logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Bebek İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. [1.B.], B. No: 2019/27921, 18/4/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BEBEK İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/27921)

 

Karar Tarihi: 18/4/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Kamber Ozan TUTAL

Başvurucu

:

Bebek İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Vekili

:

Av. Mehmet HORUŞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, hakkında "ÇED gerekli değildir." kararı verilen rüzgâr enerjisi santralinin taşınmaza zarar vermesi ve reddedilen davada aleyhe yargılama masraflarına hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde başvurucu Şirketin amaç ve kapsamı inşaat ve at yetiştiriciliği olarak belirtilmiştir.

3. İzmir'in Çeşme ilçesinde bir şirket tarafından yapımı planlanan rüzgâr enerjisi santralı (RES) projesi ile ilgili olarak çevresel etkilerine yönelik alınacak önlemler için verilen taahhütleri yeterli bulan İzmir Valiliği 21/5/2008 tarihinde "çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir." kararı vermiştir. Başvurucu, söz konusu projenin maliki olduğu parsellerin bulunduğu alanda yapımının planlandığını, projenin çevresel etkisinin araştırılması gerektiğini belirterek Valilik kararının iptali için dava açmıştır. Başvurucunun yanında davaya müdahil olan kişiler, projenin çevreye zarar vereceğini ileri sürmüştür. Davalı idare, dava konusu işlemin yatırımcı şirketten alınan taahhütlerden oluştuğunu ve mevzuata uygun karar verildiğini iddia etmiştir.

4. Davaya bakan İzmir 5. İdare Mahkemesi (İdare Mahkemesi) proje alanında keşif yaparak bilirkişi raporu almıştır. İdare Mahkemesi 28/5/2015 tarihinde davayı reddetmiştir. Kararda; RES'in mevzuata uygun olarak projelendirildiğini, bilirkişi raporuna göre gürültü ve yaban hayatı bakımından RES'in önemli bir etki yaratmayacağı kanaatine varıldığını açıklamıştır. Başvurucu, kararı temyiz etmiştir.

5. Danıştay Ondördüncü Dairesi 21/6/2016 tarihinde kararı bozmuştur. Danıştay Dairesi, temyiz incelemesinde olan ve birbirine yakın mesafedeki diğer RES projeleri için verilen "ÇED gerekli değildir." kararlarına karşı açılan davalarda alınan bilirkişi raporlarında farklı değerlendirmelere yer verildiğini belirtmiştir. Ayrıca proje alanının doğal sit alanı olduğu ve flora-fauna varlığının bilirkişilerce detaylı olarak incelenmediğini kaydetmiştir. Bu bağlamda içinde çevre mühendisi, ziraat mühendisi ve ornitoloji konusunda uzman kişilerin de bulunacağı yeni bir bilirkişi heyetiyle yapılacak keşif sonrası düzenlenecek bilirkişi raporuyla eksiklik ve çelişkilerin giderilmesi gerektiğini belirtmiştir.

6. İdare Mahkemesi bozma kararına uymuş ve oluşturduğu yeni bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif icra etmiştir. Bilirkişi raporunda; RES'in hâlihazırda kurulu ve çalışır vaziyette olduğu, projenin çevreye olumsuz etkilerinin en fazla olabileceği dönemin inşaat süreci olduğu, bu nedenle çevresel etkilerin izleme ve kontrol çalışmalarıyla devam ettirilmesinin daha fazla önem taşıdığı kaydedilmiştir. Raporda sonuç olarak "ÇED gerekli değildir." kararının bilimsel ve teknik açıdan uygun olduğu kanaatine varılmıştır.

7. İdare Mahkemesi 2/2/2018 tarihinde davayı reddetmiştir. İdare Mahkemesi, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek mahiyette olduğunu, projenin çevreye etkilerine yönelik tedbirlerin alındığını, çevreye verilecek zararın kabul edilebilir düzeyde olduğunu, dolayısıyla dava konusu kararda hukuka aykırılık bulunmadığını açıklamıştır. İdare Mahkemesi, başvurucu tarafından yapılan 14.455,15 TL yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına ve davalı lehine 1.660 TL vekâlet ücreti ile davalılar yanında müdahiller tarafından yapılan toplam 460,75 TL yargılama giderlerinin başvurucudan tahsil edilmesine karar vermiştir.

8. Başvurucunun temyizi üzerine Danıştay Altıncı Dairesi 27/6/2019 tarihinde kararı onamıştır.

9. Başvurucu nihai hükmü 22/7/2019 tarihinde öğrendikten sonra 9/8/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Komisyon 11/9/2023 tarihinde başvurunun makul sürede yargılanma hakkının ve çevre hakkının ihlal edildiği iddialarının kabul edilemez olduğuna, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilirlik incelemesinin ise Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Taşınmazın Zarara Uğradığına İlişkin İddia

11. Başvurucu; taşınmazlarına RES projesi kapsamında acele kamulaştırma usulüyle el konulduğunu, bu işlemlerin kesinleşen kararla iptal edildiğini açıklamıştır. Bununla birlikte kamulaştırma işlemi yapılmasa da taşınmazlarının doğaya zarara verecek olan RES tehdidi altında kaldığını belirten başvurucu, taşınmazların endüstriyel lisans sahası içinde ve yakınında kalması nedeniyle zarar gördüğünü iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) RES projesinin çevresel etkiler ile başvurucunun taşınmazları üzerindeki sonuçları arasındaki bağın ortaya konulamadığı, diğer taraftan dava konusu işlemin çevre hukuku ilkeleri dikkate aldığında kamu yararına yönelik meşru bir amaç taşıdığı ve başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklenmediği görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında daha önce kamulaştırma davası reddedilen parsellerle ilgili yeniden kamulaştırma süreci başlatıldığını, taşınmazlarının RES nedeniyle kamulaştırma tehdidi altında olduğunu açıklamıştır.

12. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Bir anonim şirket olan başvurucu, ticari alanda faaliyet göstermektedir. Bu bağlamda tüzel kişiliğin niteliğiyle faaliyeti arasındaki ilişki ve RES'in taşınmazları üzerindeki olumsuz etkisine ilişkin olarak başvurucunun iddiaları gözetildiğinde başvurunun mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

13. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

14. Başvurucunun başvuru yollarının tüketilmesi noktasında kendisinden beklenebilecek her şeyi yerine getirip getirmediğinin başvurunun özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir (S.S.A., B. No: 2013/2355, 7/11/2013, §§ 27, 28). Ancak somut olayın koşulları itibarıyla başvuru yollarının tüketilmesinin yarar sağlamayacağının veya etkili olmadığının anlaşılması hâlinde anılan yollar tüketilmeden yapılan bir başvuru incelenebilir (Şehap Korkmaz, B. No: 2013/8975, 23/7/2014, § 33).

15. Başvuruya konu olayda "ÇED gerekli değildir." kararının iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi sonrasında başvurucu bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu, RES projesinin taşınmazı üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden yakınmaktadır. Derece mahkemeleri kararları incelendiğinde dava konusu işlemin hukuka uygun olup olmadığı ile sınırlı bir değerlendirme yapılıp idari işlemin taşınmazın değerini etkileyip etkilemediğine dair bir iddiayı değerlendirmemiştir. Başvurucu, idari işlem nedeniyle uğradığını iddia ettiği maddi zararların tazmini için yargısal makamlar önünde dava açma imkânına sahiptir. Diğer taraftan başvurucu, uğradığını iddia ettiği zarar yönünden başvuru yollarının tüketilmesinin yarar sağlamayacağı veya etkili olmadığına dair herhangi bir iddia ileri sürmemiştir. Bu hâliyle başvurucunun söz konusu dava yolunu tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu görülmektedir.

16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik sebepleri incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Yargılama Masraflarına İlişkin İddia

17. Başvurucu, yüklü yargılama masraflarına katlanmak zorunda kaldığından yakınmaktadır.

18. Başvuruya konu olayda yargılama giderinin başvurucudan tahsiline hükmedilen bir miktar para olduğundan başvurucunun mal varlığına dâhil olan bu paranın Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülk teşkil etmektedir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. A.D., B. No: 2015/10393, 9/1/2019, § 58). Mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin öncelikle kanuni bir dayanağı olmalı, kamu yararına dayalı meşru bir amacı bulunmalı ve son olarak ise müdahale ölçülü olmalıdır (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 62).

19. Yargılama masraflarının başvurucu üzerinde bırakılması, 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleriyle öngörülmekte ve davayı kaybeden tarafça ödenmesi kapsamında meşru bir amaç taşımaktadır. Anayasa Mahkemesi A.D. kararında yargılama kapsamında yapılan giderlerin bu giderlere yol açan davayı kaybeden tarafa yükletilmesinin mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyi haklılaştırabileceğini, bununla birlikte uyuşmazlığın çözümüne hiçbir yarar sağlamadığı anlaşılan yargılama masraflarının yapılmasının müdahaleyi ölçüsüz kılabileceğini belirtmiştir. Ayrıca yargılama giderleri yükletilmesinin her hâlde, yargı sisteminin iyi yönetilmesi amacı çerçevesinde kamu yararı ile karşılaştırıldığında müdahalenin bireylere şahsi olarak aşırı bir külfete yol açmaması gerektiğini vurgulamıştır (aynı kararda bkz. § 72).

20. Somut olayda davanın reddedilmesine bağlı olarak başvurucu aleyhine vekâlet ücretine ve yargılama sırasında yapılan giderlere hükmedilmiştir. Yargılama masraflarının vekâlet ücreti ile başvurma harçları, vekâlet harçları, posta giderleri, keşif harçları ve keşif-bilirkişi giderleri olduğu görülmektedir. Başvurucunun yapılan yargılama giderlerinin uyuşmazlığın çözümüne katkı sağlamayan hususlar olduğuna dair bir iddiası bulunmamaktadır. Diğer taraftan yargılama masraflarının (bkz. § 7) -toplam tutarı gözetildiğinde- başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Taşınmazın zarara uğradığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Yargılama masraflarına ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Bebek İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. [1.B.], B. No: 2019/27921, 18/4/2024, § …)
   
Başvuru Adı BEBEK İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Başvuru No 2019/27921
Başvuru Tarihi 9/8/2019
Karar Tarihi 18/4/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, hakkında "ÇED gerekli değildir. " kararı verilen rüzgâr enerjisi santralinin taşınmaza zarar vermesi ve reddedilen davada aleyhe yargılama masraflarına hükmedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Yargılama gideri Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi