TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
GÜLAY GÜRAKSU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2019/2764)
Karar Tarihi: 6/3/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Osman KODAL
Başvurucu
Gülay GÜRAKSU
Vekili
Av. Hakan GÜRAKSU
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, işçilik alacağının tahsili davasında istinaf mahkemesinin işçinin emeklilik durumunu tespit etmesine rağmen istifa etmiş gibi değerlendirerek davayı reddetmesinin bariz takdir hatası oluşturması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu; davalı işveren bankada şube müdürü olarak görev yaparken 28/9/2016 tarihinde emekli olduğunu, bankada yönetici grubundaki kişilere jestiyon çeki ödemesi yapıldığını ancak yönetici olmasına rağmen kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek 16/5/2016 tarihinde Ankara 26. İş Mahkemesinde (Mahkeme) alacak davası açmıştır. Mahkeme 15/6/2017 tarihinde davanın kabulüne karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Yapılan inceleme, celp edilen kayıtlar, taraf açıklamaları, tanık beyanları, denetime elverişli hükme esas alınan 03.05.2017 tarihli bilirkişi raporundaki ayrıntılı tespit, değerlendirme ve hesaplamalar neticesinde, davacının, davalı bankadan yaş dışındaki emeklilik koşullarını doldurması sebebi ile ayrılması sonucunda son dönem için bankaca aynı konumda çalışanlara ödendiği anlaşılan jestiyon ödemesine hak kazandığı, buna göre bilirkişi raporunda belirlenen miktar tutarında davanın kabulü gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
..."
3. Davalı taraf, istinaf talebinde bulunmuş; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi (İstinaf Mahkemesi) 16/11/2018 tarihinde davalının istinaf talebini kabul ederek mahkeme kararını kaldırmış ve davanın reddine kesin olarak karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunduğu, davacının talep etmiş olduğu jestiyon alacağının davacının bireysel iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesinin eki belgelerinde yer almadığı, davalının İcra Kurulunu bilanço sonrası yılda bir almış olduğu kararla yönetici düzeyindeki çalışanlara olumlu ya da olumsuz jestiyon ödemesi kararı aldığı, bu kararı alırken objektif kriterler getirerek istifa, ikale ve iş akdinin haklı feshi durumunda jestiyon ödemesi yapılmamasına ilişkin karar alındığı, işyeri uygulamanın da bu şekilde oluştuğu, dolayısıyla istifa eden çalışanlara jestiyon ödemesi yapılacağına ilişkin davacı lehine oluşmuş bir iş yeri uygulaması bulunmadığı, istifa edenlere jestiyon ödemesinin yapılmadığının davalı tarafından ispatlandığı, davacının 1475 Sayılı Kanun 14. maddesi gereğince emeklilik gerekçesi ile işten ayrıldığının dosya içerisindeki 21/09/2015 tarihli dilekçesi ile belirli olduğu, 06/10/2015 tarihli yazı ile davacının 28/09/2015 tarihinde istifa etmesi nedeniyle 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesi uyarınca hizmet süresi göz önünde tutularak brüt 83.424,38 TL kıdem tazminatı ödemesinin uygun görüldüğü, ayrılışının 14 kod ile bildirildiği, istifa sözkonusu olmakla alacağın mahiyeti gereği haklılığın sonuca etkili olmadığı anlaşıldığından davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK.'nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile kararın kaldırılarak davacının davasının reddine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
4. Nihai karar başvurucuya 26/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucu 25/1/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
5. Başvurucu, işyerinden emekli olmak suretiyle ayrıldığını, istifa etmediğini, İstinaf Mahkemesinin emeklilik nedeniyle işyerinden ayrıldığı hususunu tespit etmesine rağmen iş akdinin istifa nedeniyle sona erdiğini değerlendirerek davayı reddetmesinin bariz hata olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
6. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
7. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurucunun şikâyetlerinin özünün İstinaf Mahkemesinin kararında emekli olarak işyerinden ayrıldığı hususu belirtilmesine rağmen istifa nedeniyle ayrıldığı kabul edilerek davanın reddedilmesi nedeniyle bariz takdir hatası yapıldığına yönelik olduğundan başvuru, hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
8. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).
9. Somut olayda başvurucunun jestiyon alacağı ile ilgili olarak açtığı davada Mahkeme; başvurucunun yaş dışındaki emeklilik şartlarını sağlaması sebebiyle davalı bankadan ayrıldığı, bu nedenle jestiyon ödemesine hak kazandığı gerekçesiyle davayı kabul etmiştir. İstinaf Mahkemesi ise kararında başvurucunun talep ettiği jestiyon alacağının bireysel iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesinin eki belgelerinde yer almadığı, davalı bankanın icra kurulunun bilanço sonrası yılda bir aldığı karar uyarınca yönetici düzeyindeki çalışanlara olumlu ya da olumsuz jestiyon ödemesi yaptığı, bu kararda objektif birtakım kriterler getirilerek istifa, ikale ve iş akdinin haklı feshi durumunda jestiyon ödemesi yapılmayacağının belirtildiği, işyeri uygulamasının da bu şekilde olduğu tespitlerinde bulunmuştur. Bu çerçevede yaptığı değerlendirmede İstinaf Mahkemesi; başvurucunun 21/9/2015 tarihli dilekçesinde emeklilik gerekçesiyle işten ayrıldığının açık olduğunu, 28/9/2015 tarihi itibarıyla istifa etmesi nedeniyle hizmet süresi gözönünde tutularak kıdem tazminatı ödenmesinin uygun görüldüğünü, ayrılışının emeklilik için yaş dışında diğer şartların tamamlanması koduyla bildirildiğini, dolayısıyla istifa söz konusu olduğundan alacağın mahiyeti gereği haklılığın sonuca etkili olmadığını belirterek kabule dair mahkeme kararını kaldırmış ve davayı reddetmiştir.
10. Başvuruya dayanak teşkil eden alacak davasına konu jestiyon ödemelerinin herhangi bir sözleşme ya da kanun hükmüne dayanılarak değil işyerinde performansın ve çalışma motivasyonunun artırılması amacıyla, davalı bankanın yönetim kurulunda alınan karar uyarınca yapıldığı, dolayısıyla söz konusu ödemenin yapılıp yapılmamasının, ödeme şartlarının neler olduğunun yönetim kurulunca kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
11. Somut olayda başvurucu, kendi isteğiyle emekliye ayrılmıştır. Davalı bankanın yönetim kurulunun kendi isteğiyle ayrılan, istifa eden, iş akdini fesheden işçilere jestiyon alacağı ödenmemesi yönünde karar aldığı, dolayısıyla işyerinden iradesi dışında zorunlu sebeplerle ayrılanları ise anılan ödemeden yararlandırdığı görülmüştür. Başvurucu kendisi gibi aynı durumda olan kişilere, diğer bir ifadeyle kendi isteğiyle emekli olanlara jestiyon ödemesi yapıldığını ortaya koyamamıştır. Bu bağlamda İstinaf Mahkemesinin başvurucunun jestiyon ödemesinden yararlanıp yararlanamayacağı noktasında kriter olarak işçinin kendi isteğiyle işten ayrılıp ayrılmadığını gözettiği görülmekte olup Mahkemenin bu hukuki değerlendirmesinde bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
12. Bu itibarla başvuru konusu olayda başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların yargılama mercilerince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu, başvurucunun iddialarını ve itirazlarını ileri sürme imkânından yoksun bırakılmadığı, mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan durum bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
13. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 6/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.