ise orantılılıktır. Bu itibarla verilen kararla başvurucuya aşırı ve orantısız bir külfet yüklenip yüklenmediğinin tespiti gerekmektedir.

36. Somut olayda başvurucu, 28/11/2013 tarihinde açtığı davada 3.000 TL fazla çalışma ücretinin tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkeme bilirkişi raporu alarak 12/11/2014 tarihinde, başvurucunun 10.419,22 TL fazla çalışma ücretine hak kazandığını belirtmiş ancak taleple bağlılık ilkesi gereği 3.000 TL fazla çalışma ücretinin tahsiline karar vermiştir. Anılan karar Yargıtay 22. Hukuk Dairesince, fazla mesai tahakkuku bulunmayan aylarda da fazla mesai yapıldığının anlaşılmasına göre tahakkuk bulunmayan aylar bakımından da hesaplama yapılması gerektiği halde eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı bulunarak bozulmuştur. Başvurucu ilk yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundaki fazla çalışma alacağına ilişkin miktarı dikkate alarak 10/4/2015 tarihinde açtığı ikinci davada 7.419,22 TL fazla mesai ücretinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Her iki dava dosyası birleştirilerek yargılama yapılmıştır.

37. Mahkeme Yargıtay bozma ilamını da dikkate alarak bilirkişi raporu almıştır. Rapor başvurucuya ve davalı tarafa tebliğ edilmiştir. Başvurucu rapora itiraz ederek ek rapor alınmasını talep eden dilekçeyi Mahkemeye sunmuştur. Mahkemece yapılan duruşmada başvurucu, ek rapor alınmasını, mahkeme aksi kanaatte ise artırım yapmak üzere süre verilmesini talep etmiştir. Mahkemece tahkikatın bittiği belirtilerek sözlü yargılama safhasına geçilmiş, başvurucu dava dilekçesindeki talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Mahkeme davanın tam kabulüne karar vererek, taleple bağlılık ilkesi gereği 10.419,22 TL fazla çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına karar vermiştir.

38. Yargılama süreci ve Mahkeme kararından anlaşıldığı üzere başvurucunun iddia ve delillerini ileri sürme imkanından yoksun bırakıldığı söylenemez. Mahkemece taleple bağlı kalınarak 10.419,22 TL fazla çalışma alacağının tahsiline karar verilmiş, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına hükmedilmiştir. Başvurucuya artırım yapılması için süre verilip verilmemesi mahkemenin takdirinde olup başvurucunun zamanaşımına uğradığını iddia ettiği alacak için dava açabileceği gibi raporun tebliğinden sonra ıslah talebinde de bulunabileceği ancak anılan yolları kullandığının tespit edilemediği, öte yandan talep edemediğini iddia ettiği alacağın başvuru formunda belirtildiği üzere 3.008,38 TL olduğu anlaşılmıştır.

39. Başvurucunun zamanaşımına uğradığını iddia ettği alacağı için hukuki yollara başvurmadığı, defi niteliğinde olan zamanaşımının açılacak bir davada ileri sürülebilecek bir husus olduğu dikkatten kaçmamalıdır. Ayrıca başvurucunun, bilirkişi raporunun tebliğinden sonra ıslah talebinde de bulunabileceği gözönünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla başvurucunun usule yönelik hükümler bakımından üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirdiğinin de söylenemeyeceği sonucuna varılmıştır.

40. Öte yandan 6100 sayılı Kanun'un 282. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre; Mahkeme, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bu anlamda mahkemenin her talep üzerine yeni bir rapor veya ek rapor alma zorunluluğunun bulunmadığı not edilmelidir. Somut olayda Mahkemenin teknik bilgiyi gerektiren fazla çalışma ücretinin hesaplanması için başvurucunun da talebi üzerine iki defa bilirkişi raporu aldığı, raporu başvurucuya ve davalıya tebliğ ettiği, başvurucunun iddia ve itirazlarını ileri sürme imkanına sahip olduğu gözönünde bulundurulmalıdır. Bu aşamada başvurucunun itirazı üzerine yeniden rapor alınması hususundaki takdir ve değerlendirme yetkisinin Mahkemeye ait olduğu dikkatten kaçmamalıdır.

41. Son olarak başvurucu, Yargıtayın bozma kararına uygun olarak rapor alınmadığını, yine haftalık dokuz saat üzerinden fazla çalışma alacağının hesaplandığını, ek rapor alınmasını talep ettiği hâlde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğini de iddia etmiştir.

42. Somut olayda Mahkemece verilen ilk karar, fazla mesai tahakkuku bulunmayan aylarda da fazla mesai yapıldığının anlaşılmasına göre tahakkuk bulunmayan aylar bakımından da hesaplama yapılması gerektiği hâlde eksik incelemeyle hüküm kurulması hatalı bulunarak Yargıtay tarafından bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyularak bilirkişi raporu alınmıştır. Başvurucu vekili ek rapor alınması talebinde bulunmuştur. Mahkemece tahkikatın bittiği bildirilerek sözlü yargılamaya geçilmiş, başvurucu vekili dava dilekçelerindeki talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme; haftalık dokuz saat üzerinden fazla çalışma ücretini hesaplayarak yıllarca uzun sürelerle fazla çalışma yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle fazla çalışma ücreti alacaklarından 1/3 indirim yapılarak davanın kabulüne, taleple bağlı kalınarak 10.419,22 TL fazla çalışma alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmasına karar vermiştir.

43. Buna göre Mahkemece, Yargıtay bozma ilamındaki gerekçeler ve başvurucunun dava dilekçesindeki talepleri doğrultusunda değerlendirme yapılarak karar verilmiş olup başvurucunun ileri sürdüğü temel argümanların derece mahkemesince değerlendirilmediği de söylenemez.

44. Yukarıdaki tespitler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Mahkemece başvurucunun ek rapor aldırılması talebinin zımnen reddi ve artırım yapılması konusunda değerlendirme yapılmaksızın dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak verilen kararın katı ve şekilci bir değerlendirme sonucu verildiği söylenemez. Bu nedenle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olduğu ve bir ihlalin olmadığı sonucuna varılmıştır.

45. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

46. Başvurucu, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

47. Somut olayda İzmir 2. İş Mahkemesinde 28/11/2013 tarihinde açılan davanın12/2/2019 tarihli Yargıtay ilamı ile kesinleştiği, bu hâliyle iki dereceli yargılamanın 5 yıl 2 ay 14 gün sürdüğü anlaşılmıştır.

48. 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a eklenen geçici 2. maddeye göre Anayasa Mahkemesine yapılan ve münhasıran bu maddenin yürürlüğe girdiği 9/3/2023 tarihi itibarıyla Anayasa Mahkemesinde derdest olan yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla ilgili bireysel başvuruların Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu (Tazminat Komisyonu) tarafından incelenerek karara bağlanması öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi Veysi Ado [GK] (B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönünden inceleyerek Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna varmış, başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle başvurunun kabul edilemezliğine karar vermiştir.

49. Mevcut başvuruda da söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

50. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Baran Demirer [1. B.], B. No: 2019/10854, 21/6/2023, § …)
   
Başvuru Adı BARAN DEMİRER
Başvuru No 2019/10854
Başvuru Tarihi 29/3/2019
Karar Tarihi 21/6/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, dava değerini artırım imkânı verilmeden ve ek rapor alınmadan, taleple bağlılık ilkesi gereği davanın kabulüne karar verilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 25
26
30
176
177
280
282
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi