logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(İhsan Korkmaz [1.B.], B. No: 2019/15190, 2/4/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İHSAN KORKMAZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/15190)

 

Karar Tarihi: 2/4/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Muhammed Cemil KANDEMİR

Başvurucu

:

İhsan KORKMAZ

Vekilleri

:

Av. Alper ÇALIŞ

 

 

Av. Cavit ÇALIŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, askerî okulda öğrenime devam edilirken okuldan ilişik kesilerek başka okula nakledilme üzerine açılan davanın incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 2/5/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Genel Bilgiler

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır. Devletin yetkili organları tarafından tehdit değerlendirmesi yapılarak demokratik anayasal düzene, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine, millî güvenliğe yönelik tehdit oluşturan tüm terör örgütlerine ve illegal yapılanmalara karşı tedbirler alınması kararlaştırılmıştır (ayrıntılar için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017).

B. Başvurucuya İlişkin Olay ve Olgular

9. Başvuru formundan başvurucunun 2014-2015 eğitim öğretim döneminde Deniz Harp Okulunda eğitimine başladığı, 25/7/2016 tarihli ve 669 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin (669 sayılı KHK) yayımlandığı tarihte ikinci sınıftan üçüncü sınıfa geçmiş olduğu anlaşılmıştır.

10. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünün ardından çıkarılan 669 sayılı KHK'nın 104. maddesinde harp akademilerinin, askerî liselerin ve astsubay hazırlama okullarının kapatılmasına ilişkin düzenleme yapılmıştır. Mezkûr KHK'nın 105. maddesi uyarınca askerî okullarda öğrenimine devam eden öğrenciler durumlarına uygun okula nakledilecektir. Bu kapsamda başvurucunun Deniz Harp Okulu ile ilişiğinin kesilerek nakledildiği Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünden 23/1/2019 tarihinde mezun olduğu anlaşılmıştır.

11. Başvurucu, askerî öğrencilikten çıkarılma işleminin ve dayanağı 669 sayılı KHK maddelerinin iptali talebiyle Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

12. 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun'un 16. maddesi ile askerî yargının kaldırılması sebebiyle davanın Ankara 2. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) görülmesine devam edilmiştir.

13. İdare Mahkemesi 22/9/2017 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir. Kararda; başvurucunun askerî öğrencilikle ilişiğinin kesilmesine ilişkin idarece tesis edilmiş kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlem olmadığı, 669 sayılı KHK hükümlerinin ise idari davaya konu olamayacağı belirtilmiştir. İdari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmadığından davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

14. Kararda ayrıca 669 sayılı KHK uyarınca askerî okulların kapatıldığı, kapatma kararı Olağanüstü Hâl (OHAL) Komisyonunun yetkisinde olmadığından dosyanın bu Komisyona gönderilemeyeceği belirtilmiştir.

15. Başvurucu, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesine (Bölge İdare Mahkemesi) istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bölge İdare Mahkemesi 29/12/2017 tarihli kararla istinaf başvurusunu reddetmiştir.

16. Başvurucunun temyiz talebi Danıştay Beşinci Dairesinin 27/12/2018 tarihli kararıyla ayrı bir gerekçe belirtilmeksizin reddedilmiştir.

17. Nihai karar başvurucuya 22/4/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 2/5/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. İlgili Sözleşme

18. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar[ın] ... esası konusunda karar verecek olan ... bir mahkeme tarafından ... görülmesini isteme hakkına sahiptir..."

B. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadı

19. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre Sözleşme'nin 6. maddesinin medeni hukuk alanına giren konularda uygulanabilirliği ilk olarak bir uyuşmazlığın varlığına bağlıdır. İkinci olarak uyuşmazlık en azından savunulabilir bir şekilde iç hukukta tanınmış olduğu söylenebilecek hak ve yükümlülüklerle ilgili olmalıdır. Son olarak ise bu hak ve yükümlülükler -her ne kadar bizzat 6. madde bu hak ve yükümlülüklere Sözleşmeci devletlerin hukuk sistemi içinde belirli bir anlam atfetmese de- Sözleşme anlamında medeni nitelikte olmalıdır (James ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 8793/79, 21/2/1986, § 81).

C. Anayasa Mahkemesi Kararları

1. 25/7/2019 Tarihli ve E.2017/18, K.2019/66 Sayılı Karar

20. Anayasa Mahkemesinin norm denetimi kapsamında verdiği 25/7/2019 tarihli ve E.2017/18, K.2019/66 sayılı kararında 669 sayılı KHK'nın harp akademilerinin, askerî liselerin ve astsubay hazırlama okullarının kapatılmasına ve harp okulları, fakülte ve yüksek okullar ile astsubay meslek yüksekokullarında (jandarma dâhil) öğrenimine devam eden öğrencilerin Yükseköğretim Kurulunca üniversite sınavının yapıldığı tarihte aldıkları yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun fakülte ve yüksek okullara naklen kaydedilmelerine ilişkin maddelerinin Anayasa'ya uygunluğu denetlenmiştir.

21. Mezkur düzenlemelerin 9/11/2016 tarihli ve 6756 sayılı Kanun'la yasalaşmasının ardından açılan iptal davasında Anayasa Mahkemesi harp okulları ve harp akademilerinin kapatılmasına ilişkin düzenlemeyle 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünden sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) astsubay, subay ve kurmay subay ihtiyacının askerî liseler, astsubay hazırlama okulları ve harp akademilerinden karşılanmasına ilişkin sistemin değiştirildiğini belirtmiş ve bu kapsamda askerî personel eğitim sisteminin Millî Savunma Üniversitesi adı altında yükseköğretim seviyesinde yeniden yapılandırıldığına dikkat çekmiştir (AYM, E.2017/18, K.2019/66, 25/7/2019, § 73).

22. Anılan kararda, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra askerî personel yetiştirme sisteminde yapılan değişiklik kapsamında gerek harp okullarının gerekse de astsubay meslek yüksekokullarının yapısında birtakım değişikliklere gidildiği belirtilmiştir (AYM, E.2017/18, K.2019/66, 25/7/2019, § 88). Yapılan düzenlemeyle harp okullarının Millî Savunma Üniversitesine bağlı olarak eğitim ve öğretim yapmasının öngörüldüğü, harp okullarının kuvvet komutanlıklarının hiyerarşik yapılanmasından çıkarılarak Millî Savunma Üniversitesine bağlandığı böylece harp okullarının özellikle yönetim anlamında sivilleştirilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. Kararda ayrıca astsubay meslek yüksekokullarını düzenleyen 4752 sayılı Kanun’da da benzer değişiklikler yapıldığı vurgulanmıştır (AYM, E.2017/18, K.2019/66, 25/7/2019, §§ 89-91).

23. Anayasa Mahkemesi anılan kararda, gerek harp okulları gerekse de astsubay meslek yüksekokullarının yapısında köklü değişiklikler yapılarak öğrenci alım sürecinden başlamak suretiyle bu kurumların yeni bir eğitim ve personel hazırlama sistemine göre yapılandırılması öngörülürken bu okullara devam eden öğrencilerin geleceğe ilişkin beklentilerini etkileyebilecek bazı tedbirlerin alınması ihtiyacının ortaya çıkabileceğini belirtmiştir (AYM, E.2017/18, K.2019/66, 25/7/2019, §§ 103, 104). Kararda ayrıca okullarda öğrenimine devam öğrencilerin askerî okullardan başka okullara nakledildiği, bu yönden yeni sistemde bir istisnaya yer verilmediği vurgulanmıştır (AYM, E.2017/18, K.2019/66, 25/7/2019, § 105).

24. Anılan kararda düzenlemenin Anayasa'ya uygun olduğu sonucuna varılırken -sistem değişikliğine dayanılmakla birlikte- eğitim sonunda subay veya astsubay olarak atanma yönünden oluşan beklentinin öğrencilerin Yükseköğretim Kurulunca üniversite sınavının yapıldığı tarihte aldıkları yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun fakülte ve yüksekokullara nakledilmelerinin ve nakil işlemi yapılırken öğrencilerin daha önce harp okulları ile astsubay meslek yüksekokullarında aldıkları eğitimin gözetilmesinin öngörülmesi ve diploma verilmesine ilişkin işlemin yargı denetimine açık olması suretiyle dengeleme yapıldığına özellikle dikkat çekilmiştir (AYM, E.2017/18, K.2019/66, 25/7/2019, § 106).

2. Ayhan Orhanlı ([GK], B. No: 2019/7991, 23/2/2023) Kararı

25. Anayasa Mahkemesinin Ayhan Orhanlı kararında, dış kaynaktan temin edilen sözleşmeli subay adayı statüsünde olan başvurucu hakkındaki temin faaliyetine ilişkin işlemlerin OHAL KHK'sı ile iptal edilmesi ve dolayısıyla nasbının yapılmaması üzerine açtığı davanın OHAL Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiası Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında incelenmiştir. Ayhan Orhanlı kararında, yargılama mercilerinin başvurucunun hukuki statüsüne ilişkin olan ve doğrudan KHK ile tesis edilenbaşvuru konusu işleme ilişkin olarak 7075 sayılı Kanun'un 2. maddesi kapsamında bir değerlendirme yapmadan davayı incelemeksizin reddetmelerinin öngörülemez nitelikte olduğu değerlendirilmiştir (Ayhan Orhanlı § 81). Kararda, davanın OHAL Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmesi suretiyle yapılan müdahalenin OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesinde öngörülen durumun gerektirdiği ölçüde olmadığı, mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Ayhan Orhanlı § 83).

3. Ömer Faruk Bayar (B. No: 2019/14214, 20/9/2023) Kararı

26. Anayasa Mahkemesinin Ömer Faruk Bayar kararına konu olayda, Kara Harp Okulundaki eğitimini 2016 yılında tamamlayan başvurucunun, 30 Ağustos 2016 tarihinde subaylığa nasbedilmeyi beklediği anlaşılmaktadır. Başvurucu, nasbının yapılmamasına ilişkin işlemin iptali talebiyle açtığı davanın incelenmeksizin reddedilmesi üzerine bireysel başvuru yapmıştır. Anılan kararda, 669 sayılı KHK'nın 104. maddesinde harp akademilerinin, askerî liselerin ve astsubay hazırlama okullarının kapatılacağı, aynı KHK'nın 105. maddesinde 30 Ağustos itibarıyla mezun olacak askerî öğrencilerin nasbının yapılmayacağı ve bunlara durumlarına uygun fakülte ve yüksek okullarca diploma verileceği kurallarına yer verildiği bu kapsamda başvurucunun nasbının yapılmadığı ve başvurucuya Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Programı diploması verildiği belirtilmiştir (Ömer Faruk Bayar, § 15).

27. 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Kanun'un 2. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca belirtilen işlemler hakkında karar verme görevinin OHAL Komisyonuna verildiği ve anılan Kanun'un 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasında doğrudan KHK ile tesis edilen hangi işlemlerin OHAL Komisyonunun görev alanında olduğunun gösterildiğine işaret edilen kararda başvurucunun hukuki statüsüne ilişkin olduğu açık olan nasbının yapılmamasına dair başvuru konusunda mahkemenin işlemin doğrudan KHK ile tesis edildiği tespitini yaptıktan sonra başvuruyu 7075 sayılı Kanun gereğince OHAL Komisyonuna göndermesinin -yargısal denetime imkân sağlayacağından- başvurucuyu keyfîliğe karşı koruyacak usule ilişkin bir güvence oluşturacağı vurgulanmış, yargılama mercilerinin 7075 sayılı Kanun'un 2. maddesi kapsamında bir değerlendirme yapmadan davayı incelenmeksizin reddetmelerinin öngörülemez nitelikte olduğu değerlendirilmiştir (Ömer Faruk Bayar, §§ 73-75).

28. Kararda, başvurucunun nasbının yapılmaması üzerine açtığı davanın keyfîliğe karşı başvurucuya anayasal güvenceler sağlayacak yorumla OHAL Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmesi suretiyle gerçekleştirilen müdahalenin OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesinde öngörülen durumun gerektirdiği ölçüde olmadığı, başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Ömer Faruk Bayar, §§ 77-78).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

29. Anayasa Mahkemesinin 2/4/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

30. Başvurucu 28/1/2022 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu dilekçeyle subay teminine ilişkin yaptığı başvurunun daha önce askerî okuldan ilişiğinin kesildiği gerekçesiyle reddedildiğini bildirmiştir. Somut başvurunun konusunda yer almayan, bununla birlikte ayrı bir dava ve bireysel başvuru konusu yapılmasının önünde engel de bulunmayan bu husus inceleme kapsamına alınmamıştır.

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

31. Başvurucu 669 sayılı KHK'ya dayanılarak askerî öğrencilikle ilişiğinin kesildiğini, OHAL Komisyonuna başvuru yapamadığını, açtığı davanın uzun sürdüğünü, esasa ilişkin yargılama yapılmadığını ve suçlu muamelesi gördüğünü belirterek adil yargılanma ve etkili başvuru haklarının, beklentisi olduğu subay olma hakkından mahrum kalması nedeniyle kamu hizmetine girme ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca harp okullarında ara sınıfta olan yabancı uyruklu öğrencilerin Millî Savunma Üniversitesinde eğitimlerine devam etmesine rağmen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan öğrencilere aynı imkânın tanınmamasının eşitlik ilkesinin ve ayrımcılık yasağının ihlali olduğunu iddia etmiştir. Başvurucu, OHAL Komisyonuna başvuru formunu internet üzerinden doldurduğunu ancak sistemin kimlik bilgilerinin başvuru yapmak için uygun olmadığı uyarısını verdiğini, buna dair belgeyi istinaf dilekçesi ekinde sunduğunu belirtmiştir.

32. Bakanlık görüşünde, AİHM'in mevcut başvuruyla aynı mahiyetteki -30 Ağustos 2016 tarihinde atanmayı bekleyen başvuranın 675 sayılı KHK ile atamasının iptal edilmesine ilişkin- İnan/Türkiye (35726/20) başvurusunda mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetin kabul edilemez olduğuna karar verdiği ifade edilmiştir. AİHM kararında, atamaları iptal edilen adayların bir sonraki yıl tekrar başvurmalarını ve eğitimlerini tamamladıktan sonra atanmamaları hâlinde idare mahkemeleri önünde ilgili tedbirlere itiraz etmelerini engelleyen bir hükmün bulunmadığı, bu nedenle belirli bir alanda ve kısa bir süre için mahkemeye erişime getirilen kısıtlamanın orantısız olarak değerlendirilemeyeceği kanaatiyle kabul edilemezlik kararı verildiği belirtilmiştir.

33. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında Anayasa Mahkemesinin Ayhan Orhanlı kararının mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini açıkça ortaya koyduğunu ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

34. İlk olarak başvurucunun Bakanlık görüşüne cevap dilekçesinde ileri sürdüğünün aksine somut olaydaki durumun Ayhan Orhanlı kararından farklı olduğunu belirtmek gerekir. Ayhan Orhanlı kararına konu olayda başvurucunun subay olmak için aldığı kurs sonrasında nasbedilmeyi beklerken 675 sayılı KHK ile temin faaliyetinin iptal edildiği ve TSK'yla ilişiğinin kesildiği görülmektedir. Başvurucu ise Deniz Harp Okulunda ara sınıfta -üçüncü sınıf- öğrenci iken harp akademilerinin kapatılması üzerine 669 sayılı KHK hükmü uyarınca askerî okuldan başka bir okula nakledilmiştir. Dolayısıyla somut başvuru ile Ayhan Orhanlı kararındaki olay ve olguların farklı olması hukuki değerlendirmenin de farklı olmasını gerektirmiştir.

35. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, Anayasa'da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."

36. Başvurucunun şikâyetlerinin özü, askerî okuldan ilişiğinin kesilmesi ve başka okula nakledilmesi üzerine açtığı davanın, KHK ile tesis edilen söz konusu işlemin idari davaya konu edilemeyeceği belirtilerek incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle uyuşmazlığın esasının incelenmemesine ilişkindir. Bu nedenle başvurucunun tüm ihlal iddialarının Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

37. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

38. Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

39. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak hakkın kapsamı düzenlenmemiştir. 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanun'un Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasına "ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin 14. maddesinin gerekçesine göre "değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılama hakkı metne dahil" edilmiştir. Dolayısıyla Anayasa'nın 36. maddesinde herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu ibaresinin eklenmesinin amacının Sözleşme'de düzenlenen adil yargılanma hakkını anayasal güvence altına almak olduğu anlaşılmaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 53). Bu itibarla Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriği belirlenirken Sözleşme'nin "Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6. maddesinin ve buna ilişkin AİHM içtihadının da gözönünde bulundurulması gerekir (Onurhan Solmaz, § 22).

40. Sözleşme, bir kişinin sahip olduğunu ileri sürebileceği tüm hak ve yükümlülükler bakımından adil yargılanma hakkını güvenceye almamaktadır. Sözleşme'nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin "medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıklar"ın ve bir "suç isnadı"nın esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Hak arama hürriyetinin ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilmek için ya başvurucunun medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili bir uyuşmazlığın tarafı olması ya da başvurucuya yönelik bir suç isnadının esası hakkında karar verilmiş olması gerektiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz (Onurhan Solmaz, § 23).

41. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı suç isnadına bağlı yargılamaların yanında bir kimsenin medeni hak ve yükümlülüklerinin karara bağlanmasıyla ilgili yargılamalarda da uygulanır. Anayasa'nın 36. maddesinin (1) numaralı fıkrasının medeni meselelerde uygulanabilmesi için ortada hukuk düzeni tarafından kişiye tanınmış veya en azından savunulabilir temeli bulunan bir hakkın bulunması gerekir. Bu hakkın Anayasa'da doğrudan veya dolaylı olarak tanımlanan ve güvence altına alınan bir hakka ilişkin olması zorunlu değildir. Bu bakımdan kanunla kişilere tanınan ve savunulabilir bir temeli bulunan hak ve ayrıcalıklar da -mahkemelerde ileri sürülebilmesi şartıyla- Anayasa'nın 36. maddesi bağlamında hak kavramına dâhildir (bazı farklarla birlikte bkz. Mehmet Güçlü ve Ramazan Erdem, B. No: 2015/7942, 28/5/2019, § 28; M.B., [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 67).

42. Somut uyuşmazlıkta suç isnadına bağlı bir yargılamanın mevcut olmadığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Bununla birlikte uyuşmazlığın niteliği itibarıyla medeni hak ve yükümlülükler kapsamında görülüp görülemeyeceği, bu husustaki değerlendirmeden hareketle söz konusu uyuşmazlığa ilişkin başvurunun Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı içinde yer alıp almadığı yönünden bir irdeleme yapılması gerekmektedir.

43. Bir hakkın bulunup bulunmadığının tespitinde hakkın tanınması hususunda yetkili otoritelere takdir yetkisi verilip verilmediği de büyük önem taşımaktadır. Bir hakkın kişiye tanınıp tanınmaması hususunda yetkili otoritelere mutlak takdir yetkisi tanınmış ise Anayasa'nın 36. maddesi bağlamında adil yargılanma hakkının kapsamına giren bir hakkın varlığından söz edilemeyecektir (Mehmet Güçlü ve Ramazan Erdem, § 29). Ayrıca bu hakka ilişkin olarak ilgili kişinin menfaatini etkileyen bir uyuşmazlık mevcut olmalıdır. Bu uyuşmazlık ihtilaf konusu hakkın tespiti ve bu haktan yararlanılması bakımından belirleyici bir nitelik arz etmelidir (Mehmet Güçlü ve Ramazan Erdem, § 28). Son olarak söz konusu hakkın medeni karakterli olması gerekir. Devletin egemenlik yetkisinin çekirdek alanına ilişkin haklar adil yargılanma hakkının kapsamına girmez.

44. Anayasa Mahkemesinin Ömer Kılınç ([GK], B. No: 2018/30695, 29/9/2021) kararında, astsubaylığa nasbedilmeme işleminin medeni hak ve yükümlülük kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Kararda, başvurucunun eğitim aldığı dönemdeki mevzuat gereğince normal koşullarda nasıp işleminin yapıldığı 30 Ağustos'ta kendisinin de nasbının yapılması yönünde beklentisi olduğu, atama işleminin mutlak anlamda takdire bağlı olmadığı, nasıp işlemine karşı idari yargıda dava açabileceği belirtilmiştir (Ömer Kılınç, §§ 53, 54). Anayasa Mahkemesinin Ömer Faruk Bayar kararında (bkz. §§ 26-28) 30 Ağustos 2016 tarihi itibarıyla mezun olacak askerî öğrencilerin bu tarihte eğitim aldığı dönemdeki mevzuat gereğince normal koşullarda nasıp işleminin yapıldığı 30/8/2016 tarihinde kendisinin de nasbının yapılması yönünde beklentisi olduğu dikkate alınarak Ömer Kılınç kararında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

45. Somut olayda ise şikâyetin konusu başvurucunun askerî okuldan ilişiğinin kesilmesi ve başka okula nakledilmesidir. Başvurucu, dört yıllık Deniz Harp Okulunun 3. sınıfına geçmişken 669 sayılı KHK uyarınca askerî okulla ilişiği kesilmiş ve durumuna uygun başka bir okula nakledilmiştir. Başvurucu askerî okulla ilişiği kesildiğinde ara sınıfta eğitimine devam etmekte olup başvurucunun 30/8/2016 tarihi itibarıyla nasbedilmeyi beklemesi gibi bir durum söz konusu değildir.

46. Bu çerçevede somut başvuruda öncelikle askerî öğrenci statüsünü koruma hakkının medeni hak ve yükümlülük olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği değerlendirilmelidir. Başvurucu, askerî okuldaki eğitimine devam etme ve bu eğitimi tamamlaması sonrasında subay olarak istihdam edilme hakkından mahrum kaldığını iddia etmektedir.

47. AİHM askerî okulların (askerî liseler, meslek yüksekokulları ve harp okulları) kapatılması ve öğrencilerin sivil eğitim kurumlarına nakledilmesine ilişkin Yıldız ve diğerleri/Türkiye, B. No: 13510/19, 17/3/2022 kararında askerî öğrenci statüsünü koruma hakkının medeni karakterli olmadığı gerekçesiyle Sözleşme'nin 6. maddesinin dışında kaldığını değerlendirmiştir. AİHM, başvuruya ilişkin Sözleşme’nin 6. maddesi bağlamında yaptığı incelemede, Pişkin/Türkiye (B. No: 33399/18, 15/12/2020) kararına atıfla, 6. maddenin ceza boyutunun uygulanamaz olduğunu belirtmiştir (Yıldız ve diğerleri/Türkiye, § 9). Kararda, askerî eğitimi düzenleme ve profesyonel askerî hizmete giriş şartlarını belirlemede kamu hukukunun ağır bastığı, askerî öğrencilik statüsünü devam ettirmenin Sözleşme’nin 6. maddesinin medeni yönünün kapsamı dışında kaldığı değerlendirilmiştir (Yıldız ve diğerleri/Türkiye, § 11). Kararda ayrıca, askerî eğitim kurumlarının kapatılmasına yönelik mevzuata itiraz yolu açık olmamasına rağmen başvuranların sivil eğitim kurumlarına nakline ilişkin işlemleri dava konusu etme hakları olduğu vurgulanmıştır (Yıldız ve diğerleri/Türkiye, § 13).

48. Somut olayda bireysel başvuruya konu davanın açılmasına sebep olan olgu 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında çıkarılan 669 sayılı KHK ile -başvurucunun da aralarında bulunduğu- askerî okulların ara sınıflarında öğrenimine devam eden tüm öğrencilerin durumlarına uygun okullara nakledilmesidir. Somut uyuşmazlık bakımından darbe girişimi sonrasında askerî eğitimin düzenlenmesinde, askerî okulların kapatılmasında ve ara sınıftaki öğrencilerin başka okullara nakledilmesinde kamu hukukunun ağır bastığı anlaşıldığından bu bağlamda askerî öğrencilik statüsünün korunmasının Sözleşme’nin 6. maddesinin medeni yönünün kapsamı dışında kaldığı, başka bir ifadeyle anılan statünün korunmasının medeni bir hak olmadığı sonucuna varılmıştır.

49. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 2/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(İhsan Korkmaz [1.B.], B. No: 2019/15190, 2/4/2024, § …)
   
Başvuru Adı İHSAN KORKMAZ
Başvuru No 2019/15190
Başvuru Tarihi 2/5/2019
Karar Tarihi 2/4/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, askerî okulda öğrenime devam edilirken okuldan ilişik kesilerek başka okula nakledilme üzerine açılan davanın incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) Konu Bakımından Yetkisizlik
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi