TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
BAHRİ OĞUZ VE MEHMET ERDEM BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/52226)
Karar Tarihi: 14/2/2024
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör
Hasan HÜZMELİ
Başvurucular
1. Bahri OĞUZ
2. Mehmet ERDEM
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, idarenin belirli bir konuda yapılmak istenen eyleme yönelik yasaklama kararı vermesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. İçişleri Bakanlığı tarafından 19/8/2019 tarihinde Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları, PKK/KCK terör örgütü ile ilgili yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar nedeniyle görevlerinden alınmış ve yerlerine Diyarbakır, Mardin ve Van Valileri belediye başkan vekilleri olarak görevlendirilmiştir.
3. Gaziantep Valiliği (Valilik) 22/8/2019 ve 20/9/2019 tarihlerinde, il genelinde Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevden alınması sebebiyle gerçekleştirilecek tüm eylem ve etkinlikleri sırasıyla otuz gün ve on beş gün sürelerle yasaklamış; kararları resmî internet sitesinden duyurmuştur. Valiliğin yasaklama kararlarının ilgili bölümleri şöyledir:
a. 22/8/2019 Tarihli Yasaklama Kararı:
"... Terör örgütüne müzahir basın yayın organlarının/sosyal medya paylaşımlarından elde edilenbilgiler doğrultusunda Diyarbakır, Van ve Mardin illerine Belediye Başkan Vekiliatanmasına tepki göstermek, -sözde- demokratik hakları savunmak amacıyla; ilimiz genelinde gerçekleştirilebilecek, (sivil toplum kuruluşlarının kendi binalarında, kendi personel ve üyelerine yönelik yapacağı toplantılar ile Devlet Kurum ve Kuruluşlarının program ve etkinlikleri, resmi bayram, resmi anma günleri, resmi tören ve kutlamalar ile bu kurumların düzenleyeceği gelenek ve göreneklere göre yapacakları programlar, spor faaliyetleri ile bilimsel, ticari ekonomik amaçlarla yapılan toplantılar hariç olmak üzere) açık ve kapalı yer toplantıları, park ve bahçelerde yapılacak olan kurumlar dışında yapılacak olan etkinlikler, yürüyüş, basın açıklaması, açlık grevi, oturma eylemi, stand açma, çadır kurma, pankart açma, simgeleyici ve ayırt edici özellikte bulunan giysiler, bildiri dağıtma, protesto vb. eylem ve etkinlikler, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C maddesi ve2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. maddesi hükmü gereğince, belirtilen konuların devamı niteliğindeki her türlü eylem ve etkinliklerin Gaziantep merkez sınırları içerisinde 22.08.2019 günü itibariyle otuz (30) gün süreyle genel asayiş ve kamu düzenin korunması için yasaklanması..."
b. 20/9/2019 Tarihli Yasaklama Kararı:
"... Alınan istihbarat ve terör örgütüne müzahir basın yayın organlarının/sosyal medya paylaşımlarından edinilen bilgiler doğrultusunda Mardin, Diyarbakır ve Van İllerine Büyükşehir Belediye Başkan Vekili atanmasına tepki göstermek, sözde demokratik haklarını savunmak amacıyla toplanma çağrıları yapıldığı ve müzahir kitle tarafından çeşitli legal- illegal eylem ve etkinlikler ile birlikte ülke genelinde sokak olayları çıkarma ve kaos ortamı yaratmaya çalışarak kamu düzeninin bozulmasına sebep olunulacağının tespit edilmiştir.
Bu bağlamda, farklı kesimler arasında çatışma çıkması, milli birlik ve beraberliğimizi zedeleyici provokatif eylemlerin önüne geçilmesi, milli güvenliğin sağlanması, kamu düzeninin ve güvenliğinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin ve genel asayişin korunması, genel trafik ve yolcu güvenliğinin sağlanması, şiddet olaylarının meydana gelmemesi, yaygınlaşmasının önlenmesi ve yaşanabilecek her türlü olumsuz bir durumun önüne geçilebilmesi amacıyla 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 7 ve 17.maddeleri ve5442 sayılı İl İdaresi Kanunu Madde 11/A ve 11/C hükümleri gereğince;
İlimiz genelinde gerçekleştirilebilecek (sivil toplum kuruluşlarının kendi binalarında, kendi personel ve üyelerine yönelik yapacağı toplantılar ile Devlet Kurum ve Kuruluşlarının program ve etkinlikleri, resmi bayram, resmi anma günleri, resmi tören ve kutlamalar ile bu kurumların düzenleyeceği, gelenek ve göreneklere göre yapacakları programlar, spor faaliyetleri ile bilimsel, ticari, ekonomik amaçlarla yapılan toplantılar hariç olmak üzere) tüm toplantı ve gösteri yürüyüşü, basın açıklaması, açık veya kapalı yer toplantısı ile protesto eylemi, miting, çadır kurma, oturma eylemi, stant açma, açlık grevi, anma töreni, afiş, pankart ve poster asma, el ilanı ve bildiri dağıtma, imza masası açma, meşale yakma ve taşıma, konferans, panel, seminer v.b her türlü eylem/etkinlikler, 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11/C maddeleri ve ayrıca 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. maddeleri hükmü gereğince 22/09/2019 tarihinden itibaren onbeş (15) gün süre ile yasaklanması"
4. Başvurucular, Valiliğinsöz konusu işlemlerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle Gaziantep 3. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. İdare Mahkemesi, yürütmenin durdurulması taleplerini ve işlemin iptaline ilişkin davaları reddetmiştir. İdare Mahkemesi, iptaltaleplerinin reddine ilişkin kararlarda dava konusu idari işlemlerin kanuni düzenlemelerdeki yetkiler kapsamında olduğunu ve anılan yasaklama kararının meydana gelebilecek şiddet olaylarını önleme, kamu güvenliği ve kamu düzenini sağlama amacıyla verildiğini belirterek dava konusu işlemlerde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varmıştır.
5. Başvurucular, davanın reddine ilişkin kararlara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 28/9/2021 ve 30/9/2021 tarihlerinde başvuruya konu mahkeme kararlarının hukuka uygun olduğu sonucuna vararak istinaf istemlerini kesin olarak reddetmiştir.
6. Başvurucular, nihai hükmü öğrendikten sonra süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf tutulmasına ve 2021/53576 numaralı başvurunun mevcut başvuru ile birleştirilmesine Komisyonca karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Başvurucular; yasaklamaya dair somut herhangi bir gerekçe gösterilmediğini, idarenin etkinliğin gerçekleştirilmesine yönelik tedbir alma yükümlülüğünün bulunduğunu, ilin tamamında yasaklama kararı verilmesinin ölçüsüz nitelikte olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca başvurucular, idare mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu belirterek başvuruya konu müdahale nedeniyle gerekçeli karar hakkı, ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Valiliğin 22/9/2019 tarihli yasaklama kararına yönelik görüş bildiren Bakanlık; toplanma özgürlüğünün kullanımının kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde yetkili makamların bu tehditleri bertaraf edecek tedbirleri alabileceğine dair Anayasa Mahkemesi kararı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kamu düzeni ve güvenliği ile üçüncü kişilerin haklarını gözeterek toplantıların idarece yasaklanmasını haklı bir müdahale olarak değerlendirdiği kararlarına atıf yapmıştır. Buna göre somutbaşvurunun değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Bakanlık, idarenin otuz günle sınırlı yasaklama kararı verdiğini belirterek anılan kararda kanunilik yönünden de herhangi bir sorun olmadığını vurgulamıştır.
8. Başvuru, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmiştir.
9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir. 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. maddesi ile 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin (C) maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Başvuru konusu yasaklama kararlarının Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk yönünden inceleme yapılacaktır.
10. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahalenin haklı kabul edilebilmesi için yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (bu konuda genel ilkeler için bkz. Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 32; Sevinç Hocaoğulları, B. No: 2015/271, 15/11/2018; §§ 37-46). Buna göre belirli bir konuda yapılmak istenilen toplantının idarece yasaklanmasının Anayasa'nın 34. maddesine uygun olarakmakul, dikkatli ve iyi niyetle kullanılıp kullanılmadığı,çatışan yararlar arasında adil bir denge kurulup kurulmadığı ve müdahalenin haklılığı için ikna edici bir gerekçe sunulup sunulmadığı ve değerlendirilmelidir (farklı bağlamlarda benzer değerlendirme için Adnan Vural [GK], B. No: 2017/36237,10/3/2022, §§ 53-55; Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Disk) [GK], B. No: 2017/36889, 29/9/2022, §§ 41-46; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, §§ 45-49).
11. Anayasa Mahkemesi, bir çok kararında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının barışçıl yöntemlerle mevcut düzene itiraz edenler ve düzenin değiştirilmesi gerektiğini savunanlar da dâhil olmak üzere tüm bireylerin düşüncelerini açıklamalarına imkân veren ve farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve yayılmasını güvence altına alan bir hak olduğu vurgulanmıştır (Dilan Ögüz Canan, §36; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 79; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, §, 45; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, B. No: 2015/10676, 26/12/2018, § 32; Yasin Agin ve diğerleri [GK], B. No: 2017/32534, 21/1/2021, § 42;çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması çabaların hoşgörüyle karşılanması gerekliliğine yönelik kararlar için bkz. Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).
12. Devletin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını kullanmak isteyenlerin güvenliğini sağlamaya ve üçüncü kişiler tarafından herhangi bir saldırıya uğrama endişesi taşımadan bu hakkı kullanmaya yönelik pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır (ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri, §§ 42, 47; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 122). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, birçok kararında kamu düzenini bozacak nitelikte bir tehlike veya tehdidin bulunması ve bunun daha hafif tedbirlerle bertaraf edilememesi durumunda son çare olarak hakkın sınırlanabileceğini vurgulayarak ve çatışan yararlar arasında adil bir denge kurulması gerektiğini değerlendirmiştir (İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri, § 42; bazı farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında bkz. Dilan Ögüz Canan, § 32; sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 73). Dolayısıyla hakka yönelik müdahalenin zorunlu sosyal ihtiyaçtan kaynaklandığının ortaya konulması ve bunun ispatı kural olarak müdahale eden valiliğe ve müdahaleyi denetleyen idari yargıya düşmektedir (idare ve derece mahkemelerinin adil bir denge kurulduğunu ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya koymaları gerektiğine ilişkin kararlar için bkz. İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri, § 45; Mahir Engin Çelik ve Sakine Esen Yılmaz, B. No: 2016/8776, 7/9/2021, § 44; Abdulkadir Öztürk, B. No: 2019/13420, 31/3/2022, § 47)
13. Somut olayda Valilik; Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarının İçişleri Bakanlığınca görevden alınarak yerlerine illerdeki valilerin belediye başkan vekili olarak atanması nedeniyle gerçekleştirilecek eylem ve etkinliklerin kamu düzeni ve güvenliğini bozacağı gerekçesiyle yasaklama kararları vermiştir. Valilik22/8/2019 tarihli yasaklama kararında, "terör örgütüne müzahir basın yayın organlarının /sosyal medya paylaşımlarından elde edilen bilgiler doğrultusunda ... Belediye Başkan Vekiliatanmasına tepki göstermek, -sözde- demokratik hakları savunmak" amacıyla gerçekleştirilecek etkinliğin kamu düzenini bozacağı gerekçesine dayanmış, başkaca hiçbir açıklamada bulunmamıştır (bkz. § 3). Toplumun genelinin ya dadevlet politikasını benimseyen bazı kişilerin düşünceleriyle çelişse veya onları inciten ya da endişelendiren sonuç ve öneriler içeriyor olsa bile -bu kadarla sınırlı kaldığı sürece- ifade edilmek istenen düşüncenin kolektif şekilde ifade edilmesine imkân tanınması gerekir (sadece toplum tarafından kabul gören veya zararsız ya da ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşüncelere de imkân tanınması gerektiğine ilişkin bir değerlendirme için bkz. Emin Aydın (2), B. No: 2013/3178, 25/6/2015, § 35). Bu nedenle somut olayda toplanmanın konusu gözetilerek verilen yasaklama kararının haklı olduğu söylenemez.
14. Öte yandan silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı herkese tanınmıştır ve amacı şiddete karışmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 118). Ayrıca siyasal ve kamusal meseleler söz konusu olduğunda toplantı hakkına yapılan müdahaleler daha dar yorumlanmalıdır (Gülistan Atasoy ve diğerleri [GK], B. No: 2017/15845, 21/1/2021, § 51; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 115; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 79).
15. Valilik, 20/9/2019 tarihli yasaklama kararı gerekçesinde ise terör örgütüne müzahir basın yayın organları ve sosyal medya paylaşımlarından bazı belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmalarına tepki göstermek amacıyla toplanma çağrısı yapıldığı ve yapılacak eylem ve etkinlikler esnasında terör örgütüne müzahir kitlenin sokak olayları çıkararak ve kaos yaratmaya çalışarak kamu düzeninin bozulmasına sebep olacakları istihbari bilgisine dayanmıştır (bkz. § 3). Kuşkusuz idarenin gerekçe sunma yükümlülüğü, kamu düzeni ve güvenliğine ilişkin her türlü ayrıntıya yer verilmesi anlamına gelmemektedir. Ancak mevcut güvenlik mülahazalarının toplantının yasaklanmasının oluşturduğu dezavantajdan açıkça daha ağır nitelikte olduğunun vedaha dar kapsamlı bir sınırlama ile toplantı veya gösterinin yapılması ile doğacak zararlardan kaçınma imkânı bulunmadığının yargısal denetime imkân verecek şekilde ortaya konulması gerekir.
16. Somut olayda idare, toplantının gerçekleştirilmesi hâlinde terör örgütüne müzahir kitlenin sokak olayları çıkaracağı ve kaos yaratmaya çalışacağı istihbari bilgisi dışında başkaca herhangi bir gerekçe sunmamıştır. Oysa temel hakkı tamamen yasaklamak şeklinde bir müdahalede bulanan idarenin yasaklama kararıyla giderilmeye çalışılan güvenlik kaygısını somut, spesifik ve yeterli bir şekilde ortaya koyması beklenir. Ayrıca idare, somut olayda koruyucu tedbirler alma yönündeki pozitif yükümlülükleri gözardı ederek anılan haktan tam anlamıyla yararlanabilmesi içinalınması mümkün önlemler bulunup bulunmadığını değerlendirmeden otomatik olarak yasaklama yoluna gitmiştir. Dolayısıyla kamu düzeni ve güvenliği yönünden meydana gelebileceği belirtilen tehdit veya tehlikenin alınabilecek her tür tedbire rağmen bertaraf edilmesinin mümkün olmadığı ikna edici biçimde gösterilmemiştir.
17. Öte yandan başvurucuların yasaklama kararına karşı açtığı davada İdare Mahkemesi, işlemin meydana gelebilecek şiddet olaylarını önleme, kamu güvenliği ve kamu düzenini sağlamak amacıyla verildiğini açıklamıştır (bkz. § 4). İdare Mahkemesi, yasaklama kararına dayanak gerekçelerin somut bir tehlike veya gerçek bir tehdit oluşturup oluşturmadığı, bu tehlikelerin daha esnek sınırlama ve tedbirlerle engellenmesinin mümkün olup olmadığı hususunda hiçbir değerlendirme yapmamış ve dosya kapsamına sunulan bilginin içeriğini araştırmamış ve tartışmamıştır. Başvuruya konu işlemde bir hukuka aykırılık olmadığına karar veren İdare Mahkemesinin denetiminin, idari işlemin kanuna uygunluğunun incelenmesi ile sınırlı kaldığı, çatışan haklar arasında adil bir denge kurma çabasında bulunulmadığı anlaşılmıştır.
18. Sonuç olarak, somut olayın koşullarında başvuruya konu müdahalelerin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığına ve yarışan haklar arasında adil bir denge kurulduğuna ilişkin ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulamadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla müdahalelerin demokratik toplum gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı vegösteri yürüyüşü düzenleme hakkınınihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
20. Başvurucular; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
21. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvuruculara manevi zararları karşılığında net18.000 TL manevi tazminatın ayrı ayrı ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 34. maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara ayrı ayrı net 18.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.