TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET TANRIVERDİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/17198)
Karar Tarihi: 15/11/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Gizem Ceren DEMİR KOŞAR
Başvurucu
Ahmet TANRIVERDİ
Vekili
Av. Mümtaz SAVDA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kolluk görevlileri tarafından atılan gaz fişeğinin göze isabet etmesi sonucu yaralanma meydana gelmesi ve buna dair etkili bir soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/5/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Olay tarihinde 15 yaşında olan başvurucu, 23/4/2013 tarihinde Cudi Mahallesi Mezhaba Sokak civarında yüzüne sert bir cisim gelmesi sonucunda hastaneye kaldırılmış, gaz fişeğiyle yaralanma iddiası kayıtlara geçirilmiştir. Hastane polisi tarafından bilgi verilmesi üzerine Emniyet Müdürlüğü, aynı gün nöbetçi Cumhuriyet savcısına durumu bildirmiştir. Cumhuriyet savcısı müşteki ve tanıkların beyanlarının alınması, kamera kayıtlarının araştırılması, kroki hazırlanması, kapsülün bulunması hâlinde korumaya alınması, gaz kullanan ekiplerin görev listesinin ve kimliklerinin tespit edilmesi, doktor raporları ile tüm evrakın gönderilmesi talimatı vermiştir.
9. 23/4/2013 tarihinde saat 20.15'de düzenlenen tutanakta yaralanmanın meydana geldiği adreste toplumsal olayların yoğun şekilde yaşanması nedeniyle araştırma yapmak için olay yerine gidilemediği belirtilmiştir.
10. 24/4/2013 tarihinde saat 04.00'te düzenlenen tutanakta olayla ilgili olarak tanık ya da kamera kaydına ulaşılamadığı belirtilmiştir.
11. 24/4/2013 tarihinde saat 04.30 sıralarında yapılan olay yeri incelemesindegaz fişeğine ait herhangi bir emare bulunmadığı rapor edilmiştir.
12. 24/6/2013 tarihinde kolluk tarafından beyanı alınan başvurucu; ikamet adresine yakın boş bir alanda arkadaşlarıyla top oynarken sağ gözüne sert bir cismin isabet ettiğini, çarpmanın etkisiyle bilincini kaybettiğini, kendisine geldiğinde hastanede olduğunu fark ettiğini belirtmiştir.
13. Başvurucunun babası 24/6/2013 tarihinde kollukta alınan beyanında; olay günü oğluyla birlikte çarşıda olduğunu, saat 16.00 sıralarında oğluna eve gitmesini söyleyerek gönderdiğini, saat 17.30 sıralarında ise kızının arayarak oğlu Ahmet'in gözüne gaz fişeği geldiğini söylediğini, oğlunu hastaneye götürdüklerini, oğluna sorduğunda arkadaşlarıyla top oynadığı sırada gaz fişeğiyle yaralandığını beyan ettiğini belirtmiştir.
14. Olay günü başvurucunun yanında olan arkadaşı N.P. ve amcasının oğlu M.T.26/6/2013 tarihinde kolluk tarafından alınan beyanlarında; başvurucuyla top oynadıkları sırada başvurucunun birden yere düştüğünü gördüklerini, başvurucunun etrafının dumanla kaplandığını, biber gazı atıldığını görmediklerini ancak patlama sesleri geldiğini, bununla birlikte beyaz renkli, modeli cip olan bir polis arabasını başvurucuya 50-60 metre mesafede gördüklerini ifade etmiştir.
15. Emniyet Müdürlüğü, topladığı delilleri 26/6/2013 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) göndermiştir.
16. Başsavcılık 19/7/2013 tarihinde, olay tarihinde gazcı olarak görev yapan polis memurları hakkında soruşturma izni talep etmiştir. Olay günü toplumsal olaylara müdahalede bulunduğu anlaşılan polis memurları M.M.G., E.T., O.Ş., M.G. ve A.G. hakkında ön inceleme başlatılmıştır. Kaymakamlık tarafından ilçe emniyet müdür yardımcısı ön incelemeci olarak atanmıştır. Aynı zamanda polis memurları hakkında da bir disiplin soruşturması (11/6/2015 tarihinde işlemden kaldırma kararı verilmiştir.) başlatılmıştır.
17. 20/8/2013 tarihinde idari soruşturma kapsamında beyanı alınan M.G. olay günü ara sokaklardan çıkan 50-100 kişilik bir grubun taş ve havai fişek atması üzerine eğitimini aldıkları gibi dikkatli ve özenli şekilde diğer polis memuru A.G. ile birlikte gaz fişeği attıklarını, attıkları fişeklerin kimseye isabet etmediğini ve kimsenin olmadığı yere düştüğünü, etrafta top oynayan çocuk ve top oynanacak alan olmadığını ifade etmiştir.
18. Ön inceleme kapsamında 16/8/2013 tarihinde beyanı alınan A.G. olay günü taş ve havai fişekli saldırı olması nedeniyle gaz fişeği kullandığını, atışı eğitimini aldığı şekilde gerçekleştirdiğini ve fişeğin grubun önündeki boşluğa düştüğünü, bir kişiye isabet etmediğini, polis memuru M.G.nin de gaz fişeği kullandığını, çevrede top oynayan çocuklar ya da top oynanacak bir yer bulunmadığını beyan etmiştir.
19. İdari soruşturma kapsamında olay günü bahsedilen gruba müdahale eden diğer polis memurlarının da beyanları alınmış, memurlar beyanlarında gaz fişeği kullanmadıklarını ifade etmiştir. Polis memurlarının alınan beyanlarında olay günü iki kişinin (A.G. ve M.G) gaz fişeği kullandığı konusunda uzlaşmazlık bulunmamaktadır.
20. Kaymakamlık, polis memurları M.M.G., E.T., O.Ş., M.G. ve A.G. hakkında 22/8/2013 tarihinde soruşturma izni verilmemesine karar vermiştir. Başvurucunun soruşturma izni verilmemesi kararına karşı yaptığı itiraz üzerine Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi 7/11/2013 tarihinde polis memurları A.G. ve M.G. hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararı kaldırmış; hakkında inceleme başlatılan diğer polis memurları M.M.G., E.T. ve O.Ş. hakkında yapılan itirazları reddetmiştir.
21. Başsavcılık, A.G. ve M.G hakkında soruşturma başlatmış; 19/12/2014 tarihinde ise polis memurları M.M.G., E.T. ve O.Ş. hakkında inceleme yapılmasına yer olmadığına karar vermiştir.
22. Adli Tıp Kurumundan soruşturma kapsamında alınan 23/10/2014 tarihli rapordaki tespitler şöyledir:
i. Başvurucunun yaralanmasının künt travmayla oluşması mümkündür.
ii. Yaralanmanın gaz fişeği ile oluşup oluşmadığının tespiti tıbben mümkün değildir.
iii. Başvurucuda saptanan kırık, hayat fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyecek niteliktedir.
iv. Yaralanma başvurucunun organlarından birinin işlevini yitirmesine, ayrıca yüzünde sabit ize neden olmuştur.
23. Başsavcılığın 3/1/2014 tarihinde istinabe yoluyla ifadesini aldığı şüpheli M.G. polis arkadaşlarına yönelik saldırı nedeniyle gaz fişeğini inisiyatifiyle kullandığını, dört beş el gaz fişeği attığını, gaz fişeklerinin genel olarak nereye düştüğünü gördüğünü ve kimseye isabet etmediğini, yaralanan çocuğu görmediğini, kendilerine yoğun şekilde taş atıldığını, başvurucuya da taş isabet etmiş olabileceğini beyan etmiştir.
24. Şüpheli A.G.nin 8/1/2014 tarihli beyanı şöyledir:
"Olay tarihi olan 23/04/2013 günü Ekipler Büro Amirliğine bağlı 7369 kod no'lu ekip aracında görevli olarak bulunmaktaydım. Haber merkezinden yapılan anons üzerine Cudi Mahallesinde görevde bulunan 7367 kod no'lu ekibe destek olmak amacıyla 7369 kod no'lu ekip aracıyla Cudi Mahallesine gittik, burada 7367 kod no'lu ekip aracına ve bize yaklaşık 40-50 kişilik bir grup tarafından taş ve havai fişeklerle saldırıda bulunulmaktaydı, ekip aracından söz konusu şahıslara saldırılarını sonlandırmaları ve dağılmaları hususunda gerekli anonslar yapılıp, makul bir süre beklenmesine rağmen grubun dağılmaması üzerine ben de gaz fişeği kullanma sertifikam bulunması nedeniyle araçtan inmeden kalabalık grubun bulunduğu bölgeye doğru ancak grubu hedef almadan önlerindeki boş alana denk gelecek bir şekilde talimatlara uygun biçimde iki adet gaz fişeği attım. Attığım fişekleri gözümle takip edip düştükleri yerleri gördüm. Kesinlikle gaz fişekleri herhangi bir şahsa isabet etmedi. Zaten gaz fişeğinin düştüğü bölgede top oynamakta olan çocuklarda bulunmamaktaydı. Ahmet Tanrıverdi isimli şahsın nasıl ve ne şekilde yaralandığını bilmiyorum.Benim dışımda 7369 kod no'lu ekip aracında bulunan hiç kimse gaz fişeği kullanmadı. Ancak 7367 kod no'lu ekip aracında bulunan arkadaşım [M.G. de] benimle birlikte gaz fişeği kullandı. Ben onun attığı gaz fişeklerini gözümle takip etmediğim için nereye düştüklerini tam olarak bilmiyorum. Ancak o da benim gibi grubu hedef almadan grubun önüne denk gelecek şekilde gaz fişeği attı. Ben görevimin gerektirdiği kurallara uygun bir şekilde davrandım. Herhangi bir dikkatsizliğim ve ihmalim söz konusu değildir."
25. Olay günü hastanede başvurucuya ilk müdahaleyi yapan doktor 11/8/2015 tarihinde alınan beyanında; olay tarihinde acil servise 13-14 yaşlarında, iki gözünde de yaralanma olan bir çocuk getirdiklerini, ilk müdahaleyi yaptıktan sonra göz doktorunu çağırdığını, hatırladığı kadarıyla çocuğun bilincinin açık olup kendisine gaz fişeği geldiğini söylediğini, ayrıca çocuğu hastaneye getiren kişilerin çocuğun gaz fişeğiyle yaralandığını ifade ettiğini ancak kendisinin yaralanmaya neyin sebep olduğunu bilemeyeceğini belirtmiştir.
26. Göz doktoru G.V. 11/11/2015 tarihinde alınan beyanında; başvurucunun gaz fişeği yaralanması şikâyetiyle geldiğini, sağ gözünde delici göz yaralanması olduğunu ancak ayrıntıların seçilemediğini, hastayı sevk ettiklerini, gözün dışında yüzünde başka kesiler ve yüz kemiklerinde kırıklar olduğunu; sert, yabancı bir cisimle kafasından yaralandığını ancak neyle yaraladığını anlamadığını beyan etmiştir.
27. 12/1/2015 tarihine Başsavcılık tarafından dinlenen tanık E.P.nin beyanı şöyledir:
"23/04/2013 günü ikindi vakitlerinde evimin bulunduğu Cudi Mahallesi Mezbaha sokakta idim, evimizin hemen karşısındaki top sahasında çocuklar top oynuyorlardı, ancak evimizin bulunduğu muhitte toplumsal olaylar vardı, poliste bu olaylara müdahale ediyordu, araçlardan bir tanesi bizim bulunduğumuz yöne doğru geldi, bu esnada bizden tarafa gelen beyaz renkli zırhlı polis aracına taş atıldı, polis aracı içerisinden de bir kaç kez biber gazı atıldı, atılan biber gazlarından bir tanesi olay yerinde top oynamakta olan komşumuzun oğlu Ahmet Tanrıverdi' nin kafasına isabet etti ve Ahmet yere düştü, Ahmet'e gelen biber gazı zırhlı aracın içerisinden atıldığı için hangi polisin attığını göremedim, ben okuma yazma bilmediğim için polis aracında plaka olup olmadığını hatırlamıyorum, gaz kapsülünün şu an nerde olduğunu o gün birisinin alıp almadığını bilmiyorum."
28. 12/1/2015 tarihinde Başsavcılık tarafından ifadesi alınan tanık A.D.nin beyanı şöyledir:
"23/04/2013 günü ikindi saatlerinde Cudi Mahallesi Mezbaha sokakta bulunan evimin önünde iken evime hemen yakın mesafede bulunan top sahasında oyun oynayan çocukları seyrediyordum. Çünkü oyun oynayan çocuklar arasında benim öz oğlum olan [F.D. de] vardı, bu sırada bizim mahallede toplumsal olaylar meydana gelmişti ve polisler zırhlı araçlarla gösteri yapanlara müdahale ediyorlardı, müdahale eden araçlardan beyaz renkli olan zırhlı bir araç bizim bulunduğumuz yere doğru geldi, bu sırada etraftan bu zırhlı araca doğru taş atıldı, zırhlı araçtan da taş atanlara karşı bir adet biber gazı atıldı, atılan bu biber gazı olay yerine yakın vaziyette bulunan komşumuzun oğlu Ahmet Tanrıverdi'nin gözüne isabet etti ve Ahmet yere düştü, ben bu olayı net bir şekilde gördüm, ancak biber gazı beyaz zırhlı polis aracının içerisinden atıldığı için hangi polis memurunun attığını göremedim, zırhlı aracın üzerinde bir plaka olup olmadığını hatırlamıyorum zaten okuma yazma bilmediğim için plaka vardı ise de; okuyamadım, karşı sokakta bulunan komşularımızdan bir tanesi Ahmet'e yardım ederek kaldırdılar ve hastaneye götürdüler, herkes çocukla ilgilendiği için atılan gaz kapsulünü kimin aldığını ve bu gaz kapsülünün nerede olduğunu bilmiyorum."
29. Başsavcılıkça polis memurları A.G. ve M.G. hakkında taksirle yaralama suçundan cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmıştır.
30. Asliye Ceza Mahkemesince olay yerinde keşif gerçekleştirilmiş, biber gazı kullanımına ilişkin olarak iki farklı bilirkişi raporu alınmıştır. 18/12/2017 tarihli raporda, göz yaşartıcı gaz tüfek ve fişeklerine dair teknik bilgilere yer verilmiş; düzenlemelere göre fişeklerin kişilerin baş ve boyun bölgeleri ile bu mesafenin üzerine hedef alınarak kesinlikle atılmaması gerektiği, mağdur, müdahale edilen topluluk, emniyet görevlileri ve gaz fişeğinin gittiği mesafe dikkate alındığında kullanım şeklinin makul sınırlar içinde olduğu değerlendirmesi yapılmıştır.
31. 20/10/2017 tarihli raporda olay yeri krokisine yer verilmiştir. Mağdur ve tanık beyanlarına göre emniyet görevlileri ile mağdur arasındaki mesafe 25 m 34 cm'dir. Taş atan iki farklı grup vardır. Bunlardan biri emniyet görevlilerine 105 m, diğer grup ise 95 m mesafededir. Bilirkişi raporunun sonuç kısmında 105 ve 95 m mesafedeki gruplara ulaşabilmesi için gaz fişeğinin genelgeye uygun açılarda atılması gerektiği, aksi hâlde bu mesafelere ulaşamayacağı değerlendirilmiş; gaz fişeklerinin enhızlı olduğu mesafenin ilk25 m olduğu, bu mesafedeki hedef üzerinde kırıcı, ezici etki yapacağı, hızın 25-30 m'den sonra kademeli yavaşlayacağı ve yüksekliğin azalacağı, gerek rüzgarın etkisi gerek gaz tüfeklerinin teknik özellikleri nedeniyle 20 m mesafeden sonrasının hedef gözetilerek vurulamayacağı belirtilmiş, emniyet görevlilerince hedef gözeterek atış yapılmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
32. Asliye Ceza Mahkemesi sanıkların, tanıkların ve katılanların beyanlarını almış; 26/4/2018 tarihinde sanıkların beraatine karar verilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Tanık, mağdur ve sanıklar beyanı değerlendirildiğinde olay yerinde kalabalık bir grubun olduğu ve yapılan eylem nedeniyle sanıkların içinde bulundukları iki şortlandla olay yerine gittikleri, kalabalık grup tarafından sanıkların içinde bulundukları araçlara karşı eylemde bulunmaları üzerine sanıkların kalabalığı uzaklaştırmak için gaz fişeği fırlattığı, olay yerinde bulunan kalabalık grubun sanıkların bulunduğu araçlara karşı taş atma şeklinde eylemde bulunduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Her ne kadar mağdur ve müşteki tanıklarının mağdurun olay günü arkadaşlarıyla birlikte top oynadığını beyan etse de eylem yapan kalabalık bir grubun olduğu ve polis araçlarının olaya müdahale için olay yerine geldiği bir ortamda mağdur ve müşteki tanıklarının olay yerinde top oynayan çocukların olduğu şeklindeki beyanına itibar edilmemiş, polislerin eylem yapan gruba müdahale etmek için geldiği olay yerinde karışık ve gergin bir ortam olan yerde hiçbir şey yokmuş gibi mağdurun arkadaşları ile birlikte olay yerinde top oynadığı iddiası hayatın olağan akışına uygun bulunmamış; tanıklar ve mağdurun olay günü olay yerinde mağdurun top oynadığına ilişkin beyanlara mahkememizce itibar edilmemiştir.
Her ne kadar tanıklar mağdurun kafasına sert bir cismin çarptığını ve mağdurun kafasından dumanlar çıktığını beyan etseler de olayın hemen akabinde tanıklar tarafından beyanda bulunulmayıp tanıklar [N. ve M.nin] olayın üstünden 2 ay geçtikten sonra, diğer tanıklar [A. ve E.nin] olayın üzerinden yaklaşık 9 ay geçtikten sonra savcılık huzurunda beyanda bulunmaları, olaydan bir gün sonra tanzim edilen 24.04.2013 tarihli tutanakta olayın meydana geldiği yerde yapılan çalışmalarda olay ile ilgili herhangi bir bulguya, bilgi sahibi kimselere ve kamera kaydına rastlanmadığı şeklindeki tutanak değerlendirildiğinde tanıkların olayın hemen akabinde savcılığa gelerek beyanda bulunmayıp, olayın üzerinden 2 ay ve 9 ay geçtikten sonra beyanda bulunmaları karşısında, tanıkların mağdurun kafasına bir cismin çarptığı ve mağdurun kafasından dumanlar çıktığı şeklindeki olay anlatımlarına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Olay yerinde kalabalık gurup tarafından taşlı saldırının olduğunun beyan edilmesi, adli tıp raporunda mağdurda meydana gelen yaralanmanın gaz fişeği ile oluşup oluşmadığının tespitinin tıbben mümkün olmadığı, bu durumun adli tahkikatla aydınlatılması gerektiği şeklindeki tespitleri dikkate alındığında, mağdurda meydana gelen yaralanmanın adli tıp raporunda künt travma ile oluşumun mümkün olduğunun belirtilmesi ve künt travmatik yaralanmanın künt cisimlerle meydana geldiği, künt cisimlerin ağırlığı ile iş gören, kesmeyen, delmeyen cisimler olması, sopa, odun, cop, taş, tekme, yumruk gibi cisimlerin künt cisimler olması karşısında olay günü kalabalık grup tarafından olay sırasında atılmış olan taş vb. künt bir cisim ile de mağdurun yaralanmasının mümkün olması karşısında,olay yerinde mağdurun yaralanmasına sanıkların attığı gaz fişeğinin sebep olduğuna ilişkin dosya kapsamında her türlü şüpheden uzak kesin inandırıcı bir delilin olmaması, 25.04.2013 tarihli olay yeri inceleme tutanağında olay yerinde yapılan incelemede herhangi bir gaz fişeğine ait iz, eser ve emareye rastlanmadığı şeklindeki tespit ile sanıkların atmış olduğu gaz fişeklerinin ele geçirilip söz konusu fişek parçalarında herhangi bir kan izi vs. olduğuna ilişkin bir tespitin yapılamaması, sanıkların mağdurun yaralanmasında bir mevcut kusurlarının mahkememizce tespit edilememesi nedeniyle sanıkların üzerine atılı suçu işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle CMK'nın 223/2-e bendi kapsamında her iki sanığın ayrı ayrı beraatine karar verilmiştir."
33. 17/1/2019 tarihinde istinaf talebi kesin olarak reddedilmiştir. Başvurucu kararı 6/5/2019 tarihinde öğrendiğini beyan ederek 14/5/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
34. Başvurucu, ayrıca maddi ve manevi zararlarının tazmini amacıyla tam yargı davası açmıştır. İdare Mahkemesi 26/4/2019 tarihinde olayda hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle başvurucu lehine maddi ve manevi tazminata hükmetmiştir. Karar henüz kesinleşmemiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
35. İlgili hukuk için bkz. Özlem Kır, B. No: 2014/5097, 28/9/2016, §§ 22-35.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
36. Anayasa Mahkemesinin 15/11/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
37. Başvurucu, soruşturmanın yetersiz olup beraat kararının gerekçesinin delillerin toplanmamasına dayandığını ve yargılamanın uzun sürdüğünü belirterek yaşam hakkı, kötü muamele yasağı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
38. Bakanlık görüşünde yargılama sürecine ilişkin bilgi verilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
B. Değerlendirme
39. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, … maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
...”
40. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, … kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
41. Başvurucunun iddialarının kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
42. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
43. Genel İlkeler için bkz. İbrahim Akan (2), B. No: 2017/32078, 25/2/2021, §§ 63-67.
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
44. Somut olayda başvurucunun, gözüne isabet eden sert bir cisim nedeniyle bir gözünü kaybettiği, güvenlik güçlerinin olayın meydana geldiği yerde toplumsal bir gösteriye müdahalede bulunduğu ve bu müdahale sırasında gaz fişeği kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte başvurucuya ilk müdahalenin yapıldığı hastanede düzenlenen evrakta başvurucuya gaz fişeği kapsülü isabet edip etmediğinin tespitine imkân verecek şekilde gözde metal parçası, civa ya da benzeri madde bulunup bulunmadığına ilişkin bir bilgi yer almamaktadır.
45. Başvurucunun gaz fişeğiyle yaralandığı iddiasıyla hastaneye başvurduğunun hastane polisince bildirilmesinin akabinde derhâl konuyla ilgili bir ceza soruşturması başlatılmış ve Cumhuriyet savcısınca delillerin toplanması yönünde kolluğa talimat verilmiştir.
46. Olay günü saat 20.15'te düzenlenen tutanağa göre devam eden toplumsal olaylar nedeniyle olay yeri incelemesi için yaralanmanın gerçekleştiği yere gidilememiştir. Olay yeri incelemesinin sonraki gün saat 04.00-04.30 sıralarında yapılması kullanılan gaz fişeklerine ait kapsüllerin bulunamamasına ve tanık ya da kamera kaydına ulaşılamamasına neden olmuştur. Oysabu tür olaylarda gaz fişeği kapsüllerinin bulunması, üzerinde kan ve benzeri biyolojik kalıntı olup olmadığının tespiti için önemlidir.
47. Kolluk tarafından toplanan deliller Başsavcılığa gönderilmiş ve Başsavcılıkça olay günü gaz fişeği attığı sabit olan iki polis memuru hakkında kamu davası açılmıştır.
48. Yargılama sürecinde gaz fişeklerinin ateşlenmesi konusunda iki bilirkişi raporu alınmıştır. Alınan ilk raporun sonuç kısmında gaz fişeğinin gittiği mesafe dikkate alındığında kullanım şeklinin makul sınırlar içinde bulunduğu değerlendirmesine yer verilmiştir. Bu durumda bilirkişi, raporunu gaz fişeğinin başvurucuya isabet ettiği kabulüyle düzenlemiş ve kurallara uygun olarak atılmış olması hâlinde bile gaz fişeğinin başvurucuya isabet etmesinin mümkün olduğunu değerlendirmiştir. Alınan ikinci bilirkişi raporu da -rapordaki hesaplamalar dikkate alındığında- başvurucunun hedef gözetilerek vurulmuş olma ihtimalini dışlamış ancak gaz kapsülünün başvurucuya kazara isabet etme olasılığını elememiştir.
49. Yapılan yargılama sonucunda Asliye Ceza Mahkemesi, tanıkların olayın meydana gelmesinden uzun bir zaman sonra beyanda bulunmalarını ve olaydan bir gün sonra düzenlenen "olayın meydana geldiği yerde yapılan çalışmalarda olay ile ilgili herhangi bir bulguya, bilgi sahibi kimselere ve kamera kaydına rastlanmadığına" ilişkin kolluk tutanağını dikkate alınarak tanık beyanlarına itibar etmemiş; başvurucunun atılan bir taş veya benzeri künt bir cisimle de yaralanmış olabileceğine işaret ederek sanıkların beraatine karar vermiştir. Bununla birlikte başvurucu olay günü yüzüne gaz fişeği isabet ettiği iddiasıyla hastaneye başvurmuş (bkz. § 8), bu durum hastane polisince bildirilmesine rağmen toplumsal olayların devam ettiği gerekçesiyle hemen incelenemeyen olay yeri ancak sonraki gün 04.00-04.30 sıralarında incelenebilmiştir (bkz. § 9). Ayrıca alınan iki bilirkişi raporu da gaz kapsülünün başvurucuya kazara isabet etme olasılığını dışlamamıştır. Bu nedenle Asliye Ceza Mahkemesince kötü muamele iddialarıyla ilgili soruşturma ve kovuşturmaların sonunda çabuk ve temelden yoksun sonuçlara dayanılmamasına ilişkin gerekliliğe riayet edilmediği sonucuna varılmıştır.
50. Başvurucunun yaralanmasının gaz kapsülüyle gerçekleşmesi olasılığının tamamen elenmesi hâlinde dahi yaralanmanın nasıl meydana geldiğinin ortaya konulması, yaralanmasına sebebiyet veren kişi ya da kişilerin belirlenmesi etkili soruşturma yükümlülüğünün bir parçasıdır. Somut olayda haklarında dava açılan memurlar hakkında beraat kararı verilmekle birlikte maddi gerçeğin açığa çıkarılıp olayın sorumlularının tespit edilmesinin sağlanması bakımından hükmün kesinleşmesinin ardından bir suç duyurusunda bulunulmamış, Cumhuriyet Başsavcılığınca resen bir soruşturma açılmak suretiyle faillerin araştırılması yönünde bir işlem yapıldığına ilişkin bir bilgi ve belgeye de rastlanmamıştır.
51. Başvurucunun yaralanmasıyla ilgili soruşturma ve kovuşturma toplamda altı yıla yakın bir sürede sonuçlandırılmıştır. Hâlbuki yargılamadaki hiçbir unsur sürecin bu denli uzun sürmesini haklı göstermemektedir. Bu sebeple yargılamanın makul bir özen ve süratle de yürütülmediği değerlendirilmiştir.
52. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
53. Olayın gerçekleşme koşulları tespit edilemediğinden kötü muamele yasağının maddi boyutu kapsamında bu aşamada bir inceleme yapılması mümkün görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
54. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesi ile 500.000 TL maddi ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
55. Başvuruda kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
56. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı merciince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Bu durumda kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
57. Kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 150.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Bununla birlikte bu konuda herhangi bir belge sunmaması nedeniyle başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmelidir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Cizre 2. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2016/39, K.2018/246) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 150.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 364,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam19.164,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 15/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.