TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MUSTAFA ULAŞLI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2019/20247)
|
|
Karar Tarihi: 19/7/2023
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Muzaffer KORKMAZ
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa ULAŞLI
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kamu görevinden çıkarılmış olan başvurucunun umuma mahsus pasaport verilmesi talebinin reddi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, tıp alanında akademisyen olarak görev yapmaktayken olağanüstü hâl (OHAL) kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararname (KHK) ile kamu görevinden çıkarılmıştır. İlgili KHK hükümleri uyarınca başvurucunun pasaportu da iptal edilmiştir.
3. Devam eden süreçte yurt dışında mesleki faaliyette bulunmak amacıyla umuma mahsus pasaport düzenlenmesini talep eden başvurucunun bu talebi reddedilmiştir. İşlemin iptali istemiyle açılan davada başvurucu, hakkında silahlı terör örgütü üyeliği kapsamında yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini ve yurt dışına çıkış yasağının bulunmadığını belirtmiştir.
4. Gaziantep 2. İdare Mahkemesince (Mahkeme) davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başlatılan soruşturmada yeterli delil elde edilemediğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de başvurucunun KHK ile kamu görevinden çıkarıldığı, pasaportları bu gerekçe ile iptal edilenlere sonradan yeni bir pasaport verileceğine ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığı ve bu nedenlerle umuma mahsus pasaport düzenlenmesine yönelik talebin reddedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ifade edilmiştir.
5. Başvurucu ret kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş olup Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi kesin nitelikte kararla istinaf başvurusunu reddetmiştir. Başvurucu nihai karardan sonra süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir (Mehmet Şerif Ay, B. No: 2012/1181, 17/9/2013).
8. Başvurucu, yurt dışındaki bir üniversiteden iş teklifi aldığını ancak pasaportunun iptali ve umuma mahsus pasaport verilmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle yurt dışına çıkamadığını ve bu nedenle seyahat hürriyetinin ve diğer bazı anayasal haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Bakanlık görüşünde, özel hayata saygı hakkı ile kamu menfaati arasındaki adil dengenin korunup korunmadığı konusunda somut olayın koşullarına göre değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
9. Anayasa Mahkemesi, seyahat özgürlüğü bağlamında yurt dışına çıkışı engelleyen tedbirlere ilişkin yapılan bireysel başvuruların, özellikle kişinin gitmek istediği ülke ile güçlü kişisel, ailevi, ekonomik ve mesleki bağlarının olduğu durumlarda özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında değerlendirilebileceğine karar vermiştir. Ancak bu şekilde inceleme yapılabilmesi için bireysel başvuru formunda başvurucuların şikâyet edilen tedbirin özel ve aile hayatları üzerindeki olumsuz sonuçlarını somut verilere dayalı olarak uygun şekilde ortaya koymaları gerekmektedir (Onur Can Taştan [GK], B.No: 2018/32475, 27/10/2021, §§ 47-50; Yağmur Erşan [GK], B. No: 2018/36451, 27/10/2021, §§ 47-50; Şengül Tükel, B. No: 2018/12456, 12/1/2022, §§ 40-41). Başvurucunun yurt dışından bir üniversiteden iş teklifi aldığı ve çalışmak üzere yurt dışına gitmek istediği dikkate alındığında başvurucunun gitmek istediği ülke ile muhtemel mesleki bağlarının olduğu ve yeni bir pasaport verilmesi talebinin reddedilmesinin başvurucunun özel hayatını etkilediği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle başvurucunun seyahat hürriyetinin ve diğer bazı anayasal haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddiaları özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Anayasa Mahkemesi Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 187-242) kararında ayrıntıları belirtilen ilkelere dayanarak, şikâyet konusu idari işlemlerin OHAL ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğuna ve incelemenin Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılması gerektiğine karar vermiştir. Bu inceleme sırasında öncelikle söz konusu tedbirin başta Anayasa'nın 13. ve 20. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (aynı yönde değerlendirmeler için bkz. Onur Can Taştan [GK], §§41-45; Yağmur Erşan [GK], §§41-45).
12. Başvurucunun umuma mahsus pasaport düzenlenmesi talebinin reddedilmesinin Anayasa’nın 20. maddesi ile güvence altına alınan özel hayata saygı hakkına müdahale teşkil ettiği sonucuna varılmıştır (aynı yöndeki değerlendirme için bkz. Onur Can Taştan, § 51; Yağmur Erşan, § 51).
13. Söz konusu müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama kriterlerine uygun olup olmadığının tespiti gerekir (R.G. [GK], B. No: 2017/31619, 23/7/2020, § 82; Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, § 49; Süveyda Yarkın, B. No: 2017/39967, 11/12/2019, § 32; Şennur Acar, B. No: 2017/9370, 27/2/2020, § 34).
14. Başvurucu hakkında tesis edilen idari işlemlerin başvurucunun kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin KHK'da yer alan ve sonradan kanunlaşan ilgili hükümler temelinde yürütüldüğü görülmüştür. Bu durumda başvuru konusu idari işlemin ve yargısal kararların yeterli bir hukuki temele sahip olduğu, özel hayata saygı hakkına yapılan müdahalenin kanuni bir dayanağının mevcut olduğu anlaşılmaktadır (bkz. Onur Can Taştan, § 55; Yağmur Erşan, § 55).
15. Diğer yandan terör örgütleriyle mücadele kapsamında uygulanan tedbirlere istinaden başvurucunun pasaportunun iptal edildiği ve umuma mahsus pasaport düzenlenmesi talebinin reddedildiği dikkate alındığında özel hayata saygı hakkına yapılan müdahalenin millî güvenliğin sağlanması meşru amacına dayandığı da görülmüştür (bkz. Onur Can Taştan, §§ 56-58; Yağmur Erşan, §§ 56-58).
16. Somut olayda demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük kriteriyle ilgili inceleme yöntemine ilişkin olarak ise Anayasa Mahkemesinin Ferhat Üstündağ (B. No: 2014/15428, 17/7/2018, §§ 45-46, 48),Onur Can Taştan (§ 65) ve Yağmur Erşan (§ 65) kararlarındaki ilkeler uygulanacaktır.
17. OHAL koşullarında belirli istisnai durumlarda terör örgütü ile bağlantısı olduğu iddia edilen kişiler yönünden yurt dışına çıkışı ve yurda girişi sınırlandıracak çeşitli geçici tedbirler alınması mümkündür. Ancak bu tedbirlerin kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması amaçları doğrultusunda uygulanmalarının zorunlu olduğunun -kişilerin öznel durumlarıyla ilişkilendirilerek- yeterli bir şekilde ortaya konulması gerekir. Ayrıca OHAL koşulları ve özellikle darbe teşebbüsü sonrasındaki süreç dikkate alındığında terör örgütlerinin millî güvenlik aleyhine yurt dışında ve yurt içinde yürüttüğü faaliyetleri engellemek, terör örgütü ile mücadele kapsamında yürütülen idari ve adli soruşturmaların etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla anılan yapılarla ilgisi tespit edilen kişilerin yurt dışına çıkışlarını ve yurda girişlerini kontrol edecek geçici tedbirler uygulanmasının kamu düzeni ile güvenliğinin sağlanması amacına yönelik gerekli ve amacı gerçekleştirmeye elverişli bir tedbir olmadığı söylenemez (Onur Can Taştan, §§ 63, 64; Yağmur Erşan,§§ 63, 64).
18. Somut olay değerlendirildiğinde yukarıda bahsedilen ilgili düzenlemelere dayanılarak terör örgütleri ile irtibat ve iltisakının olduğu düşünülen kişilerin genel bir tedbir olarak hususi damgalı pasaportlarının iptal edildiği ve bu kişilere umuma mahsus pasaport verilmediği, başvurucunun maruz kaldığı idari işlemlerin de bu kapsamda kaldığı anlaşılmıştır. Akademisyen olan başvurucunun, umuma mahsus pasaport verilmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle Hollanda'da bulunan bir üniversite tarafından sunulan iş imkânından yararlanamadığı görülmüştür.
19. Başvurucu hakkında müdahale tarihi itibarıyla yurt dışına çıkış yasağını içeren bir yargı kararının mevcut olmadığı ve başvurucunun özel hayatına ilişkin sınırlamanın kaynağının sadece bir idari işlem olduğu tespit edilmiştir. Mahkeme kararı incelendiğinde; KHK ile kamu görevinden çıkarılıp pasaportları iptal edilenlere sonradan yeni bir pasaport verileceğine ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığı gerekçesine dayanıldığı görülmüştür. Bununla birlikte Mahkemenin, kamu görevinden çıkarılıp pasaportları iptal edilenlere sonradan yeni bir pasaport verilebilmesi için bir hukuki düzenlemenin mevcudiyetinin şart olduğu yönündeki kabulünü gerekçelendirmediği anlaşılmaktadır. Diğer yandan Mahkeme kararında dava konusu işlemlerin başvurucuyla ilişkilendirilerek somutlaştırılmadığı, başvurucunun hangi eylemleri ya da ilişkileri nedeniyle yurt dışına çıkışının engellendiğinin belirsizliğini koruduğu, idari işlemlerin başvurucunun gitmek istediği ülkeyle kurması muhtemel mesleki bağları üzerindeki etkileri gözetilerek beklenen kamusal yarar ve başvurucunun çıkarları arasında bir dengeleme yapılmadığı da söylenmelidir.
20. Sonuç olarak başvurucuya pasaport verilmemesinin nedenlerine yönelik Mahkeme tarafından yeterli bir araştırma/değerlendirme yapılmayarak ilgili ve yeterligerekçenin ortaya konulamadığı, bu şekilde başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelik uygulanan sınırlamanın belirsiz bir şekilde devam ettirilmesine sebep olunduğu görülmüştür. Bu hâlde hakkında yurt dışına çıkışa engel oluşturacak yargı kararı bulunmayan başvurucuya yöneltilen tedbirin -başvurucunun gitmek istediği ülke ile olan muhtemel mesleki durumu da gözetildiğinde- uzun süre uygulanmasının demokratik bir toplumda alınması zorunlu ve ölçülü olduğu söylenemez.
21. Buna göre başvurucu hakkında uygulanan söz konusu tedbir olağan dönemde Anayasa'nın 13. ve 20. maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olduğundan bu tedbirin Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında meşru olup olmadığının da incelenmesi gerekir.
22. Anayasa Mahkemesi Onur Can Taştan (§§ 71-81) kararında; pasaport verilmemesi şeklinde uygulanan tedbirin başvurucuya özgü gerekçeler ortaya konulmadan bir idari işlem ile belirsiz bir şekilde uzun süre devam ettirilmesinin zorunlu ve ölçülü olmadığını vurgulamış ve Anayasa'nın 15. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde de özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Somut başvuru yönünden bu yaklaşımdan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
III. GİDERİM
23. Başvurucu ihlalin tespitine, yeniden yargılama yapılmasına ve tazminata hükmedilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
24. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
25. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında da başvurucuya 23.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
26. Dosyadaki belgelerden inceleme konusu bireysel başvurunun avukat vasıtasıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Av. Alper Dal'ın dosyaya 20/8/2020 tarihli vekillikten çekilme dilekçesi sunduğu ve başvurucuyla aralarındaki vekâlet ilişkisinin sona erdiği görülmekle birlikte bireysel başvurunun avukat aracılığıyla yapılmış olması sebebiyle başvurucu lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Buna göre 9.900 TL vekâlet ücretinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Gaziantep 2. İdare Mahkemesine (E.2018/375, K.2018/1058) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 23.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. 9.900 TL vekâlet ücretinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesine (E.2018/2252) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.