logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Onur Çetinkaya ve Soner Çetinkaya [1.B.], B. No: 2019/29250, 21/6/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ONUR ÇETİNKAYA VE SONER ÇETİNKAYA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/29250)

 

Karar Tarihi: 21/6/2023

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucular

:

1. Onur ÇETİNKAYA

 

:

2. Soner ÇETİNKAYA

Başvurucular Vekili

:

Av. Füsun Selma SARICI

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; uçak kazasından kaynaklanan tazminat davasında ıslah talebinin zamanaşımından dolayı reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucuların babası Y.Ç., özel bir hava yolu şirketinde yardımcı pilot olarak görev yapmaktayken 6/12/1998 tarihinde kaptan pilot K.D. ile birlikte kullandıkları uçağın kalktıktan kısa bir süre sonra İstanbul Atatürk Havalimanı'nda aprona düşmesi sonucu hayatını kaybetmiştir.

3. Başvurucular 2/6/2006 tarihinde İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) her biri için 2.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 50.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.

4. Mahkeme, yargılama aşamasında aynı uçak kazasında hayatını kaybeden kaptan pilot K.D.nin ailesinin açtığı davanın da aynı Mahkemede görüldüğünü, K.D.nin dosyasında alınacak bilirkişi raporunun bu davayı da ilgilendirdiğini belirterek ilgili dosyanın beklenilmesine 13/2/2007 tarihinde karar vermiştir.

5. K.D. hakkındaki davada verilen karar, Yargıtay incelemesinden geçerek 17/1/2012 tarihinde onanmıştır. Böylece olaya ilişkin kusur oranı kesinleştikten sonra Mahkeme 24/4/2012 tarihli duruşmada bilirkişi raporunun tebliğ edilmesine karar vermiştir. 15/11/2012 tarihli duruşmada ise dosyanın yeniden önceki bilirkişiye tevdi ile başvurucuların destekten yoksun kalma tazminat miktarının ve davalı tarafın sorumluluğunun tespitinin istenilmesine karar verilmiştir.

6. 21/2/2013 tarihli aktüerya bilirkişisi raporu aynı gün başvuruculara iletilmiştir. Raporda başvurucuların toplam destekten yoksun kalma zararı 82.063,06 TL olarak hesaplanmıştır. Başvurucular 25/3/2013 tarihinde ıslah için gerekli harcı yatırarak bilirkişinin belirlediği rakam üzerinden davalarını ıslah ettiklerini belirtmişlerdir.

7. Mahkeme 6/2/2014 tarihli karar ile davanın kabulüne ve başvuruculara toplam 82.063,06 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile ayrı ayrı 43.750 TL manevi tazminatın başvuruculara verilmesine karar vermiştir. Karar gerekçesinde; başvurucuların desteği müteveffa Y.Ç. ile davalı hava yolu şirketi arasında hizmet akdine dayalı hukuki ilişki olduğu noktasında uyuşmazlık olmadığı belirtilmiştir. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 4. maddesinde İş Kanunu'nun uygulanmayacağı işler arasında deniz ve hava taşıma işleri gösterildiğinden 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda düzenlenen hizmet akdine ilişkin hükümlerin dosya kapsamında uygulanacağı ifade edilmiştir. Olaya ilişkin ise gerçekleşen uçak kazasında kaptan pilot K.D. ve yardımcı pilot Y.Ç.nin vefat ettiği, K.D.nin ailesinin açtığı davada kusur oranının 22/7/2009 tarihli bilirkişi raporunda belirlendiği ve davalı hava yolu şirketinin kusur oranının %93 olduğunun tespit edildiği ifade edilmiştir. Hesap bilirkişi raporuna göre başvurucuların toplam 82.063,06 TL zararı olduğu ifade edilmiştir. Başvurucuların ıslah talebine karşı davalı zamanaşımı defini ileri sürmüş ise de dava dilekçesinde belirtilen dava konusunun ıslah yolu ile arttırılması ek dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesinin kısmi ıslahı anlamında olduğu bu nedenle ıslah ile arttırılan miktara karşı zamanaşımı definin ileri sürülemeyeceği vurgulanmıştır. Manevi tazminat yönünden ise 43.750 TL'nin başvurucuların her biri için ödenmesi gerektiğine karar verilmiştir.

8. Temyiz üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 5/11/2015 tarihinde bozma kararı vermiştir. Karar gerekçesinde, başvurucuların murisinin kullanımındaki uçağın 6/12/1998 tarihinde düştüğü ifade edilmiştir. Başvurucuların açmış oldukları davada; fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak 2.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulundukları, yargılama aşamasında ise 25/3/2013 tarihli dilekçe ile harçlarını yatırmak suretiyle destekten yoksun kalma tazminatı talebini 82.063 TL olarak ıslah ettikleri belirtilmiştir. Bu ıslah dilekçesine karşı davalı tarafından zamanaşımı definin ileri sürüldüğü vurgulanmıştır. Başvurucuların murisinin ölümüne neden olan olay tarihi ile müddeabihin artırıldığı ıslah tarihi arasında on beş yıllık bir sürenin olduğu, 6098 sayılı Kanun'un 126. maddesinde öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresinin ıslah tarihi itibarıyla geçmiş olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu nedenle de ıslah edilen miktarlar için başvurucuların maddi tazminat isteklerinin zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

9. Mahkeme, bozma kararına uyarak 11/6/2019 tarihinde başvuruculara 2.000 TL maddi tazminatın, 43.750 TL manevi tazminatın ayrı ayrı ödenmesine karar vermiştir. Karar gerekçesinde Yargıtay kararına atıfla ıslah talebinin zamanaşımı nedeniyle reddedildiğine yer verilmiştir.

10. Başvurucular vekili, gerekçeli kararı 17/7/2019 tarihinde UYAP'tan öğrendikten sonra 21/8/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

11. Başvurucular; Mahkemenin bilirkişi raporu için kaptan pilotun dosyasında alınacak raporu ve bu raporun kusur durumunun kesinleşmesini beklediğini, bilirkişi raporunun çok geç temin edildiğini, ıslah taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtayın bozma kararının diğer kararlarla çeliştiğini, ıslahın yeni bir dava olmayıp sadece dava dilekçesinde yapılan bir değişiklik olarak görüldüğü kararların da olduğunu, bozma kararının gerekçesiz olduğunu, Mahkemenin kararında direnmeyip bozma kararına uyması ve uzun süre diğer dosyadan bilirkişi raporunu beklemesiyle tarafsızlığını yitirdiğini, davalı şirket lehine hareket ettiğini, yargılamanın da uzun sürdüğünü ileri sürerek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

12. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası gereğince bireysel başvuru da bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmesi gerekmektedir. 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca da bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir (A. C. ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1827, 25/2/2016, § 25).

13. Anayasa Mahkemesi Deniz Baykal (B. No: 2013/7521, 4/12/2013) kararında bireysel başvurudan önce olağan kanun yollarının tüketilmesiyle ilgili bazı ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararda; temyiz yolu açık olan bir hükme yönelik olarak, etkili görmedikleri veya hukuki yararları olmadığı için bu yola başvurmayan başvurucuların, Mahkemece verilen kararı öğrendikleri tarihte, ihlale neden olduğunu ileri sürdükleri kararı öğrenmiş oldukları kabul edilmiştir. Eğer başvurucular bozmaya uyma kararına karşı temyiz yoluna başvurmayarak, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını kullanmışlarsa, buna ilişkin süreye riayet etmelerinin beklendiği ifade edilmiştir. Her ne kadar derece mahkemesi kararı, temyiz başvuru süresi sonunda kesinleşmekte ise de başvurucular bu yola başvurmadığında, Mahkemece verilen kararın gerekçesiyle birlikte öğrenildiği tarih itibarıyla ihlale neden olduğunu ileri sürdükleri kararı öğrendiklerine göre, bu tarihten itibaren otuz gün içinde başvuruda bulunulması gerektiği vurgulanmıştır. Temyiz yolunu etkili bir yol olarak görmeyen başvurucular bireysel başvuruda bulunma yolunu tercih etmişlerse bireysel başvuruya ilişkin süreye riayet etmelerinin gerektiği önemle belirtilmiştir.

14. Bireysel başvurunun ön şartlarından biri de otuz günlük süre kuralıdır. Sürenin başvurunun her aşamasında dikkate alınması gerekir (Deniz Baykal, B. No: 2013/7521, 4/12/2013, § 32). Otuz günlük süreye ilişkin başlangıç tarihinin tespitinde kanun hükmü gereği öğrenme tarihi esas alınmalıdır.

15. Bireysel başvuru süresinin işlemeye başlaması yönünden nihai kararın gerekçesinin tebliği, öğrenme şekillerinden biridir (Mehmet Ali Kurtuldu, B. No: 2013/5504, 28/5/2014, § 27). Ancak öğrenme, gerekçeli kararın tebliği ile sınırlı olarak gerçekleşmez; başka şekillerde de öğrenme söz konusu olabilir. Başvurucunun nihai kararın gerekçesini dava dosyasını incelemek suretiyle öğrenmesi mümkündür. Bu doğrultuda dosyadan suret alınması gibi hâllerde başvurucunun gerekçeli kararı öğrendiği kabul edilebilir. Başvurucuların nihai kararın gerekçesini öğrendiklerini beyan ettikleri tarih de bireysel başvuru süresinin başlangıcı olarak ele alınabilir (İlyas Türedi, B. No: 2013/1267, 13/6/2013, §§ 21, 22).

16. Diğer yandan somut olayın koşullarında başvurucunun nihai karardan daha erken bir tarihte haberdar olması gerektiğinin değerlendirilmesi durumunda Anayasa Mahkemesi, başvuru süresinin başlangıcı için bu tarihi de esas alabilir (Ögeday Akın, B. No: 2014/2345, 10/6/2015, § 38).

17. Anayasa Mahkemesi Hüseyin Aşkan (B. No: 2017/15649, 21/7/2020) kararında; kullanıcıların UYAP üzerinden yaptıkları işlemlerin (doküman oluşturma, düzenleme, imzalama, açma, okuma ve yazdırma gibi) kayıt altına alındığı evrak işlem kütüğünün Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi sonucunda nihai kararın açılarak okunduğuna ilişkin bir işlemin tespiti hâlinde bu işlemi yapan ilgililerin işlem sırasında nihai kararın sonucunu öğrendiklerinin kabul edileceği, böyle bir durumda bireysel başvuru süresinin de bu tarihten itibaren başlatılması gerektiği belirtilmiştir (Hüseyin Aşkan, §§ 26-29).

18. Somut olay anılan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; başvurucular Yargıtayın bozma kararından sonra, Mahkemece bozmaya uyularak temyiz incelemesinde belirtilen şekilde karar verildiğini tekrar temyiz yoluna başvurulmasında hukuki yarar görmediklerini belirtmiştir. Mahkemenin bozmaya uyma kararı (§ 9) üzerine bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır. Bu durumda bireysel başvuru süresi Mahkemenin bozmaya uymaya ilişkin verdiği gerekçeli kararın öğrenildiği tarihten itibaren başlayacaktır.

19. Başvuru konusu olayda (bozmaya uyma kararı olan) İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/6/2019 tarihli gerekçeli kararı üzerinde UYAP evrak işlem kütüğünden yapılan incelemede ilgili kararın başvurucunun avukatı Füsun Selma Sarıcı tarafından ilk kez 17/7/2019 günü saat 13.42’de açılarak okunduğu tespit edilmiştir.

20. Buna göre Mahkemenin 11/6/2019 tarihli gerekçeli kararının başvurucunun avukatı tarafından 17/7/2019 tarihinde UYAP üzerinden okunduğu, bu kapsamda en geç 17/7/2019 tarihinde bireysel başvuruya ilişkin nihai karardan haberdar olunduğunun ve bu doğrultuda bireysel başvuru süresinin 17/7/2019 tarihinden itibaren işlemeye başladığının kabul edilmesi gerekir. Nitekim ilgili usul kuralları uyarınca sürenin münhasıran tebliğden itibaren işlemeye başlayacağının kabul edildiği uygulamaların aksine bireysel başvuru yolunda başvuru süresi, daha önce de belirtildiği üzere ihlalin öğrenilmesi esasına bağlanmıştır.

21. Sonuç olarak bireysel başvuru konusu yargılama sürecine ilişkin nihai karardan 17/7/2019 tarihinde haberdar olduğu anlaşılan ve bozmaya uyma kararına karşı temyiz yoluna başvurmayan başvurucuların otuz günlük bireysel başvuru süresinden sonra, 21/8/2019 tarihinde gerçekleştirdiği bireysel başvurunun süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 21/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Onur Çetinkaya ve Soner Çetinkaya [1.B.], B. No: 2019/29250, 21/6/2023, § …)
   
Başvuru Adı ONUR ÇETİNKAYA VE SONER ÇETİNKAYA
Başvuru No 2019/29250
Başvuru Tarihi 21/8/2019
Karar Tarihi 21/6/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru; uçak kazasından kaynaklanan tazminat davasında ıslah talebinin zamanaşımından dolayı reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Süre Aşımı
Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Süre Aşımı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi