logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Emine Arık [1.B.], B. No: 2019/15673, 5/9/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

EMİNE ARIK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/15673)

 

Karar Tarihi: 5/9/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Fatma Burcu NACAR YÜCE

Başvurucu

:

Emine ARIK

Vekili

:

Av. Fikri Burak AK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, bir kısım işçilik alacağının tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın delillerin hatalı değerlendirilerek reddedilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ve uzun süren yargılama nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, Bursa Su Kanalizasyon Genel Müdürlüğüne (BUSKİ) bağlı işyerinde temizlikçi ve evrak görevlisi olarak 18/5/1995-15/9/2010 tarihleri arasında çalışmıştır.

3. Başvurucu 8/10/2010 tarihinde Bursa 2. İş Mahkemesinde (Mahkeme) iş sözleşmesinin 15/9/2010 tarihinde haklı neden olmaksızın feshedildiğini belirterek kıdem tazminatı alacağının tahsiline karar verilmesi istemiyle BUSKİ aleyhine dava açmıştır.

4. Mahkeme 7/3/2012 tarihli kararıyla davanın kabulüne karar vermiştir. Karar gerekçesinde; başvurucunun on altı yıllık işçi olduğu ve bu çalışma süresi içinde hiçbir disiplin cezası almadığı vurgulanmıştır. Gerekçede yapılan keşfe göre özel kullanıma ait olmayan, herkesin izinsiz olarak rahatlıkla girip çıktığı, elektrik süpürgesi, kablo, poşet vb. gibi malzemelerin konulduğu yere bırakılan, dolu veya boş olduğu dahi şüpheli olan bir çikolata kutusunu, dikiş kutusu yapmak amacıyla alan başvurucunun tazminatsız olarak işten çıkartılmasının hakkaniyet ve ölçülülük kurallarına uymayan ağır bir yaptırım olduğu, haklı feshin şartlarının bulunmadığı belirtilmiştir.

5. Davalı BUSKİ temyiz talebinde bulunmuş, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 13/12/2012 tarihinde bozma kararı vermiştir. Karar gerekçesinde; başvurucudan işverene ait tüm eşyaları muhafaza ederek temizlik işini ifa etmesi beklendiği hâlde başvurucunun kimsenin bulunmadığı bir sırada başkasına ait çikolata kutusunu alarak kendisine mal etmesinin sadakat yükümlülüğüyle bağdaşmadığı, dolayısıyla sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı vurgulanarak kıdem tazminatı isteğinin reddi gerektiği belirtilmiştir.

6. Mahkeme bozma sonrası yeniden yaptığı yargılamada direnme kararı vermiştir. Kararı inceleyen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) 7/2/2018 tarihli kararıyla, direnme kararını bozmuştur. Kararda; başvurucunun temizlik işçisi olduğu, işyerinde kimsenin olmadığı zaman dilimlerinde temizlik işini ifa eden temizlik görevlilerine işyerindeki tüm eşyaların emanet edildiği, işçilerden tüm bu malzemeleri muhafaza ederek çalışmalarının beklendiği ifade edilmiştir. Bozma kararında, Mahkemece paketin dolu olması hâlinde dahi maddi değerinin azlığına vurgu yapıldığı ancak izinsizce sahiplenilen eşyanın ekonomik değerinin az olmasının eylemin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmayacağının açık olduğu belirtilmiştir. Başvurucunun on beş yıllık bir kıdeme sahip olduğu ve daha önce hiç uyarı cezası dahi almamasının sonucu değiştirecek mahiyette olmadığı vurgulanmıştır. Başvurucunun başkasına ait olan ve dolu olduğu anlaşılan bir çikolata paketini alarak kendisine mal ettiği, bu eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan bir davranış niteliğinde olduğu, güven sarsıcı bu eylemi nedeniyle iş ilişkisinin sürdürülmesinin davalı işverenden beklenemeyeceği belirtilmiştir.

7. Bu defa ilk derece mahkemesi bozma ilamına uyarak 10/9/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Temyiz edilen karar, Yargıtay 22. Hukuk Dairesince 28/3/2019 tarihinde onanmıştır.

8. Yargıtayın onama kararı başvurucuya 18/4/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu 14/5/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Komisyon tarafından başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

10. Başvurucu; Mahkeme tarafından eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğunu, Yargıtayın yerleşik kararlarına aykırı verilen kararın hukuka aykırı olduğunu hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerinin zedelendiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Başvurucunun yargılamaya ilişkin şikâyeti adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).

13. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).

14. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai hâllerde aslında yargılamanın sonucuna dair olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149).

15. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).

16. Yargısal süreçte uyuşmazlığın çözümü, başvurucunun davranışının iş akdinin haklı nedenle fesih için yeterli olup olmadığı hususuna dayanmaktadır. Somut davada, başvurucunun temizlik işçisi olduğu, başkasına ait olan ve dolu olduğu anlaşılan bir çikolata paketini alarak kendisine mal ettiği, bu eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan bir davranış niteliğinde olduğu, güven sarsıcı bu eylemi nedeniyle iş ilişkisinin sürdürülmesinin davalı işverenden beklenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece tüm deliller kapsamında yapılan değerlendirmeye karşın başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu kanaatine varılarak mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

18. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un geçici 2. maddesinde 28/3/2023 tarihli ve 7445 sayılı Kanun'un 40. maddesi ile yapılan değişikliğe göre 9/3/2023 tarihi (bu tarih dâhil) itibarıyla derdest olan, yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddialarıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı neticesine varmıştır. Somut başvuruda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

19. Başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi (B. No: 2012/636, 15/4/2014, §§ 36, 37) kararı doğrultusunda konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 5/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Emine Arık [1.B.], B. No: 2019/15673, 5/9/2023, § …)
   
Başvuru Adı EMİNE ARIK
Başvuru No 2019/15673
Başvuru Tarihi 14/5/2019
Karar Tarihi 5/9/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, bir kısım işçilik alacağının tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın delillerin hatalı değerlendirilerek reddedilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ve uzun süren yargılama nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) Konu Bakımından Yetkisizlik
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi