TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ZÜHAL KARAKAŞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/2152)
Karar Tarihi: 23/5/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Hüseyin MECEK
Başvurucu
Zühal KARAKAŞ
Vekili
Av. Muhammet IŞIK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; pasaport iptali işlemine karşı açılan iptal davasında uyuşmazlığın esasına etkili iddiaların ilgili ve yeterli gerekçeyle karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu 19/6/2017 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden İzmir Adnan Menderes Havalimanına giriş yaparken pasaport kontrolü sırasında pasaportunun iptal edildiğini öğrenmiştir. Başvurucunun pasaportunun iptal gerekçesi olarak 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 5. maddesindeki düzenleme gösterilmiştir. Bu düzenlemeye göre eşi hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma yapılmasından dolayı genel güvenlik nedeniyle başvurucunun pasaportu 26/7/2016 tarihinde iptal edilmiştir.
3. Başvurucu, pasaportun iptali işlemine karşı 6/9/2017 tarihinde idare mahkemesinde iptal davası açmıştır. İdare mahkemesi, eşi hakkında yürütülen soruşturma kapsamında genel güvenlik açısından sakınca bulunduğu gerekçesiyle pasaportun iptal edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 31/5/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Bu karara karşı yapılan istinaf istemi bölge idare mahkemesinin 6/11/2018 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.
4. Başvurucu vekili, nihai kararı 13/12/2018 tarihinde tebellüğ ettikten sonra 11/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bireysel başvuru yapıldıktan sonra İzmir Valiliğince 27/1/2020 tarihinde pasaport iptal işlemi kaldırılarak başvurucuya ait pasaport geçerli hâle gelmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Başvurucu; kendisi hakkında herhangi bir soruşturma bulunmamasına rağmen eşi hakkında devam eden bir soruşturmaya bağlı olarak pasaportunun iptal edildiğini ve açılan davanın gerekçesiz bir kararla reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkı ile seyahat hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; pasaport iptaline yönelik işlemin 27/1/2020 tarihinde kaldırıldığı, bu hususun başvurucunun mağdur sıfatının bulunup bulunmadığı incelenirken değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bakanlık görüşünde ayrıca mevzuat hükümlerine ve içtihatlara yer verilerek esas incelemesine geçildiği takdirde değerlendirmede bu hususların dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında pasaportunu uzun süre kullanamadığı için mağdur sıfatının bulunduğunu ifade etmiştir.
8. Anayasa Mahkemesi, seyahat özgürlüğü bağlamında yurt dışına çıkışı engelleyen tedbirlere ilişkin yapılan bireysel başvuruların, özellikle kişinin gitmek istediği ülke ile güçlü kişisel, ailevi, ekonomik ve mesleki bağlarının olduğu durumlarda özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında değerlendirilebileceğine karar vermiştir. Ancak bu şekilde inceleme yapılabilmesi için bireysel başvuru formunda başvurucuların şikâyet edilen tedbirin özel ve aile hayatları üzerindeki olumsuz sonuçlarını somut verilere dayalı olarak uygun şekilde ortaya koymaları gerekmektedir (Onur Can Taştan [GK], B. No: 2018/32475, 27/10/2021, §§ 47-50; Yağmur Erşan [GK], B. No: 2018/36451, 27/10/2021, §§ 47-50; Şengül Tükel, B. No: 2018/12456, 12/1/2022, §§ 40-41). Somut olayda başvuru formunda başvurucu; yurt dışıyla olan bağlarından ve yurt dışına çıkmasına ilişkin olarak kişisel, ailevi, ekonomik veya mesleki bağlamda herhangi bir olay veya olgudan bahsetmemiştir. Bu nedenle başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.
9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
10. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 76). Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddiaların kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34). Bununla birlikte mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Makul gerekçe; davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır (İbrahim Ataş, B. No: 2013/1235, 18/6/2013, § 24). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul ya da esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
11. Nitekim Anayasa Mahkemesi tarafından İnan Özdemir Taştan kararında (B. No: 2018/34137, 25/5/2022) pasaportu iptal edilen başvurucunun, hangi eylemleri ya da ilişkileri nedeniyle yurt dışına çıkışının engellendiğinin yetersiz inceleme ve gerekçe nedeniyle belirsizliğini koruduğu vurgulanarak gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
12. Somut olayda başvurucunun eşi hakkında terör örgütü üyeliği suçundan yürütülen soruşturma nedeniyle 667 sayılı KHK'nın ilgili hükmü uyarınca pasaportunun iptaline karar verilmiştir. Başvurucu; dava dilekçesinde 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu'nun 22. maddesinde yer alan pasaport verilmeyecek kişiler arasında yer almadığını ve kendisine pasaport verilmesi talebinin reddedilmesinin maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, suç ve cezaların şahsiliği ilkesi gereğince eşi hakkında yürütülen soruşturmanın pasaport iptal nedeni olamayacağını, hangi sebeple pasaportunun iptal edildiğinin açıklanmadığını dile getirmiştir.
13. Başvurucu hakkında yurt dışına çıkışı yasaklayan bir yargı kararı, yine yurt dışına çıkışa engel oluşturabilecek ceza soruşturması veya kovuşturması olmadığı görülmüştür. Başvurucuyla ilgili tedbirin başvurucunun eşinin devam eden soruşturmasına dayandırılan bir idari işlemden ibaret olduğu ancak başvurucunun yurt dışına çıkmasının güvenlik açısından neden mahzurlu görüldüğünün anılan idari işlem gerekçesinde gösterilmediği, yargılama aşamasında da idari işlemlerin gerekçelerinin başvurucunun öznel durumuyla ilişkilendirmek suretiyle ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir deyişle derece mahkemeleri bu tedbirin neden konulduğunu ve devam ettirildiğini, başvurucunun öznel durumu karşısında alınması zorunlu bir tedbir olup olmadığını tartışmamıştır.
14. İdare Mahkemesi, 667 sayılı KHK'nın ilgili hükümlerine göre başvurucunun eşi hakkında açılan soruşturmadan dolayı genel güvenlik nedeniyle pasaportunun iptal edildiğine işaret ederek davanın reddine karar vermiştir. Derece mahkemelerince başvurucunun davanın sonucuna etkili olabilecek iddialarıyla ilgili yeterli bir gerekçe ortaya konulmamış, başvurucunun hangi öznel durumunun genel güvenlik açısından tehlikelilik durumu yarattığı konusunda bir açıklamada bulunulmayarak verilen hüküm ile mevzuat arasında bir bağlantı kurulmadığı tespit edilmiştir.
15. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
16. Başvurucu; ihlalin tespitine, yeniden yargılama yapılmasına ve 5.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
17. Başvurucunun pasaportunu iptal eden idari işlem daha başvuru tarihinden sonra geri alındığından ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
18. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçeyle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için İzmir 5. İdare Mahkemesi (E.2017/1326) ve İzmir Bölge İdare Mahkemesi 6. İdari Dava Dairesine (E.2018/2005) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.