TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DİLEK BİBEROĞLU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/18673)
|
|
Karar Tarihi: 19/11/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Pınar ARMAĞAN YILDIRIM
|
Başvurucular
|
:
|
1. Dilek BİBEROĞLU
|
|
|
2. Muhammet Furkan
BİBEROĞLU
|
|
|
3. Nazmi BİBEROĞLU
|
|
|
4. İsminaz Ceren
BİBEROĞLU
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Hüseyin GÜLEÇ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezliğe
uğrayan sigortalı ve yakınlarının maddi ve manevi zararlarının tazminine
ilişkin davada hakkaniyete uygun yargılama yapılmaması ve yargılamanın uzun
sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 31/5/2019 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuruculara ait başvuru formu ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesinden sonra başvuru Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 71.
maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu alana
ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden incelenmesine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucuların 13/6/2006 tarihinde açtığı davada
yargısal süreç, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin (Daire) 10/10/2016 ve 11/9/2017
tarihli bozma kararları sonrasında yapılan yargılamada İstanbul Anadolu 5. İş
Mahkemesinin 25/1/2018 tarihli kararının Dairece 15/4/2019 tarihinde onanması
ile sona ermiştir.
9. Başvurucular, iddiaları incelenmeden gerekçesiz
şekilde adil olmayan bir karar verilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi
nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla 31/5/2019
tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
10. Mahkemenin 19/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
11. Başvurucular, makul sürede yargılanma hakkının ve
diğer anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
12. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucuların iddialarının bir bütün olarak Anayasa'nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi
gerektiği değerlendirilmiştir.
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
14. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).
15. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara
ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri,
§§ 41-45).
16. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki 12 yıl 10
aylık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal
İddiaları
18. Başvurucular iş kazası sebebiyle sürekli iş
göremezliğe uğrayan sigortalı ve yakınlarının maddi ve manevi zararlarının
tazmini talebiyle açılan davada reddedilen tazminat talepleri yönünden verilen
hükmün hakkaniyete uygun olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
19. Başvurucuların belirtilen şikâyetleri yönünden açık
bir ihlalin bulunmadığı değerlendirildiğinden başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekmektedir.
C. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
21. Başvurucular, ihlalin tespiti ile her bir başvurucu
için muhtelif tutarlarda maddi ve manevi tazminata karar verilmesi talebinde
bulunmuşlardır.
22. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
23. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi
zararları karşılığında başvuruculara net 32.000 TL manevi tazminatın müştereken
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
24. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi
için başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen
ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Somut olayda tespit edilen ihlal ile
ileri sürülen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığından maddi tazminat
taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
25. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 364,60 TL harç ve
3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul
sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculara net 32.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN
ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 364,60 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 3.364,60 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine
ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul
Anadolu 5. İş Mahkemesine (E.2017/674) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 19/11/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.