TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
KEMAL KARACA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/20691)
Karar Tarihi: 2/3/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Ayhan KILIÇ
Başvurucu
Kemal KARACA
Vekili
Av. Filiz BALTA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yersiz ödenen özel hizmet tazminatı ile yan ödeme tazminatının iadesinin ihtar edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/6/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
4. Başvurucu 20/8/2020 tarihinde ölmüştür.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezinde bilgisayar işletmeni olarak görev yapan başvurucuya 15/12/2010-15/9/2018 tarihleri arasında fazladan ödendiği ileri sürülen özel hizmet tazminatı ve yan ödeme tazminatının faiziyle birlikte iadesi 17/12/2018 tarihli yazıyla ihtar edilmiştir.
7. Başvurucu, bu işlemin iptali istemiyle Ankara 11. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. İdare Mahkemesi 21/2/2019 tarihinde davayı, anılan ihtarın kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı gerekçesiyle incelemeksizin reddetmiştir. Başvurucunun istinaf başvurusu da Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 8/5/2019 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Nihai karar 23/5/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
8. Anayasa Mahkemesinin 2/3/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
9. Başvurucu, yıllar önce ödenen özel hizmet tazminatı ile yan ödeme tazminatının iadesinin istenmesinin bazı anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
10. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinin (7) numaralı fıkrası şu şekildedir:
"Bireysel başvuruların incelenmesinde, bu Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."
11. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 84. maddesinin (1) numaralı fıkrası şu şekildedir:
"Bireysel başvuruların incelenmesinde, kararların infazında Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."
12. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Dava sırasında taraflardan birinin ölümü" kenar başlıklı 55. maddesinin (1) numaralı fıkrası şu şekildedir:
"Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir."
13. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 606. maddesi şu şekildedir:
"Miras, üç ay içinde reddolunabilir.
Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar."
14. Başvurunun incelemesi devam ederken başvurucunun 28/8/2020 tarihinde öldüğü nüfus kayıtlarından anlaşılmıştır.
15. Anayasa Mahkemesi Asya Oktay ve diğerleri (B. No: 2014/3549, 22/3/2017, §§ 18-21) kararında başvurucunun bireysel başvurunun yapıldığı tarihten sonra ölmesi durumunda başvurunun incelenmesine devam edilip edilemeyeceğine ilişkin ilkelerini belirlemiştir. Anılan kararın ilgili bölümü şöyledir:
"18. Uygulamada hukuk yargılamalarında, taraflardan birinin ölümü halinde dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi nedeniyle davaya mirasçılar tarafından devam edilebileceğinin kabul edildiği hallerde, mahkemelerce mirasçılara usulüne uygun olarak tebligat yapılarak mirası reddetmeyen mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak davada yer almalarının sağlandığı görülmektedir (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi E. 2015/20127, K. 2015/21189, 26/11/2015).
19. Asli görevi Anayasa'yı yorumlamak, böylece Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklerin kapsam ve sınırlarını belirlemek olan Anayasa Mahkemesinin (Mahkeme) bireysel başvuru yolunda başvurucuların başvuru tarihinden sonra vefat etmeleri hâlinde yukarıda yer verilen usulü benimseyerek4721 sayılı Kanun'un anılan hükümlerindeki tarihleri tespit etme ve buna göre mirası reddetmeyen mirasçıların başvuruya devam etmelerini sağlama yükümlülüğünü üstlenmesinin, Mahkemenin asli görevini yerine getirmesi önünde engel teşkil edecek ve böylelikle Mahkemeyi temel işlevinden uzaklaştırabilecek olması nedeniyle bireysel başvurunun niteliğine uygun düşmediği görülmektedir.
20. İçtüzük'ün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendine göre başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varılması hâlinde başvurunun düşmesine karar verilebilir. Bununla birlikte İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereği Anayasa'nın uygulanması, yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde başvurunun incelenmesine devam edilebileceği öngörülmüştür.
21. Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda Anayasa'nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâller gibi başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varıldığı durumlarda, başvurucuların vefat etmesi hâlinde başvuruya devam edilmesinin sağlanması yönünden öncelikli yükümlülüğün başvuruya devam etme hakları olan şahıslarda bulunduğu kabul edilmelidir."
16. Anayasa Mahkemesi Asya Oktay ve diğerleri içtihadından sonraki dönemde, bireysel başvuru devam ederken başvurucunun ölmesi durumunda ölüm tarihinden sonra makul bir süre içinde kendiliğinden Anayasa Mahkemesine başvurarak başvuruya devam etmek istediğini bildiren mirasçıların -menfaatlerinin bulunup bulunmadığını da gözeterek- başvurularını incelemiştir (diğerleri arasından bkz. Ayten Yeğenoğlu, B. No: 2015/1685, 23/5/2018 [ölümden yaklaşık üç ay sonra]; Fatma Ülker Akkaya, B. No: 2014/18979, 22/2/2018 [ölümden iki ay sonra]). Mirasçıların başvuruyu devam ettirme yönündeki iradelerini Anayasa Mahkemesine bildirmediği hâllerde ise düşme kararı verilmektedir (Ali Sedat Yücelik ve diğerleri, B. No: 2015/2574, 9/5/2018, §§ 22-25; Abbas Çelik ve diğerleri, B. No: 2014/749, 7/3/2018, §§ 26-29; Haşim Özpolat, B. No: 2014/3140, 21/9/2017, § 19; Şükran Çopuraslan, B. No: 2014/4695, 14/9/2017, § 22).
17. Anayasa Mahkemesi T.G. (B. No: 2017/21163, 9/1/2019, §§ 17-20) kararında bireysel başvuru yapıldıktan sonra ölen başvurucuların mirasçılarının başvuruyu devam ettirme yönündeki taleplerini Anayasa Mahkemesine iletebilecekleri makul sürenin -haklı mazeretler saklı kalmak kaydıyla- ölüm tarihinden itibaren dört ay olarak tespit etmiştir.
18. Somut olayda bireysel başvuru tarihinden sonra başvuru süreci devam ederken 28/8/2020 tarihinde başvurucunun yaşamını yitirdiği anlaşılmıştır. Ancak başvurucunun mirasçıları ölüm tarihinden itibaren dört ay içinde başvuruyu devam ettirmek istediklerine ilişkin taleplerini Anayasa Mahkemesine iletmemiştir. Öte yandan başvurunun incelenmesini devam ettirmeyi gerekli kılan ve İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasında öngörülen nedenlerden birinin de bulunmadığı değerlendirilmiştir.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamıştır.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvurucunun ölümü nedeniyle DÜŞMESİNE Kenan YAŞAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 2/3/2022 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Yukarıda belirtilen bireysel başvuruya ilişkin olarak 2.3.2022 tarihinde verilen kararın “Başvurucunun, MÜLKİYET HAKKININ ve MAHKEMEYE ERİŞİM HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİ” düşüncesi ile Anayasa Mahkemesinin daha önce vermiş olduğu kararlara dayanılarak düşme kararı ile sonuçlanmasına yönelik mahkememizin çoğunluğunun görüşüne aşağıdaki gerekçeler ışığında iştirak edilmemiştir.
2. Başvurucu 21.06.2019 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuş, başvurusu sonuçlanmadan 20.08.2020 tarihinde hayatını kaybetmiştir.
3. Anayasa Mahkemesi mevcut başvuruda düşme kararını temel olarak, Asya Oktay ve diğerleri ile T.G. kararlarına dayandırmıştır (Asya Oktay ve diğerleri, B. No: 2014/3549, 22/3/2017; T.G., B. No: 2017/21163, 9/1/2019).Bu nedenle mevcut başvuruda verilen düşme kararına katılmama gerekçesinde, belirtilen kararlarda ortaya koyulan ilkeleri irdelemek gerekmektedir.
4. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yapan başvurucuların vefat etmeleri halinde nasıl bir süreç benimsenmesi gerektiğini -6216 sayılı Kanun'da ve Anayasa İçtüzüğü'nde bir hüküm bulunmaması nedeniyle- Asya Oktay ve diğerleri ile T.G. kararında ortaya koymuştur.
5. Asya Oktay ve diğerleri kararında özetle başvurucuların vefat etmeleri halinde yasal mirasçıların belli bir süre içinde başvuruyu takip etmelerinin gerekliliği ortaya koyulmuş, T.G. kararında da bu süre dört ay olarak belirlenmiştir.
6. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 84. maddesinin (1) numaralı fıkrası şu şekildedir: "Bireysel başvuruların incelenmesinde, kararların infazında Kanun ve İçtüzükte hüküm bulunmayan hâllerde ilgili usul kanunlarının bireysel başvurunun niteliğine uygun hükümleri uygulanır."
7. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Dava sırasında taraflardan birinin ölümü" kenar başlıklı 55. maddesinin (1) numaralı fıkrası şu şekildedir: "Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir."
8. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/2577 E. 2017/8669 E. sayılı kararında yargılama sırasında “… ölen davacı mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken taraf teşkili tamamlanmadan yargılamanın sonuçlandırılması doğru değildir.” Şeklinde karar vermiştir. Yine Yargıtay bir başka kararında hukuk yargılamalarında taraflardan birinin ölümü hâlinde dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi nedeniyle davaya mirasçılar tarafından devam edilebileceğinin kabul edildiği hâllerde mahkemelerce mirasçılara usulüne uygun şekilde tebligat yapılarak mirası reddetmeyen mirasçıların mecburi dava arkadaşı olarak davada yer almalarının sağlanması gerektiği değerlendirilmiştir. (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi E.2015/20127, K.2015/21189, 26/11/2015).
9. Asya Oktay ve diğerleri kararında Yargıtayın ilgili konudaki görüşüne atıf yapılmış olsa da Anayasa Mahkemesinin böyle bir yükümlülüğünün olmadığına, böyle bir yükümlülük almanın Mahkemenin asli görevini yerine getirmesi önünde engel teşkil edecek ve böylelikle Mahkemeyi temel işlevinden uzaklaştırabilecek olduğuna vurgu yapılmıştır (bkz. Asya Oktay ve diğerleri, § 19).
10. T.G. kararında ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 606. Maddesinde belirtilen "Miras, üç ay içinde reddolunabilir." hükmü ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 7. maddesinin (5) numaralı fıkrasında öngörülen otuz günlük bireysel başvuru süresinin mirasçılar yönünden de kıyasen uygulanması gerektiği kuralı ortak olarak değerlendirilerek, bireysel başvuru yapıldıktan sonra ölen başvurucuların mirasçılarının başvuruyu devam ettirme yönündeki taleplerini Anayasa Mahkemesine iletebilecekleri makul sürenin ölüm tarihinden itibaren dört ay olarak tespitinin uygun olacağı sonucuna ulaşılmıştır (T.G., § 20).
11. Öncelikle belirtilmelidir ki; başvurucuların vefatı durumunda Anayasa Mahkemesinin yasal mirasçılara bildirimde bulunmasının, Mahkemenin asli görevini yerine getirmesinde bir engel teşkil ettiğini kabul etmek mümkün gözükmemektedir. Zira teknolojik gelişmelerin artması sebebi ile tebligatta bulunmak son derece basit ve maliyetsiz bir işlemdir. Anayasa Mahkemesi de kullanmış olduğu Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ile başvurucuların mirasçılarına rahatlıkla ulaşabilmekte olup ve varsa elektronik yolla aksi durumda geleneksel usul ile tebliğ yapabilmesi mümkündür.
12. Öte yandan mirasın üç ay içinde reddedilebileceği hükmü ve otuz günlük başvuru süresinin birlikte değerlendirilerek başvurucunun mirasçılarına davayı takip edebilmeleri için dört aylık süre şartı koymanın, mirasçılar açısından mahkemeye erişim hakkını kısıtladığı söylenebilir. Çünkü mirasçıların murisin Anayasa Mahkemesi gibi olağanüstü bir yargı yolunda takip ettiği bir davasının olup olmadığını bilmesi için özel bir çaba sarf etmeleri gerekmektedir. Bu nedenle mirasçılar açısından bir hak kaybına neden olmamanın en temel yolunun usulüne uygun tebligat ile gerçekleşmesi gerekmektedir.
13. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurularda, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller ile güvence altına alınmış olan ve kanunlar kapsamındaki hakların üzerinde yer alması sebebiyle korunması daha fazla önem arz eden haklar yönünden değerlendirme yapmakta olduğu da dikkate alındığında; bir kimsenin vefatı sebebiyle muhtemel bir hak ihlaline ilişkin başvurusunun devam ettirilerek sonuca bağlanması ve bunun için Mahkemenin işleyişini etkilemeyecek prosedürleri yerine getirmesinin hukuk devleti ilkesi yönünden önem arz ettiği kuşkusuzdur.
14. Başvuru yolunun tüketildiğinden haberdar olmayan bir başvurucunun haberdar olmadığı bir konuda yükümlülük altına sokulması mantıksal olmadığı kadar hukuki de değildir. Yargıtay’ın uygulamalarına oranla Anayasa Mahkemesi uygulamalarının daha esnek olması gerekirken daha dar bir yorumla düşme kararının verilmesi yerinde değildir.
15. Açıklanan nedenler ile -kabul edilebilirlik hususlarının ayrı değerlendirilmesi saklı olmak üzere- başvurucunun mirasçılarının ölüm üzerinden dört ay geçmesine rağmen davayı takip etmek istedikleri yönünde bir irade belirtmemelerinin DÜŞME KARARINA yol açmasına katılmamaktayım.
Üye