logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Zeycan Aydın Çakan [1.B.], B. No: 2019/2395, 21/5/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ZEYCAN AYDIN ÇAKAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/2395)

 

Karar Tarihi: 21/5/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ali Erdem ŞAHİN

Başvurucu

:

Zeycan AYDIN ÇAKAN

Vekili

:

Av. Sevda ÇELİK ÖZBİNGÖL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kamu görevlisinin valilik yazısına istinaden il dışına naklen atanmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvurucu, nihai kararı 11/12/2018 tarihinde öğrendikten sonra 10/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, başvuruya konu olayların yaşandığı tarihte Şanlıurfa'da bir ilköğretim okulunda öğretmen olarak görev yapmaktadır.

6. Somut olay başvurucunun Suruç ilçesinde kurulu bulunan demokratik çözüm çadırını ziyaret etmesi etrafında şekillenmiştir. Anılan çadırda terör örgütü propagandası yapıldığı iddiaları üzerine başvurucu hakkında adli yönden soruşturma başlatılmış ve başvurucu gözaltına alınmıştır. Anılan süreci takiben Şanlıurfa Valiliği tarafından Millî Eğitim Bakanlığına hitaben "Görev Yapması Sakıncalı Personel" başlıklı bir yazı gönderilerek başvurucunun da aralarında olduğu bazı öğretmenlerin Şanlıurfa ve çevresinde görev yapmalarının sakıncalı olduğu belirtilmiştir. Nihayetinde Millî Eğitim Bakanlığı, anılan yazıya istinaden başvurucunun Burdur'un Çavdar ilçesine hizmetin gereği olarak atanmasına karar vermiştir.

7. Başvurucu, hakkında tesis edilen naklen atama işleminin iptali talebiyle İdare Mahkemesine başvurmuştur. Mahkeme, başvurucunun son iki yılda üst üste olumsuz sicil almadığını ve görev yerinin değiştirilmesinin yapılan bir idari soruşturmaya dayanmadığını belirterek ilgili yönetmelikte aranan şartların somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle işlemin iptaline karar vermiştir.

8. Davalı idare, anılan karara karşı temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Danıştay İkinci Dairesi, ilk derece mahkemesi kararının dayandığı gerekçenin usul ve hukuka uygun olduğunu belirterek temyiz talebini oyçokluğuyla reddetmiştir.

9. İdare, anılan karara karşı düzeltme talebinde bulunmuştur. Karar düzeltme kararında, dava konusu işlemin tesis edilmesinden sonra düzenlenen soruşturma raporuna göre başvurucunun Barış ve Demokrasi Partisi İlçe Teşkilatı tarafından kurulan çadırı ziyaret ederek bir siyasi partinin yararına veya zararına faaliyette bulunduğu gerekçesiyle disiplin cezası ile cezalandırıldığına ve bu cezaya karşı açılan davanın reddedildiğine yer verilmiştir. Nihayetinde başvurucunun demokratik çözüm çadırını ziyaret ettiğini belirten Valilik yazısı uyarınca il dışına naklen atanmasının kamu güvenliğinin sağlanması, hizmetin etkin ve verimli yürütülmesi amacıyla idareye tanınan takdir yetkisi çerçevesinde yapıldığı belirtilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

10. Sonuç olarak İdare Mahkemesi bahse konu bozma kararına uyarak davanın reddine karar vermiş ve söz konusu karar kanun yolunda kesinleşmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

11. 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Memurların kurumlarınca görevlerinin ve yerlerinin değiştirilmesi" kenar başlıklı 76. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler."

12. 6/5/2010 tarihli ve 27573 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan mülga Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin "Hizmetin gereği olarak yapılacak yer değiştirmeler" kenar başlıklı 40. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Bu Yönetmeliğin yer değiştirmeyle ilgili diğer şartları aranmaksızın;

a) Haklarında yapılan soruşturma sonucunda görev yerinin değiştirilmesi uygun görülenlerin,

b) Son iki yılda üst üste olumsuz sicil almış olanların hizmetin gereği olarak görev yerleri değiştirilebilir.

 (5) Bu madde kapsamında yapılacak yer değiştirmeler, zamana bağlı olmaksızın iller arasında Bakanlıkça, il içinde valiliklerce yapılır."

B. Uluslararası Hukuk

13. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) devletin kamu hizmetinde çalışan memurları yönünden sadakat yükümlülüğü öngörmesinin, ayrıca onlara ödev ve sorumluluklar yüklemesinin memurların statüleri gereği meşru bir durum olduğunu belirtmiştir. Fakat kamu görevlilerinin de birey olduğunu, siyasi görüş sahibi olma, ülke sorunlarıyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlerinin bulunduğunu, bu doğrultuda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 10. ve 11. maddelerinden yararlandıklarının şüpheden uzak olduğunu da ifade etmiştir. Memurun bulunduğu konum ve görev yaptığı alanla ilgili olarak ödev ve sorumluluk derecesinin belirlenmesinde ulusal makamların bir takdir marjı olduğunu da eklemiştir (Vogt/Almanya [BD], B. No: 17851/91, 26/9/1995, §§ 51-53; Ahmed ve diğerleri/Birleşik Krallık, B. No: 22954/93, 2/9/1998, §§ 53, 54; Otto/Almanya (k.k.), B. No: 27574/02, 24/11/2005; İsmail Sezer/Türkiye, B. No: 36807/07, 24/3/2015, §§ 52-54).

14. AİHM, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğü hususunda söz konusu devlete özgü durumların dikkate alınabileceğini kabul ettiği gibi memurun görevinin niteliğinin de gözönünde bulundurulması gerektiğini ifade etmiştir. Komünist Partinin eylemlerine aktif olarak katılan bir öğretmenin aldığı disiplin cezasına ilişkin olarak yapılan başvuruda verdiği kararda, öğretmenlerin öğrencileri yönünden bir otoriteyi temsil ettiği gerçeği karşısında iş yaşamları dışında da belli bir dereceye kadar ödev ve sorumluluklarının devam edeceğini kabul etmiştir (Vogt/Almanya, §§ 59, 60; Mahi/Belçika, B. No: 57462/19, 3/9/2020, § 32).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 21/5/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

16. Başvurucu; olay günü İlçe Kaymakamlığı ve Emniyet Müdürlüğünün yanında yaklaşık dört aydır açık olan ve birçok kişi ile kurumun ziyaret ettiği demokratik çözüm çadırını on beş dakikalığına ziyaret ettiğini, olay tarihinden aylar sonra gözaltına alındığını ancak adli süreç sonunda herhangi bir ceza almadığını belirtmiştir. Başvurucu, sendikal görevleri ve bireysel hakları kapsamında girilmesi idarece yasaklanmayan bir çadırı ziyaret etmesi nedeniyle hakkında idari yönden herhangi bir soruşturma yapılmaksızın il dışına naklen atamasının yapılmasının örgütlenme özgürlüğünü, müdahalenin aile düzenini etkilemesi nedeniyle de aile yaşamına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

17. Bakanlık görüşünde; somut olayda temel hak ve özgürlüklere bir müdahalenin bulunup bulunmadığı, bulunduğu düşünüldüğü takdirde müdahalenin meşru bir amacı olup olmadığı, başvurucunun temel hak ve özgürlükleri ile devlet memuru olarak sadakat, güven ve itibar duygusunu sarsmama yükümlülüğü arasında adil bir denge kurulup kurulmadığı, bu anlamda mahkeme kararlarının ilgili ve yeterli gerekçeler içerip içermediği hususları değerlendirilirken ilgili ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleri ile yargı içtihatlarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

B. Değerlendirme

18. Başvurucunun ziyaret ettiği çadırın bir siyasi parti tarafından kişileri bir araya getirme maksadıyla kurulan bir toplanma alanı olduğu anlaşıldığından şikâyetin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

19. Anayasa’nın "Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi şöyledir:

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Müdahalenin Varlığı

21. Başvurucunun Valilik yazısında ileri sürülen eylemlerde bulunduğu gerekçesiyle hizmetin gereği il dışında başka bir okula naklen atanmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğu değerlendirilmiştir.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

22. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 34. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine... ilkesine aykırı olamaz."

23. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olma koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.

i. Kanunilik

24. Hak ya da özgürlüklere bir müdahale söz konusu olduğunda Anayasa'nın 13. maddesinin emredici hükmü gereğince öncelikle tespiti gereken husus, müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün mevcut olup olmadığıdır (kanunilik şartına çeşitli bağlamlarda dikkat çeken kararlar için bkz. Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Hayriye Özdemir, B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35).

25. Anayasa Mahkemesine göre başvuru konusu olayda olduğu gibi temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli görülemez, aynı zamanda kanunların niteliğine de bakılmalıdır (Tuğba Arslan, § 89). Bu anlamıyla Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan kanunilik ölçütü, sınırlamaya ilişkin kuralın erişilebilirliği ve öngörülebilirliği ile kesinliğini ifade eden belirliliğini garanti altına alır (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44).

26. Öte yandan mahkemelerce yapılan yorum ve uygulama da bir kuralın belirliliğini doğrudan doğruya etkilemektedir. Kanunun varlığı kadar kanunun hem metninin hem de uygulamasının bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği kadar hukuki belirlilik taşıması gerekir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Öyleyse Anayasa Mahkemesince yapılması gereken, incelemeye konu normun yargı organlarınca yapılan yorumların kişilerce öngörülebilecek belirlilikte olup olmadığını tespit etmektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hanifi Yaliçli [GK], B. No: 2014/5224, 10/6/2021, bilhassa § 95; Mehmet Demircioğlu [GK], B. No: 2020/35797, 14/9/2023, § 33).

27. 657 sayılı Kanun'un 76. maddesinde devlet memurlarının kazanılmış hak aylık ve dereceleriyle başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atanabileceği öngörülmüştür. İdare, bu takdir yetkisi doğrultusunda çıkardığı mülga Yönetmelik'le haklarında disiplin soruşturması yürütülen ve/veya son iki yılda üst üste olumsuz sicil alan öğretmenlerin hizmetin gereği olarak yerlerinin değiştirilebileceğini öngörmüştür (bkz. § 12). Ancak başvuru konusu naklen atama işlemi, Yönetmelik'te belirtilen şartların dışında salt Valilik yazısına istinaden hizmet gereği olarak tesis edilmiştir. Buna göre somut olayda eylem ile müdahalenin dayanağı kural arasında ilgili taraflar yönünden açık, net, anlaşılır nitelikte objektif bir ilişkinin mevcut olduğu söylenemez.

28. Dolayısıyla başvurucunun somut olayda hak ve yükümlülüklerini öngörerek hangi eylemlerine hangi hukuksal sonuçların bağlanacağını ve kamusal makamların müdahale yetkisinin kapsamını anlayabilecek durumda olmaması nedeniyle müdahalenin şu halde kanunilik şartını sağlamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte somut olayın koşulları dikkate alındığında müdahalenin meşru amaç ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk yönlerinden de değerlendirilmesine ihtiyaç olduğuna kanaat getirilmiştir.

ii. Meşru Amaç

29. Başvurucunun il dışına naklen atanması şeklindeki müdahalenin Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amacını taşıdığı değerlendirilmiştir.

iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk

 (1) Toplantı Hakkına İlişkin Genel İlkeler

30. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, B. No: 2015/10676, 26/12/2018, §§ 36-40; Gülistan Atasoy ve diğerleri [GK], B. No: 2017/15845, 21/1/2021, §§ 59-63; Abdulkadir Öztürk, B. No: 2019/13420, 31/3/2022, § 36).

31. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer almakta olup bu hakkın bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir araya gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif bir şekilde kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkmasını, korunmasını ve yayılmasını güvence altına almaktadır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 115; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 45; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 79; Dilan Ögüz Canan, B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 36; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 31).

32. Bu hak, ifade özgürlüğünün özel bir biçimidir. Anayasal haklar içinde kendine has özerk rolünün ve özel uygulama alanının varlığına rağmen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı aynı zamanda ifade özgürlüğü ışığında değerlendirilmelidir. İfade özgürlüğünün demokratik ve çoğulcu bir toplumdaki önemi, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı için de geçerlidir (Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 115; Osman Erbil, §§ 31, 45; Dilan Ögüz Canan, § 34; Gülşah Öztürk ve diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 66; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 72; Ömer Faruk Akyüz, B. No: 2015/9247, 4/4/2018, § 52). Sonuç olarak toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır (Dilan Ögüz Canan, § 35; Ömer Faruk Akyüz, § 55; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 32; Figen Yüksekdağ Şenoğlu (5), B. No: 2017/24556, 14/9/2022, § 47).

 (2) Kamu Görevlisinin Naklen Atanmasına İlişkin İlkeler

33. 657 sayılı Kanun'un 76. maddesinde devlet memurlarının kazanılmış hak aylık ve dereceleriyle başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atanabileceği öngörülmüştür. Dolayısıyla kamu görevlilerinin naklen atanması konusunda idareye oldukça geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Nitekim idarenin kamu hizmetlerinin etkin işlemesini sağlamak için hangi gerekliliklere ihtiyaç bulunduğunu tespit edebilmek yönünden en iyi konumda bulunduğu açıktır (Elif Güneysu, B. No: 2017/31733, 7/10/2021, § 48).

34. Kamu görevlileri hakkında öngörülen disiplin cezalarının amacı, kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla devlet memurluğu statüsünden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyen ya da bunlara aykırı davrananlar üzerinde caydırıcı bir etki yaratılarak aynı davranışlarda bulunmalarının önüne geçilmesidir. Yani disiplin cezalarında kamu görevlisinin statüsüne uygun olmayan davranışlarda bulunmaktan kaçınması sağlanmaya çalışılır. Anayasa Mahkemesi kamu görevlilerinin özel hayatlarındaki davranışlarının dahi memuriyetlerini etkilemesi hâlinde fiilleriyle orantılı bir disiplin cezasına maruz bırakılabileceklerini kabul etmiştir(Yasin Agin ve diğerleri [GK], B. No: 2017/32534, 21/1/2021, § 63).

35. Oysa haklarında disiplin soruşturması yürütülen öğretmenlerin hizmet gereği naklen atanması şeklindeki somut müdahale yönünden böyle bir gereklilik aranmamıştır. Başka bir deyişle hakkında disiplin soruşturması yürütülen kamu görevlisinin naklen atama işlemine tabi tutulabilmesi için yükümlülüklerine aykırı davrandığı tespit edilerek disiplin cezasıyla cezalandırılması gibi bir şart öngörülmemiştir. Başvuru konusu naklen atama işlemi için öngörülen ve idarenin takdir yetkisini sınırlandıran tek şart, işlemin hizmet gerekleri doğrultusunda yapılmasıdır. İdarenin bu konudaki geniş takdir yetkisinin sebebi ise esasen naklen atama işleminin kamu görevlileri üzerinde caydırıcı etki yaratacak bir yaptırım olarak değil kamu hizmetlerinin etkin şekilde işlemesini sağlamak amacıyla başvurulabilecek bir araç olarak öngörülmüş olmasıdır (karşılaştırma için bkz. Mahi/Belçika, B. No: 57462/19, 3/9/2020, §§ 34, 36, 37). Yani kamu görevlisinin bu statüsü kapsamında kusurlu bir davranışı bulunmasa dahi kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla yeri değiştirilebilir (Elif Güneysu, § 50).

36. Nitekim Anayasa veya kanunlarda kamu görevlilerine coğrafi teminat verilmemiştir. Bu nedenle kamu görevlilerinin şu veya bu nedenle başka bir yere atanmaları -söz konusu atama nedeniyle kimi zorluklar yaşasalar ve yaşamları üzerinde ciddi etkiler bırakılsa bile- otomatik olarak bir cezalandırma olarak görülemez veya otomatik olarak Anayasa'da koruma altına alınan haklarının ihlaline neden olmaz (Elif Güneysu, § 51).

37. Bununla birlikte idareye disiplin soruşturması geçiren memurların hizmet gereği naklen atanmaları konusunda geniş bir takdir yetkisi verilmesi, bu yetkinin keyfî olarak kullanılabileceği anlamına da gelmemektedir. İdare, disiplin soruşturması geçiren kamu görevlisinin naklen atanması konusunda kamu görevlisinin bir kusuru bulunup bulunmadığından bağımsız olarak kamu hizmetinin etkin bir biçimde devam etmesi amacıyla bu araca başvurulduğunu ilgili ve yeterli gerekçelerle somut olarak ortaya koymalıdır. Aksi hâlde başvurucunun disiplin soruşturması geçirmesine sebep olan eylemleriyle bağlantılı olarak anayasal haklarının ihlal edilmesine sebep olunabilir (Elif Güneysu, § 52).

38. İdarenin bu konudaki takdir yetkisini keyfî kullanması, somut olayın koşullarında naklen atama işleminin anayasal haklarını kullanan kamu görevlileri yönünden cezai yaptırımlarla aynı etkiyi doğurmasına ve ilgili anayasal haklarının ihlal edilmesine de sebep olabilir. Özellikle ülkemizdeki mevcut coğrafi çeşitlilikten veya kendilerinden kaynaklanan nedenlerle kamu görevlilerinin naklen başka yerlere atanmaları onlar üzerinde baskı kurulmasına ve bu kapsamda bir sonuç olarak da anayasal haklarının ihlal edilmesine yol açabilir. Öte yandan haklarında uygulanan naklen atama işleminin bu kapsamda anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri süren kamu görevlilerinin bu iddialarını somut bilgi, belge ve açıklamalarla ortaya koymaları gerekir (Elif Güneysu, § 53).

 (3) Anayasa Mahkemesinin Somut Olaya İlişkin Değerlendirmesi

39. Somut olayda başvurucu, katıldığı toplantı nedeniyle il dışına naklen atanmıştır. Şüphesiz idarenin naklen atama hususunda geniş bir takdir yetkisi bulunmakla birlikte bu yetki ancak hizmet gerekleri ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesinin sağlanması kapsamında kullanılabilmektedir. Bir başka ifadeyle idarenin naklen atama yoluna başvurabilmesi, soruşturulan eylemin sonucu itibarıyla kamu görevlisinin mevcut görev yerinde yürütülen kamu hizmetinin olumsuz yönde etkilediğinin ve bu kimsenin görev yeri değiştirilmeksizin bahse konu olumsuzluğun giderilemeyeceğinin ilgili ve yeterli bir gerekçeyle somut olarak ortaya konulmasına bağlıdır (bkz. §§ 33-38).

40. Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında başvurucunun görev yerini değiştiren idarenin ve müdahalenin hukuka uygunluğu denetleyen yargı mercilerinin gerekçeleri dikkatli bir şekilde ele alınmıştır. İdare, başvurucunun bulunduğu il ve çevresinde görev yapmasının sakıncalı olduğunun valilik yazısıyla bildirilmesi üzerine herhangi bir soruşturma yapmaksızın doğrudan başvurucuyu il dışına naklen atamıştır. Yargılama sürecinde ise ilk derece mahkemesince anılan işlemin Yönetmelik'e uygun olarak tesis edilmediği belirtilerek iptaline karar verilmiş ve bu karar temyiz kanun yolunda onanmış ise de karar düzeltme aşamasında sözü edilen iptal gerekçesinin ne şekilde ortadan kaldırıldığı açıklanmaksızın temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir (bkz. §§ 7-9). Bununla birlikte bozma kararında aynı çadır ziyaretinin konu edildiği farklı bir disiplin soruşturması raporunun merkeze alınarak bir sonuca ulaşıldığı görülmüşse de gerek raporun naklen atama işlemininden sonra düzenlenmesi gerekse bu müdahalenin hizmet gerekleri uyarınca yapıldığını gösterir herhangi bir veri içermemesi karşısında somut olayın değerlendirilmesine esas alınması da mümkün değildir.

41. Sonuç olarak anılan mercilerin Anayasa Mahkemesinin kamu görevlisinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan böyle bir müdahalede uygulanmasını beklediği ve yukarıda sıralanan değerlendirmelerin hiçbirini yapmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla somut olayda başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile kamu hizmetlerinin gereği gibi (sürekli ve düzenli) işlemesinin sağlanması kapsamında kamu düzeninin korunması meşru amacı arasında adil bir denge kurulamadığı ve müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının ilgili ve yeterli bir gerekçeyle gösterilemediği sonucuna ulaşılmıştır (toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahalelerin ilgili ve yeterli gerekçeye sahip olması gerektiğine ilişkin çok sayıda karar arasından bkz. Dilan Ögüz Canan, § 53; Yılmaz Güneş ve Yusuf Karadaş, § 48; Kenan Güven, B. No: 2018/21657, 6/10/2022, § 13).

42. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

43. Başvurucu, ihlalin tespiti ve 5.000 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

44. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya talebine bağlı kalınarak net 5.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesine (E.2017/1100, K.2017/929) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 364,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.164,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Zeycan Aydın Çakan [1.B.], B. No: 2019/2395, 21/5/2024, § …)
   
Başvuru Adı ZEYCAN AYDIN ÇAKAN
Başvuru No 2019/2395
Başvuru Tarihi 10/1/2019
Karar Tarihi 21/5/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kamu görevlisinin valilik yazısına istinaden il dışına naklen atanmasının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Kamu görevlisi disiplin cezası İhlal Manevi tazminat, Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 657 Devlet Memurları Kanunu 76
Yönetmelik 6/5/2010 Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği 40
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi