logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ali Erol Savaş ve diğerleri [1.B.], B. No: 2019/13218, 22/2/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALİ EROL SAVAŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/13218)

 

Karar Tarihi: 22/2/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

M. Emin ŞAHİNER

Başvurucular

:

1. Ali Erol SAVAŞ

 

 

2. Cahit SAVAŞ

 

 

3. Cumhur KARATAŞ

 

 

4. Emine GÜLDAŞ

 

 

5. Erdoğan SAVAŞ

 

 

6. Filiz YAYIL

 

 

7. Hamide GÜLERYÜZ

 

 

8. Kamile ÖZKAN

 

 

9. Mehmet Murat ODABAŞI

 

 

10. Memnune AKOVA

 

 

11. Nadir ÖRSEL

 

 

12. Nazmi ÖRSEL

 

 

13. Nesrin YÜKSEL

 

 

14. Nimet Sabriye SİPAHİOĞLU

 

 

15. Nuran ALTINTAŞ

 

 

16. Öner ÖZSOY

 

 

17. Sebahat ÖZSOY

 

 

18. Tugay Necdet BAYRAK

Başvurucular Vekili

:

Av. Hakan AKARKEN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, taşınmaza kamulaştırmasız el atılması, tazminat kararının icra edilmemesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/4/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Başvuru Tarihine Kadar Yaşanan Gelişmeler

8. Ankara'nın Çankaya ilçesi Dodurga Mahallesi'nde bulunan 2091 parsel sayılı maliki oldukları taşınmaza; başvuruculardan Tugay Necdet Bayrak hariç diğer başvurucular, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından üzerinden yol geçirilmek suretiyle kamulaştırma işlemi uygulanmadan el atıldığını belirterek Genel Müdürlük aleyhine 6/1/2017 tarihinde, başvurucu Tugay Necdet Bayrak ise 5/5/2017 tarihinde Ankara 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davaları açmıştır.

9. Mahkeme 8/9/2017 tarihinde başvurucular tarafından açılan davaların birleştirilmesine karar vermiştir. Akabinde Mahkemece 10/5/2018 tarihinde asıl dava hakkında Aydan Usman'ın açtığı davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacıların açtığı davanın ise kabulüne karar verilerek davacılar için 86.976,50 TL tazminata ve 2091 parsel sayılı taşınmazda davacılar adına kayıtlı 267,68 m2'nin tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine hükmedilmiştir. Mahkeme birleşen dava hakkında da başvurucu Tugay Necdet Bayrak'ın davasının kabulüne ve 2091 parsel sayılı taşınmazda adına kayıtlı 71,38 m2'nin tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar vererek söz konusu başvurucu için 24.269,20 TL tazminata ve hükmetmiştir.

10. Bu arada yargı kararı icrai işleme konu edilmek için kesinleşmesi gereken kararlardan olmadığından başvurucular 18/5/2018 tarihinde mezkur Mahkeme kararına dayalı olarak Ankara 25. İcra Dairesinin (İcra Dairesi) E.2018/7509 sayılı dosyasında icra takibi başlatmıştır.

11. Anılan karara karşı davalı idare tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf başvurusunu inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi), 7/3/2019 tarihinde istinaf talebini reddetmekle birlikte düzelterek davanın esası hakkında tazminat miktarlarına ilişkin bir değişiklik yapmadan yeniden karar vermiştir. Kararın gerekçesinde başvurucuların murislerinin malik olup muris paylarının iptaline karar verilmesi gerekirken infazda tereddüte yol açacak şekilde karar verilmemesi gerektiği belirtilerek, asıl davada 2091 parselde davacılar murisleri A.Ö, F.K., A.S., A.Ö., K.Ö. ve S.G. adına kayıtlı hisselerin tamamı ile F.B. ve Y.O. adına kayıtlı hisselerin ise davacı mirasçıların veraset ilamındaki payları oranında tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine, birleşen davada ise 2091 parselde davacı murisleri K. B. ve M.N.B. adına kayıtlı payların tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine kesin olarak karar verilmiştir.

12. Başvurucular 29/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Başvuru Tarihinden Sonra Yaşanan Gelişmeler

13. Borçlu İdare, başvuru tarihinden sonra icra dosyasına 28/7/2020 tarihinde 177.342,23 TL tutarında ödeme yapmıştır.

14. İcra Dairesince de 29/7/2020 tarihinde başvuruculara tahsil edilen söz konusu tutardan reddiyat makbuzu ile gerekli harçların düşülmesinden sonra kalan 173.172,19 TL'lik tutarda ödeme yapılmıştır.

15. İcra Dairesince yapılan 21/1/2021 tarihli dosya hesabı uyarınca yekun alacak tutarı 182.532,18 TL, borçlu tarafından yatırılan para miktarı 177.342,23 TL ve bakiye borç miktarı da 5.189,95 TL olarak tespit edilmiştir.

16. İcra Dairesince 26/1/2021 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğüne muhtıra gönderilerek anılan tarih itibarıyla toplam borç miktarı olan 27.387,17 TL'nin muhtıranın tebliğinden itibaren üç gün içinde ödenmesi istenmiştir. Borçlu İdarenin anılan muhtıra içeriğine ilişkin icra mahkemeleri nezdinde bir şikâyet başvurusunda bulunmadığı görülmüştür. Akabinde başvurucular 27/9/2021 tarihinde borçlu İdarenin banka hesaplarına haciz konması için müzekkere yazılması talebinde bulunmuştur.

17. Sonuç olarak Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre geçen süre zarfında borçlu İdare tarafından başvurucuların yargı kararına dayanan ve takibe de konu olan alacaklarının ödenmeyen miktarına ilişkin taraflar arasında bir ihtilaf bulunmakta ise de alacak miktarının tamamının ödenmediği ve bu nedenle de icra dosyasının kapanmadığı anlaşılmıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

18. İlgili hukuk için bkz. Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, §§ 21-27; Şevket Karataş [GK], B. No: 2015/12554, 25/10/2018, §§ 20-33.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Anayasa Mahkemesinin 22/2/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Kamulaştırmasız El Atma İddiası Yönünden

a. Başvurucuların İddiaları

20. Başvurucular; Ankara ili sınırları içinde bulunan taşınmazlarına Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yol yapılmak suretiyle fiilî olarak el atıldığını belirtmişlerdir. Başvurucular, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açmak zorunda bırakıldıklarını belirterek mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

21. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

i. Kabul Edilebilirlik Yönünden

22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. Esas Yönünden

23. Somut olayda başvurucuların taşınmazına kamulaştırma yapılmaksızın el atılmış ve başvurucuların açtığı dava sonucunda yargı kararıyla taşınmazın başvurucuların hisseleri oranında tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine hükmedilmiştir. Başvuruculara ait taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın el atılması mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmekle birlikte bu müdahalenin mülkten yoksun bırakmaya ilişkin ikinci kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.

24. Bu durumda olayda idare, ilgili yargılama sürecinden de anlaşılacağı üzere başvurucuların taşınmazına kamulaştırmasız olarak el atmıştır. Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddelerine aykırı biçimde 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda belirlenmiş süreçler takip edilmeden başvurucuların mülkiyetinde bulunan taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atıldığı yargı kararıyla da sabittir.

25. Anayasa Mahkemesi, daha önce çeşitli kararlarında kamulaştırmasız el atma yoluyla yapılan müdahalelerin kanuni bir dayanağı bulunmadığından dolayı mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığını kabul etmiştir (Celalettin Aşçıoğlu, B. No: 2013/1436, 6/3/2014; Mustafa Asiler, B. No: 2013/3578, 25/2/2015; İbrahim Oğuz ve diğerleri, B. No: 2013/5926, 6/10/2015).

26. Söz konusu kararlarda belirtildiği üzere kamulaştırmasız el atma uygulaması, hukuki planda taşınmazların maliki olarak kalan başvuranları, herhangi bir kamu yararı gerekçesi ile eylemini haklı kılmayan idareye karşı dava açmak zorunda bırakmaktadır. Böyle bir kamu yararı gerekçesinin gerçekliği ancak daha sonra mahkemeler tarafından değerlendirilmektedir. Başka bir deyişle kamulaştırmasız el atma, her ne olursa olsun, idare tarafından isteyerek oluşturulmuş kanuna aykırı bir durumu hukuki olarak kabul etmeye ve idareye, kanuna aykırı davranışından fayda sağlama imkânı sunmaya yol açmaktadır. İdareye resmî kamulaştırma kurallarının ötesine geçme imkânı sağlayan böyle bir uygulama, kişilere öngörülemez ve keyfî durumlarla karşılaşma tehlikesi taşımaktadır. Söz konusu uygulama, yeterli derecede hukuki güvence temin edecek ve gerektiği şekilde gerçekleştirilen bir kamulaştırmanın alternatifini oluşturacak nitelikte değildir (bkz. AİHM, Sarıca ve Dilaver/Türkiye, 11765/05, 27/5/2010, §§ 40, 43, 45).

27. Anayasa’nın 35. ve 46. maddeleri taşınmaz mülkiyetine son verecek müdahalelerin yasal olmasını zorunlu tutmaktadır. Bu zorunluluk hukuk devletinin gereğidir. Anayasa’nın 46. maddesi hükmü ve 2942 sayılı Kanun gereği asıl olan kamulaştırma işlemi yapmak suretiyle idarenin taşınmazı iktisap etmesidir. Yöntem olarak Anayasa ve yasalara uygun bir kamulaştırma işlemi yapılması söz konusu iken dayanağını Anayasa ve yasalardan almayan, bireylerin mülkiyet hakkına son veren bir uygulama olan kamulaştırmasız el atma yasalara uygun bir kamulaştırma ile aynı hukuki çerçeve içinde değerlendirilemez. İdarelere resmî kamulaştırma kurallarının ötesine geçme imkânı sağlayan böyle bir uygulama, taşınmaz sahipleri için öngörülemeyen ve hukuki olmayan müdahale riski taşımaktadır.

28. Somut olayda da anılan ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Sonuç olarak başvurucuların söz konusu taşınmazına yapılan kamulaştırmasız el atmanın Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddeleriyle 2942 sayılı Kanun'da belirtilen usule uymayan bir müdahale olduğu ve mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanunilik ilkesini ihlal ettiği kanaatine ulaşılmıştır.

29. Açıklanan gerekçelerle kamulaştırmasız el atma iddiası yönünden Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

2. Mahkeme Kararına Rağmen Alacağın Tahsil Edilememesi Yönünden

a. Başvurucuların İddiaları

30. Başvurucular; kamulaştırmasız el atmadan dolayı açtıkları tazminat davasının lehlerine sonuçlandığını, kesinleşmiş mahkeme kararının uygulanmadığını ve yargılama sonunda da mahkeme kararına rağmen alacaklarını tahsil edemediğinden yakınmaktadır. Başvurucular, kesinleşmiş mahkeme kararıyla bir sonuca varamadıklarını, karar doğrultusunda alacaklarının tahsili için Ankara 25. İcra Dairesi vasıtasıyla icra takibi başlattıklarını, ancak aradan geçen süre zarfında bireysel başvuru tarihi itibarıyla alacaklarını elde edemediklerini belirtmiştir. Başvurucular sonuç olarak bir kamu kurumu niteliğindeki Karayolları Genel Müdürlüğünden olan alacaklarına kavuşamadıklarını belirterek bu yönden de mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

b. Değerlendirme

i. Kabul Edilebilirlik Yönünden

31. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. Esas Yönünden

32. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60). Somut başvuru yönünden başvurucuların mahkeme kararına dayalı icra edilebilir nitelikteki alacaklarının mülk teşkil ettiğinden kuşku bulunmamaktadır.

33. Bir mahkeme hükmünden doğan alacak, icra edilebilir olduğunun kanıtlanması durumunda mal ve mülk olarak kabul edilebilir. Kamulaştırma yapılmaksızın el atılan taşınmaz bedelinin ödenmesine yönelik mahkeme kararının icra edilebilir olduğunda şüphe bulunmamaktadır (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, § 64). Somut olayda da ilkin başvurucular tarafından Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine 6/1/2017 ve 5/5/2017 tarihlerinde açılan ve 8/9/2017 tarihinde birleştirilen kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davası hakkında Mahkemece 10/5/2018 tarihinde karar verilmiştir. Anılan karara karşı davalı idare tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve başvurucuyu inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi, 7/3/2019 tarihinde istinaf talebini reddetmekle birlikte düzelterek davanın esası hakkında tazminat miktarlarına ilişkin bir değişiklik yapmadan yeniden kesin olarak karar vermiştir. Başvurucular 18/5/2018 tarihinde, istinaftan önce, anılan Mahkeme kararına dayalı olarak İdare aleyhine Ankara 25. İcra Müdürlüğünün E. 2018/7509 sayılı dosyasında 111.245,70 TL asıl alacak, işlemiş faiz, vekalet ücreti, faiz ve dava giderleri ile birlikte 141.200,26 TL'nin asıl alacağa uygulanacak %9 faiz ile tahsili amacıyla ilama dayalı icra takibi başlatmış ve İdareye icra emri gönderilmiştir.

34. Borçlu İdare, başvuru tarihinden sonra icra dosyasına 28/7/2020 tarihinde 177.342,23 TL tutarında ödeme yapılmış olmasına rağmen İcra Dairesince yapılan 21/1/2021 tarihli dosya hesabı uyarınca bakiye borç miktarı da 5.189,95 TL olarak tespit edilmiştir. Ayriyeten İcra Dairesince 26/1/2021 tarihinde İdareye muhtıra gönderilerek borcun ödenmesi istenmiştir. Söz konusu muhtıra içeriğine ilişkin icra mahkemeleri nezdinde herhangi bir şikâyet başvurusunda da bulunulmamıştır (bkz. §§ 14-16). Sonuçta geçen süre zarfında borçlu İdare tarafından başvurucuların yargı kararına dayanan ve takibe de konu olan alacaklarının tamamının ödenmediği ve bu nedenle de icra dosyasının kapanmadığı anlaşılmıştır.

35. Başvurucuların, Mahkeme kararına dayalı ve mülkiyet hakkı kapsamında kabul edilen alacaklarının tahsili amacıyla İdare aleyhine yaptıkları icra takibinin uzun sürmesi ve alacağın tamamına ulaşmada bir belirsizlik bulunması, Mahkemece verilen kararı, etkili sonuçları bakımından konusuz bırakmıştır.

36. Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarında yargı kararına dayanan ya da yargı kararına dayanmamakla birlikte icra edilebilir bir alacağın da mülkiyet hakkı kapsamında korunan ekonomik bir değer ifade ettiği kabul edilmiştir. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarınca böyle bir alacağın ödenmemesi ya da ödenmesinin uzun sürmesinin mülkiyetten barışçıl yararlanma hakkına müdahale teşkil ettiği ve bu müdahale nedeniyle oluşan belirsizliğin ise mülkiyet hakkının ihlaline neden olduğu sonucuna varılmıştır (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, §§ 55-75; Şenal Haylaz, B. No: 2013/3457, 25/2/2015, §§ 60-79).

37. Somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu olmayıp başvurucuların yargı kararına dayalı alacağının İdare tarafından borcun varlığının da kabul edilmesine rağmen iki yılı aşkın bir süreyi geçtiği hâlde tamamının ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmak gerekir.

38. Açıklanan gerekçelerle mahkeme kararına rağmen alacağın tamamının tahsil edilememesi yönünden Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

a. Başvurucuların İddiaları

39. Başvurucular, makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

40. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).

41. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41, 45).

42. Somut olayda başvurucular tarafından 6/1/2017 tarihinde açılan davanın 7/3/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İki dereceli bir yargılama sisteminde toplamda 2 yıl 2 ay 1 günlük yargılama süresinin makul olduğu sonucuna varmak gerekir.

43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Kararın İcrası Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

a. Başvurucuların İddiaları

44. Başvurucular, lehlerine olan kesinleşmiş yargı kararının uygulanmaması nedeniyle adil yargılanma haklarının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

45. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

46. Anayasa’nın ''Mahkemelerin bağımsızlığı'' kenar başlıklı 138. maddesinin son fıkrası şöyledir:

"Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."

i. Kabul Edilebilirlik Yönünden

47. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

ii. Esas Yönünden

48. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, § 57).

49. Anayasa’nın 36. maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır (AYM, E.2009/27, K.2010/9, 14/1/2010).

50. Kararın icrası hakkı, mahkemeye erişim hakkı ve karar hakkı ile birlikte adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan mahkeme hakkının bir unsurunu oluşturmaktadır (Filiz Fırat, B. No: 2014/10305, 5/12/2017, § 29). Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması mahkeme hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde mahkeme hakkı da anlamını yitirecektir (benzer yönde değerlendirmeler için Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28).

51. Somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılan kısımda yapılan değerlendirmeler esas alındığında başvurucular lehine olan nihai ve kesinleşmiş nitelikteki yargı kararının uygulanmaması nedeniyle aynı zamanda kararın icrası hakkının da ihlaline yol açılmıştır.

52. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan kararın icrası hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

53. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

54. Başvurucular 250.000 TL maddi ve 250.000 TL manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.

55. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).

56. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).

57. Anayasa Mahkemesi başvuruda kamulaştırmasız el atma ve başvurucuların lehlerine olan kesinleşmiş yargı kararının İdarece gereği gibi tamamen uygulanmaması nedeniyle mülkiyet ve kararın icrası haklarının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin idari işlemden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

58. Kamulaştırmasız el atma uygulaması Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri yanında doğrudan 46. maddesine aykırı olarak mülkiyet hakkının ihlaline yol açan çok önemli bir sorundur. Bununla birlikte 5/1/1961 tarihli ve 221 sayılı Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun'un 1. maddesi ile 9/10/1956 tarihine kadar, 2942 sayılı Kanun'un geçici 6. maddesi ile de 9/10/1956 ile 4/11/1983 tarihleri arasındaki kamulaştırmasız el atma uygulamalarının tasfiyesi amacıyla düzenlemeler yapılmıştır. Buna rağmen 4/11/1983 tarihi sonrasında da idarelerce kamulaştırmasız el atma uygulamasına başvurulduğu gözlemlenmektedir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi temel bir hak olarak güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlaline sebebiyet veren kamulaştırmasız el atma uygulamasının ülkemizde yapısal bir sorun teşkil ettiğine dikkati çekmektedir.

59. Buna karşın derece mahkemelerince yalnızca kamulaştırma bedelinden ibaret olan maddi tazminata hükmedilmesi ve manevi tazminat gibi başka yaptırımların uygulanmaması idarelerin olağan kamulaştırma usulüne başvurmak yerine kamulaştırmasız el atma uygulamasını tercih etmesine yol açmaktadır. Hâlbuki kanuni bir dayanağı bulunmayan kamulaştırmasız el atma uygulaması Anayasa'nın öngördüğü mülkiyet hakkının korunmasının gerekliliklerini de içermediğinden olağan kamulaştırma usulünün bir alternatifi olamaz. Nitekim 1/3/2014 tarihli ve 28928 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararına ekli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı'nda da idarelerin kamulaştırmasız el atma yoluna başvurmalarının önlenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesi kamulaştırmasız el atma uygulamasına son verilmesi bakımından öngörülen bu tedbirlerin ve düzenlemelerin gerçekleştirilmesinin önemine vurgu yapmaktadır.

60. Sonuç olarak başvuruya konu tazminat davası başvurucular lehine sonuçlanmış olsa dahi Anayasa'nın doğrudan sözüne aykırı olduğu ve kanuna dayalı olmadığı tespit edilen kamulaştırmasız el atma suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin yukarıda değinildiği üzere yapısal bir sorun teşkil ettiği dikkate alınmalıdır.

61. Öte yandan yargı kararının uygulanmaması hususunda tespit edilen ihlalin sonuçlarının da giderilmesi için öncelikle yargı kararının gereği gibi tamamen uygulanması gerekmektedir. İhlal kararının yerine getirilmesi sorumluluğu İdareye düşmektedir. Bu sebeple hem yargı kararının gereği gibi tamamen yerine getirilmesi hem de kamulaştırmasız el atmalara ilişkin idari anlamda gerekli tedbirlerin alınması ve benzeri nitelikte yeni ihlallere yol açılmaması için taşınmaza el atan ve yargı kararını yerine getirmeyen sorumlu idare olan Karayolları Genel Müdürlüğüne kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının giderilmesi için gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

62. Diğer taraftan somut olay bağlamında kararın Karayolları Genel Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi başvurucuların hem kamulaştırmasız el atma hem de yargı kararının gereği gibi tamamen getirilmemesi nedeniyle uğradıkları bütün zararları gidermemektedir. Nitekim ilgili yargı kararı kesinleştiği 7/3/2019 tarihinden itibaren iki yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen uygulanmış değildir. Dolayısıyla eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için mülkiyet ve kararın icrası haklarının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle ve kararın idareye gönderilmesi suretiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculardan Tugay Necdet Bayrak'a münferiden 7.700 TL, diğer başvuruculara ise müştereken 27.300 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

63. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucuların bu konuda herhangi bir belge sunmamış olmaları nedeniyle maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

64. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.864,60 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kamulaştırmasız el atma iddiası ve mahkeme kararına rağmen alacağın tahsil edilememesi yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkı kapsamında kararın icrası hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

3. Adil yargılanma hakkı kapsamında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 1. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan kararın icrası hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Yargı kararının icra edilmesi ve kamulaştırmasız el atmalara ilişkin idari anlamda gerekli tedbirlerin alınması için kararın bir örneğinin Karayolları Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvuruculardan Tugay Necdet Bayrak'a MÜNFERİDEN 7.700 TL, diğer başvuruculara ise 27.300 TL manevi tazminat MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 364,60 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.864,60 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/2/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ali Erol Savaş ve diğerleri [1.B.], B. No: 2019/13218, 22/2/2022, § …)
   
Başvuru Adı ALİ EROL SAVAŞ VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2019/13218
Başvuru Tarihi 29/4/2019
Karar Tarihi 22/2/2022

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, taşınmaza kamulaştırmasız el atılması, tazminat kararının icra edilmemesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı İcra Etmeme İhlal Manevi tazminat, Yargı kararının icra edilmesi
Kamulaştırmasız el atma İhlal Manevi tazminat
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat, Yargı kararının icra edilmesi
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5018 Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu 34
45
2004 İcra ve İflas Kanunu 82
5999 Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 1
6487 Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 21
5393 Belediye Kanunu 15
2942 Kamulaştırma Kanunu 3
4
10
11
14
geçici 6
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi