TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HÜNKAR TAŞDAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/15557)
|
|
Karar Tarihi: 22/9/2022
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
Raportör
|
:
|
Mustafa Erdem ATLIHAN
|
Başvurucu
|
:
|
Hünkar TAŞDAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda infaz görevlileri
tarafından darbedilme ve olaya ilişkin ceza soruşturmasının etkili
yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 3/5/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
9. 1969 doğumlu olan başvurucu, olay tarihinde Amasya E
tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak kalmaktadır.
10. Başvurucu, ceza infaz kurumunda kaldığı sırada kötü
muameleye maruz kaldığını ileri sürmekle birlikte bireysel başvuru formunda
olayın nasıl gerçekleştiğine ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır. Başvuru
formunda infaz kurumundayken kameranın görüş açısı dışında kalan bir noktada 45
dakika durmaksızın işkence gördüğünü, bunun doktor raporuyla sabit olduğunu
ifade etmiştir.
11. Kötü muamele iddialarına ilişkin soruşturma evrakına
ve özellikle Başsavcılığa verdiği suç duyurusu dilekçelerindeki anlatımına göre
başvurucu 4/11/2016 tarihinde, Çorum L Tipi Ceza İnfaz Kurumundan olayın
yaşandığı Amasya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir. Haksız yere
hüküm giydiğini düşünen başvurucu, hem yeniden yargılamasının yapılması
talebini içeren hem de ailesine yakın olması nedeniyle Çorum'da bulunan ceza
infaz kurumuna gönderilmesi talebini içeren sayısız başvuruda bulunmuştur.
Başvurucu, iddiasına göre bu istekleri karşılanmadığı gibi bir süre sonra
yazılı başvurularının ceza infaz kurumu idaresi tarafından işleme dahi
alınmaması sebebiyle ceza infaz kurumu müdürüyle problemler yaşamaya başlamış;
ceza infaz kurumu müdürünün öncesinde uyarması, daha sonra ise tehdit etmesi
üzerine bu hususlarda da başvurular yapmıştır. Bunun üzerine iki defa koğuşu
değiştirilerek öncesinden sorunları olan hükümlüE.B.nin bulunduğu koğuşa
yerleştirilmiştir.
12. Başvurucu 29/9/2017 tarihinde hükümlü E.B. ile
aralarında çıkan kavga üzerine koğuşa giren infaz koruma memurları S., A., M.D.
ve Başgardiyan O.Y. tarafından dışarı çıkarıldığını, önce koğuş kapısının önünde,
kameraların göreceği bir noktada Başgardiyan O.Y.nin iki üç kez vurduğunu, daha
sonra kameraların kayıt yapamayacağı bir odaya götürüldüğünü, burada infaz
koruma memurlarının kendisini falakaya yatırdığını, yaklaşık yarım saat boyunca
yine O.Y.nin copla ayağına vurduğunu, bu şekilde falaka altındayken hakarete
uğradığını, O.Y.nin makatına cop soktuğunu, bir süre sonra başka bir odaya
alındığını ve bu esnada infaz koruma memuru S.nin üzerine işediğini, 15-20
dakika kadar sonra odaya giren Ceza İnfaz Kurumu Müdürü A.Ç.nin hakaret
ettiğini ve iki kez kafasına vurduğunu iddia etmiştir.
13. Altı infaz görevlisi başvuruya konu olay hakkında
aynı gün iki tutanak tutmuştur. Bu tutanaklara göre E Blok 7 No.lu odada kalan
başvurucunun koğuşta barındırılan diğer hükümlülere sövmesine aynı koğuşta
kalan hükümlü E.B.nin itiraz etmesi üzerine başvurucu, E.B.ye vurmaya çalışmış;
koğuşta bulunanların araya girmeye çalışmasına rağmen bu iki hükümlü arasındaki
tartışmanın büyümesi nedeniyle müdahale ekibi koğuşa girerek her iki hükümlüyü
ayrı ayrı olacak şekilde müşahade odalarına koymuştur. Olayda başvurucu ile
diğer hükümlü birbirlerine karşı fiziksel bir şiddet uygulamamakla birlikte
başvurucu müşahade odasına alındığı sırada infaz memurlarına hakaret ve
tehditte bulunmuştur.
14. Kurum Müdürü ve beş infaz görevlisi 4/10/2017
tarihinde olay hakkında bir tutanak daha tutmuştur. Bu tutanağa göre E Blok 7
No.lu koğuştasaat 14.30'da başvurucu ile hükümlü E.B. arasında tartışma çıkması
üzerine her iki hükümlü de koğuştan alınarak ayrı ayrı olacak şekilde müşahade
odalarına alınmıştır. Olayda suçu olmadığı anlaşılan E.B. koğuşuna gönderilmiş
ancak başvurucu müşahade odasında barındırılmıştır. Başvurucunun barındırıldığı
müşahade odası arandığında odada bir poşetin içinde hükümlüye ait dışkıyla
kirlenmiş iç çamaşırları, küçük çekpas sopası, bu sopanın ucuna geçirildiği
sanılan ve kayganlaşması için bulaşık deterjanı sürülmüş olan naylon parçası ve
ucu soyulmuş tuvalet fırçası bulunarak emanete alınmıştır.
15. Başvurucu 7/9/2017 ile 6/2/2018 tarihleri arasında
farklı konularda birçok suç duyurusunda bulunmuştur. Amasya Cumhuriyet
Başsavcılığınca her biri için soruşturma başlatılmış, bu suç duyuruları sonuç
olarak tek bir dosyada birleştirilmiştir. 2/10/2017 tarihinde Amasya Adliyesine
bu soruşturma için ifade vermek üzere götürülen başvurucu, ceza infaz kurumunda
kendisine kötü muamelede bulunulduğunu, fiilî livata yapıldığını iddia etmiş ve
bu iddiası Başsavcılıkça aynı soruşturma dosyası kapsamında
değerlendirilmiştir. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumuna döndüğünde Kurum Müdürü
başvurucunun ayaklarınıkontrol etmiş; sol ayağın başparmağının üstü ve arasında
morluk tespit etmiştir. 4/7/2017 tarihli tutanakta, tespit edilen bu
morlukların başvurucunun iddia ettiği darp şekline uymadığı, başvurucunun
Başsavcılıkta ifade vereceğini bildiği ve darbedildiği iddiasını güçlendirmek
için bunu kendisinin yaptığının anlaşıldığı değerlendirmesi yer almaktadır.
16. Başvurucunun kaldığı müşahade odasında yapılan
aramalar sonucu elde edilen bulgular incelenmek üzere Ankara Merkez Jandarma
Kriminal Laboratuar Amirliğine gönderilmiştir. Alınan 7/11/2017 tarihli
uzmanlık raporu ile yapılan incelemeler sonucunda tuvalet fırça sapıuç
kısmından alındığı belirtilen svap numunelerinden erkek bir bireye ait DNA
tespit edildiği sonucuna varıldığı anlaşılmıştır.
17. Başvurucuya ait 2/10/2017 tarihli geçici genel adli
muayene raporunda "sol ayakta başparmak 2. ve 3. parmaklarda ekimoz,
tabanda ekimoz, sağ ayakta ekimoz" bulgularına yer verilmiştir. İlgili
rapora istinaden başvurucu, Amasya Üniversitesi Sabuncuoğlu Şerefeddin Eğitim
ve Araştırma Hastanesine sevk edilmiştir. 11/10/2017 tarihliraporda "glabella
üzerinde 1 cm lik 1 lineer sıyrık, sol göz altı dış kenarda 0,5 cm lik ekimoz,
her iki ayak tabanında ve ayak sırtında ekimoz alanları olduğu, geçmiş öyküsü
olan kulakta çınlama ve işitme testinde kulakta yüksek frekanslara doğru düşüş
tespit edildiği ancak bu bulgunun akut bir hadise ile ilişkili olmadığı,
yapılan perianal ve anal muayenesinde darp izine rastlanmadığı"
belirtilmiş, başvurucunun yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokmadığı
ve kişinin üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek
ölçüde hafif nitelikte olduğu tespitine yer verilmiştir.
18. Başvurucunun kendisini darbettiğini iddia ettiği
infaz koruma memurları soruşturma kapsamında alınan ifadelerinde olayı ve
suçlamaları kabul etmediklerini beyan etmişlerdir.
19. Başvurucunun kendisini darbettiğini iddia ettiği
Kurum Müdürü A.Ç.nin ifadesi şöyledir:
"Üzerime atılı suçlamayı anladım.
Ben Amasya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 1 müdürü olarak görev yaparım, infaz
kurumunda hükümlü olarak bir süre kalan Hünkar Taşdan Cumhurbaşkanlığına
yazdığı dilekçeden dolayı değil Ankara da eşinin kardeşine yazdığı mektupdan dolayı
istihbarat tarafından sorgulanmıştır, ben kesinlikle Hünkar Taşdan'ı kurumdan
nakil çıksa bile işkence yapacağım şeklinde söz söylediğim doğru değildir,
ayrıca ben kesinlikle Hünkar'a vurmadım, başka bir personelin de vurduğunu
görmedim, mahkumlar kendi arasında kavga yapmıştır, bu sebepten yaralanma
olmuştur, kendisi ceza infaz kurumumuzdan ayrılmak için bizi de sıkıntıya
sokabilecek bir çok girişimde bulundu, bu çerçevede makatına tuvalet fırçası
sokma girişimi de oldu, kendisi müşahadeye alındığında falakaya tabi tutulduğu
izlenimi vermek için muhtemelen mazgal demirlerine ayakları ile vurmuştur, bunu
şuradan anlıyorum, falaka olsa yanlızca ayak ortasından yaralanmalar olması
gerekir, kendisinin ayağının baş parmağından itibaren, baş parmak araları dahil
ayağının bu kısımları mor idi, adli raporda da anlaşılacağı üzere makatına
sokulan bir şey yoktur, kendisi bunu denemiş becerememişitr, böyle bir
girişimimiz olsa, bunu yapardık, üzerime atılı bulunan suçlamayı kabul
etmiyorum"
20. Başsavcılık 19/7/2018 tarihinde şüpheli infaz
memurları hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı vermiştir. Karar
gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Tüm bu hususlar birlikte
değerlendirildiğinde, Hünkar Taşdan'ın cezaevinde bir çok karıştığı olay
nedeniyle disiplin soruşturması geçirdiği, kaldığı koğuşlarda uyumsuzluk
gösteridği, son yaşadığı hükümlüler arasında kavga olayı sonrası müşahade
odasına alınmasına ve geçirdiği disiplin soruşturmalarına tepki olarak cezaevi
yönetimini zor durumda bırakmak, adli soruşturma geçirmelerini sağlamak
amacıyla kendisine tuvalet fırça sapını sokmaya çalıştığının kuvvetle muhtemel
olduğu, zira kriminal incelemenin de bu durumu ortaya koyduğu, ayaklarındaki
yaralanmaları da kendisinin ayaklarını mazgal demirlerine vurmak suretiyle
yapabileceği, anal muayenede de livata veya jop sokma durumuna ilişkin bir
durumun da bulunmadığı değerlendirildiğinde müştekinin beyanlarının soyut
beyanların ötesine geçmediği,
Müştekinin bir çok nakil talebi ile
ilgili de dilekçesinin bulunduğu,
Tüm soruşturma evrakı kapsamından
anlaşılmakla,
Şüpheliler hakkında üzerine atılı
suçlarından dolayı ayrıntıları yukarıda açıklanan gerekçelerle yeterli şüphe
oluşturacak delil elde edilememesi sebebi ile KAMU ADINA KOVUŞTURMAYA YER
OLMADIĞINA... [karar
verildi.]"
21. Başvurucunun Başsavcılık kararına yaptığı itiraz;
Amasya Sulh Ceza Hâkimliğinin 5/4/2019 tarihli kararıyla, olayın yaşandığı ceza
infaz kurumuna ait güvenlik kamerası görüntülerinde başvurucunun darbedildiğine
ilişkin iddiasını destekleyecek bir görüntüye ulaşılmadığı, Başsavcılığın karar
gerekçelerinin yerinde olduğu değerlendirilerek reddedilmiştir.
22. Başvurucu 3/5/2019 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
23. Anayasa Mahkemesinin 22/9/2022 tarihinde yapmış
olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
24. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun
adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B.
No: 2012/1181, 17/9/2013).
B. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
25. Başvurucu; ceza infaz kurumunda işkenceye, orantısız
güç kullanımına, sözlü ve fiziksel saldırıya maruz kaldığını, Başsavcılığa
verdiği şikâyet dilekçesi üzerine etkili bir soruşturma yürütülmediğini belirterek
kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
26. Bakanlık görüşünde; Başsavcılığın titizlikle ve
süratle hareket ettiği, atılması gereken her türlü adımı attığı, iddiaların
gerçekliğini ortaya çıkartmak hedefiyle her türlü ve objektif delillerin temini
cihetine gittiği, sorumlu olduğu değerlendirilen kurum müdürü ve infaz koruma
memurlarının beyanlarının alındığı, olay anını gösterir kamera görüntülerinin
dosyaya getirtildiği, başvurucunun barındırıldığı müşahade odasında bulunan,
suç delili olabilecek materyallerin kriminal incelemesinin yaptırıldığı,
başvurucunun soruşturmaya dahlinin sağlandığı, elde edilen delil ve bilgilerin
kapsamlı ve nesnel bir analizi ile neticeye ulaşıldığı, usul yükümlüğünün
gereğinin özenle yerine getirildiği bildirilmiştir.
27. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı başvuru formundaki
iddialarını yinelemiştir.
C. Değerlendirme
28. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve
manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"Kimseye işkence ve eziyet
yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi
tutulamaz.”
29. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve
görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, …
Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
30. Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve
geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan
maddenin birinci fıkrasında insan onurunun korunması amaçlanmış; üçüncü
fıkrasında da kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan
haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı
hüküm altına alınmıştır. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka
müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen
şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını
gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme
yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, B.
No: 2013/293, 17/7/2014, §§ 80, 81).
31. Bununla birlikte her kötü muamele iddiasının
Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının getirdiği korumadan ve Anayasa'nın
5. maddesiyle birlikte devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerden yararlanması
beklenemez. Bu bağlamda kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle
desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için soyut
iddiaya dayanan şüphe ötesinde makul kanıtların varlığı gerekir. Bu kapsamdaki
bir kanıt yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat
edilmemiş birtakım karinelerden oluşabilir. Bu bağlamda kanıtlar
değerlendirilirken ilgililerin süreçteki tutumları da dikkate alınmalıdır (Cezmi
Demir ve diğerleri, § 95).
32. Tutuklu ve hükümlüler ceza infaz kurumu yönetiminin
sorumluluk ve kontrolüne tabidir. Özgürlüklerinden yoksun olan bu kişilerin
kötü muameleye maruz kaldıklarını iddia etmeleri durumunda vücutlarında bir
yaralanma tespit edilmişse söz konusu yaralanmanın nasıl oluştuğu konusunda
makul bir açıklama getirme yükümlülüğü devlete aittir (Serdar Avci, B.
No: 2015/19474, 9/1/2020, § 56; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No:
2013/8137, 20/4/2016, § 95; S.D. B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89,
91).
33. Anayasa'nın 17. maddesinde ceza infaz kurumunda
güvenliği sağlamak, düzeni korumak ve suç işlenmesini önlemek için güç
kullanımı yasaklanmamaktadır. Ancak bu kapsamda sınırları belli bazı
durumlarda, mevzuata uygun olarak ve sadece kaçınılmaz hâllerde aşırı olmaması
koşuluyla güvenlik güçleri tarafından fiziksel güce başvurulmasının kötü
muamele olmadığı kabul edilmektedir. Ayrıca kişinin kendi davranışından veya
tutumundan dolayı fiziksel güce başvurmak kesinlikle zorunlu hâle gelmedikçe bu
neviden fiiller prensip olarak kötü muamele yasağını ihlal edecektir (Ali
Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).
34. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma
hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüğünün usule ilişkin bir boyutu
bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü fiziksel ve
ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa
cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek
durumundadır. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, söz konusu saldırıları
önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve karıştıkları
olaylarda kamu görevlilerinin ya da kurumlarının kendi sorumlulukları altında
meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır (Cezmi Demir ve
diğerleri, § 110).
35. Soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz
edilebilmesi için soruşturma makamlarının resen harekete geçerek olayı
aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delilleri
toplamaları gerekir. Dolayısıyla kötü muamele iddialarının gerektirdiği
soruşturma bağımsız bir şekilde hızlı ve derinlikli yürütülmelidir. Diğer bir
ifadeyle yetkililer, olay ve olguları ciddiyetle öğrenmeye çalışmalı;
soruşturmayı sonlandırmak ya da kararlarını temellendirmek için çabuk ve
temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, §
114). Bu bağlamda soruşturmanın derhâl başlatılması, bağımsız biçimde, kamu
denetimine tabi olarak, özenli ve süratli yürütülmesi ve bir bütün olarak
etkili olması gerekir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 116).
36. Bunların yanında kötü muameleye maruz kalması
nedeniyle mağdur olduğunu ileri süren kişilerin kötü muamele yasağı kapsamına
giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emareleri ve
delilleri sunmaları gerektiğini belirtmek gerekir. Bu kapsamda mağdur olduğunu
ileri süren kişilerin olgulara dayanmayan yetersiz açıklamaları, iddialarının
delillerle desteklenmemesi hatta kimi zaman delillerin uyumsuzluğu, kötü
muamelenin yapıldığı yer, zaman ve diğer konulardaki çelişkili ifadeleri gibi
hususlar kötü muamelenin gerçekliğini şüpheye düşürür. Bu durumda iddiaların
savunabilir olduğundan ve dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir
soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilemeyecektir. Bu gibi durumlar
-iddiaların güçlü bir dayanak ile birlikte yetkili merciler nezdinde dile
getirilmemesi- söz konusu olduğunda mağdur olduğunu ileri süren kişilerin
etkili bir soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru (haklı) bir beklentiye
girebileceklerini söyleyebilmek de mümkün değildir (Beyza Metin, B. No:
2014/19426, 12/12/2018, §§ 45, 46).
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3), 48.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu
gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre
özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği,
buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No:
2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
38. Kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına
ilişkin başvurularda başvurucunun delil elde etmesi konusundaki zorluklar
dikkate alınmakta ve başvurucudan ihlal iddialarını kanıtlaması
beklenmemektedir. Ancak başvurucudan ihlal iddialarının araştırılmasına, dosya
kapsamında sahip olunan bilgi ve belgelerle karşılaştırılarak bir değerlendirme
yapılmasına elverişli somut bir olay anlatımı yapması beklenmektedir (Metin
Özkara, B. No: 2015/7415, 17/7/2019, § 31).
39. Somut olayda başvurucu, ceza infaz kurumunda
tutulduğu sırada kötü muameleye maruz kaldığını ileri sürmekle birlikte
bireysel başvuru formunda olayın nasıl gerçekleştiğine ilişkin açıklama yer
almamaktadır. Başvurucunun kötü muamele iddialarına ilişkin olay gelişimine
ancak soruşturma evrakı ve bir başka soruşturma kapsamında alınmış ifadesindeki
anlatımları ile ulaşılabilmektedir.
40. Anılan bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde
başvurucunun ceza infaz kurumunda kaldığı odada tutulan bir diğer hükümlü ile
aralarında çıkan tartışma sonrası olaya müdahale eden infaz ve koruma memurları
tarafından kötü muameleye maruz kaldığı, bedeninin hırpalandığı ve bu durumun
belli bir süre devam ettiği,akabinde hakaret edildiğini ileri sürdüğü
anlaşılmıştır (bkz. § 11,12).
41. Başsavcılıkça başvurucuya ait başvuruya konu olay
dışında farklı talep ve yakınmalar içeren bir çok dilekçeler tek bir soruşturma
dosyasında birleştirilmiş ve Başsavcılıkça yürütülen soruşturma kapsamında
başvurucunun şikâyet ve delilleri tespit edilmiş, şüpheli infaz koruma
memurları ile kurum müdürünün savunmaları alınmış, başvurucu hakkında adli
muayene raporu ile başvurucunun kaldığı 4 No.lu odada gerçekleştirilen arama
neticesinde ulaşılan tuvalet fırça sapının ucundan alınan biyolojik svap
numunesine ilişkin uzmanlık raporu temin edilmiş, olayla ilgili kamera
görüntüleri dosya içine alınmıştır. Toplanan tüm deliller neticesinde
Başsavcılık başvurucunun Ceza İnfaz Kurumunda karıştığı birçok olay nedeniyle
disiplin soruşturması geçirdiği, kaldığı koğuşlarda uyumsuzluk gösterdiği, son
yaşadığı hükümlüler arasında kavga olayı sonrası müşahade odasına alınmasına ve
geçirdiği disiplin soruşturmalarına tepki olarak Ceza İnfaz Kurumu yönetimini
zor durumda bırakmak, adli soruşturma geçirmelerini sağlamak amacıyla kendisine
tuvalet fırça sapını sokmaya çalıştığının kuvvetle muhtemel olduğu zira
kriminal incelemenin de bu durumu ortaya koyduğu, ayaklarındaki yaralanmaları da
kendisinin ayaklarını mazgal demirlerine vurmak suretiyle yapabileceği, anal
muayenede de livata veya cop sokmaya ilişkin bir durum bulunmadığı
değerlendirildiğinde müştekinin beyanlarının soyut beyanların ötesine geçmediği
değerlendirmesinde bulunmuş ve sonuca ulaşmıştır.
42. Her ne kadar başvurucu darba maruz kaldığını,
falakaya yatırıldığını, makatına cop sokulmak suretiyle kendisine işkence
edildiğini iddia etmiş ise de Başsavcılık başvurucunun söz konusu iddialarını
destekleyen delil olmadığı, 2/10/2017 tarihinde ileri sürdüğü iddialar ile aynı
tarihte alınan adli muayene raporu bulgularının örtüşmediği kanaatine
varmıştır. Başsavcılığın kararına itiraz üzerine dosyayı inceleyen İnfaz
Hâkimliğinin de olayın yaşandığı ceza infaz kurumuna ait güvenlik kamerası
görüntülerinde başvurucunun darbedildiğine ilişkin iddiasını destekleyecek bir
görüntüye ulaşılmadığı tespiti gözönüne alındığında bireysel başvuru formunda
başvurucunun somut olay anlatımını yapmadığı kötü muamele iddiasına ilişkin
olarak Başsavcılığın kanaatinden farklı bir sonuca ulaşmayı gerektiren herhangi
bir delilin başvuru dosyasına yansımadığı sonucuna ulaşılmıştır.
43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 22/9/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.