logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ayhan Pelit [1.B.], B. No: 2019/2609, 16/11/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AYHAN PELİT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/2609)

 

Karar Tarihi: 16/11/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Osman KODAL

Başvurucu

:

Ayhan PELİT

Vekili

:

Av. Pelin ÜSTÜNER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, uyuşmazlığın sonucunu etkileyen esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/1/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, iş akdinin haksız feshedildiğini belirterek Serik 1. Asliye (İş) Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) işe iade davası açmıştır. Mahkeme 24/5/2017 tarihli ve E.2016/2250, K.2017/112 sayılı kararıyla davanın kabulüne karar vermiştir.

6. Davalı, Mahkemeye 24/5/2017 tarihinde istinaf süre tutum dilekçesi vermiş; gerekçeli karar davalı tarafa 19/6/2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı ise Mahkemeye 29/6/2017 tarihinde istinaf dilekçesi sunmuştur. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi / İstinaf Mahkemesi) 9/11/2017 tarihli ve E.2017/2478, K.2017/2228 sayılı kararıyla, süre tutum dilekçesinde istinaf sebep ve gerekçelerinin gösterilmediği, kararın tebliğinden sonra da süresi içinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığı gerekçesiyle istinaf başvuru talebinin reddine karar vermiştir.

7. Davalının istinaf mahkemesinin kararını temyiz etmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 16/10/2018 tarihinde ilk derece ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararlarını bozarak ortadan kaldırmış, davanın reddine kesin olarak karar vermiştir. Karar gerekçesi şöyledir:

"...

H) Gerekçe:

Davalı iş yerinde eğlence müdürü olarak görev yapan davacının internet üzerinden iş yapan Viva-ShowProduction isimli kurumda kendisini genel müdür, eşini de genel müdür asistanı olarak tanıttığı, yine internet sitesinde davalı şirkete ait görsellerin kullanıldığını bir başka ifade ile davacının davalı otelde kendi sorumluluğunda gerçekleşen eğlence aktivitelerini davalının izni ve bilgisi olmaksızın internet üzerinden faaliyet gösteren kurumun da kullandığı ve bu yolla ilave iş aldığı, işvereni ile haksız rekabet olarak nitelendirilebilecek davranışlarda bulunduğu duyumunu alan davalı işverenin bu durumu notere müracaat ile belgelendirdiği ayrıca 30.09.2016 tarihinde davacıdan savunmasını aldığı, savunma sonrasında işveren ile işçi arasında imzalanmış olan bireysel iş sözleşmesinin 5/3 maddesinde yer alan 'Personel akit süresince ödeme süresi de dahil olmak üzere rekabet yasağı, iş yeri kurallarına uyma ve sır saklama borçlarını yükümlenmiş olur. Personel işverenin işi dışında ücretli ya da ücretsiz olarak başka gerçek ve tüzel kişilerin işinde veya kendi nam veya hesabına çalışamaz.' şeklindeki hükme istinaden İş Kanunu’nun 25/2-e maddesi ile iş akdini haklı nedenle 03.10.2016 tarihinde feshetmiştir.

İlk Derece Mahkemesi fesih hakkının 6 iş günlük hak düşürücü sürede kullanılmadığı gerekçesi ile davayı kabul etmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin bu kabulü üç yönden yerinde değildir. Öncelikle davalı işveren 26.09.2016 tarihinde öğrendiği olay sonrasında 30.09.2016 tarihinde davacının savunmasını almıştır. Yapılan son tahkikat işlemi savunma alma işlemi olduğundan 6 iş günlük hak düşürücü süre savunmanın alındığı 30.09.2016 tarihinde başlar ve 03.10.2016 tarihinde yapılan fesih süresindedir.

Kaldı ki, bir an için hak düşürücü sürenin mahkemenin kabul ettiği gibi öğrenme tarihi olan 26.09.2016 olduğu kabul edilse bile 6 iş günlük sürenin son günü 02.10.2016 günü iş günü olmayan Pazar'a denk geldiğinden 6 iş gününün son günü 03.10.2016 olup, fesih bu tarihte yapıldığından yine süresindedir.

Ayrıca dairemizin yerleşik uygulamasına göre hak düşürücü sürenin geçirilmesi haklılığı ortadan kaldırıp, geçerliliğe etki etmeyeceğinden mahkemenin kararı bu yönüyle de hatalıdır.

Sonuç itibariyle; davalının feshinin haklı nedene dayandığı ve feshin hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı anlaşılmakla davanın reddi yerine kabulü hatalıdır.

4857 sayılı İş Yasası'nın 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-İlk Derece Mahkemesinin Kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi’nin temyiz edilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,

2- Davanın REDDİNE,

..."

8. Nihai karar 11/12/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

9. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "İstinaf dilekçesi" kenar başlıklı 342. maddesi şöyledir:

" (1) İstinaf yoluna başvurma, dilekçeyle yapılır ve dilekçeye, karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir.

 (2) İstinaf dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:

a) Başvuran ile karşı tarafın davadaki sıfatları, adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası ve adresleri.

b) Varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.

c) Kararın hangi mahkemeden verilmiş olduğu ve tarihi ile sayısı.

ç) Kararın başvurana tebliğ edildiği tarih.

d) Kararın özeti.

e) Başvuru sebepleri ve gerekçesi.

f) Talep sonucu.

g) Başvuranın veya varsa kanuni temsilci yahut vekilinin imzası.

 (3) İstinaf dilekçesi, başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, 355 inci madde çerçevesinde gerekli inceleme yapılır."

10. 6100 sayılı Kanun'un "Başvuru süresi" kenar başlıklı 345. maddesi şöyledir:

"(1) İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır."

11. 12/10/2017 tarihli ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun "Geçiş hükümleri" kenar başlıklı geçici 1. maddesi şöyledir:

"Geçiş hükümleri

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Mülga 5521 sayılı Kanun gereğince kurulan iş mahkemeleri, bu Kanun uyarınca kurulmuş iş mahkemeleri olarak kabul edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam olunur.

 (2) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.

 (3) Başka mahkemelerin görev alanına girerken bu Kanunla iş mahkemelerinin görev alanına dâhil edilen dava ve işler, iş mahkemelerine devredilmez; kesinleşinceye kadar ilgili mahkemeler tarafından görülmeye devam olunur.

 (4) İlk derece mahkemeleri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar, karar tarihindeki kanun yoluna ilişkin hükümlere tabidir."

12. 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı mülga İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...

İstinaf yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.

..."

13. 6100 sayılı Kanun'un "İncelemenin kapsamı" kenar başlıklı 355. maddesi şöyledir:

"(1) İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Anayasa Mahkemesinin 16/11/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

15. Başvurucu, açtığı işe iade davasının ilk derece mahkemesince kabul edildiğini, davalı taraf süresi içinde istinaf başvurusunda bulunmadığından İstinaf Mahkemesi tarafından istinaf talebinin süreden reddine karar verildiğini ancak Yargıtayın İstinaf Mahkemesinin usulden verdiği karar hakkında bir değerlendirme yapmadan, bu kararın neden hatalı olduğunu göstermeden, kararı bozarak esasa dair davanın reddine karar verdiğini belirtmiş ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

B. Değerlendirme

16. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özünün Yargıtayın İstinaf Mahkemesinin istinaf talebinin süreden reddine ilişkin usulden verdiği kararın hukuka uygun olup olmadığına ilişkin bir açıklama yapmadan, kararı bozarak esastan karar vermesine yönelik olduğundan başvuru, adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer alan gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

19. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek kararlarını gerekçeli olarak yazma yükümlülüğü mahkemelere yüklenmiştir. Anayasa'nın 36. maddesi, 141. maddesinin üçüncü fıkrası ışığında yorumlandığında adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkını da güvence altına aldığı anlaşılmıştır. Öte yandan adil yargılanma hakkı, doğası gereği gerekçeli karar hakkını da içermektedir. Bu sebeple gerekçeli karar hakkı Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının temel güvencelerinden biridir (Hilmi Kocabey ve diğerleri, B. No: 2018/27686, 17/11/2021, § 77).

20. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

21. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını incelediği gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olacaktır (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

22. Öte yandan istinaf/temyiz merciinin yargılamayı yapan mahkemenin kararını uygun bulması hâlinde bunu ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da bir atıfla kararına yansıtması yeterlidir. Burada önemli olan husus, istinaf/temyiz merciinin bir şekilde istinafta/temyizde dile getirilmiş ana unsurları incelediğini ve derece mahkemesinin kararını inceleyerek onadığını ya da bozduğunu göstermesidir (bazı farklarla birlikte bkz. Yasemin Ekşi, § 57).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

23. Somut olayda başvurucu, iş akdinin haksız olarak feshedildiğini belirterek işe iade davası açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 24/5/2017 tarihinde kısa kararla davanın kabulüne karar verilmiştir. Aynı tarihte davalı taraf istinaf kanun yoluna başvurarak istinaf süre tutum dilekçesi vermiş, istinaf harcını yatırmış, karar kendisine tebliğ edildikten sonra da istinaf sebeplerini belirten dilekçeyi Mahkemeye sunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi, süre tutum dilekçesinde istinaf sebep ve gerekçelerinin gösterilmediği, kararın tebliğinden sonra da süresi içinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunulmadığı gerekçesiyle istinaf başvuru talebinin reddine karar vermiştir.

24. Davalı taraf; temyiz başvuru dilekçesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf talebinin süresinde olmadığına ilişkin usul kararının hukuka aykırı olduğunu, istinaf süre tutum dilekçesini verdiği tarihte istinaf harcını da yatırdığını, dolayısıyla anılan kararın hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte derece mahkemesinin verdiği işe iade kararının da hatalı olduğunu, haklı fesih sebeplerinin gerçekleştiğini ileri sürmüştür.

25. Başvurucu ise temyiz başvurusuna verdiği cevap dilekçesinde, davalının süresi içinde istinaf başvurusunda bulunmadığını, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf talebinin süresi içinde yapılmadığı için verdiği istinaf başvurusunun reddi kararının hukuka uygun olduğunu belirtmiştir.

26. Hal böyleyken Yargıtay kararında, Bölge Adliye Mahkemesinin süresi içinde gerekçeli istinaf dilekçesinin sunulmadığından davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine ilişkin usul kararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin bir gerekçeye yer verilmemiştir.

27. Hâlbuki İstinaf Mahkemesince; gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde olmadığından verilen istinaf başvurusunun reddi kararı, uyuşmazlığın çözümünde önemli olup bu kararın hukuka uygun olup olmadığının Yargıtayca öncelikli olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira Yargıtay, istinaf başvurusunun reddi kararının hukuka uygun olduğunu tespit ederse uyuşmazlığın esası ile ilgili bir inceleme yapılamayacağından bu durum başvurucu lehine sonuç doğuracaktır.

28. Dolayısıyla başvurucunun gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde sunulmadığından İstinaf Mahkemesinin verdiği istinaf başvurusunun reddine ilişkin usul kararının hukuka uygun olduğu iddiasıyla ilgili olarak Yargıtay kararında açık bir gerekçeye yer verilmediği anlaşılmaktadır.

29. Açıklanan gerekçeyle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Giderim Yönünden

30. Başvurucu; yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini, buna gerek görülmediği takdirde manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

31. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

32. Öte yandan başvurucunun tazminat talebini terditli olarak dile getirildiği ve ihlalin sonuçlarının kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi yeterli bir giderim oluşturduğundan tazminat konusunda karar verilmesi gerekmemektedir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Yargıtay 9. Hukuk Dairesine (E.2018/785, K.2018/18391) iletilmek üzere Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2016/2250, K.2017/112) GÖNDERİLMESİNE,

D. 364,60 TL harç ve 18.800 TL vekalet ücretinden oluşan toplam 19.164,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/11/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Ayhan Pelit [1.B.], B. No: 2019/2609, 16/11/2023, § …)
   
Başvuru Adı AYHAN PELİT
Başvuru No 2019/2609
Başvuru Tarihi 17/1/2019
Karar Tarihi 16/11/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, uyuşmazlığın sonucunu etkileyen esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 342
345
355
7036 İş Mahkemeleri Kanunu geçici 1
5521 İş Mahkemeleri Kanunu 8
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi