logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Naif Dalga [2. B.], B. No: 2019/14802, 14/12/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NAİF DALGA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/14802)

 

Karar Tarihi: 14/12/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Çağlar ÖNCEL

Başvurucu

:

Naif DALGA

Vekili

:

Av. Cemal DEMİR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; terör olayları üzerine terk edilen yerleşim yerine dönüşün hâlen yasak olduğu gerekçesiyle açılan manevi tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, ikamet ettiği Hakkâri'nin Çukurca ilçesinin Çağlayan köyünden terör olaylarına bağlı olarak 1995 yılında göç etmek zorunda kalması nedeniyle uğradığını iddia ettiği manevi zararların tazmini için İçişleri Bakanlığına başvurmuştur. Başvurucu, anılan talebin reddi üzerine işlemin iptali ile manevi zararının tazmini için 16/10/2009 tarihinde Van 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) adli yardım talepli iptal ve tam yargı davası açmıştır. Dava dilekçesinde özetle; terör olayları öncesinde ailesiyle birlikte tarım ve hayvancılıkla yaşamlarına devam ettiklerini, göç ile birlikte çok zor şartlarda aç, sefil, hasta ve mutsuz şekilde sağlıksız bir hayat sürdürdüklerini beyan etmiştir. Ayrıca 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Kanun'da manevi zararına ilişkin düzenleme bulunmadığını ifade eden başvurucu, manevi zararlarının hukukun genel hükümleri kapsamında tazmin edilmesi gerektiğini ileri sürerek işlemin iptali ile 40.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Mahkemece 7/7/2010 tarihinde -harcın ödenmemesi nedeniyle- davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Anılan kararın Danıştay Onbeşinci Dairesince (Daire) bozulması üzerine davayı esastan inceleyen Mahkeme, 9/11/2015 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçede; manevi tazminat taleplerinin sosyal risk ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu ilkeyle idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucunda oluşan zararların topluma pay edilerek giderilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Ardından dava konusu olayda başvurucunun güvenlik gerekçesiyle köyünden göç etmesi veya ettirilmesinin başvurucuya özel olarak yönelen bir eylem veya işlem niteliğinde olmadığı, özünde sosyal risk ilkesi bulunan uyuşmazlığın yoğunlaşan terör eylemlerinden kaynaklandığı vurgulanmıştır. Mahkemece 5233 sayılı Kanun'un esas itibarıyla, maddi zararların tazmini bakımından sosyal risk ilkesinin yasalaşmış hâli olduğu, Kanun'da manevi zararların karşılanmasının öngörülmediğine dikkat çekilerek başvurucunun ileri sürdüğü manevi zararlarının karşılanmasına yasal imkân bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

4. Başvurucu temyiz talebinde bulunmuştur. Temyiz dilekçesinde; manevi tazminat talebinin 5233 sayılı Kanun kapsamında değil, hukukun genel hükümleri ile ulusal ve uluslararası yargı kararları gereğince incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Daire 16/11/2017 tarihinde anılan kararı onamış ve karar düzeltme başvurusu da 26/2/2019 tarihinde reddedilmiştir.

5. Nihai kararı 30/3/2019 tarihinde öğrenen başvurucu 24/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

8. Başvurucu, yaşam hakkının tehlikeye girmesi nedeniyle köyünü terk etmeye mecbur kaldığını, ailesiyle birlikte insanca yaşama şartlarından ve mülkiyetindeki taşınmazlarından faydalanma imkânından yoksun bırakıldığını belirterek özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkının ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

9. Bakanlık görüşünde; Mahkemece dava konusu maddi olay ve tazminat verilebilmesi için gereken şartlar değerlendirilerek talebin reddine karar verildiği belirtilmiştir. Ayrıca başvurucunun tutumunun, davanın karmaşıklığının, toplanması ve değerlendirilmesi gereken delillerin çeşitliliğinin ve kapsamının dikkate alınması gerektiği, adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği değerlendirilirken olağanüstü hâl koşulları ile mevzuat, ilgili içtihatlar ve somut olayın koşullarının göz önünde bulundurulması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki açıklamalarını yinelemiştir.

10. Terör olaylarından kaynaklanan tazminat taleplerinin konu olduğu başvurularda usul güvencelerine ilişkin şikâyetlerin öne çıkması nedeniyle bu tür başvurular adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirilmiştir (Abbas Emre, B. No: 2014/5005, 6/1/2016). Somut başvuruda da usule ilişkin güvencelerin öncelikle değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından başvuru, adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Anayasa Mahkemesinin Nurten Esen (B. No: 2013/7970, 10/6/2015) başvurusunda belirtildiği üzere; bir mahkeme kararının gerekçesi; o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koymalı ve maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı göstermelidir. Tarafların, hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve hukuka uygunluk denetimini yapabilmeleri için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta gösteren bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur (Nurten Esen, § 57). Terör olaylarından kaynaklanan manevi tazminat istemi ile 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan bir başvuruda Anayasa Mahkemesi, manevi tazminat talebi derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesine rağmen verilen kararda iddiaların tam olarak karşılanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır (Abbas Emre, §§ 67-85).

13. Anayasa Mahkemesi Abbas Emre kararında, başvurucunun terörle mücadele kapsamında köyünün boşaltılması neticesinde manevi zarara uğradığından bahisle açtığı tam yargı davasında, ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren uyuşmazlığın çözümü için esaslı bir iddia olan manevi tazminat talebine ilişkin şikâyetlerin sadece 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip gerekçelendirilmesinin yeterli görülmediğini belirtmiştir. Kararda; anılan şikâyetlerin 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu kapsamında usul kurallarına ve esasa yönelik değerlendirilmesi suretiyle başvurucunun manevi tazminatı hak edip etmediğinin tartışılması gerekirken 5233 sayılı Kanun’da manevi zararların karşılanmasına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gerekçesiyle davanın reddedilmesinin gerekçeli karar hakkının ihlali sonucunu doğurduğunu tespit etmiştir.

14. Somut olayda Abbas Emre kararında belirtilen ilkelerden ve sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durumun mevcut olmadığı değerlendirildiğinden başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu, karmaşık bir dosya olmamasına karşın idari ve yargısal sürecin çok uzun sürdüğünü belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

16. Bakanlık görüşünde, mevcut başvuruda inceleme yapılırken Anayasa, mevzuat, ilgili içtihatlar ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınmasının faydalı olacağı belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki açıklamalarını yinelemiştir.

17. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

19. Başvurucu ihlalin tespit edilmesi ve 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

20. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

21. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Van 1. İdare Mahkemesine (E.2015/147, K.2015/1658) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

F. 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Naif Dalga [2. B.], B. No: 2019/14802, 14/12/2023, § …)
   
Başvuru Adı NAİF DALGA
Başvuru No 2019/14802
Başvuru Tarihi 24/4/2019
Karar Tarihi 14/12/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, terör olayları üzerine terk edilen yerleşim yerine dönüşün hâlen yasak olduğu gerekçesiyle açılan manevi tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (idare) İhlal Yeniden yargılama
Makul sürede yargılanma hakkı (idare) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi